Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/233 E. 2022/429 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/233 Esas
KARAR NO : 2022/429

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti ile dava dışı … Pazarlama İthalat ve İhracat Ltd. Şti arasında süreklilik arz edecek şekilde ticari alım satım gerçekleştiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, dava dışı … Pazarlama Ltd. Şti, davalı … Ltd. Şti’ye, satış konusu ürünlere ilişkin; 29.06.2019 tarihli, … no’lu ve 92.202,36 TL tutarlı, 02.05.2019 tarihli, ….. no’lu ve 9.319,83 TL tutarlı toplam 2 adet fatura keşide ettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21/2 maddesi uyarınca, herhangi bir itiraza konu olmadığını, bu faturalar bakımından muaccel hale gelmişse de geçen süre zarfında ilgili faturalara dair herhangi bir ödemenin söz konusu olmadığını, davalı şirketin borcunu ifa etmediğini, dava dışı … Pazarlama Ltd. Şti.nin dava konusu iki adet faturaya dayanan alacağını müvekkili …’ye devrettiğini, Bursa ….. Noterliğinin, 19.03.2020 tarih ve ….. yevmiye numaralı bağıtlanan sözleşme uyarınca müvekkili …’nin devraldığı alacağa ilişkin olarak İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden, borçlu aleyhine icra takibi başlatılmışsa da, borçlunun bu takibe haksız şekilde itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek davanın kabulü ile, davalının İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava ve talep edilen miktarlara ilişkin müvekkilinin iddia edilen faturalara ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, söz konusu faturaların dava dışı … Pazarlamanın mal alım satımı sebebiyle düzenlendiğini, müvekkiline teslim edilen herhangi bir mal bulunmadığını, bu hususta davacı yan tarafından dosyaya sunulan herhangi bir teslim tesellüm belgesi, irsaliye faturası, sevk irsaliyesinin de bulunmadığını, davacı yan tarafından sürecin ve dolayısıyla böyle bir borcun olmadığı bilinmesine karşın müvekkili şirket aleyhine takip açıldığını, takip öncesi müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faize de ayrıca itirazları bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı yana ve dava dışı … Pazarlama şirketine herhangi bir borcu olmadığına ilişkin 27/04/2020 tarihinde taraflara ihtarname gönderildiğini, davacı şirket tarafından söz konusu malların teslim edildiğinin ispat külfetinin davacı taraf üzerinde bulunduğunu belirterek davacı yan tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde açılan davanın esastan reddine, %20’den aşağı olmamak üzere davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İzmir …….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5. maddesinde de ticari davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanun’da düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar. (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı-İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde; ”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde mahkemenin görevli olması da dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Davanın ticari olup olmadığı bakımından davacının işletmesi bulunup bulunmadığı, işletmesinin ticari işletme vasfında olup olmadığı ve bu itibarla davacının tacir sayılıp sayılamayacağının tespiti için 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’na müzekkereler yazılmış, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye gelen 24/03/2022 havale tarihli yazı cevabında, davacının herhangi kaydına rastlanılmadığının bildirildiği, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkereye Ostim Vergi Dairesince 01/04/2022 havale tarihli yazı cevabında, davacının tarh dosyası ve bilgisayar kayıtları tetkikinde ; 03.09.1998 tarihinde mükellefiyeti açılan ve 30.12.2011 tarihinde tasfiye halinde terk olan
daireleri …..vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellef Tasf.Hal.Gözde Ve Kanak
San.Tic.A.Ş. ‘ nin yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğunun , davacı
nın dairelerinde herhangi bir gelir vergisi mükellefiyeti bulunmadığının sadece 09000
koduyla” potansiyel mükellef (gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve
işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasına haiz mükellef)
” faal gözüktüğünün tespit edildiğinin, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğince yazılan müzekkereye 18/04/2022 havale tarihli yazı cevabında, davacının esnaf ve sanatkarlar sicil kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüş olup, verilen cevaplarda yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda davacının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin ve ticari işletmesinin bulunmadığının belirlendiği, Mülga 6762 sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre Bakanlar Kurulunca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve …… sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağına dair ticari işletme ile esnaf işletmesinin arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği, Vergi Usul Kanunu’na istinaden tacir-esnaf ayrımı birinci sınıf tacir vasfı ve bilanço esasına göre belirleneceği, davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve gayri safi hasılatının esnaf sınırını aşmadığı ve dolayısıyla tacir olmadığı anlaşılmakla; tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 6102 sayılı TTK 11. maddesi ve 213 s. Vergi Usul Kanunu’nun 177. mad. kapsamında kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin bulunmadığı, tacir sıfatı olmadığı, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nisbilik de bulunmadığı, sonuçta uyuşmazlığın ticari olduğundan bahsedilemeyeceğinden mahkememizin iş bu dava açısından görevsiz olduğu, 6100 s. HMK. 2. maddesinde düzenlendiği üzere dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmaması durumunda Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, usul ekonomisi nazara alınarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi yollamasıyla 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022
Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza ¸