Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/43 E. 2022/52 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/43
KARAR NO : 2022/52

DAVA TARİHİ : 28/08/2019
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.06.2016 tarihinde … kiralamış olduğu sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı araç ile Ildır Mahallesinden Çeşme istikametine seyir halindeyken, aynı istikamette seyir halindeki sürücüsünün … olduğu motosiklete arkadan çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında motosikletin arkasında oturan müvekkili … ve diğer müvekkili …’in vücudunda kemik kırılmasına sebebiyet verecek şekilde taksirle yaralanmasına neden olduğunu, trafik ekipleri tarafından yapılan alkol kontrolü esnasında …’ün 144 promil alkollü olduğu tespit edildiğini, düzenlenen kaza tespit tutanağına göre de meydana gelen kazada …’ün kusurlu olduğunun belirlendiğini, Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Soruşturma no.su İle yapılan inceleme sonucunda … hakkında Çeşme …Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını ve dosyanın karara bağlandığını, ilgili ceza davası dosyasına yargılama aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nin 07.01.2019 tarihli raporu ile motosikletin arkasında seyahat eden müvekkiline herhangi bir surette kusur atfedilmediğini, gerçekleşen kaza sonrasında talepte bulunan müvekkilinin Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yoğun bakımda yattığını, beyin kanaması geçirdiğini, uzun süre tedavi gördüğünü, müvekkiline Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince 3 ayrı raporla 46 kati maluliyet raporu verildiğini ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nca 23.07.2019 tarihinde 42 oranında kati maluliyet raporu verildiğini, talep ve dava ıslah etmek hakkımız saklı kalmak kaydıyla, poliçede yazılı limit de göz önüne alınarak, müvekkilin uğradığı bedensel zararın, kaza tarihi olan 21.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek üzere müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, … plaka sayılı aracın, müvekkil şirket nezdinde 14/04/2016 – 14/04/2017 başlangıç ve bitiş tarihli … no.lu karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik sigortası) sigorta poliçesi ile … a.ş adına sigortalı olduğunu, bu poliçedeki kişi başı sakatlık ve ölüm teminatlarının ise kaza tarihi itibarıyla 310.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından gerekli evraklarla MÜRACAAT ŞARTI yerine getirilmediğinden davanın usul yönünden reddine, müvekkil şirketin sorumlu bulunması durumunda; Kusur yönünden Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden bilirkişi incelemesi yapılmasına, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınmasına, tazminat raporunun Hazine’ye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının ve yapılmış ise hangi iş kolundan olduğunun araştırılmasına, Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı zorunlu olan kask ve koruyucu tertibatı takmadığı için davacının müterafik kusurunun araştırılmasına ve tazminattan indirilmesine, Davacının geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri talepleri ve dolaylı zararlar yönünden müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığından söz konusu teminat dışı davacı taleplerinin reddine, paksız davanın reddine, Müvekkil şirket dava açılmasına sebep olmadığından tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araç açısından düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası,
2-Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen 21/06/2016 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı,
3-Çeşme … Asliye Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası,
4-İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 07/01/2019 tarihli kusur raporu,
5-Dicle Üniversitesi Hastaneleri Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 26/04/2019 tarihli maluliyet raporu,
5-… plakalı araca ait kiralama sözleşmesi,
6-İzmir Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi nezdinde davacıya ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
7-Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 27/07/2021 havale tarihli kusur raporu,
8-Sair deliller,
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 21/06/2016 tarihinde … plakalı araç ile tescilsiz ve plakasız motosikletin çarpışması neticesinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasında yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı ve geçici iş göremezlik (iyileşme) sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a velayeten …’a verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın açıldığı ve görüldüğü Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararını dayanak göstererek Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görevsiz hale geldiği gerekçesiyle ve 17/11/2021 tarihli gönderme kararı ile dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmektedir.
Davanın ticari dava olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararında, İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin, İzmir İli mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamında; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından Fikri Sınai Haklar Mahkemelerinin yargı alanının belirlenmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan davalarla ilgili olarak yargılamaya devam edilip edilmeyeceği, dosyaların Fikri Sınai Haklar Mahkemelerine devredilip devredilmeyeceği ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığına, davaların açıldığı ve görülmekte olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
04/04/2019 tarihli ilam, somut olaya da ışık tutacak ve uygulanır niteliktedir. Zira, ilama konu yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin karardaki düzenlemenin ayrı bir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olan yerlerde bu nitelikteki davalara anılan mahkemelerin, olmayan yerlerde ise hangi Asliye Hukuk Mahkemesinin göreceğine ilişkin bir yargı yeri belirlemesi kararı söz konusu olup, somut olaya konu 07/07/2021 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararda da mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri dışında 8 ilde daha Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar verilmiş olup, mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri ile birlikte yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı yerleri bulundukları il, ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden ise kararda gösterilen Ağır Ceza Mahkemelerinin yargı çevresi olarak belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesi ancak kanunla mümkün olup, her iki karar yalnız yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin aynı içerikte kararlardır. İlamda, yargı yerleri belirlenmesine ilişkin kararın göreve ilişkin olmadığı, yalnız yargı yeri belirlenmesi kararı niteliğinde olduğu, karardan önceki davaların, açıldığı mahkemede devam etmesine ilişkin direnme kararı veren ilk derece mahkemesinin gerekçesi doğru bulunmuş, kararda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuk ilkelerine atıf yapılarak oluşturulan gerekçe ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlamın gerekçesinde; mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğu konusunda 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının bulunduğu, gönderme kararının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesine aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup yasal düzenleme ile yeni kurulan veya bir başka mahkeme görevlendirilmediği sürece olayın meydana geldiği zamandaki mevcut mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ”Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi; ”Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Somut olayda davanın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen ve karara dayanak yapılan 07/07/2021 tarihli yargı alanının belirlenmesine ilişkin karardan önce 28/08/2019 tarihinde açıldığı dikkate alındığında gönderme kararının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesine, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğuna ilişkin 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararına, mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği ilkesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun somut olaya uygulanır nitelikteki 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamına, ilamın somut olaya uygulanır niteliği olmadığı düşünülse bile ilamda belirtilen yasal düzenlemeler, hukuk ilkeleri ile yargı yeri alanlarının belirlenmesi ile görevli kurumun bu alandaki düzenlemeleri sonucu görülmekte olan davalara ilişkin açık bir yargı yeri belirlenmesi kararı olmaması halinde davaların açıldığı mahkemelerce görülmesine devam edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sair kararlarındaki gerekçelerine, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına uygun olmadığı gibi; 07/07/2021 tarihli kararda, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere görülmekte olan davaların, 01/09/2021 tarihinden itibaren görev verilen Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bunun yanında kararın 07/07/2021 tarihli olduğu ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre; farklı uygulama tarihi belirlenmiş olması ve yalnız yeni mahkemeler kurulmuş olmasının farklı karar ve uygulama tarihini gerektirir bir neden olmadığı dikkate alınarak, kararı vermeye yetkili makamın görülmekte olan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir kararının bulunmaması yanında, iradesinin de bu yönde olmadığı anlaşılmakla, gönderme kararı usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarafından karar kesin olmak üzere verilmiş olup, kararın niteliği, gönderme kararıdır. Mahkememizce verilecek kararın niteliği itibarıyla görevsizlik kararı olması mümkün olmayıp gönderme kararının, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olması nedeniyle mahkemesine iadesini amaçlayan kesin nitelikli gönderme kararı olması zorunludur. Bu durumda her iki mahkeme tarafından verilmiş görevsizlik kararları olmamakla birlikte karşılıklı gönderme kararları ortaya çıkmıştır. Davaya hangi mahkemenin devam edeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekli olup, karşılıklı gönderme kararları nedeniyle bu çözümün ilgili mahkemeler tarafından yerine getirilmesi mümkün değildir. Somut olaydaki gönderme kararlarının mahkemelerin görevi ile ilgili olduğu, göreve ilişkin yargısal kararlarla ilgili uyuşmazlığın ancak bir yargı makamı tarafından çözülebileceği, görevle ilgili uyuşmazlıkların Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli Hukuk Daireleri tarafından çözümlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Gönderme kararına konu, dava dosyasına ilişlin uyuşmazlığı çözme görevinin davanın açıldığı Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ait olması sebebiyle, dosyanın Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE,
2-Mahkememiz esasının, gönderme kararı sebebiyle kapatılmasına,
3-Kararın niteliği itibarıyla harç alınmasına yer olmadığına,
4-Mahkememizce verilen kesin mahiyetteki iş bu karşı gönderme kararı kapsamında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 22. maddesinin kıyasen gözetilmesi suretiyle, dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
5-Yapılacak yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
6-Gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluklarında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere karar verildi.18/01/2022

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.