Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/206 E. 2022/269 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/206
KARAR NO : 2022/269

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil kooperatifin 2019 Yılı genel kurulunda sosyal tesislerin yapımı için her üyeden aidat ödemesi alınması konusunda 101 Kabul 11 Red oyuyla karar alındığını, ancak bazı üyeler tarafından bu aidat borçlarının ödenmemiş olması nedeniyle icra takibi başlatıldığını, ödenmeyen ek aidatlara ilişkin başlattıkları icra takibine borçlu ve davalı tarafın, yetki ve borç itirazında bulunulduğunu, İzmir Arabuluculuk bürosu tarafından yürütülen arabuluculuk faaliyetinde …/… dosya numaralı, 17.11.2021 açılış tarihli arabuluculuk sürecinin taraflar arasında gerçekleştirildiğini, ilgili dosya nezdinde davalı ile 16.12.2021 tarihinde saat 15.30’da ilk oturumun gerçekleştirildiğini, ancak ilk oturumda bir anlaşma sağlanamadığını, 16.12.2021 Saat 16.00’da yapılan son oturum tutanağının düzenlendiğini ve sonuç olarak ”Anlaşamama” tutanağının imza altına alındığını, borçlunun yargılama sürecini uzatmak gayesiyle yetki itirazında bulunduğunu, itirazın mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, borçlunun müvekkil kooperatifin üyesi olduğunu, üyelerin genel kurulda alınan kararlarla bağlı bulunduklarını, süresi içerisinde kurul tarafından alınan karara karşı dava açılmadığını, bu nedenle alınan kararın kesinleştiğini, borçlunun iddiasında sosyal tesislerin imar ve inşasının başlamadığını iddia ettiğini, kooperatifin parayı toplamadan kararı icra edemeyeceğini, borçlunun gerekçesinin kötü niyet taşıdığını, kooperatifin kararı icraya koyamama nedeninin üyelerin aidatlarını ödememelerinden kaynaklandığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, HMK’nın 329/1 maddesi gereğince müvekkil kooperatifin T.B.B asgari ücret tarifesine göre vekil olarak tarafımıza ödemekle yükümlü olduğu nispi vekalet ücreti ile HMK’nın 329/2. maddesi gereğince 5.000,00-TL para cezasının taraflarına ödenmesine, sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dosyanın kamu düzenine dair yetki kuralına binaen, resen HMK 14(2) hükmü uyarınca, … Yapı Kooperatifi merkezinin bulunduğu yer olan Çeşme Adliyesine gönderilmesine, davanın reddine, alacak likit ve muayyen olmadığından ve ayrıca şartlar oluşmadığından haksız ve mesnetsiz talep edilen icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının takibe konu meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… sayılı anlaşamama son tutanağı,
2-Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davacı kooperatifin 23/06/2019 tarihli 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı,
4-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, … Yapı Kooperatifine üye olan davalı …’ün 23/06/2019 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanağında kararlaştırılan aidat borcunun bulunup bulunmadığı, bu kapsamda aidat borcunun bulunduğu iddiası ile aidat borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Yapı Kooperatifi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 500,00-TL asıl alacak, 500,00-TL asıl alacak, 143,75-TL işlemiş faiz ve 151,15-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.294,90-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Dava konusu icra takibine dayanak alacağın temelini oluşturan 23/06/2019 tarihinde gerçekleştirilen davacı kooperatifin 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının incelenmesinde, toplantı sırasında yapılan oylamanın 9. maddesinde yer alan Sosyal Tesisin Yıkılarak Yeniden Yapılması ve bu amaçla üyelerden Temmuz-Kasım döneminde aylık 500,00’er-TL olmak üzere toplamda üye başına 2.500,00-TL ek aidat toplanması ve inşaatın yapılabilmesi için yönetime … ada … parsele komşu yola cepheli tahmini 65 m²’lik araziyi satın almak üzere yetki verilmesi ve 2.500,00-TL ek aidatın Temmuz-Kasım 2019 döneminde aylık ilave 500,00-TL olarak ödeneceği hususlarının 11 üyenin ret oyuna karşılık 101 kabul oyu neticesinde oyçukluğu ile kabul edildiği, toplantı tutanağının saat 18:00 itibariyle divan başkanı tarafından kapatıldığı, yapılan oylama neticesinde alınan karara yönelik olarak ret oyu kullanan üyeler tarafından tutanağa geçirilen herhangi bir muhalefet şerhinin bulunmadığı