Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/423 E. 2022/968 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/423
KARAR NO : 2022/968

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 24/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde … sicil numarası ile kayıtlı davalı … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin müvekkil bankanın unvanının çekirdek kısmı olan “…” ifadesini üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak şekilde ve ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullandığını tespit ettiklerini, bunun üzerine müvekkil bankanın 06.05.2022 tarihli dilekçesi ile davalı İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğüne başvurarak üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşıyan ve kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edilmiş olan davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret unvanından … isminin çıkartılmasını talep ettiğini, takiben, davalı İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğünün 09.05.2022 tarihli ve B-…/… sayılı kararı ile Müdürlüğün “tescil edilen hususu silme yetkisi bulunmadığı” gerekçesiyle Müvekkil Banka’nın talebini reddettiğini, bu kapsamda davalı İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün söz konusu kararına itiraz ettiklerini, ayrıca Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin müvekkil banka tarafından onaylı olduğunu iddia ettiği lisanslar göndererek üçüncü kişilere hesap açmayı teklif ettiklerini haricen tespit ettiklerini ve bu hususta suç duyurusunda bulunduklarını, bu nedenlerle TTK’nın 32, 33, 52 ve ilgili diğer maddeleri ile Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 36. ve 37. maddeleri kapsamında; müvekkil bankanın tescilli ticaret unvanlarının ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullanılmasına son verilmesi amacıyla, davalı İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü 09.05.2022 tarihli ve … sayılı kararının iptaline, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşıyan ve kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edilerek kullanılan Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi ticaret unvanından … isminin çıkartılması suretiyle hak ihlaline son verilmesine, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından verilecek süre içinde gereğini yerine getirmeyen kişilerin ise, TTK’nın 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen idari para cezasıyla cezalandırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, dava dilekçesi ve tensip tutanağının kendilerine usulüne uygun tebliğine rağmen davaya karşı cevap vermediği görülmüştür.
Davalı İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; Müdürlükleri sicil kayıtlarının tetkikinde Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 27/11/2006 tarihinde Müdürlüklerince tescil edildiğini, 03/09/2021 tarihli genel kurulu kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak …’nın seçildiğini, 12/05/2022 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeni ile unvan ve işletme kaydının ticaret sicil memurluğunca silinmesine karar verildiğini ve 31/05/2022 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak unvan ve işletme kaydının sicilden silindiğinin tespit edildiğini, davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu hususlara ilişkin olarak Müdürlüklerinin tescil edilen hususu silme yetkisi bulunmadığını, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 39. maddesi gereği “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir.” hükmü gereği mahkeme nezdinde itiraz etmiş bulunduklarını, Müdürlüklerince yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırı, davanın açılmasına sebebiyet veren bir husus bulunmadığını, kaldı ki sicil kayıtlarının tetkikinde dava konusu şirketin 31/05/2022 tarihinde tasfiye sonu terkin edildiğinin tespit edildiğini, Müdürlükleri aleyhine harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle, Müdürlüklerince yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir husus bulunmamakta olduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden Müdürlükleri aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğün nezdinde, … sicil numaralı davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait ticaret sicil kayıtları,
2-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,
3-İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde, … sicil numaralı davacı … Şubesine ait ticaret sicil kayıtları,
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı şirket vekili tarafından davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı olan … ibaresini üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak şekilde ve ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullandığı iddiası kapsamında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması amacıyla davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddine yönelik 09/05/2022 tarih ve … sayılı karara itirazın kabulü ile davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması, ayrıca İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından verilecek sürede içinde gereğini yerine getirmeyen kişilerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 33/2. maddesi gereğince idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 21. maddesinde; ”Tescil, kural olarak istem üzerine yapılır. Resen ya da yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin hükümler saklıdır.
Tescil edilecek bütün kayıtların, sicildeki değişikliklerin ve kayıt silme işlemlerinin doğrulayıcı belgelere dayanması esastır. Kayıtların dayanağı olan belgeler yazılı şekilde veya elektronik imzalı olarak elektronik ortamda müdürlüğe verilir.
Bu Yönetmelikte ve Bakanlıkça yürürlüğe konulan diğer düzenlemelerde işlem türüne göre belirlenen belgelerin müdürlüğe verilmesi zorunludur. Müdürlük, ihtiyaç duyulması halinde tamamlayıcı diğer belgelerin de müdürlüğe verilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı yönetmeliğin 28. maddesinde; ”Sicile ait tescil, değişiklik ve silinmeler ile diğer iş ve işlemler Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılır.
Tescil, bir olgunun sicile geçirilmesini; değişiklik, tescil edilmiş bir olgudaki değişiklik dolayısıyla sicildeki kayıtların değiştirilmesini veya düzeltilmesini; silinme ise tescil edilmiş olan bir olgunun ortadan kalkması veya sona ermesi sebebiyle ona ait kayıtların silinmesini ifade eder.
Müdürlüğün tescile ilişkin kararları ile tescile davetleri, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Kararların veya davete ilişkin yazıların imza karşılığında tebliğ konusu belirtilerek müdürlükte elden verilmesi de tebliğ hükmündedir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
29. maddede ise; ”Tescil edilmiş olgularda meydana gelen her türlü değişiklik de tescil edilir. Bir ticaret unvanına ilaveler yapılması veya bu unvanın unsurlarından olan ilavelerin çıkarılması veyahut bir tüzel kişinin şirket sözleşmesinin hükümlerinin değiştirilmiş olması, bir temsilciye verilen yetkilerin daraltılmış veya genişletilmiş bulunması, bir tüzel kişinin tasfiye haline girmesi yahut bir işletmenin tescil edilmiş olan işyerini sicilin iş çevresi içinde başka bir yere nakletmesi gibi haller, tescil edilmiş olgularda değişiklik sayılır.
Tescil başvurusunda bulunmakla yükümlü kişiler, mahkeme kararı veya idari tasarruf gereğince müdürlüğün resen tescil ile yükümlü tutulmadığı hallerde de mahkeme veya idari makam tarafından emredilmiş olan ve işletmelerin yönetim ve temsillerine ait olan değişiklikleri veya kısıtlamaları tescil ettirmekle yükümlüdür.
Tescilin dayandığı olgu veya işlemler kısmen veya tamamen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen ya da tamamen silinir.
” şeklinde hüküm mevcuttur.
Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. maddesinde ise; ”Müdür ve müdür yardımcıları, ile tescile yetkili personel tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını aşağıdaki hususları da dikkate alarak inceler:
a) Tescili istenen olgunun kanuni olarak sicile kaydı gerekli bir olgu olup olmadığı.
b) Tescil isteminin Kanun ve bu Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde ve ilgililer tarafından yapılıp yapılmadığı.
c) Tescil için Kanun, bu Yönetmelik ve ilgili diğer mevzuatta öngörülen belgelerin ve harç makbuzunun bulunup bulunmadığı.
ç) Tescil edilecek olgunun şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgu bir ticaret şirketinin organ kararına dayanmakta ise, kararın şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine uygun alınıp alınmadığı.
d) Tescil edilecek olguların gerçeği tam olarak yansıtıp yansıtmadığı, üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak nitelik taşıyıp taşımadığı ve kamu düzenine aykırı olup olmadığı.
e) Ticaret şirketinin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, Kanunun emredici hükümlerine aykırı olup olmadığı, Kanunun bulunmasını zorunlu kıldığı hükümleri içerip içermediği.
f) Tescil edilecek olgunun Bakanlığın veya diğer resmi kurumların iznine ya da uygun görüşüne tabi olması halinde, söz konusu iznin veya uygun görüşün alınıp alınmadığı.
Müdürlükçe birinci fıkra hükmü uyarınca yapılan inceleme sonucunda, tescil için aranan şartlardan bazılarının eksik olduğunun anlaşılması halinde bu olguların ilgiliye yazı ile bildirilmesi ve bunların Kanuna ve/veya bu Yönetmeliğe uygun hale getirilmesi veya şartlara ait eksikliklerin veya belgelerin tamamlanması için otuz günden fazla olmamak üzere uygun bir süre verilir. Verilen süre, işlemin mahiyetine göre aynı süre ile en çok iki defa uzatılabilir. Verilen veya ihtiyaca göre uzatılan süre içinde durum Kanuna ve/veya bu Yönetmeliğe uygun bir hale getirilmemiş veya belgeler tamamlanmamış olduğu takdirde tescil isteği reddolunur.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yönetmeliğin 36. maddesinde; ”Tescil edilmesi gereken bir olgunun ilgilisi tarafından tescil ettirilmediğini haber alan müdürlük, tescil başvurusunda bulunmakla yükümlü kişileri, otuz gün içinde tescil başvurusunda bulunmaya veya tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır. Bu davette, kanuni dayanaklar gösterilmek suretiyle davetin gerekçesi, tescili gereken belgeler ve tescil yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin yaptırımları belirtilir.
Birinci fıkra gereğince yapılan çağrı üzerine, süresi içinde tescil isteminde bulunulmaması veya kaçınma sebepleri bildirilmiş olmasına rağmen kaçınma sebeplerinin yeterli görülmemesi halinde müdürlük, durumu sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine bildirir. Mahkemenin tescile hükmetmesi halinde olgu resen tescil edilir.
Müdürlükçe verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi, Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen idari para cezasıyla cezalandırılır.
Üçüncü fıkra gereğince idari para cezası verilmesine rağmen, kanuni süre içerisinde tescil isteminde bulunmamakta ısrar edilmesi halinde, müdürlük durumu sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine bildirir. Mahkemenin tescile hükmetmesi halinde olgu resen tescil edilir.
” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yönetmeliğin 37. maddesinde ise; ”Tescil başvurusuna ilişkin müdürlüğün herhangi bir kararı veya işlemi üzerine kişisel yararı bulunmasa bile üçüncü kişiler, bu kararın veya işlemin gerçeği tam olarak yansıtmadığını yahut Kanuna uygun olmadığını, kamu düzenine aykırı veya üçüncü kişilerde yanlış düşünceler uyandıracak mahiyette bulunduğunu ispata elverişli birtakım olguları, müdürlüğe bildirebilir. Bu iddiaların yerinde olduğuna kanaat getirilmesi ve henüz bir işlem yapılmamış olması halinde başvuru reddedilir. İşlem gerçekleştirilmiş ise, 36 ncı maddeye göre işlem tesis edilir. Ayrıca, üçüncü kişilerin başvurusu bir ticaret unvanının tescil edilmediğine, Kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğine veya kullanıldığına ilişkin olması durumunda da 36 ncı maddeye göre hareket edilir.
Müdürlük, başvuruda bulunmuş olan üçüncü kişiye söz veya yazı ile uygun gördüğü soruları sorabilir. Üçüncü kişi, bunları açıkça cevaplandırmaya mecburdur. Gerekli cevapları vermediği takdirde, başvuru değerlendirmeye alınmayabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, … sicil numaralı davacı … Şubesine ait ticaret sicil kayıtlarının, şirketi temsil ve imzaya yetkili şahısları da gösterir şekilde eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, gönderilen evraklar dosya arasına alınmıştır.
İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, … sicil numaralı davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait ticaret sicil kayıtlarının, şirketi temsil ve imzaya yetkili şahısları da gösterir şekilde eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, gönderilen evraklar dosyamız arasına alınmış, belgelerin incelenmesinde davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 31/05/2022 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği görülmüştür.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı soruşturma dosyasının tüm evrakları taranmak suretiyle eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, gönderilen dosya kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekilinin 10/11/2022 havale tarihli dilekçesi ile davalarının konusuz kalması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini talep ettiklerini beyan ettiği görülmektedir.
Her ne kadar davacı vekilince, davalı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi neticesinde davanın konusuz kaldığı beyan edilmiş ve bu sebeple esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edilmiş ise de, davalı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmiş olması tüzel kişiliğini sona erdirmekle birlikte, uygulamada da sıklıklar karşılaşıldığı üzere bazı iş ve işlemlerin tamamlanması veya şirkete karşı terkin sonrasında açılabilecek davada taraf ehliyetinin sağlanması amacıyla davalı şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanması amacıyla bahsi geçen iş ve işlemler veya dava dosyası ile sınırlı olmak kaydıyla ticaret siciline yeniden tescil edilebileceği, şirketin ihyası sağlanarak bahse konu iş ve işlemler ile dava dosyasında yine aynı ticaret unvanı ile tüzel kişiliğini sınırlı olarak sürdürmesinin mümkün olduğu, açıklanan gerekçeler dahilinde dava dilekçesinde davaya konu edilen iddialar da gözetildiğinde davalı şirketin ticaret sicilinden terkini neticesinde davanın konusuz kaldığından bahsedilmesinin mümkün olmadığı sonucunda ulaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d. maddesinde; ”Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.” hükmü düzenlenmiş, tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından sayılmıştır.
Taraf ehliyeti hukuki ilişkinin sujesi olabilme ehliyetidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesinde “Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.” şeklinde açıklanmıştır. Davada taraf ehliyetinden maksat bir davada davacı veya davalı olarak yer alabilme ehliyetidir. Bu kavram medeni hukuktaki hak ehliyetinin, medeni usul hukuku alanındaki uzantısını oluşturur (Tanrıver, S., Medeni Usul Hukuku, C.I, 2016, S.485). Kişinin taraf ehliyetinin bulunması, taraf olarak yer aldığı davasını yürütebilmesi için tek başına yeterli değildir; kişinin dava ehliyetine de sahip olması gerekir (Erişir, E., Medeni Usul Hukukunda Taraf Ehliyeti, 2007, S.57). Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir. Şu halde yapılması gereken iş; anılan Hukuk Genel Kurulu kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, ihya kararı veren mahkemece temsile yetkili kılınan şirket temsilcisinin usulüne uygun davetiye ile davalı şirket adına davaya katılımının sağlanmasına müteakip, delilleri sorulup, ilgiliye savunma hakkı tanınıp mevcut davayla ilgili itirazları karşılandıktan sonra esas hakkında bir karar vermekten ibarettir.
Taraf ehliyeti dava ve usulî işlemlerin geçerlilik şartı olduğundan davanın her aşamasında hakim tarafından re’sen gözetilir, taraflarca da aynı şekilde davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu doğrultuda bir ticaret şirketi tarafı bulunduğu bir dava devam ederken hakkında tasfiye süreci başlatılırsa; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesi uyarınca şirketin tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti tasfiye amacı ile sınırlı olarak varlığım sürdürecektir. Şirket unvanına ticaret sicil müdürlükleri kapsamında “tasfiye halinde” ibaresi eklenecek ve şirket tasfiye öncesi taraf olduğu davalarda, taraf sıfatına sahip olmaya devam edecektir. Ancak şirketi artık tasfiye memurları temsil edecektir.
Yapılacak araştırma sonucunda şayet şirket ticaret sicilinden silinmiş (terkin edilmiş) ise tüzel kişilik sona ermiştir. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi halinde, o tüzel kişinin taraf (husumet) ehliyeti de sona erer. Ancak, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin yeniden ihyası ile sicile kaydedilmesi halinde o tüzel kişi hakkında dava görülebilir. Bu durumda, mahkemece, anılan şirketin ihyası için davacı tarafa, dava açmak üzere süre verilmesi, dava açıldıktan sonra, bu davanın sonucunun beklenilmesi, şirketin ihyasından sonra, davaya dahil edilmesi, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir.
İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği ve unvanının ticaret sicilinden silindiğinin bildirildiği dikkate alınarak, taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla davacı vekiline davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin bu dava dosyası açısından yapılacak yargılama ile sınırlı olmak kaydıyla ihya edilmesine yönelik olarak şirketin ihyası davası açmak ve davanın açıldığına ilişkin bilgi ve belgeleri mahkememize sunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin bu dava dosyası açısından yapılacak yargılama ile sınırlı olmak kaydıyla ihya edilmesine yönelik olarak şirketin ihyası davası açılmadığı ve davanın açıldığına ilişkin bilgi ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması durumunda dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verileceği davacı vekiline ihtar edilmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın, davacı şirket vekili tarafından davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı olan … ibaresini üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak şekilde ve ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullandığı iddiası kapsamında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması amacıyla davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddine yönelik 09/05/2022 tarih ve … sayılı karara itirazın kabulü ile davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması, ayrıca İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından verilecek sürede içinde gereğini yerine getirmeyen kişilerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 33/2. maddesi gereğince idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği ve unvanının ticaret sicilinden silindiğinin bildirildiği dikkate alınarak, taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla davacı vekiline davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin bu dava dosyası açısından yapılacak yargılama ile sınırlı olmak kaydıyla ihya edilmesine yönelik olarak şirketin ihyası davası açmak ve davanın açıldığına ilişkin bilgi ve belgeleri mahkememize sunmak üzere 1 aylık kesin süre verildiği, davacı vekilinin davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin bu dava dosyası açısından yapılacak yargılama ile sınırlı olmak kaydıyla ihya edilmesine yönelik olarak şirketin ihyası davası açıldığına ilişkin bilgi ve belgeleri verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği ve bu kapsamda tüzel kişiliğinin sona ermesi sebebiyle taraf ehliyeti sahip olmadığı, ancak açılan davada İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün de davalı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak, davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin taraf ehliyeti bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Az önce yer verilen sebepler ve yasa hükümleri çerçevesinde, davalı şirketin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği, terkin işlemi neticesinde tüzel kişiliğinin sona erdiği ve bu çerçevede iş bu davada taraf ehliyetinin mevcut olmadığı kanaatine varılmış, davalı … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı (dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen bir terim de bulunmamaktadır.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden (resen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (resen) gözetir.
