Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/487 E. 2022/513 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/487
KARAR NO : 2022/513

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili şirket arasında uluslararası mal satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme gereği olan 108.840 Euro’yu davalı tarafa ödediğini, davalı tarafın, sözleşmede belirtilen fix 29.04.2020 tarihinde teslim edilmesi gereken FFP 2 maskeleri teslim etmediği gibi, cerrahi maskeleri ise, ek süre bittikten sonra gönderdiğini, gönderdiği malların ayıplı olması nedeniyle Devlet Malzeme Ofisi kontrolünden zamanında geçmediğini, ambalaj üzerinde yazılı olan ve malı denetleyen firmanın CE numarası olması gereken üzerine etiket yapıştırarak, hileli degişiklik yapıldığını, ayrıca mallara ait geçerli bir test raporu ve test değerlerini gösteren geçerli bir belge gösteremediklerini, anlaşmaya göre belirtilen 29.04.2020 tarihinde siparişi verilen malların sevkinin, ihracatının mümkün olmadığını, davalı tarafın müvekkili şirkete ihtarname çektiğini, buna karşılık olarak müvekkili şirketin ihtarname çektiğini, bu ihtarnamelerde açıkça anlaşılacağı üzere, davalı … ..Şirketinin müvekkili şirketin 108.840 Euro’sunu aldığını, bir kısım malları teslim etmediğini ve bir kısım ayıplı malı ise ek süre bittikten ve sipariş iptal edildikten sonra geçersiz sertifika ile devrettiğini, müvekkili şirketi 108.840 Euro nakit ödeme, 650 Euro navlun ödemesi, 19.591,20 sözleşme ceza faturası ve 79.230,20 gecikme cezası olmak üzere, toplam 208.311,40 Euro davalı tarafın zarara uğrattığını, müvekkili şirket yetkilisinin tüm çabalarına rağmen davalı tarafın zararları gidermediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… sayılı dosyası ile dolandırıcılıktan şikayette bulunduğunu, sunmuş oldukları delillerin ve özellikle davalı şirkete ödenen 108.840 Euro banka dekontu, navlun ödemesi, sözleşme, savcılık şikayet dilekçesi, ihtarnameler ışığında, açıkça kötüniyetli olan davalı şirketin, müvekkili şirkete borcunun olduğunun sabit olduğunu, davalının muaccel alacağa karşılık mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali olup alacağın rehinle temin edilmemiş olması nedeniyle öncelikle teminatsız, aksi takdirde uygun görülecek teminat mukabilinde davalının borca yeter miktarda malvarlığının ihtiyaten haczini talep ettiklerini bildirmiş; ihtiyatı haciz kararı ile şimdilik 108.840 Euro’nun temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, uyap sistemi üzerinden sunduğu 13/06/2022 tarihli dilekçede ihtiyati haciz talepleri olduğundan arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, arabuluculuk başvurusunun ihtiyati haciz taleplerini anlamsız bırakacağını, gerekli başvuruların ihtiyati haciz kararından sonra yapılacağını bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi uyarınca davacı tarafın sözleşme bedelini ödemesine rağmen davalı tarafın sözleşmeye konu malların bir bölümünün geç teslim edilmesi, bir bölümünün ise ayıplı olarak teslim edilmesi nedeniyle davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararın şimdilik bir bölümünün tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi içeriği ve ekli belge örnekleri ile; tarafların tacir olup, uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olmasına bağlı olarak davanın nispi ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
6102 s. TTK.nın 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun üçüncü maddesinin birinci fıkrasında davacının arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağı aslını veya onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, eklenmemesi halinde verilecek bir haftalık kesin süre içerisinde sunulması gerektiği, aksi taktirde dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Dava dosyası ve dava dilekçesi içeriğinden davanın açılmasından önce arabuluculuk yoluna gidilmediğinin anlaşıldığı gibi davacı vekili uyap sistemi üzerinden sunduğu 13/06/2022 tarihli dilekçede arabuluculuk başvurusu yapılmadığını bildirmiş olması nedeniyle davacı tarafa 6325 s. Kanunun 18A/2 fıkrası uyarınca arabuluculuk son tutanağını sunması konusunda 1 haftalık kesin süre verilmesi yoluna gidilmemiştir.
Uyuşmazlık konusu, taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan zararın tahsili istemli olup sonuç talep ve dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat talebine ilişkindir.
Davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat talepli dava olmasına bağlı olarak ve nispi ticari dava niteliği itibariyle, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olmasına rağmen davacı tarafın arabuluculuk başvurusu yapmadan doğrudan dava açmış olması nedeniyle TTK’nın 5/A 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nın 114 (2) ve 115 (2) maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili 13.06.2022 tarihli dilekçesinde ihtiyati haciz talebi nedeniyle arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, arabuluculuk başvurusunun ihtiyati haciz talebini anlamsız bırakacağını, gerekli başvuruların ihtiyati haciz kararından sonra yapılacağını bildirmiş ise de; dava ile birlikte ihtiyati haciz talebinde bulunulması halinde arabuluculuk başvurusunun yapılmayacağına ilişkin bir yasal düzenleme ve yerleşmiş yargı kararları bulunmaması yanında arabuluculuk başvurusu yapılmasının ihtiyati haciz talebini anlamsız bırakma konusunda bir sonuç yaratmasının mümkün bulunmadığı, dava dilekçesinde ihtiyati haciz talep edilmesi halinde zorunlu arabuluculuk yoluna ihtiyati haciz kararından sonra başvurulacağı konusunda bir yasal düzenleme ve yerleşmiş yargı kararları da bulunmadığı gibi aksine 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesinde dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde herhangi bir işlem yapmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin amir bir hükümle düzenlenmiş olması karşısında davacı tarafa zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesi konusunda bir süre verilmesinin mümkün olmadığı gibi ihtiyati haciz talebinin, dava içinde talep edilmesine bağlı olarak zorunlu arabuluculuğa başvurulması konusunda bir etkisinin ve sonuç doğurucu bir niteliğinin bulunmadığı, davanın, özel hüküm gereği başkaca hiçbir işlem yapmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin de dava içinde talep edilmiş olmasına bağlı olarak değerlendirilmesinin ve bir karar verilmesinin mümkün bulunmadığı, davacı tarafın, zorunlu arabuluculuk nedeniyle dava açmadan önce ihtiyati haciz kararına ihtiyacı olduğunu düşünmesi durumunda değişik iş dosyası üzerinden talepte bulunmasının mümkün bulunduğu, ihtiyati haciz kararı verilmesi halinde yasal düzenlemeler çerçevesinde arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz olarak sonuçlanması halinde dava açma süresinin durması nedeniyle görüşmeler uzun sürse dahi ihtiyati haciz kararının varlığını koruyup arabuluculuk anlaşamama son tutanağının düzenlenmesinden sonra kanunda gösterilen süreler içinde davasını açmasının mümkün bulunduğu dikkate alınarak; zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmamış olması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, ihtiyati haciz talebinin dava içinde talep edilmiş olması nedeniyle verilen kararın niteliğine bağlı olarak ihtiyati haciz talebi konusunda bir karar verilmesinin mümkün bulunmadığı dikkate alınarak; ihtiyati haciz konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle;
1-7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle, TTK’nın 5/A 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nın 114 (2) ve 115 (2) maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE ,
2-Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması nedeniyle davacı tarafın ihtiyati haciz talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 33.628,61 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 33.547,91‬ TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından arta kalanın HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvuru ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza