Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/261 E. 2023/94 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/261
KARAR NO : 2023/94

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ sigorta şirketine, … numaralı sigorta poliçesi ile kasko rizikolarına karşı sigorta edilmiş bulunan sürücü … idaresindeki “… ” plakalı aracın 10.01.2020 tarihinde … istasyonu otoban karşı tarafına geçiş yapmak için tünelden geçtiği esnada aracın arıza yapması ve yakın mesafede tesise ait olan su borularından gelen suların tüneli doldurması sonucu yükselen suyun aracın motoruna sirayet etmesi sebebiyle maddi hasar meydana geldiğini, meydana gelen hasar sebebiyle … plakalı araç Malikine 39.631,00-TL. Hasar ödemesi yapıldığını, hasar gören araç için yapılan ödemeyle ilgili olarak, davalı … Petrol A.Ş ye rücu mektubu gönderildiğini, yapılan bu ödemenin davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle davalı borçlu hakkında 39.631,00-TL.’sının avans faizi ile toplam tutarı olan 41.245,96-TL ‘sının tediyesini teminen Selçuk İcra Müdürlüğü’nün … E. No.lu dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı borçlu … Petrol A.Ş. Nin takibe geç itiraz ettiğini, sonrasında usulsüz tebligat iddiasında bulunduğunu ve Selçuk İcra Hukuk Mahkemesin … E. … K. Sayılı kararı ile takibin durdurulmasına karar verdiğini, davalının haksız itirazının iptali gerektiğini, Arabuluculuk Sonuç Tutanağı gereğince davalı şirket ile anlaşmaya yanaşmadıkları için anlaşma sağlanamadığına ilişkin tutanak düzenlendiğini, hasarın sorumlusunun tespiti için yaptıkları araştırmalarda İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de sorumlu olduğunun tespit edilerek tahsilde tekerrür olmaması koşulu ile 07.01.2021 tarihinde kuruma yazılı başvuruda bulunulduğunu, kurumun cevabında “… plakalı aracı zarar görmesine sebep olan aracın araç geçiş amacıyla yapılmadığı, yağmur sularının toplanması amacıyla Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş bir menfez olduğu, dolayısı ile bahse konu yağmur suyu menfezinin bakım ve onarım ve işletim sorumluluğunun Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne ait olduğu anlaşılmıştır.” şeklinde cevap verilerek tazminat talebinin kabul edilmediğini, davalı tarafından hasar tazminatının ödenmesine ilişkin talebimizin reddedilmesi üzerine, öncelikle İzmir 6. İdare Mahkemesi’nin … E. Sayılı idari dava açıldığını, açılan davanın, uyuşmazlığın adli mahkemelerde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı ile sonuçlandığını, bu defa davalı borçlu İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ hakkında 39.631,00-TL.’sının avans faizi ile toplam tutarı olan 46.774,49-TL “sının tediyesini teminen İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün … E. No.lu dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlunun süresinde vaki itirazıyla takibin durduğunu, davalının haksız itirazının iptali gerektiğini, Arabuluculuk Sonuç Tutanağı gereğince davalı şirket ile anlaşmaya yanaşmadıkları için anlaşma sağlanamadığına ilişkin tutanak düzenlendiğini, taraflarınca sorumlu olduğu tespit edilen Karayolları Bölge Müdürlüğüne de hasar tazminatının ödenmesi için 12.01.2022 tarihinde idari başvuruda bulunulduğunu, Karayolları Bölge Müdürlüğünce cevap verilmediğini, hak kaybı yaşanmaması adına tahsilde tekerrür edilmemesi kaydı ile bu dosyaya ilişkin sürecin ayrıca devam ettiğini, takip işlemlerine devam edilebilmesi ve borçluların itirazının iptali için, iş bu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdi ü vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili idarenin (İZSU) zararla ve olayla ilgisi bulunmadığından, davacının talebinin haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının aynı zamanda, tahsilde tekerrür olmamak üzere, diğer davalı hakkında da aynı zarar iddiası ile Selçuk İcra Md.nün … E. Sayılı dosyası ile başlatmış olduğu icra takibine itirazın iptalini talep ettiğini, davada iddia edilen hususlarla ilgili Müvekkil idareye yöneltilen sorumluluk iddiasının mesnetsiz ve yasal dayanağı bulunmadığını, usule ilişkin asarın meydana geldiği iddia edilen tünelin, Müvekkil idarenin sorumluluk alanında olmadığını otoban altı bir menfez olması nedeniyle mevzuat gereği sorumluluğun Karayolları Genel Müdürlüğüne ait olduğunu , esas yönünden davaya konu olaya ilişkin yapılan incelemeler sonucunda … plakalı aracın zarar görmesine sebep olan tünelin araç geçişi amacıyla yapılmadığını, yağmur sularının toplanması amacıyla Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş bir menfez olduğunu, dolayısıyla bahse konu yağmur suyu menfezinin bakım-onarım ve işletim sorumluluğunun Karayolları Bölge Müdürlüğüne ait olduğunu, belirtilen alan içerisinde idaremiz işletimi altında herhangi bir içmesuyu ve kanalizasyon altyapı şebekesi ve tesislerin bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkil idare görevleri ile müvekkil idarenin görev alanına girmeyen, başka bir kurumca yapılan ve o kurumun görev alanı içerisinde bulunan, bakım ve onarım sorumluluğu başka kuruma ait olan otoban altı tünelinden, müvekkil şirketi sorumlu tutmanın hukuken mümkün olmadığını, konusu yerin müvekkil idarenin görev sahasında bulunmadığını, öte yandan davaya konu edilen olayın sebebi olarak, … istasyonunun su borularının patlaması sonucu tünele su dolması gösteril davaya konu edilen olayın iddia edildiği gibi gerçekleşmiş olması halinde zararın sebebi ilgili tesisin su borularının patlaması olması gerektiğini, yağmur suyu için yapılan menfez ile ani ve olağandan çok daha fazla su miktarının hızlıca tünele dolmasının sorumluluğunun İlgili tesiste olması gerektiğini, davacı tarafın da İlgili tesise icra takibi başlattığını ifade ettiğini, diğer yandan Karayolları Genel Müdürlüğünce, söz konusu … istasyonunun bulunduğu alan ve zararın oluştuğu tünelin, ilgili firmaya (… … Firmasına) kiralanmış olabileceğini, söz konusu tünelin sorumluluğu dahil bütün bu hususların Karayolları Genel inden sorulmasını ve ayrıca davanın Karayolları Genel Müdürlüğüne ihbar edilmesini talep etiklerini, anılan nedenlerle İzmir 13. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile müvekkil idare aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek müvekkil idare açısından haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası,
3-Selçuk İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası,
4-Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
5-Türkiye Noterler Birliği nezdinde … plakalı araca ait olarak bulunan tescil bilgi ve belgeleri,
6-… Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru sonucunda açılan … hasar dosyası ve hasar dosyası kapsamında dava dışı sigortalıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
7-Keşif tutanağı,
8-Trafik alanında uzman bilirkişi, makine mühendisi bilirkişi ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş oldukları 19/12/2022 havale tarihli heyet raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, dava dışı sigortalıya ait … plakalı aracın … istasyonu karşısına geçmek amacıyla otobanda bulunan tünelden geçtiği sırada arıza yapması ve yakın mesafede bulunduğu belirtilen davalı … Petrol Anonim Şirketine ait olduğu belirtilen tesise ait su borularından gelen suların tüneli doldurması sonucunda yükselen suların aracın motoruna sirayet etmesi neticesinde … plakalı araçta meydana gelen hasarın 39.631,00-TL tutarındaki onarım bedelinin … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi tahtında davacı sigorta şirketi tarafından ödenmesi akabinde, ödenen hasar onarım bedelinin rücuen tahsili amacıyla amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 13. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Şirketi olduğu, borçlunun ise davalı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü olduğu, davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 39.631,00-TL asıl alacak, 7.143,49-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 46.744,49-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda, 22/03/1944 tarih ve 1944/37 Esas 1944/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında aynen; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında; “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” rücu davaları açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde esas alınması gereken kıstaslara dikkat çekilmiştir.
… Şirketine müzekkere yazılarak, … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru sonucunda açılan … hasar dosyasının ve hasar dosyası kapsamında dava dışı sigortalıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtların eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, gönderilen kayıt ve belgeler dosya arasına alınmıştır.
Türkiye Noterler Birliğine müzekkere yazılarak … plakalı araca ait tescil bilgi ve belgelerinin eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, gönderilen kayıt ve belgeler dosya arasına alınmıştır.
Dava dışı sigortalının … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi olduğu, davalının da tacir sıfatını haiz olduğu gözetildiğinde, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına halef sıfatıyla ikame edilen iş bu rücuen tazminat davası açısından mahkememizin görevli olduğu izahtan varestedir.
06/10/2022 tarihli duruşma tutanağının 3 numaralı ara kararı ile dava konusu araçta oluşan hasarın meydana geldiği menfezin bulunduğu mahalde trafik düzenlemelerinin, menfezden hangi şirket veya kurumun sorumlu olduğunun tespiti ve belirlenmesi amacıyla keşif icra edilmesine karar verilmiş, keşfin icrası akabinde dosyanın keşif sırasında refakate alınan bir trafik alanında uzman bilirkişi, bir makine mühendisi bilirkişi ve bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir 13. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyası, davacı tarafından sigortalanan … plakalı araca ait tescil bilgi ve belgeleri, … Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru sonucunda açılan … hasar dosyası ve hasar dosyası kapsamında dava dışı sigortalıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü nezdinde … Petrol Anonim Şirketine ait Selçuk Belevi istasyonundan yolun karşı tarafından geçmek için kullanılan tünelin Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda bulunup bulunmadığı, tünelin hangi amaçla inşa edildiği ve hangi amaçla kullanıldığı, tünelde su birikmesi olayının hangi sebep veya sebeplerden kaynaklandığı, tünel içinde veya yakınında herhangi bir su borusu bulunup bulunmadığı, var ise kim veya kimlere ait olduğu ve sair hususlar ile ilgili tüm evrak ve kayıtlar, hasar dosyası içeriğinde yer ala fotoğraflar, keşif tutanağı ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, dava dışı sigortalıya ait … plakalı aracın … istasyonu karşısına geçmek amacıyla otobanda bulunan tünelden geçtiği sırada arıza yapması ve yakın mesafede bulunduğu belirtilen davalı … Petrol Anonim Şirketine ait olduğu belirtilen tesise ait su borularından gelen suların tüneli doldurması ile yükselen suların aracın motoruna sirayet etmesi neticesinde … plakalı araçta hasar meydana geldiği iddiası çerçevesinde, olayın meydana geldiği tünel açısından sorumluluğun hangi şirket veya kuruma ait olduğu, tünelin hangi amaçla inşa edildiği ve hangi amaçla kullanıldığı, tünelin sivil araç kullanımına açık olup olmadığı, tünel giriş ve çıkışı ile çevresinde tünelin kullanış amacı ve tüneli kullanabilecek araçların hangi araçlar olduğuna dair herhangi bir uyarı levhası bulunup bulunmadığı, özellikle tünelin fiziki durumu ile hasar dosyasında yer alan fotoğraflar esas alındığında davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan dava konusu aracın olayın meydana geldiği tünelden geçişi noktasında sigortalının kusurunun bulunup bulunmadığı, tünele dolduğu iddia edilen suyun tünele nereden ve ne şekilde gelmiş olabileceği, tünel içerisinde veya çevresinde su borusu, su tesisatı veya su tankı bulunup bulunmadığı, var ise su borusu, su tesisatı veya su tankının hangi şirkete veya kuruma ait olduğu, dava dışı sigortalıya ait … plakalı aracın motoruna su sirayet etmesi neticesinde araçta oluşan hasarın neler olduğu, hasara ilişkin tamirat evraklarının iddia edilen olayın oluş şekli ile uyumlu olup olmadığı, tamirat belgeleri ve faturalarda yer alan bilgilerin piyasa koşullarına göre makul olup olmadığı, araçta oluşan hasarın onarım bedelinin ne kadar olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen onarım bedelin piyasa koşullarına göre makul olup olmadığı, neticeten davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen onarım bedelinin hangi oran ve miktarda davalı veya davalılara rücu edilebileceği hususları ile sair hususların belirlenerek, gerekçeli ve bilimsel olarak taraflar, mahkememize ve Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtay’ın denetimine uygun ve elverişli şekilde düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 19/12/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak; dava konusu araç sürücüsü …’in 2918 sayılı KTK 47. maddesinde belirtilen trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymak zorundadırlar hükmünü ihlal ettiği, dava konusu olayın meydana geldiği kutu menfezin konumlandırıldığı bölgedeki sorumluluğun Karayolları Genel Müdürlüğüne ait olduğu, söz konusu sorumluluğun Karayolları Genel Müdürlüğü ile yapılan sözleşme ile akaryakıt istasyonlarını işleten firmaya devredildiği, dolayısı ile kutu menfezin her türlü bakım ve kontrolünün davalı akaryakıt firmasının sorumluluğunda olduğu, keşif mahallinde yapılan tespitlerde artezyen kuyusu marifetiyle su teminin yapıldığının tespit edildiği, diğer davalı İzsu Genel Müdürlüğünün bu bölümde herhangi bir içme suyu ve kanalizasyon alt yapı şebekesi olduğuna dair dosyada bir belge olmadığı, dolayısı ile sorumluluğunun bulunmadığı, tünel içerisine dolan suyun depoya su tedariği yapan borulardan birinin deforme olması nedeniyle patlaması sonucu dolabileceği, dava konusu … plakalı 2019 model Renault Megane Sedan Touch 1.5 DCI EDC110 otomobilin hasarlı olduğu taraflarınca değerlendirilen parçalarının dava konusu 10.01.2020 tarihli su taşkını olayı ile uyumlu olduğu, dava konusu … plakalı 2019 model Renault Megane Sedan Touch 1.5 DCI EDC110 otomobilde 10.01.2020 tarihli olay nedeniyle meydana gelen hasarın giderim bedelinin 96.951,29-TL olduğu, dava konusu otomobilin 10.01.2020 tarihli su taşkını öncesi otomobilin 2.el rayiç bedelinin 152.731,00-TL olduğu, hasarın giderilmesi için gereken onarım bedelinin ise 96.951,29-TL olduğu göz önüne alındığında, aracın onarımının ekonomik olmadığı, pert total olarak değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu otomobilin sovtaj bedelinin ekspertiz raporuna göre 113.100,00-TL olduğu görüşü verildiği, 10.01.2020 tarihli su taşkını neticesinde motor aksamında, yürüyen aksamında, elektrik ve mekanik aksamında hasar oluşması nedeniyle ekspertiz raporunda verilen sovtaj bedelinin makul ve yerinde olduğu, bu çerçevede araçta oluşan zararın 39.631,00-TL olduğu kanaatine varıldığını mütalaa etmişlerdir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı (dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen bir terim de bulunmamaktadır.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden (resen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (resen) gözetir.
Az yukarıda değinildiği gibi taraf sıfatı, usul hukukuna değil maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (defi değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hâllerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (resen) gözetilir (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 234- 237).
Dava konusu hasarın meydana geldiği mahalde yapılan keşif sırasında gerçekleştirilen tespitlerde artezyen kuyusu marifetiyle su teminin yapıldığının, diğer davalı İzsu Genel Müdürlüğünün bu bölümde herhangi bir içme suyu ve kanalizasyon alt yapı şebekesi olduğuna dair dosyada herhangi bir belge olmadığının tespit edilmesi çerçevesinde, davalı İzmir Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün pasif husumet ehliyeti bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası, Selçuk İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası, Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, Türkiye Noterler Birliği nezdinde, … plakalı araca ait tescil bilgi ve belgeleri, … Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru sonucunda açılan … hasar dosyasının ve hasar dosyası kapsamında dava dışı sigortalıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, Trafik alanında uzman bilirkişi, makine mühendisi bilirkişi ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş oldukları 19/12/2022 havale tarihli heyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın dava dışı sigortalıya ait … plakalı aracın … istasyonu karşısına geçmek amacıyla otobanda bulunan tünelden geçtiği sırada arıza yapması ve yakın mesafede bulunduğu belirtilen davalı … Petrol Anonim Şirketine ait olduğu belirtilen tesise ait su borularından gelen suların tüneli doldurması sonucunda yükselen suların aracın motoruna sirayet etmesi neticesinde … plakalı araçta meydana gelen hasarın 39.631,00-TL tutarındaki onarım bedelinin … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi tahtında davacı sigorta şirketi tarafından ödenmesi akabinde, ödenen hasar onarım bedelinin rücuen tahsili amacıyla amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi tanzim edilmek suretiyle sigortalanan … plakalı araç sürücüsünün otoban üzerinden karşı yöne geçmek istemesi sebebiyle … istasyonunda bulunan menfezi kullandığı sırada tünel içerisinde bulunan suyun aracın motoruna sirayet etmesi neticesinde zarar gördüğü, meydana gelen hasar sebebiyle dava dışı sigortalının başvurusu üzerine davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına 39.631,00-TL ödemede bulunulduğu, sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödediği tazminat bedelini olayın ve hasarın gerçekleşmesinde kusuru bulunan davalıya rücu etmek amacıyla davalı kurum ile dava dışı petrol şirketi aleyhinde ayrı ayrı icra takibi başlattığı, davaya konu İzmir 13. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 39.631,00-TL asıl alacak, 7.143,49-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 46.744,49-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, mahkememizce mahallinde gerçekleştirilen keşif ve akabinde düzenlenen bilirkişi raporu çerçevesinde, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan aracın arızalandığı yerin sivil araç geçişine kapalı olan menfez mahiyetinde olduğu, araç sürücüsü …’in otoyolun karşı yönüne geçmek amacıyla menfezi kullanması çerçevesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47. maddesinde belirtilen trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymak zorundadırlar hükmünü ihlal ettiği, her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde ve davalı ve dava dışı kurumlara yapılan başvurularda aracın menfez içerisinde bulunduğu sırada arızalanması akabinde, menfez içerisine su dolması neticesinde aracın motoruna su sirayet ettiği belirtilmiş ise de, hasar dosyası içeriğinde yer alan olay yeri fotoğrafları ile keşif sırasında bilirkişilerce çekilen ve raporda yer verilen fotoğraflar incelendiğinde, aracın arızalanması akabinde menfez içerisine bu miktarda su dolması iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrıca davacı tarafça aracın menfez içerisinde arızalı şekilde durduğu sırada boru patlaması neticesinde menfeze dolan su sebebiyle arıza gördüğü hususunun usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlanamadığı, ancak husumet ehliyetinin öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiği, keşif mahallinde yapılan tespitlerde artezyen kuyusu marifetiyle su teminin yapıldığının tespit edildiği, diğer davalı İzsu Genel Müdürlüğünün bu bölümde herhangi bir içme suyu ve kanalizasyon alt yapı şebekesi olduğuna dair dosyada bir belge olmadığı anlaşılmakla, açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 358,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 278,00-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, ihbar olunan vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/02/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza