Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/24 E. 2022/486 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/24
KARAR NO : 2022/486

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Genel Müdürlüğünün maliki olduğu … … … plakalı aracın 27.06.2020 tarihinde dava dışı sürücü … idaresinde seyir halindeyken park halinde bulunan davacı … … olan … … … plakalı aracın sol yan kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, dava dışı otobüs sürücüsü … olay yerini terk ettiğini, daha sonra ifade ile trafik kazasına sebebiyet verdiğini kabul ettiğini, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, davalının maliki olduğu … … … plakalı aracın dava dışı sürücüsü … …’nin asli kusurlu olduğunu ve olay yerini terk ettiğini, kazayı takiben Trafik Denetleme Şube müdürlüğünce düzenlenen Kaza Tespit Tutanağı ve Tutanak ile ortaya konduğunu, bu nedenle davalıya olay yerini terk etmesi nedeniyle rücu edildiğini, maddi hasarlı trafik kazası sonucu … … … plakalı aracın eksper raporu ile tespit edilen hasar bedeli 12.08.2020 tarihinde 2.000,00-TL olarak davacı şirket tarafından hak sahiplerine ödendiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğundan ve rucü şartları gereğince davalı kuruma rücu mektubu gönderildiğini, davalı kurumun cevabi yazısında ancak yargı kararına istinaden ödeme yapabilecek olmaları nedeniyle talep ve ödeme red ettiğini, yapılan ödemeyi davalıdan tahsili için İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası marifetiyle icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine, borca ve tüm ferilerine ilişkin itirazları nedeniyle icra takibi durdurulduğu, itirazın haksız olduğunu belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinji talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın anlatıldığı gibi gerçekleşmediğini, kaza tutanağının tek başına delil teşkil etmediğini, tek tarafın beyanına göre tutulmuş olup kusur durumu hakkında fikir belirtilmediğini, sürücü olay yerini terk etmediği olay günü güzargahında seyir halinde iken kaza yaptığı ve başka bir araca çarptığını fark etmediğini beyan ettiğini, kaza olmuş ise sürücü olay yerini terk etme kastıyla hareket etmediğini, kaza yaptığını fark etmeyip normal seyrine devam ettiğini, olay yeri terk olarak nitelendirilemez olduğunu, maddi hasarlı tespit tutanağı etmemek ile birlikte kazada idarenin kusuru olmadığı yanlış park sonucu meydana geldiğini, davacı sigorta kusurlu olduğunu, davacının talep ettiği tazminat fahiş olup kusur durumu ve aracın tamiri için gerekli inceleme bilirkişi marifeti ile yapılması gerektiğini, davacının likit bir alacağı olmadığında icra inkar tazminatı istenmeyeceğini, davacıya karşı borçlarının olmadığı sebebiyle ödeme emrine yapılan itiraz haklı olup talep edilen icra inkar tazminatı kabul edilemez olduğunu, acılan davanın reddi, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … … … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası,
4-27/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-… … … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
6-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait tescil kayıtları,
7-İhbar olunan … …’ye ait ifadeleri içerir 07/07/2020 tarihli ifade tutanağı,
8-Bilirkişi heyetinin 14/03/2022 havale tarihli raporları,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 27/06/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören … … … plakalı aracın dava dışı malikinin başvurusu üzerine davacı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından davalı kurum lehine tanzim edilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında 12/08/2020 tarihinde 2.000,00-TL ödenmesi sonucunda, ödenen tazminatı bedelinin 27/06/2020 tarihli trafik kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan ve kaza akabinde olay yerini terk ettiği tespit edilen araç sürücüsü …’nin sevk ve idaresindeki … … … plakalı araç maliki davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğünden rücuen tazmini amacıyla davalı kurum aleyhine başlatılan icra takibine davalı kurum tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı kurumdan tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”‘ şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Sigorta Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğü olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 2.000,00-TL asıl alacak ve 33,53-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.033,53-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda, 22/03/1944 tarih ve 1944/37 Esas 1944/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında aynen; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında; “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” rücu davaları açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde esas alınması gereken kıstaslara dikkat çekilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bilirkişi ve bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 27/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait tescil kayıtları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları ile sair deliller göz önünde bulundurularak, … … … plakalı araç sürücüsü ile … … … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle 27/06/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri, dava konusu trafik kazası neticesinde dava dışı … … … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve bedelinin ne kadar olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı araç malikine ödenen tazminat bedelinin hasar ve piyasa koşullarına göre uygun olup olmadığı belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 14/03/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davacı sigorta poliçeli araç sürücüsü … idaresindeki … … … plaka sayılı belediye otobüsü ile meydana gelen trafik kazasında 2978 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/b. maddesini ihlal ettiğini, … … … plaka sayılı dava dışı araç park halinde olup meydana gelen kazaya etken faktörü ve ihlali olmadığını, … … … plaka sayılı araçtaki hasar bedeli KDV hariç 2.000,00-TL veya KDV dahil 2.720,00-TL olabileceğini mütalaa etmişlerdir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde; ”Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4 .maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2 maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede; “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde sigorta ettirene rücu halleri düzenlenmiş olup, söz konusu maddenin (f) bendinde “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması hali” rücu sebebi olarak düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, 01/06/2015 tarihinden önceki sigorta genel şartlarında olay yerini terk, kaza tutanağı ve alkol v.b. