Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/49 E. 2022/607 K. 13.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/49 Esas
KARAR NO : 2022/607

DAVA : Limited Şirkete Ait Pay Devrinin Tescili, Ortak Olunmadığının Tespiti, Pay Devri Bedeli, Alacak Ve Zararların Tahsili İstemli
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 13/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Limited Şirkete Ait Pay Devrinin Tescili, Ortak Olunmadığının Tespiti, Pay Devri Bedeli, Alacak Ve Zararların Tahsili İstemli davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirketteki, davalı …’ya ait 400 paydan, 196 payı İzmir 32. Noterliği’nin 22/11/2019 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesi ile devraldığını, şirketin tek ortaklı olarak kurulduğunu, davalı …’nun aksi karar alınıncaya kadar müdür seçildiğini, müvekkilinin pay devrini ticaret sicil müdürlüğüne işletebilmek ve ilan edebilmek için defaten sözlü olarak taleplerde bulunduğunu, davalının her seferinde müvekkilinin taleplerini ötelediğini ve oyaladığını, şirketin faaliyet alanının yaşlı bakım hizmetleri olduğunu, müvekkilinin davalı ortağa güvenerek ve inanarak şirketteki tüm işleri eksiksiz olarak yürüttüğünü, ortak olduğu inancıyla çalıştığını, müvekkilinin yaptığı araştırma sonucunda şirkette ortaklığının bulunmadığını ve davalı şirketin tüm vergi borçlarından sorumlu olduğunu öğrendiğini, bu konuda görüşmek üzere şirkete gittiğinde davalı … tarafından kovulduğunu bildirmiş, üçüncü kişiye devrinin önlenmesi için devredilen paylar üzerine ve davalı şirketin yasal olarak tutmakla yükümlü olduğu defter ve kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, davalı …’nun hileli ve kötü niyetli davranışları nedeniyle müdürlük görevinden tedbiren azli ile müvekkilin müdür olarak atanmasına, bunun mümkün olmaması halinde, davalı şirkete tedbiren kayyum atanmasına, davacının, davalı şirketteki paylarının tesciline, bunun mümkün olmaması halinde şirket ortağı olmadığının tespiti ile devir bedeli olan 9.800,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline, davacının Maliye Bakanlığı nezdinde davalı şirketle ilişiğinin bulunmadığının tespitine, müvekkilinin yapmış olduğu her türlü maddi harcamaların ve kayıpların tespiti ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline, davacının dava konusu olaylardan dolayı uğramış olduğu doğmuş ve doğabilecek tüm maddi zararlarının tespiti ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile müvekkiline tazminat olarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili … arasında pay devri sözleşmesi imza edilmiş ise de, devralan davacının devire ilişkin mükellefiyetlerini yerine getirmemesi, devir bedelini ödememesi ve devir işleminin iptal edilmesi nedeni ile tescilinin talep edilmediğini, davacının haksız ve kötüniyetli olarak tescil talebinde bulunduğunu, davacının devirden sonra bir süre çalıştığını, daha sonra davacının şirkette çalıştığı süre boyunca güven sarsıcı tutum ve davranışları, şirketi maddi yönden zarara uğratması, borçlarını ödememesi nedeni ile müvekkili şirkete haciz işlemlerinin yapılması ve sair sebeplerle iş akdinin feshedildiğini, icra dosyasındaki haciz tutanaklarında davacının devir sözleşmesinin iptal edilmesi nedeni ile herhangi bir hak sahibi olmadığından iş yerine gelen haciz sırasında kendisinin müvekkili şirketin çalışanı olduğunu herhangi bir ortaklığının bulunmadığını beyan ettiğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı şirket ortağından satın aldığı şirket paylarının tescili, mümkün olmaması halinde davacının şirket ortağı olmadığının ve Maliye Bakanlığı nezdinde davalı şirket ile ilişiğinin bulunmadığının tespiti, hisse devir sözleşmesi nedeniyle davacının ödediği bedel ile davacı tarafça davalı şirket için yapılan harcama ve kayıtların ve uğradığını iddia ettiği doğmuş ve doğacak maddi zararlarının davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Dava, HMK’nun 111. Maddesi uyarınca terditli dava niteliğinde olup; her ne kadar dava dilekçesinde sonuç talep, dava dilekçesinin içeriğindeki anlatıma uygun şekilde dile getirilmemiş ise de davacının öncelikli talebinin davaya konu hisse devrinin ticaret sicil kaydına tescili, olmadığı takdirde davacının şirket ortağı olmadığının tespiti istemine ve bu taleple bağlı diğer feri taleplerin tespit ve tahsiline ilişkin olduğu, hukuki tavzifin hakime ait olup davacının öncelikli asli tescil talebinin hisse devri nedeniyle ortak olduğunun tespiti ve TTK’nun 594. maddesi amir hükmü gereği pay defterine işlenmesini de kapsadığı, öncelikli talebin reddi halinde feri talep olan davacının ortak olmadığının tespiti ile buna bağlı istemler yönünden alacak kalemlerinin ve taleplerin somutlaştırılmadığı dikkate alınarak davacı vekiline feri talebine ilişkin taleplerini somutlaştırması için tensip tutanağı ile kesin süre verilmiş, davacı vekili 04/02/2022 tarihli dilekçesi ile taleplerini somutlaştırmış, dava dilekçesinde feri talepler içinde alacak ve tazminat kalemleri bulunsa da asıl talebin yalnız pay devrinin tespiti, kaydı ve tescili istemine ilişkin olması, feri talebin ana konusunun ortak olunmadığının tespiti ile bu talebin ferisi niteliğinde alacak ve tazminat talep edilmiş olması nedeniyle bu talepler yönünden zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmasının gerekmediği, toplanan delillere göre yapılan yargılama sonunda asıl talep yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle feri talepler yönünden bir hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı göz önünde tutularak terditli feri talepler yönünden delil toplanması ve yargılama yapılması yoluna gidilmemiştir.
Davacı tarafça asıl talebin pay devrinin tescili, terditli feri talebinin ise ortak olmadığının ve bu talebin ferileri niteliğindeki alacak ve tazminatların tahsilinin muhatabının davalı şirket olduğu gibi davacının Maliye Bakanlığı nezdinde davalı şirketle ilişiğinin bulunmadığının tespitine yönelik isteminin de muhatabının davalı şirket olabileceği, bu talepler yönünden davalı şirket yetkilisine husumet düşmediği, husumetin yalnız şirkete yöneltilerek açılmasının gerekli ve yeterli olduğu göz önünde tutularak davalı şirket yetkilisi hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, resmi şekilde devraldığı ortaklık payının şirketin tek ortağı ve yetkilisi davalı … tarafından şirket defterine kaydı ve tescili konusunda işlem yapılmadığı devrin geçerli olduğu, bu nedenle kayıt ve tescilinin gerektiği iddiasında olup davalı taraf, davacının hisse devir bedelini ödemediği, davacının şirket çalışanı olup devirden bir süre sonra çalıştığı süre boyunca güven sarsıcı tutum ve davranışları, şirketi zarara uğratması, borçlarını ödememesi, şirkete haciz işlemleri yapılması ve sair sebeplerle iş akdinin feshedilerek şirketle ilişiğinin kesildiği, icra dosyasındaki haciz sırasında şirket ortağı olmadığını söylediği, sözleşmenin iptal edildiği, bu nedenle devir işleminin tescilinin talep edilmediği savunmasında bulunmuştur.
Ticaret sicil kayıt örneği ile toplanan belge örneklerinden; davalı şirketin tek ortaklı limited şirket olarak 400 pay ile kurulduğu, tek ortağın davalı … olup aksi karar alınıncaya kadar şirketi münferiden temsile yetkili seçildiği, temsil yetkisinin dava tarihi itibariyle de devam ettiği, Genel Kurul Toplantı Ve Müzakere Defterinde 20/11/2019 tarih ve 2019/01 karar no ile tek ortak …’nun davaya konu 196 payı davacıya devrini taahhüt ettiğini, tek ortaklık durumunun sona ermesinin devirlerin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine yazılmasına ilişkin karar aldığı, davacı ile davalı … arasında davaya konu 22/11/2019 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesinin resmi şekilde düzenlendiği, sözleşme ile 9.800,00 TL bedel karşılığında davalı …’nun şirketteki 400 payından 196 payı davacıya devrettiği, davalı …’nun İzmir Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne sunduğu 17/09/2019 havale tarihli dilekçe ile kurucusu olduğu … Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezinin, İl Müdürlüğüne karşı hak ve sorumluluk kullanımı konusunda davacıyı eşit yetkiyle görevlendirmek istediğini bildirdiği, ardından bakımevi olarak hizmet veren kurumun 22/10/2019 tarihinde … Huzurevi ve Yaşlı Bakım Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Limited Şirketi adıyla hizmet vermeye devam edeceğini bildirdiği, buna karşılık İzmir Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün 24/11/2020 tarihli yazısıyla davacının aşçı olarak çalışabilmesi için bakımevi tarafından yapılan başvurunun uygun görüldüğünün bildirildiği, ardından 24/12/2019 tarihli yazıyla kuruculardan …’in, adını taşıyan kurumun …ne resmi olarak ortak olduğunu bildirdiği, taraflarca pay devrinin pay defterine işlendiğine dair bir belge örneği sunulmadığı gibi davacı tarafın iddiası ile davalı tarafın savunması dikkate alındığında davaya konu devrin şirket pay defterine işlenmediği gibi ticaret sicil kayıt örneklerinden de anlaşılacağı üzere ticaret siciline de işlenmediği ve davacının şirketin sicil kayıtlarında ortak olarak görülmediği, ancak dava dilekçesine ekli sunulan internet çıktısından şirketin ortaklık ve yönetici bilgileri sayfasında davacının ortak, davalı …’nun ise şirket genel müdürü olarak göründüğü anlaşılmaktadır.
22/11/2019 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesinde davalı … tarafından davalıya devredilen 9.800,00 TL karşılığı 196 payın bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte devredildiği ve devralındığı, pay bedelinin devralan tarafından devredene ödendiği, devredenin payını devrettiğini ve bedelini nakden ve tamamen aldığını, genel kurulun onayı ile devirin şirkete karşı hüküm ifade edip geçerli olacağını, onay alınması halinde devralanın bu sözleşmeyi şirkete sunup ticaret siciline tescilini sağlamak konusunda yetkili bulunduğunu, kanuni süre içinde pay devrini tescil etmemesi halinde devredilen paylarla ticaret sicilinde adının silinmesini sağlayacağını kabul ve beyan ettiği belirtilmiştir.
Davalı tarafça hisse devir sözleşmesinin iptal edildiği iddia edilmiş ve buna dayanak olarak davacının cevap dilekçesinde iddia edilen güven sarsıcı tutum ve davranışları ve diğer sebepler nedeniyle iş akdinin feshedilmesi ile devir bedelinin ödenmemiş olması gösterilmiş ise de davacının işçi veya şirket çalışanı sıfatıyla iş akdinin feshedilmiş olması ortaklığı ile bağlantılı olmayan ve ortaklığını sona erdiren bir durum olmadığı gibi hisse devir sözleşmesinin tek taraflı bir irade beyanı ile iptal edilmesi de mümkün değildir. Bunun yanında hisse devir bedelinin ödenmemiş olması tek taraflı irade beyanı veya kendiliğinden sözleşmenin feshini gerektirir bir sebep olmayıp devir sözleşmesinde devreden ortak tarafından devir bedelinin nakden ve tamamen alındığına ilişkin beyan göz önünde tutulduğunda bu iddianın aynı düzeyde yazılı resmi delil ile kanıtlanmaması halinde dinlenmesi mümkün değildir. Davalı tarafça hisse devir sözleşmesinin iptali konusunda açılmış bir dava veya alınmış bir karar bulunduğu iddiasında da bulunulmadığına göre davaya konu hisse devrinin dava tarihi itibariyle geçerli olduğu konusunda bir şüphe yoktur. Bunun yanında davalı, haciz tutanağında şirket ortağı olmadığını, çalışanı olduğunu beyan etmesi de davacının ortaklığını kaybetmesine yol açan bir beyan değildir. Davalı tarafın, cevap dilekçesinde sözleşmenin iptali ve tescilin yapılmamasına dayanak olarak bildirdiği davacının iş ve eylemlerine ilişkin iddiaları ise ancak davacının şirket çalışanı olarak iş akdinin feshedilmesi ve şirket ortağı olarak şirketten çıkarılması konusunda dava açılması için haklı sebepler olarak iddia edilebilecek nedenler olup pay devrinin tescili davasında dikkate alınacak uyuşmazlık konuları niteliğinde olmadığından bu konuda ve davalı tarafın diğer iddiaları konusunda başkaca bir delil toplanmamış, dosyanın sürüncemede kalmaması ve usul ekonomisi gereğiyle tanıklarının beyanlarının hükme etkisinin olmayacağı göz önünde tutularak davalı tanıklarının dinlenmesi yoluna gidilmemiştir.
Davanın niteliği, terditli asıl talebin pay devrinin pay defterine kaydı ve ticaret siciline tescili olup, dosyaya sunulan belge örnekleri ve toplanan deliller ile dosyanın karar için aydınlandığı, tarafların beyanları ile pay devrinin pay defterine işlenmediği, ticaret siciline tescilinin yapılmadığı anlaşılmakla davalı şirkete ait defter ve kayıtların incelenmesinin dosyaya bir katkı sağlamayacağı, bilirkişi incelemesinin de gerekmediği göz önünde tutularak dosyanın sürüncemede kalmaması ve usul ekonomisi gereği bilirkişi incelemesi yapılmasına ve davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
TTK’nun 594(1) maddesinde; şirketin, esas sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutacağı, ortakların adlarının, adreslerinin, her ortağın sahip olduğu esas sermaye payının sayısının, esas sermaye paylarının devirleri ve geçişleri itibariyle değerlerinin, gruplarının ve esas sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin haklarının, sahiplerinin adları ve adresleri ile bu deftere yazılacağı düzenlenmiştir.
TTK’nun 595. maddesinde; esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı, devir sözleşmesinde ek ödeme ve yan ödeme yükümlülüklerinin rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak şekilde genişletilmişse bu hususun önerilmeye muhatap olma, ön alım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşulların da belirtileceği, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının alınmasının şart olduğu, devrin bu onayla geçerli olacağı, şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse ortaklar genel kurulunun sebep göstermeksizin onayı reddedebileceği, şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi halinde devralanın ödeme gücünün şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile genel kurulun onayı reddedebileceği, şirket sözleşmesi ile sermaye payının devrinin yasaklanabileceği, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurulun reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılacağı belirtilmiştir.
TTK’nun 598. maddesinde; esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulacağı, başvurunun 30 gün içinde yapılmaması halinde ayrılan ortağın adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabileceği, bunun üzerine sicil müdürünün şirkete iktisap edenin adının bildirilmesi için süre vereceği, sicil kaydına güvenen iyi niyetli üçüncü kişinin güveninin korunacağı amir hüküm olarak düzenlenmiştir.
Toplanan deliller ve belge örnekleri, tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, kurumlara yazılan müzekkere cevapları birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin tek ortaklı olarak kurulması ve tescilinden sonra şirketin tek ortağı ve münferiden yetkilisi davalı …’nun şirketteki toplam 400 payından 196 payını davaya konu 22/11/2019 tarihinde TTK’nun 595(1) maddesinde düzenlenen resmi şekle uygun olarak bedelini nakden ve tamamen almak suretiyle ve kanunda belirtilen hususların da belirtilerek usulüne uygun olarak davacıya devrettiği, devir senedinde de belirtildiği üzere şirket ana sözleşmesinde pay devrine ilişkin önleyici ve kısıtlayıcı bir hüküm bulunmadığı, devir sözleşmesinde genel kurulun onayı halinde ticaret sicilinde devredilen paylar yönünden adının silinmesini sağlayacağını taahhüt ettiği, devir sözleşmesinden iki gün önce 20/11/2019 tarihinde genel kurul toplantı ve müzakere defterinde 2019/01 karar no ile aldığı kararla davaya konu pay devri konusunda genel kurul kararı alıp devirlerin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine yazılmasına, aynı zamanda işlemlerin tescil ve ilanına karar verildiği, şirketin tek ortaklı olması nedeniyle genel kurul kararının geçerli olup TTK’nun 595. maddedeki ortaklar genel kurulunun onayına ayrıca gerek bulunmadığı, buna göre şirketin tek ortağı ve münferiden yetkilisi olan davalı …’nun devir sözleşmesinin tarafı olması ve iki gün önce alınan genel kurul kararı nedeniyle devir sözleşmesinden haberdar olduğundan ve sözleşmede ve karardaki devrin pay defterine kaydı taahhüdü nedeniyle üç aylık sürenin başlangıcının devir sözleşmesinin yapıldığı tarih olup davalı şirketin devre muvafakat edilmediğine dair üç aylık süre içinde bir karar almamış olması nedeniyle 22/02/2020 tarihi itibariyle devrin onayının verilmiş sayılması gerektiği ve bu tarih itibariyle geçerli kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafça aksine bir iddiada bulunulmadığı gibi bir delil de sunulmadığı, davalı şirket yetkilisinin, taahhüdü gereği ve TTK’nun 594. maddesinde düzenlenen amir hüküm uyarınca pay devrini, pay defterine işlemesinin zorunlu olmasına rağmen taahhüdünü ve kanunun emrini yerine getirmeyerek pay defterine işlemediği, dava dilekçesinde pay devrinin, pay defterine kaydı açıkça talep edilmemiş ise de tescil isteminde bulunulmasının devrin pay defterine işlenmesinin kanunun amir hükmü olması nedeniyle bu talebi de içerdiğinin kabul edilmesi gerektiği, TTK’nun 598. maddesinde yine amir hükümle pay devirlerinin tescil edilmesinin şirket müdürleri tarafından ticaret siciline bildirilmesinin zorunlu bulunmasına rağmen davalı …’nun bu yükümlülüğü de yerine getirmediği, devrin ticaret siciline tescil edilmediği, her ne kadar TTK’nun 598. maddesinin ikinci fıkrasında; ortağın, ticaret siciline başvurabileceği düzenlenmişse de bu düzenlemenin ayrılan ortaklarla ilgili olup, hisse devir alan ortakların bu zorunluluğunun bulunmadığı, davalı şirket yetkilisinin devir sözleşmesinde ve genel kurul kararında taahhütte bulunmasına rağmen bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle temerrüde düşmesine bağlı olarak dava dilekçesinde davacı tarafın tescil talebinde bulunmasının haklı ve dinlenebilir olduğu, tescil işleminin ticaret sicil müdürlüğüne ait olduğu gerekçesiyle bu konudaki talebin reddine karar verilmesinin mümkün bulunmadığı, zira TTK’nun 598(3) maddesinde de belirtildiği şekilde sicil kaydına güvenen iyi niyetli kişinin güveninin korunacak olması nedeniyle hisse devrinin davalı şirket tarafından hangi gerekçeyle olursa olsun kabul edilmeyerek pay defterine işlenmemesi ve ticaret siciline tescil ettirilmemesi halinde davacının talebi üzerine davacının ortaklığının tespiti yanında devrin pay defterine işlenmesinin ve ticaret siciline tescilinin kanunun amir hükümlerinin gereği olduğu, davalı tarafça cevap dilekçesinde yapılan savunmaların davacının ortaklığının tespit, kayıt ve tesciline engel ve etkide bulunacak sebepler olmadığı göz önünde tutularak davanın kabulü ile davacı ile davalı şirketin, davalı ortağı … arasında düzenlenen 22/11/2019 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesine konu 196/400 payın, davalı şirketin pay defterine tescili ile ticaret siciline tescil ve ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı şirket hakkındaki davanın kabulü ile; davacı ile davalı şirketin ortağı … arasında düzenlenen 22/11/2019 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesine konu 196/400 payın, davalı şirketin pay defterine tescili ile ticaret siciline tescil ve ilanına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınmış olması nedeniyle başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı şirket hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle AAÜT’nin ikinci kısım ikinci bölümü uyarınca davacı yararına takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle AAÜT’nin 7(2)maddesi uyarınca davalı … yararına takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
6-a)Davalı …’ya ait yapılan yargılama giderleri düşüldükten sonra davacı tarafça yapılan ve 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 57,00 TL iki adet normal tebligat, 19,50-TL üç adet elektronik tebligat gideri, 45,00 TL iki adet posta ücreti ile 1,80 TL üç adet kep reddiyatı ücretinden oluşan toplam 284,70 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacı tarafça, davalı … hakkında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yokluğunda HMK’nun 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza