Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/376 E. 2022/403 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/376
KARAR NO : 2022/403

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin forklift kiralama, ikinci el forklift alım/satım ve yetkili servis hizmeti veren bir esnaf olduğunu, davalı şirketin 27/12/2018 tarihinde ikinci el forklift satın aldığını, ikinci el ve hasarlarından dolayı piyasasından daha düşük bir bedelle satıldığını, tamir edilmesi gereken tüm parçaların ücret alınmaksızın onarılacağının sözünün verildiğini ve tamiratların yapıldığını, davalının tamir süresinde ikame forklift istediğini, davaya konu forkliftin davalıya teslim edildiğini, tamirat tamamlandıktan sonra ikame forkliftin iadesinin istendiğini ancak davalının satış sözleşmesine konu forkliftin ayıplı olduğu iddiasıyla dava açtığını ve bu sebeple ikame forklifti teslim etmeyeceklerini dile getirdiğini, müvekkilinin davaya konu forkliftin değişik iş dosyası ile mevcut halinin tespitini talep ettiğini ve forkliftte hasarların meydana gelindiğinin tespit edildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak ikame forklifti koruma ve özen yükümlülüğünü ihlal ederek kullandığını, deformasyon sonucu tamir ve parça masraflarının toplam 52.123,90 TL tespit edildiğini, ayrıca forklift için kazanç kaybı oluştuğunu belirterek şimdilik hasar bedeline ilişkin 1.000,00 TL ve kazanç kaybına ilişkin 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, vekiller arasındaki mesajlaşmaların delil olarak kullanılmasının hukuka, ahlaka ve etiğe aykırı olduğunu, davanın görevli mahkemede açılmadığını, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, 27/12/2018 tarihli sözleşmeye konu forkliftteki ayıp ve gizli ayıpların tespit edilerek davacıya bildirildiğini ve davacının da kabul ederek ayıpların derhal giderileceğini söylediğini, forkliftin teslim alındığını ancak ayıplar giderilmeden iade edildiğini, şifahi görüşmelerin neticesiz kaldığını, ikame forklift verilse de bu forkliftte de problemler çıktığını, bu forkliftin de alındığı ve forkliftsiz kalındığı dönemlerde müvekkilinin dışarıdan hizmet almak zorunda kaldığını, forkliftin 4. kez bozulmasıyla beraber dava açıldığını ve dava neticesinde forklift ve ikame forklift bedelinin müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin hapis hakkı bulunduğunu, forkliftte hasar meydana gelmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dosya Mahkememize İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarih, …/… Esas, …/… Karar sayılı görevsizlik kararı ile gelmiştir.
Uyuşmazlık konusu; hasar bedelinin ve kazanç kaybının tahsili talebine ilişkin olup, dosya mahkememize geldikten sonra yapılan incelemede dava tarihinin 23/11/2020 olduğu ve davanın ticari dava olması itibari ile zorunlu arabulucuğa tabi bulunduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesinde; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü düzenlenmiş, arabulucuya başvuru dava şartı olarak nitelendirilmiştir.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3/1.maddesinde ise; ”Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. (Ek cümle:6/12/2018-7155/22 md.) Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.” hükmüne yer verilmiş, bu madde kapsamında dava şartı olan arabuluculuğa ilişkin hükümleri düzenleyen aynı Kanun’un 18/A. maddesine atıf yapılmıştır.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesinde de; ”Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindeki hükümler ile arabulucuğa başvurma dava şartının içeriği düzenlenmiştir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. maddesinde; ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmiş olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesinde düzenlenen arabulucuya başvuru dava şartı bu madde kapsamına girmektedir.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğundan usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinden arabulucuya başvurulduğuna dair bir açıklama bulunmadığı, Uyap sisteminden yapılan incelemede ayrıntılı dosya bilgilerinin içeriğinde de arabuluculuk başvurusuna dair bir kaydın mevcut olmadığı, görevsiz mahkemede dava ikame edilmeden zorunlu arabuluculuk dava şartına başvurulmadan doğrudan dava açıldığı dikkate alındığında zorunlu arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurulması gerektiği ve bunun sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı, arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı anlaşılmakla arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olmasına rağmen arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığı anlaşılmakla, HMK’nın 114 (2 ) ve 115 (2) maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1- 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A. maddesi ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’na eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddeleri atfıyla 6100 sayılı HMK.’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 54,40-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 26,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf olunan 4 tebligat gideri 25,00-TL, 1 posta/müzekkere gideri 50,00-TL olmak üzere toplam 75,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı yararına A.A.Ü.T. 7.md uyarınca takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından arta kalanın 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluklarında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere karar verildi. 11/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır