Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/37 E. 2022/149 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/37
KARAR NO : 2022/149

DAVA : Şirket Öz Varlığı İle Sermaye ve Öz Varlığın Korunduğunun ve Ortaklar Arasındaki Dağılımının Tespit Edilmesi İstemli
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirket Öz Varlığı İle Sermaye ve Öz Varlığın Korunduğunun ve Ortaklar Arasındaki Dağılımının Tespit Edilmesi İstemli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı şirketin ortaklarının %37.50 pay oranı ile davacı, %52.50 pay oranı ile … ve %10 pay oranı ile … olduğunu, şirketin münferit imza ve temsil yetkisi ile … tarafından temsil edildiğini, faaliyet konusu itibariyle adına kayıtlı tır, kamyon, kamyonet, çekici ve sair motorlu araçlar, iş makinaları ve şantiye ekipmanları mevcut olduğunu, muhtelif banka kredilerinin kullanıldığını, müvekkilinin şirketteki payının muhtemel devrine esas olmak üzere, işlemin piyasa ve emsal bedel ve koşullara uygun gerçekleştirilmesini teminen ve ileride satış bedeli konusunda vergisel bazda ve sair hususlarda doğabilecek ihtilaflara, açılabilecek davalara delil teşkil etmek üzere, şirket malvarlığının rayiç bedelinin tespiti ve şirketin marka değerinin belirlenmesi için 11/01/2022 tarihi itibariyle kayıtlı değerler üzerinden özvarlık tespitinin yapılması, şirketin sermayesi ile bu sermayenin halen şirket bünyesinde muhafaza edildiğinin, özvarlığın ve sermayenin ortaklar arasındaki dağılımının belirlenmesi gerektiğini bildirmiş, 11/01/2022 tarihi itibariyle şirkete kayıtlı değerler üzerinden özvarlık tespitinin yapılmasını, şirketin sermayesi ile bu sermayenin halen şirket bünyesinde muhafaza edildiğinin, özvarlığın ve sermayenin ortaklar arasındaki dağılımı konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla tespitin yapılarak karara bağlanmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının korunmaya değer güncel ve dava açıldığı anda var olması gereken hukuki yararının bulunmadığını, taraflar arasında birçok başka davanın görülmekte olduğunu, davacının hukuka aykırı ve kusurlu eylemlerinin açığa çıkması üzerine bu eylemlerini gizleyerek haksız ve hukuka aykırı menfaatlerini temin etmek, müvekkili üzerinde baskı oluşturmak için bu ve başkaca davalar açtığını, davacı ve eşinin yetkisi olmamasına rağmen, şirket kaşesi altına müvekkili yetkilisinin imzasını atarak, sahte imza ile bankalardan para çektiğini ve bir kısım tutarları kendi nezdinde tutmakta olduğunun anlaşıldığını, bu durumun anlaşılması üzerine davacının, önce şirket ortaklığından ayrılmak istediğini beyan edip afaki taleplerde bulunduğunu, devamında işbu davayı ve başkaca davaları açarak kendi haksızlığını ve hukuka aykırı eylemlerini bastırmaya çalıştığını, davacı ve eşinin, müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren, … Hafriyat İnşaat Taşımacılık San. Ve Tic. Ltd. Şti. adlı bir şirket kurduklarını ve bu şirketi yönetmeye devam ettiklerini, Bu durum karşısında davacının kötüniyetinin ve müvekkili şirkete zarar verme amacının açıkça görüldüğünü, davacının kötü niyetinin korunmaması için davanın reddinin gerektiğini bildirmiş, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; davacının, davalı şirketteki payının ileride muhtemel devri ile bu konudaki yükümlülüklerinin ve çıkabilecek uyuşmazlıklar ile açılacak davalar için davacı şirketin özvarlıklarının 11/01/2022 tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti, şirketin sermayesi ile bu sermayenin halen şirket bünyesinde muhafaza edildiğinin, özvarlığın ve sermayenin ortaklar arasındaki dağılımının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Hukuki yarar; HMK’nun 114(1/h) maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir. Maddi vakıalar, tespit davası konusu olmayacağı gibi eda davası açılması mümkün bulunan hallerde tespit davası açılmasında da güncel hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Davacı, ileride muhtemel olması yanında belirsiz bir tarihte şirketteki payını devredebileceği ihtimaline dayalı olarak şirket malvarlığının, dava tarihi itibariyle rayiç değerinin, sermayenin muhafaza edildiğinin ve şirket özvarlığının ve sermayesinin ortaklar arasındaki dağılımının belirlenmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay On birinci Hukuk Dairesi’nin 11/02/2015 tarih 2014/17142 esas ve 2015/1689 karar sayılı ilamı ile 03/02/2014 tarih, 2013/12253 esas ve 2014/1806 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere TTK’nun 342, 343 ve 376. maddeleri de dahil olmak üzere Türk Ticaret Kanunu’nda şirketin özvarlık tespitinin mahkeme tarafından yapılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle Mahkememizin şirketin feshi, ortaklıktan çıkma gibi açılacak bir dava nedeniyle şirketin özvarlığının, borçlarının, gelir ve giderinin, sermayesinin korunup korunmadığının, ortakların pay değerlerinin tespiti ve belirlenmesi gibi delillerin toplanması hali dışında bu nitelikte bir dava açılmaksızın ve güncel hukuki bir yarar bulunmaksızın şirketin tüm mali durumuna ilişkin sırları da ortaya dökecek biçimde bir tespit işleminin yapılmasının ve karar verilmesinin mümkün bulunmadığı gibi davacı tarafın, dava sebebi ve talebine göre; ileride yapılabileceği bildirilen pay devrinin yapılıp yapılmayacağı bilinir olmadığı gibi pay devri yapılacak olsa dahi hangi tarihte devir işleminin gerçekleşeceğinin bilinir olmamasına bağlı olarak pay devrinin gerçekleşeceği tarih ile dava tarihi itibariyle rayiç değerlerin farklı olacağı göz önünde tutulduğunda, davanın açıldığı tarih itibariyle şirket özvarlığının rayiç değerinin belirlenmesinde, bunun yanında şirket sermayesinin korunduğunu ve ortaklar arasındaki dağılımının belirlenmesi isteminde davacının güncel korunmaya yarar hukuki bir yararının bulunmadığı gibi; dava konusu tüm talepler yönünden davacının şirket ortağı sıfatıyla her zaman kanunda tanınan haklarını kullanarak ve şirkete başvurmak suretiyle dilediği bilgi ve belgeye ulaşabileceği gibi uzman bir mali müşavir aracılığıyla inceleme talep etmesi, talebinin reddi halinde gerektiğinde kanunda tanınan yasal haklarını kullanarak sonuca ulaşabileceği göz önünde tutulduğunda, bu yönden de dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davanın, hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK nun 114(1)/h maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harç peşin alınmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı yararına A.A.Ü.T’nin 7 (2) maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve bunun dışında da davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalının yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza