Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/468 E. 2022/710 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/468
KARAR NO : 2022/710

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … Beton İnşaat Madencilik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi arasında 10/11/2019 tarihli sözleşme tanzim edildiğini ve müvekkilinin sözleşmede belirtilen tesisin yapım işini 2.300.000,00 Euro karşılığında üstlendiğini, daha sonra bu sözleşmeni hükümlerinin fiili olarak diğer davalı … Kireç Madencilik İthalat İhracat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi üzerinden yürütüldüğünü, bu nedenle imalatların davalı … Kireç Madencilik İthalat İhracat Ticaret Sanayi Anonim Şirketine fatura edildiğini ve bu şirket tarafından ödendiğini, bir dönem her iki şirketinde … vekaleten temsil ettiğini, …’ın her iki şirketin o zamanki sahibi olan …’ın da babası olduğunu, 2021 yılı Haziran ayında …’ın vekaletten azledildiğinin ifade edildiğini ve şirketi müdürü olan oğlu …’ın sözleşme hükümlerinin kendisi ile görüşülmesini istediğini, görüşmeler devam ederken sebep gösterilmeksizin ödemelerin gecikmeye başladığını, 2021 yılı Temmuz ayının sonunda …’ın Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile vesayet altına alındığının belirtilerek kambiyo evrakına bağlanmamış ve henüz hak edişleri yapılmamış işler yönünden ödemeler yapılmayacağı söylentisinin yayıldığını, hak edişlerin ödenmediğini, …’ın oğlunun hak edişleri ödemediği işi sekteye uğrattığı gerekçesi ile oğluna vasi tayin ettirdiğini, müvekkili tarafından yapılan imalatların ve henüz montajı bitmemiş olan malzeme ile müvekkiline ait malzemelerin tespiti ile sözleşme kapsamında bedellerinin belirlenmesini için Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, 2021 yılı Ağustos ayında … tarafından müvekkilinin işçileri hakkında iş yerinden malzeme çaldıkları iddiası ile şikayette bulunulduğunu ve müvekkilinin işçilerinin iş yerine alınmaması nedeniyle eksik işlerin yapılamaz hale getirildiğini, müvekkili tarafından bir takım işlerin imal edildiğini veya satın alınarak teslim edildiğini ancak bedellerinin tahsil edilemediğini belirterek taraflar arasında imzalanan 10/11/2019 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından 2.300.000,00-Euro bedel ile üstenilen işin devamı sırasında sözleşmenin Elazığ 3. Noterliğinin 17/05/2022 tarih ve …….yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmesi neticesinde Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş Esas sayılı dosyasında yer alan bilirkişi heyetinin 04/10/2021 tarihli raporlarının 8 ve 9. sayfasında liste halinde belirtilen ve mülkiyeti davacıya ait olduğu iddia edilen ayrıca inşaat alanına getirilip henüz montajının yapılmadığı belirtilen malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, mülkiyetinin davacıya ait olduğu iddia edilen ve eserin meydana getirilmesi için kullanılan dava dilekçesi ekinde listesi bulunan malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşme gereğince davacı tarafından yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin sözleşmeye göre belirlenecek değerlerinin fiili ödeme tarihindeki euro kuru üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, davacı tarafından sözleşme dışı olarak yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin dava tarihine göre belirlenecek değerlerinin reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşmenin haksız sebeple feshedilmesi sebebiyle davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zarar bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın yerleşim yerinin Elazığ olması nedeniyle Elazığ Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili ile davacı arasında yapılan sözleşme uyarınca davacının edimlerini yetine getirmediğini, Elazığ 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin…….. D. İş sayılı dosyası ile davacının ücretini aldığı ve tamamlayamadığı işlerin tespiti açısından bilirkişiden rapor alındığını, davacının tamamlayamadığı işlerin kalem kalem rapor edildiğini, müvekkilinin davacıya sözleşmeden kaynaklı bedelin ödemesi yapılmasına karşın davacının yüklendiği işi yerine getirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …… Dosya …….. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Taraflar arasında imzalanan 10/11/2019 tarihli sözleşme,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Elazığ 3. Noterliğinin 17/05/2022 tarih ve …….. yevmiye numaralı ihtarnamesi,
5-Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası,
6-Davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları,
7-Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyası,
8-Davacı şirkete ve davalı şirketlere ait vergi sicil kayıtları ile 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin BA/BS formları,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan 10/11/2019 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından 2.300.000,00-Euro bedel ile üstenilen işin devamı sırasında sözleşmenin Elazığ 3. Noterliğinin 17/05/2022 tarih ve ……… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmesi neticesinde Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş Esas sayılı dosyasında yer alan bilirkişi heyetinin 04/10/2021 tarihli raporlarının 8 ve 9. sayfasında liste halinde belirtilen ve mülkiyeti davacıya ait olduğu iddia edilen ayrıca inşaat alanına getirilip henüz montajının yapılmadığı belirtilen malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, mülkiyetinin davacıya ait olduğu iddia edilen ve eserin meydana getirilmesi için kullanılan dava dilekçesi ekinde listesi bulunan malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşme gereğince davacı tarafından yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin sözleşmeye göre belirlenecek değerlerinin fiili ödeme tarihindeki euro kuru üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, davacı tarafından sözleşme dışı olarak yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin dava tarihine göre belirlenecek değerlerinin reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşmenin haksız sebeple feshedilmesi sebebiyle davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zarar bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine karar verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle rüzgar enerji santrali kulelerinin imalatı kapsamında olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesinde; ”Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” şeklinde düzenlenmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır.
Eserin; sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da işsahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da birkaçının bulunmaması halinde, ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir.Ayıp, Kanun ya da sözleşme hükümleri gereğince bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır.
Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak imalını yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda açık ayıplarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474., gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Ancak, 475. madde gereğince eser sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanayamacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa eser sahibi bu eseri kabulden kaçınabilir. Ne var ki eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık yukarıda belirtilen ölçüde önemli değilse eser sahibi eserin değerindeki eksiklik oranında bedeli indirebilir. Eğer kusurların giderilmesi büyük harcama gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabilir. Ancak 475. maddede eser sahibine tanınan haklardan birini kullanabileceği mahkemece uzman bilirkişi aracılığı ile yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek sureti ile takdir olunur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde; ”Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2.Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Kural olarak eser sözleşmesinde ayıbın varlığı her türlü delil ile kanıtlanabilir. (Yargıtay 15. HD 06/02/2002 tarih 4689/546 vb. kararlar) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474. maddesi hükmü gereğince iş sahibi eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. Sonradan ortaya çıkan gizli ayıplarda ise iş sahibi gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve 475. maddesi hükmünden yararlanamaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; ”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde; ”Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ve sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, bunların dışındaki bütün borçlar ise doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davalılar vekilinin yetki itirazı hususunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda aynı Kanun’un 10. maddesi gereğince sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabileceğinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının düzenlendiği, davalılar vekilinin süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davalıların yerleşim yerlerinin Elazığ İlinde bulunduğundan bahisle Elazığ Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki ilk itirazında bulunduğu, davalı şirketlerin merkez adreslerinin Elazığ İlinde bulunduğu, keza taraflar arasındaki 10/11/2019 tarihli ”200 Ton/Gün Kapasiteli, Karma Yakıtlı (Petkok, Alternatif Yakıtlar) Kireç Fırının; Mekanik, Elektromekanik, Elektronik, Hidrolik ve Pnömatik Donanımının, Tasarımı, Temini, Montaj ve Devreye Alınması” işine dair olarak imzalanan sözleşmenin ifa edileceği yerin davalı … Kireç Madencilik İthalat İhracat Ticaret Sanayi Anonim Şirketine ait Çakıllı Tepe Mevkii, Göllübağ Köyü, Harput/Elazığ adresinde bulunan işyeri olduğu, açıklanan hususlar dikkate alındığında gerek davalıların yerleşim yerlerinin gerek de dava konusu sözleşmenin ifa edileceği yerin Elazığ İlinde bulunduğu, ayrıca davanın direkt olarak para alacağına ilişkin olmaması sebebiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin iş bu uyuşmazlık açısından uygulama alanı bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda davalılar vekilinin yetki ilk itirazının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …….. Dosya ……….. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, taraflar arasında imzalanan 10/11/2019 tarihli sözleşme, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, Elazığ 3. Noterliğinin 17/05/2022 tarih ve ……….. yevmiye numaralı ihtarnamesi, Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin ………. Esas sayılı dosyası, davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları, Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyası, davacı şirkete ve davalı şirketlere ait vergi sicil kayıtları ile 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin BA/BS formları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan 10/11/2019 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından 2.300.000,00-Euro bedel ile üstenilen işin devamı sırasında sözleşmenin Elazığ 3. Noterliğinin 17/05/2022 tarih ve …….yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmesi neticesinde Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin …D. İş Esas sayılı dosyasında yer alan bilirkişi heyetinin 04/10/2021 tarihli raporlarının 8 ve 9. sayfasında liste halinde belirtilen ve mülkiyeti davacıya ait olduğu iddia edilen ayrıca inşaat alanına getirilip henüz montajının yapılmadığı belirtilen malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, mülkiyetinin davacıya ait olduğu iddia edilen ve eserin meydana getirilmesi için kullanılan dava dilekçesi ekinde listesi bulunan malların davacı şirkete aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda sözleşmeye göre euro üzerinden belirlenecek değerlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşme gereğince davacı tarafından yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin sözleşmeye göre belirlenecek değerlerinin fiili ödeme tarihindeki euro kuru üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, davacı tarafından sözleşme dışı olarak yapıldığı ancak bedelinin alınmadığı iddia edilen işlerin dava tarihine göre belirlenecek değerlerinin reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, sözleşmenin haksız sebeple feshedilmesi sebebiyle davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zarar bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine karar verilmesi talebine ilişkin olduğu, davalılar vekilinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda aynı Kanun’un 10. maddesi gereğince sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabileceğinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının düzenlendiği, davalılar vekilinin süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davalıların yerleşim yerlerinin Elazığ İlinde bulunduğundan bahisle Elazığ Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki ilk itirazında bulunduğu, davalı şirketlerin merkez adreslerinin Elazığ İlinde bulunduğu, keza taraflar arasındaki 10/11/2019 tarihli ”200 Ton/Gün Kapasiteli, Karma Yakıtlı (Petkok, Alternatif Yakıtlar) Kireç Fırının; Mekanik, Elektromekanik, Elektronik, Hidrolik ve Pnömatik Donanımının, Tasarımı, Temini, Montaj ve Devreye Alınması” işine dair olarak imzalanan sözleşmenin ifa edileceği yerin davalı … Kireç Madencilik İthalat İhracat Ticaret Sanayi Anonim Şirketine ait Çakıllı Tepe Mevkii, Göllübağ Köyü, Harput/Elazığ adresinde bulunan işyeri olduğu, açıklanan hususlar dikkate alındığında gerek davalıların yerleşim yerlerinin gerek de dava konusu sözleşmenin ifa edileceği yerin Elazığ İlinde bulunduğu, ayrıca davanın direkt olarak para alacağına ilişkin olmaması sebebiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin iş bu uyuşmazlık açısından uygulama alanı bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda davalılar vekilinin yetki ilk itirazının yerinde olduğu, yetkili mahkemenin Elazığ Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi ve 10. maddesi hükümleri gereğince davaya konu uyuşmazlığın çözümü açısından Elazığ Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, tarafların yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda, dosyanın yetkili ELAZIĞ NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip….
e-imza
¸

Hakim ..
e-imza