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması rücu şartı olarak öngörülmemişken, ilgili maddenin (f) bendinde, belirli durumların haricinde olay yerinin terk edilmiş olması, kaza tutanağı ve alkol v.b. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması da, rücu şartı olarak düzenlemiştir. Genel Şartlar B-4-f bendi kapsamında sigortanın, sigortalısına rücu edebilmesi için ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesi yeterli olup, sigortacının, sigortalısına rücu için sürücünün alkollü olduğunu yahut kasti eyleminin varlığını kanıtlaması istenemez.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B/4-f bendi kapsamında sigortalı, sürücünün olay yerine terk etmiş olması durumda ancak; “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitmesi, bedeni hasara neden olsun veya olmasın can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerde” ilgili maddeden kaynaklanan sorumluluklardan kurtulur. Yaralamalı kaza olmasa dahi, olay yerinin terk edilmesi halinde sigorta şirketinin yukarıda belirtilen istisnalar haricinde sigortalısına rücu edebileceği kabul edilmiştir. Söz konusu maddeki bedeni hasar ibaresi ile kastedilen olay yerinin terk edilmesi için zorunlu hallerin neler olduğunun açıklanmasıdır. Dolayısıyla; olay yerini terk nedenine dayalı rücu sebebinin maddi hasarlı trafik kazalarında da uygulanmasına engel bir hal bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,

…Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … … … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası, 27/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … … … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait tescil kayıtları, ihbar olunan … …’ye ait ifadeleri içerir 07/07/2020 tarihli ifade tutanağı, bilirkişi heyetinin 14/03/2022 havale tarihli raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 27/06/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören … … … plakalı aracın dava dışı malikinin başvurusu üzerine davacı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından davalı kurum lehine tanzim edilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında 12/08/2020 tarihinde 2.000,00-TL ödenmesi sonucunda, ödenen tazminatı bedelinin 27/06/2020 tarihli trafik kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan ve kaza akabinde olay yerini terk ettiği tespit edilen araç sürücüsü …’nin sevk ve idaresindeki … … … plakalı araç maliki davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğünden rücuen tazmini amacıyla davalı kurum aleyhine başlatılan icra takibine davalı kurum tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı kurumdan tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 2.000,00-TL asıl alacak ve 33,53-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.033,53-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı, davalı … Genel Müdürlüğüne ait … … … plakalı aracın kaza anındaki sürücüsü ihbar olunan … …’nin 07/07/2020 tarihli İfade Tutanağı, bilirkişi heyetinin 14/03/2022 havale tarihli raporları ve sair deliller dikkate alındığında, dava konusu trafik kazasının gerçekleşmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu olan … … … plakalı araç sürücüsü ihbar olunan … …’nin olay yerini terk ettiği, … …’nin olay yerini terk sebebinin sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme olmadığı, her ne kadar sürücü kazadan haberdar olmadığını beyan etmiş ise de kaza mahallini terk ettiğini kabul ettiği, belirtilen gerekçeler dahilinde davacı sigorta şirketi yönünden rücu şartlarının vuku bulduğu, dava dışı sigortalının başvurusu üzerine davacı sigorta şirketi tarafından 12/08/2020 tarihinde 2.000,00-TL ödeme yapıldığı, bu kapsamda davalı kurum açısından temerrütün 12/08/2020 tarihi itibariyle vuku bulduğu, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya yapılan ödeme tarihi olan 12/08/2020 tarihi ile icra takibi tarihi olan 19/10/2020 tarihi arasında 69 gün olduğu, 69 gün açısından talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin (2.000,00-TL*9*69/36500) 34,03-TL olduğu, icra takibi kapsamında düzenlenen ödeme emrinde yer verilen işlemiş faiz bedelinin makul olduğu, davanın rücuen tazminat talebine ilişkin olması ve tazminat bedelinin mahkememizce yapılan yargılama sonucunda belirlendiği dikkate alındığında alacağın likit mahiyette olmaması sebebiyle icra inkar tazminatı talebi açısından yasal şartların oluşmadığı, davacı şirketin rücuen tazminat talebi açısından iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi … Genel Müdürlüğünün İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 2.000,00-TL asıl alacak ve 33,53-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 2.033,53-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı mahkememizce yapılan yargılama neticesinde belirlenmesinden mütevellit likit mahiyette olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 138,91-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 79,61-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 57,00-TL elektronik tebligat, 109,00-TL tebligat, 22,80-TL posta masrafı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 59,30-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.507,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.033,53-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve ihbar olunanlar vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.