Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/227 E. 2022/664 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/227
KARAR NO : 2022/664

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya söve silis kum satışı yapıldığını, yapılan satışa ilişkin olarak, 03/10/2019 tarihli … ….sıra numaralı 2.622,85-TL bedelli, 04/10/2019 tarihli ……..sıra numaralı 2.592,76-TL bedelli, 07/10/2019 tarihli ………. sıra numaralı 2.617,83-TL bedelli ve 08/10/2019 tarihli ……… sıra numaralı 2.617,83-TL bedelli e-Arşiv faturalarının tanzim edilerek davalıya ibraz edildiğini, ayrıca satılan mala ilişkin sevk irsaliyeleri ve kantar fişlerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ancak fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de sonuç alınamadığını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, davalı yanın icra takibine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, bu nedenle yapılan itirazın iptaline, borçlunun takip konusu likit alacağın %20 sinden az olmamak koşuluyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderler ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalının, dava dilekçesi ve tensip tutanağının kendisine usulüne uygun tebliğine rağmen davaya herhangi bir cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun ………. Dosya ……. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin ……. Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalıya ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
6-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 19/07/2022 havale tarihli raporu,
…-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sove silis kum alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve……. E., ………K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin …….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Madencilik İnşaat Tarım Ürünleri Hayvancılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine ….152,38-TL asıl alacak ve 259,31-TL işlemsiz faiz olmak üzere toplam ….411,69-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
17/05/2022 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
17/05/2022 tarihli duruşma tutanağının 7 numaralı ara kararında duruşmada hazır bulunmayan davalı … adına kendisine ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş olup, usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen davalının ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen davalının ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği dikkate alınarak, davalıya ait ticari defter ve belgelerin delil olarak dikkate alınamayacağı kanaatine varılmıştır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalar, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, cari hesap kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki sove silis kum alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalarda yer alan malların davalıya teslim edilip edilmediği, taraflar arasındaki sove silis kum alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 19/07/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalıya söve silis kum satışının yapıldığını, yapılan satışa ilişkin olarak faturaların tanzim edilmek suretiyle davalıya ibraz edildiğini, ayrıca satılan mala ilişkin sevk irsaliyeleri ve kantar fişlerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ancak fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de sonuç alınamadığının davacı tarafından ifade edildiğini, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen e-Arşiv faturalarından kaynaklı bakiye alacağın talep edildiğini, 03/10/2019 tarihli … sıra numaralı 2.622,85-TL bedelli e-Arşiv faturası, 04/10/2019 tarihli … sıra numaralı 2.592,76-TL bedelli e-Arşiv faturası, 07/10/2019 tarihli … sıra numaralı 2.617,83-TL bedelli e-Arşiv faturası, 08/10/2019 tarihli …… sıra numaralı 2.617,83-TL bedelli e-Arşiv faturasının davacı şirket tarafından davalı adına düzenlendiğini, faturaların e-Arşiv faturası olduğunu, fatura içeriği mallara ilişkin irsaliyeler içeriğinde yer alan malları eksiksiz teslim alan kısımlarının boş olduğunu, kaşe edilip imzalanmadığını, kantar fişlerinde … isimli bir şahsın isim ve imzasının yer aldığını, bu şahsın kantar çalışanı mı, davalının çalışanı mı olup olmadığının anlaşılamadığını, davacı tarafından dava dosyasına ibraz edilen 25/09/2019-13/11/2019 tarihlerini içerir cari hesap dökümünde takibe konu edilen 4 adet faturadan doğan ….152,38-TL bakiye alacak talep edildiğini, davalının defter kayıtları incelenmek istenilmiş ise de, defterlerin incelemeye ibraz edilmediğini, davacının yasal defterlerinin yıl sonu kapanış kayıtlarında, 120.01.200 Yurtiçi Sanayi Kumu Alıcılar hesabının toplu işlendiğini, ayrıntıya girilmediğini, ayrıntının fiş içeriğinde olduğunun görüldüğünü, fiş içeriğinin ayrıntısının çıkartılarak rapora eklendiğini, taraflar arasında cari hesap çalışması yapılmış olduğunu, cari hesap sözleşmesi akdedilmediğini, davalıya ihtar çekilmediğini, davalı temerrüdü takiple birlikte oluştuğunu, davacı defter kayıtlarına göre, 17/02/2020 takip tarihi itibariyle davalıdan ….152,38-TL bakiye alacağın tespit edildiğini mütalaa etmiştir.
Davalı tarafından kendisine ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde yapılan tebligatta verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması, ayrıca davacı şirkete ait olarak usulüne uygun şekilde tutulan ticari defter belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği faturalardan ve cari hesap kayıtlarından kaynaklı olarak davalıdan 17/02/2020 takip tarihi itibariyle ….152,38-TL tutarında alacaklı olduğu, her ne kadar dava konusu alacağa dayanak faturalara konu malların teslimine ilişkin olarak düzenlenen sevk irsaliyelerinde malları eksiksiz teslim alan kısımlarının boş olduğu belirlenmiş ise de, antar fişlerinde … isimli bir şahsın isim ve imzasının yer aldığı dikkate alınarak, belirtilen sebepler dahilinde davacı şirketin davalıdan ….152,38-TL alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
İcra takibine geçilmeden önce davacı şirket tarafından faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmesi amacıya davalı adına usulüne uygun şekilde ihtar yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı dikkate alındığında, davalının takibe ve davaya konu alacak yönünden temerrütünün icra takibi tarihi itibariyle vuku bulduğu, bu sebeple icra dosyasında bulunan icra ödeme emrinde yer alan işlemiş faiz bedeli talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …….Dosya ………. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 19/07/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sove silis kum alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi talebine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin………. Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine ….152,38-TL asıl alacak ve 259,31-TL işlemsiz faiz olmak üzere toplam ….411,69-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı vekilinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirdiği, davalının ise usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/07/2022 havale tarihli raporunda davacı şirketinb 17/02/2020 takip tarihi itibariyle davalıdan ….152,38-TL bakiye alacağının tespit edildiğini mütalaa ettiği, avalı tarafından kendisine ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde yapılan tebligatta verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması, ayrıca davacı şirkete ait olarak usulüne uygun şekilde tutulan ticari defter belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği faturalardan ve cari hesap kayıtlarından kaynaklı olarak davalıdan 17/02/2020 takip tarihi itibariyle ….152,38-TL tutarında alacaklı olduğu, her ne kadar dava konusu alacağa dayanak faturalara konu malların teslimine ilişkin olarak düzenlenen sevk irsaliyelerinde malları eksiksiz teslim alan kısımlarının boş olduğu belirlenmiş ise de, antar fişlerinde … isimli bir şahsın isim ve imzasının yer aldığı dikkate alındığında davacı şirketin davalıdan ….152,38-TL alacağının bulunduğunun sabit olduğu, icra takibine geçilmeden önce davacı şirket tarafından faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmesi amacıya davalı adına usulüne uygun şekilde ihtar yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı dikkate alındığında, davalının takibe ve davaya konu alacak yönünden temerrütünün icra takibi tarihi itibariyle vuku bulduğu, bu sebeple icra dosyasında bulunan icra ödeme emrinde yer alan işlemiş faiz bedeli talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı …’ün İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ ….152,38-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin ….152,38-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, 259,31-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan ….152,38-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı … Madencilik İnşaat Tarım Ürünleri Hayvancılık Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 556,89-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 101,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 455,29-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 13,00-TL elektronik tebligat, 124,00-TL normal tebligat, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 2,25-TL müzekkere (KEP) posta ücreti, 101,60-TL peşin harç, 80,70-TL başvurma harcı ve 23,00-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 944,55-TL yargılama gideri üzerinden kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 915,46-TL nispi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca kabul miktarı üzerinden hesap ve takdir olunan ….152,38-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
…-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/09/2022

Katip ….
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