Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/365 E. 2022/489 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/365
KARAR NO : 2022/489

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 24.01.2020 tarihli Mühendislik Hizmeti Sözleşmesi gereği; müvekkil şirket yüklenici sıfatıyla, davalı şirkete ait …/…-…/… önlisans numaralı … … işini yüklendiğini, müvekkili tarafından sözleşmeler gereği tüm edimlerin ifasının eksiksiz şekilde yerine getirilmiş olmasına rağmen, davalı tarafından mesnetsiz iddialar gerekçe gösterilerek hizmet bedeline karşılık kesilen 15.03.2021 tarih, … numaralı faturanın tamamı ve 02.08.2020 tarih … numaralı faturanın 47.200,00-TL’lik kısmının ödemesinin yapılmadığını, bunun üzerine alacağın tahsili için tarafımızca İzmir 13. İcra Dairesi …/… sayılı dosya kanalıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalı borçlu tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulduğunu, yapılan dava şartı zorunlu arabuluculuk görüşmeleri de olumsuz sonuçlandığını bu nedenlerle re’sen dikkate alınacak nedenler tahtında haklı davalarının kabulüne, davalının İzmir 13. İcra Dairesi …/… sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak, faiz ve feri’ileriyle birlikte takip tarihindeki taleplerle devamına, davalının, itiraz olunan alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile karşı vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … Enerji Anonim Şirketi ile … Enerji Mühendislik Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi arasında 22.10.2020 tarihinde Mühendislik Hizmeti Sözleşmesi imzalandığını bu sözleşme kapsamında davacı tarafça ilçesi sınırında bulunan Müvekkile ait …/…-…/… önlisans numaralı … …yapılmasının kararlaştırıldığını, davacının davadaki taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla taraflar arasında akdedilen sözleşmede tahkim şartı kararlaştırılmış olduğundan davacının da Tahkime başvurması gerekir iken Sayın Mahkemenizde işbu davayı ikame etmesi haksız ve mesnetsizdir. Tahkim ilk itirazımız nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, bu nedenlerle öncelikle öncelikle tahkim ilk itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte olur ise davacının icra takibe konu ettiği iki adet fatura alacağından dolayı müvekkilin borcu bulunmadığından öncelikle tahkim ilk itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun…/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Taraflar arasında imzalanan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesi,
3-İzmir 6. Noterliğinin 22/03/2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname sureti,
4-İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra takip dosyası,
5-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
6-Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesi kapsamında davacı şirket tarafından üstlenilen … Anonim Şirketine ait olan …/…-…/… Önlisans numaralı … … İşinin sözleşme gereğince tüm edimlerinin eksiksiz olarak ifa edilmesine rağmen, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 02/08/2020 tarihli GIB … numaralı fatura bedelinin ise 47.200,00-TL’lik kısmı ile 15/03/2021 tarihli … numaralı fatura bedelinin tamamının mesnetsiz iddiaların gerekçe gösterilmesi neticesinde ödenmediği iddiası çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 02/08/2020 tarihli GIB … numaralı fatura bedelinin ise 47.200,00-TL’lik kısmı ile 15/03/2021 tarihli … numaralı fatura bedelinin tamamından kaynaklanan alacağın davalı şirkettten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Enerji Mühendislik Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Elektrik Üretim Anonim Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine 41.300,00-TL fatura bedeli ve 47.200,00-TL fatura bedelinden ibaret toplamda 88.500,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Taraflar arasında tanzim olunan ve imza altına alınan ve de dava dilekçesi ekinde sunulan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmenin ‘Uygulanacak Hukuk ve Uyuşmazlıkların Çözümü’ başlıklı 17/b. maddesinde; ”İşbu Sözleşme’den kaynaklanan veya onunla bağlantılı olan her türlü ihtilaf nihai olarak İzmir Tahkim Merkezi Kuralları’na (”Kurallar”) göre çözümlenir. Tahkim yeri İzmir, Türkiye’dir.”, 17/b. maddesinde ise; ”Hakem Kurulu, Kurallara göre seçilecek üç hakemden oluşur. Davacıdan ve davalıdan her biri birer hakem seçer. Hakem kurulunun başkanı olarak hareket edecek üçüncü hakem, TARAFLARca seçilen iki hakem tarafından seçilir. Ancak iki tarafça hakem seçilmesini takiben 30 (otuz) gün içinde söz konusu üçüncü hakem seçilmemişse bu hakem İzmir Tahkim Merkezi tarafından seçilir.” hükümlerine yer verildiği, taraflarca uyuşmazlığın çözümü noktasında İzmir Tahkim Merkezi nezdinde oluşturulacak Hakem Heyetinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
İzmir Ticaret ve Sanayi Odası resmi internet sitesi üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kurum bünyesinde İzmir Tahkim Merkezinin mevcut olduğu görülmüştür.
Keza davacı vekilinin 09/06/2022 tarihli duruşmada Ticaret Odası ile yapmış oldukları görüşmede, sözleşmede açık şekilde İzmir Ticaret ve Sanayi Odası ibaresi yazmadığı takdirde başvurunun reddedileceğinin taraflarına bildirildiğini beyan ettiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 413. maddesinde; ”Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.
Tahkim itirazının ileri sürülmesi, tahkim yargılamasına engel değildir.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmede uyuşmazlıkların çözümü noktasında İzmir Tahkim Merkezi nezdinde oluşturulacak Hakem Heyetinin yetkili kılındığı izahtan varestedir.
Uyuşmazlıkla ilgili olarak tahkime ilişkin açıklama yapılmasında da yarar bulunmaktadır.
Tahkimin tanımı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) yer almazken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “Tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmadır.” şeklinde tanımlanmıştır (HMK m. 412/1).
Öğretide de tahkimin, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların mahkemeler yerine hakemler eli ile çözümlenmesi konusundaki anlaşmaları ve bu çerçevede yapılan yargılama sonucunda uyuşmazlığın kesin ve bağlayıcı biçimde çözümlenmesi olarak tanımlandığı görülmektedir (Akıncı, Ziya: Milletlerarası Tahkim, 4. Baskı, İstanbul 2016, s. 3).
Yargı, devletin temel fonksiyonlarından biridir ve kural olarak taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri mahkemelerdir. Ancak özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde mahkemeler yerine hakemlere başvurulması konusunda sözleşme yapılabilir veya taraflarca bağıtlanan sözleşmelere bu yönde bir hüküm konulabilir (HMK m. 412/2). Özel hukukun taraflara tanıdığı irade serbestisi, kendisini sözleşme yapıp yapmamak, sözleşmenin karşı tarafını ve içeriğini belirlemek noktalarında gösterdiği gibi taraflar arasında çıkmış ve çıkması muhtemel uyuşmazlıkları hakemler eliyle çözmek noktasında da gösterir. Hakem kararı, devlet mahkemeleri tarafından verilen karar gibi bağlayıcıdır. Bu hâliyle tahkim, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biridir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 408/1. maddesinde, taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı belirtilmiştir.
Tahkimin üç unsurundan bahsedilebilir. Bunlar:
a-Hakemlerin uyuşmazlığı çözüme kavuşturmakla görevli olması,
b-Hakemlerin yapmış oldukları yargısal faaliyetin taraflar arasında bağıtlanmış bir sözleşmeye dayanması,
c-Tahkimin özel bir yargılama usulü olmasıdır (Özbay, İbrahim, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde Tahkim, Ankara 2016, s. 5).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesinde; ”İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:
a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.
b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.
c) İş bölümü itirazı.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 117. maddesinde ise; ”İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.
İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir.
İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır.” hükmü bulunmaktadır.
Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK m. 412). Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Dairemiz ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında geçerli bir tahkim şartı varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı kabul edilmektedir. Taraflar sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler.
Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. (HMK m. 413/I) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesi gereğince ilk itiraz olarak sayılmış olup, aynı Kanun’un 117. maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi hâlde dinlenemeyeceği ve yine aynı Kanun’un 131. maddesinde ise, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların ileri sürülemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Davalı vekilinin süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde tahkim itirazında bulunduğu, yukarıda açıklandığı üzere tahkim itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla, tahkim ilk itirazı doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun…/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, taraflar arasında imzalanan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesi, İzmir 6. Noterliğinin 22/03/2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname sureti, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra takip dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesi kapsamında davacı şirket tarafından üstlenilen Ağrı İli, Diyadin ilçesi sınırları içerisinde yer alan davalı … Elektrik Üretim Anonim Şirketine ait olan …/…-…/… Önlisans numaralı … Rüzgar Enerji Santraline İlişkin Kamulaştırması Yapılan Parsellerin Tescil İşlemlerinin Yapılması (Mera Vasıf Değişikliklerinin / tahsis Amacı Değişikliklerinin Yapılması, Kamulaştırma Tescillerinin Yapılması) İşinin sözleşme gereğince tüm edimlerinin eksiksiz olarak ifa edilmesine rağmen, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 02/08/2020 tarihli GIB … numaralı fatura bedelinin ise 47.200,00-TL’lik kısmı ile 15/03/2021 tarihli … numaralı fatura bedelinin tamamının mesnetsiz iddiaların gerekçe gösterilmesi neticesinde ödenmediği iddiası çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 02/08/2020 tarihli GIB … numaralı fatura bedelinin ise 47.200,00-TL’lik kısmı ile 15/03/2021 tarihli … numaralı fatura bedelinin tamamından kaynaklanan alacağın davalı şirkettten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, taraflar arasında tanzim olunan ve imza altına alınan ve de dava dilekçesi ekinde sunulan 24/01/2020 tarihli Mühendislik Hizmet Sözleşmesinin 17/b. maddesinde sözleşmeden kaynaklanacak uyuşmazlıkların çözümü noktasında İzmir Tahkim Merkezi nezdinde oluşturulacak Hakem Heyetinin yetkili kılındığı, İzmir Ticaret ve Sanayi Odası nezdinde İzmir Tahkim Merkezi bulunduğu ve tahkim başvurusunun belirtilen kuruma yapılabileceği, dava konusu uyuşmazlığın tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri hususlardan olduğu, ancak sözleşmede uyuşmazlıkların çözümü açısından İzmir Tahkim Merkezi nezdinde oluşturulacak Hakem Heyeti yetkili kılınmasına rağmen davacı tarafça tahkime başvurulmaksızın iş bu davanın ikame edildiği, davalı vekilinin süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde tahkim itirazında bulunduğu, belirtilen gerekçeler dahilinde tahkim itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla, tahkim ilk itirazı doğrultusunda davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116/1-b. ve 413. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 1.068,86-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 988,16-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 12.305,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.