Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/456 E. 2022/977 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/456
KARAR NO : 2022/977
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/12/2019
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında 01/03/2019 tarihinde imzalanan sözleşmenin tellalık sözleşmesi niteliğinde olduğunu, müvekkil ile davalı arasında 01/03/2019 tarihinde imzalanan Emlak Komisyonculuğu Yer Gösterme sözleşmesine göre … Ada … parsel … Sok. No:3 Menderes/İzmir adresinde bulunan gayrimenkulün gösterildiğini, davalının söz konusu gayrimenkulu satın aldığını ancak müvekkilinin hizmet bedelini ödemediğini, müvekkilinin satış bedeli olan 1.525.000,00-TL’nin %3 olan 45.750,00-TL üzerinden İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı borçlunun süresi içerisinde haksız bir şekilde icra dosyasına itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazının iptaline, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, kötü niyetli ve sebepsiz zenginleşme çabasında olduğunu, davacının, gerek taşınmazın bedelini fahiş bir bedel olarak belirtmesi yanında, taşınmaz üzerindeki takyidatlar konusunda da bilgi vermemesi nedeni ile kötü niyetli davrandığını, müvekkilininde, davacıda kötü niyet gördüğünden taşınmazı almadığını belirtmiş ve bu nedenle esasa ilişkin de davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası,
2-Taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli Emlek Komisyonculuğu Yer Gösterme Sözleşmesi,
3-Tapu kaydı,
4-Davalıya ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
6-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli Emlak Komisyonculuğu Yer Gösterme Sözleşmesi kapsamında … Sokak, No: 3, Menderes/İzmir adresinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın davacı şirket tarafından davalıya gösterilmesi hizmeti karşılığında davalı tarafından ödenmesi gereken hizmet bedelinin davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, sözleşme kapsamında kararlaştırılan hizmet bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Gayrimenkul Danışmanlık Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekili tarafından davalı aleyhinde 45.750,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Borçlu vekilinin İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında borçlu vekili tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itirazın iptali davaları açısından icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmış olmasının öncelikli olarak incelenmesi gerektiği, icra takibi ve davanın taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli Emlak Komisyonculuğu Yer Gösterme Sözleşmesi kapsamında … Sokak, No: 3, Menderes/İzmir adresinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın davacı şirket tarafından davalıya gösterilmesi hizmeti karşılığında davalı tarafından ödenmesi gereken hizmet bedelinin davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, sözleşme kapsamında kararlaştırılan hizmet bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun, 7. maddesinde davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğinin, ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde ise tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabileceklerinin, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağının belirtildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının düzenlendiği, taraflarca tanzim olunan ve imza altına alınan, ayrıca icra takip talebi ekinde yer verilen 01/03/2019 tarihli sözleşmenin 4-e. maddesinde sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların çözümünde İzmir Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 03/03/2022 tarihli 2022/143 Esas 2022/425 Karar sayılı kararı kapsamında tarafların tacir olarak kabul edilmesi gerektiği, bu çerçevede taraflarca yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve tarafları bağladığı gözetildiğinde İzmir 10. İcra Dairesinin dava konusu takip açısından yetkili olduğu anlaşılmakla, borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin yetki ilk itirazının da, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun, 7. maddesinde davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğinin, ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde ise tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabileceklerinin, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağının belirtildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının düzenlendiği, taraflarca tanzim olunan ve imza altına alınan, ayrıca icra takip talebi ekinde yer verilen 01/03/2019 tarihli sözleşmenin 4-e. maddesinde sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların çözümünde İzmir Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 03/03/2022 tarihli 2022/143 Esas 2022/425 Karar sayılı kararı kapsamında tarafların tacir olarak kabul edilmesi gerektiği, bu çerçevede taraflarca yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve tarafları bağladığı gözetildiğinde mahkememizin dava konusu uyuşmazlığın çözümü açısından yetkili olduğu anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında tanzim olunan 01/03/2019 tarihli Yer Gösterme Tellallık Sözleşmesinin incelenmesinde, emlak komisyoncusunun … Gayrimenkul Danışmanlık Limited Şirketi, kiracı adayının ise … olduğu, gösterilen yerin … Sokak, No: 3, Menderes adresi olduğu ve satış bedelinin 1.525.000,00-TL olarak belirlendiği, sözleşmenin 4 numaralı Sözleşme Şartları bölümünün A. bendinde ”Emlak komisyoncusu tarafından kendisine gösterilen yukarıdaki adresleri ve adreslerin karşısında müşterinin imzalarının bulunduğu taşınmazların, iş bu sözleşmenin imzalanmasından itibaren 1 yıl içinde, her ne suretle olursa olsun müşteri adına veya üçüncü dereceye kadara akrabalarının adına ve paydaş olduğu veya temsil ettiği şirket ve kurumlar adına veya sair ilişkiler içinde bulunduğu kurum, eş, dost gibi üçüncü şahıslar adına satın alınması halinde yukarıda yazılı satış bedelinin %3+KDV’sine tekabül eden bedeli, hazırlık işlemlerinin ikmali, yer gösterme bedeli ve diğer hizmetler bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmünün yer aldığı, sözleşmenin her iki tarafça imzalandığı görülmektedir.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle simsarlık sözleşmelerine kısaca değinilmesi yerinde olacaktır.
Sözleşme ilişkisine girmek isteyen tarafların birbirlerini bulmaları, çeşitli sebeplerden dolayı güçlük arz eder. Bu güçlüğü ortadan kaldırmak, sözleşme yapmak isteyen kişileri bir araya getirmek, sözleşmenin yapılabilmesi için uygun bir ortam hazırlamak üzere simsar (tellal) denilen aracıdan yararlanılır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, 19. Baskı, Ankara 2014, s. 190; Cevdet, Yavuz: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 10. Baskı, İstanbul 2012, s. 1312; Yıldız, Şükrü: Taşınmaz Simsarlığı Sözleşmesinin Şekli Ve Şekle Uyulmamasının Hukuki Sonuçları, Cevdet Yavuz’a Armağan, s. 3046, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/373685 – erişim tarihi 03.06.2022).
Yürürlük tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanun koyucu 520. maddede simsarlık sözleşmesini “simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme” olarak tanımlamış, maddenin ikinci fıkrasında bu sözleşmelere kural olarak vekâlete ilişkin hükümlerin uygulanacağını, üçüncü fıkrada ise taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmelerinin, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağını belirlemiştir.
Kanun’un 521. ve devamı düzenlemelerine göre, simsarın ücret alacağının doğumu için şu şartların birlikte gerçekleşmesi aranır:
a)Simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin iş sahibi (vekâlet veren) ile üçüncü kişi arasında kurulması gerekir. Bu şart, iş sahibinin, kendisine teklif olunan üçüncü kişilerle sözleşme yapmayı sebepsiz olarak reddetmesi hâlinde de gerçekleşmiş sayılmalıdır. Bu konu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 175. maddesinin kapsamı çerçevesinde değerlendirilmelidir. Fakat asıl sözleşmenin geçerli olarak kurulması lazım ve yeterli olup ücret alacağının doğumu için, bu sözleşmenin ifa edilmesi gerekmez. Geciktirici şarta bağlı olarak yapılmış sözleşmelerde, şartın gerçekleşmesi beklenmelidir. Bu düzenlemeyi getiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 521/1. maddesi hükmü, emredici nitelik taşımaz. Taraflar, asıl sözleşme kurulmamış olsa bile, ücret ödenmesini kararlaştırabilecekleri gibi ücretin, sözleşmenin ifa edilmesi hâlinde ödeneceğini de kararlaştırabilirler.
b)Asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 521/1. maddesi bu şartı, “yaptığı faaliyet sonucunda” sözleriyle ifade etmiştir. Bu şartın aksi de kararlaştırılabilir.
c)Türk Borçlar Kanunu’nun 523. maddesinde düzenlenen ve simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak durumlardan birinin gerçekleşmemesi gerekir.
Anılan mevzuat hükümlerinde kanun koyucu tellallık sözleşmesinin genel hatlarını çizmiş olup tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereği bu sınırlar dâhilinde hukukî ilişkilerini şekillendirebileceklerdir (Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2018 tarihli ve 2017/13-621 E., 2018/1929 K. sayılı kararı).
Dava konusu taşınmaza ait tapu kayıtları incelendiğinde, taşınmazın İzmir İli, Mendere ilçesi, Tekeli Mahallesi, Kör Kuyu Mevkii, … ada, … parselde, … Sokak, No: 3, Menderes/İzmir adresinde bulunan Üç Katlı Prefabrik Fabrika Binası ve Arsası niteliğinde olan taşınmaz olduğu, taşınmaz malikinin … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, mülkiyet sebebinin 26/06/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı satış işlemi olduğu, taşınmaz üzerinde 2016, 2018, 2019 tarihli birçok ihtiyati ve icrai haciz şerhleri bulunduğu, bahsi geçen şerhlerin çoğunun terkin sebeplerinin 26/06/2019 tarihli satış işlemi olduğu görülmektedir.
Dava konusu taşınmazın maliki olarak tapu kaydında yer alan dava dışı … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, müzekkere cevabında davalı …’nin … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi unvanlı şirkette ortaklığı bulunduğu mahkememize bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası, taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli Emlek Komisyonculuğu Yer Gösterme Sözleşmesi, tapu kaydı, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan 01/03/2019 tarihli Emlak Komisyonculuğu Yer Gösterme Sözleşmesi kapsamında … Sokak, No: 3, Menderes/İzmir adresinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazın davacı şirket tarafından davalıya gösterilmesi hizmeti karşılığında davalı tarafından ödenmesi gereken hizmet bedelinin davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, sözleşme kapsamında kararlaştırılan hizmet bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasında davacı alacaklı vekili tarafından davalı aleyhinde 45.750,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, dava konusu taşınmazın İzmir İli, Mendere ilçesi, Tekeli Mahallesi, Kör Kuyu Mevkii, … ada, … parselde, … Sokak, No: 3, Menderes/İzmir adresinde bulunan Üç Katlı Prefabrik Fabrika Binası ve Arsası niteliğinde olan taşınmaz olduğu, taşınmaz malikinin … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, mülkiyet sebebinin 26/06/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı satış işlemi olduğu, taşınmaz üzerinde 2016, 2018, 2019 tarihli birçok ihtiyati ve icrai haciz şerhleri bulunduğu, bahsi geçen şerhlerin çoğunun terkin sebeplerinin 26/06/2019 tarihli satış işlemi olduğu, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde her ne kadar davacının taşınmazın bedelini fahiş bir bedel olarak belirttiği ve taşınmazlar üzerindeki takyidatlar konusunda davalıya bilgi vermemesi sebebiyle kötüniyetli davranması sebebiyle, davalının kötüniyet görmesi üzerine taşınmazı almadığı beyan edilmiş ise de, yukarıda da yer verildiği üzere taraflar arasındaki tanzim olunan 01/03/2019 tarihli Yer Gösterme Tellallık Sözleşmesinin her iki tarafça imzalandığı, sözleşmede sözleşmenin imzalanmasından itibaren 1 yıl içinde, her ne suretle olursa olsun müşteri adına veya üçüncü dereceye kadar akrabalarının adına ve paydaş olduğu veya temsil ettiği şirket ve kurumlar adına veya sair ilişkiler içinde bulunduğu kurum, eş, dost gibi üçüncü şahıslar adına satın alınması halinde yukarıda yazılı satış bedelinin %3+KDV’sinbe tekabül eden bedeli, hazırlık işlemlerinin ikmali, yer gösterme bedeli ve diğer hizmetler bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin kararlaştırıldığı, dava konusu sözleşmede belirtilen yerin davacı şirket tarafından davalıya gösterildiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, akabinde taşınmazın sözleşmenin imzalanmasından sonra 3 ay 25 gün sonra 26/06/2019 tarihinde dava dışı … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından satın alındığı, davalı …’nin … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi unvanlı şirkette ortaklığı bulunduğu, taşınmaz üzerine olduğu ve davalıya bilgi verilmediği iddia olunan takyidatların taşınmazın dava dışı … Makine ve Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından satın alındığı tarihte de tapu kaydında yer aldığı, takyidatların satış işlemi neticesinde tapu kaydından terkin edildiği, bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşmenin 4.A. maddesi gereğince davacı şirketin sözleşmede yazılı satış bedelinin %3+KDV’sine tekabül eden (1.525.000,00/100*3) 45.750,00-TL hazırlık işlemlerinin ikmali, yer gösterme bedeli ve diğer hizmetler bedeli olarak davalıdan talep edebileceği anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …’nin İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir 10. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 45.750,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 45.750,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı … Gayrimenkul Danışmanlık Limited Şirketine verilmesine,
3-92 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.125,18-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 552,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.572,63-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 19,00-TL tebligat, 82,50-TL elektronik tebligat gideri, 1,10-TL (KEP) posta masrafı, 552,55-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 699,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.