Az yukarıda değinildiği gibi taraf sıfatı, usul hukukuna değil maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (defi değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hâllerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (resen) gözetilir (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 234- 237).
Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü açısından ise, müdürlüğün kurulan bir şirketi gerekli işlemlerin tamamlanması şartıyla ve talep üzerine ticaret siciline tescil etme görev ve yetkisinin, gerekli işlemlerin tamamlanmaması durumunda ise tescil başvurusunun reddine karar verme yetkisinin bulunduğu, ancak tescil edilmiş bir şirketin ticaret unvanında yer alan bir ibarenin haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle silinmesi talebi açısından ticaret sicil müdürlüğünün yetkisi bulunmadığı, bahsi geçen hususun yargılamaya tabi olduğu ve yargı yetkisinin mahkemelere ait olduğu dikkate alındığında, dava konusu talep açısından ticaret sicil müdürlüğünün herhangi bir sorumluluğu ve pasif husumet ehliyeti bulunmadığı sonucunda ulaşılmış, davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmalar, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğün nezdinde, … sicil numaralı davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait ticaret sicil kayıtları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde, … sicil numaralı davacı … Şubesine ait ticaret sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket vekili tarafından davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı olan … ibaresini üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak şekilde ve ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullandığı iddiası kapsamında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması amacıyla davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yapılan başvurunun reddine yönelik 09/05/2022 tarih ve … sayılı karara itirazın kabulü ile davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ticaret unvanında yer alan … isminin ticaret unvanından çıkartılması, ayrıca İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından verilecek sürede içinde gereğini yerine getirmeyen kişilerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 33/2. maddesi gereğince idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketinin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği ve unvanının ticaret sicilinden silindiğinin bildirildiği, ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde görüldüğü üzere davalı şirketin 31/05/2022 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği, davalı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmiş olması tüzel kişiliğini sona erdirmekle birlikte, uygulamada da sıklıklar karşılaşıldığı üzere bazı iş ve işlemlerin tamamlanması veya şirkete karşı terkin sonrasında açılabilecek davada taraf ehliyetinin sağlanması amacıyla davalı şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanması amacıyla bahsi geçen iş ve işlemler veya dava dosyası ile sınırlı olmak kaydıyla ticaret siciline yeniden tescil edilebileceği, şirketin ihyası sağlanarak bahse konu iş ve işlemler ile dava dosyasında yine aynı ticaret unvanı ile tüzel kişiliğini sınırlı olarak sürdürmesinin mümkün olduğu, açıklanan gerekçeler dahilinde dava dilekçesinde davaya konu edilen iddialar da gözetildiğinde davalı şirketin ticaret sicilinden terkini neticesinde davanın konusuz kaldığından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, terkin işlemi neticesinde tüzel kişiliğinin sona erdiği ve bu çerçevede iş bu davada taraf ehliyetinin mevcut olmadığı, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün ise kurulan bir şirketi gerekli işlemlerin tamamlanması şartıyla ve talep üzerine ticaret siciline tescil etme görev ve yetkisinin, gerekli işlemlerin tamamlanmaması durumunda ise tescil başvurusunun reddine karar verme yetkisinin bulunduğu, ancak tescil edilmiş bir şirketin ticaret unvanında yer alan bir ibarenin haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle silinmesi talebi açısından ticaret sicil müdürlüğünün yetkisi bulunmadığı, bahsi geçen hususun yargılamaya tabi olduğu ve yargı yetkisinin mahkemelere ait olduğu dikkate alındığında, dava konusu talep açısından ticaret sicil müdürlüğünün herhangi bir sorumluluğu ve pasif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden açılan davanın usulden reddine, davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden açılan davanın ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı Tasfiye Halinde … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden açılan davanın REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam harcının davanın açılışı sırasında peşin olarak alındığı anlaşılmakla, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 01/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸ e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.