görülmektedir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 01/11/2018 tarih ve 2016/1002 Esas 2018/5067 Karar sayılı ilamında aynen; ”…dava, kooperatif aidat ve ek ödeme alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip talebinde aylık %5 olarak faiz talep edildiği, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı, 6098 Sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağından asıl alacağa aylık %1,5 olarak faiz yürütülmek sureti ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” denilerek, aidat alacağı kapsamında faiz oranının aylık %1,5 oranı üzerinden talep edilebileceği belirtilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih ve 2016/1494 Esas 2019/4049 Karar sayılı ilamında da aynen; ”…Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan üyelik aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Hukukî ilişkilerde temerrüt durumunda, uygulanması öngörülen temerrüt faiz oranı, Türk Borçlar Kanunu madde 120 uyarınca, yıllık yasal faiz oranının (yasal faiz oranı %9’dur) yüzde yüzünü aşamaz. Bu hükme uygun davranmak suretiyle taraflar temerrüt faiz oranını serbestçe belirleyebilir. Bu sınırlama Türk Ticaret Kanunu madde 8/1 uyarınca ticari işlerde uygulanmaz. Somut olayda, kooperatif ile üyesi arasında bir ticari iş söz konusu değildir. Bu sebeple, kooperatif genel kurulunca, kooperatif aidatlarının ödenmesinde temerrüde düşen üyelerden, talep edilecek temerrüt faizinin oranı belirlenirken TBK’nın madde 120’de ifade edilen sınıra uygun karar alınmalıdır. Bir başka ifadeyle, kooperatif genel kurulunca belirlenecek temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüzünden fazla olamayacaktır. Huzurdaki olayda kooperatif genel kurulunca belirlenebilecek temerrüt faiz oranı yıllık yasal faiz oranı olan %9’un yüzde yüz fazlası olan %18 oranından fazla belirlenemeyecektir…” ibarelerine yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/1. maddesi gereğince davacı … Yapı Kooperatifinin vekiline ödemekle yükümlü olduğu 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/2. maddesi gereğince 5.000,00-TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin, davalının yasal haklarını kullanması açısından kötüniyetli olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve bu sebeple davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… sayılı anlaşamama son tutanağı, Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı kooperatifin 23/06/2019 tarihli 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın … Yapı Kooperatifine üye olan davalı …’ün 23/06/2019 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanağında kararlaştırılan aidat borcunun bulunup bulunmadığı, bu kapsamda aidat borcunun bulunduğu iddiası ile aidat borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 500,00-TL asıl alacak, 500,00-TL asıl alacak, 143,75-TL işlemiş faiz ve 151,15-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.294,90-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı sırasında yapılan oylamanın 9. maddesinde yer alan Sosyal Tesisin Yıkılarak Yeniden Yapılması ve bu amaçla üyelerden Temmuz-Kasım döneminde aylık 500,00’er-TL olmak üzere toplamda üye başına 2.500,00-TL ek aidat toplanması ve inşaatın yapılabilmesi için yönetime … ada … parsele komşu yola cepheli tahmini 65 m²’lik araziyi satın almak üzere yetki verilmesi ve 2.500,00-TL ek aidatın Temmuz-Kasım 2019 döneminde aylık ilave 500,00-TL olarak ödeneceği hususlarının 11 üyenin ret oyuna karşılık 101 kabul oyu neticesinde oyçukluğu ile kabul edildiği, toplantı tutanağının saat 18:00 itibariyle divan başkanı tarafından kapatıldığı, yapılan oylama neticesinde alınan karara yönelik olarak ret oyu kullanan üyeler tarafından tutanağa geçirilen herhangi bir muhalefet şerhinin bulunmadığı, genel kurul toplantı tutanağının davaya konu edilen maddesinin iptal edildiğine dair herhangi bir kararın mahkememize sunulmadığı gibi bu yönde bir davanın ikame edildiğine dair herhangi bir delilin de dosyaya sunulmadığı, kaldı ki davalının kooperatif üyelerine ek aidat yükümlülüğü yükleyen genel kurul kararına karşı ret oyu kullanıp kullanmadığının belli olmadığı gibi ilgili gündem maddesi açısından toplantı tutanağına muhalefet ettiğine ilişkin herhangi bir şerhin de tutanakta yer almadığı, kooperatif üyelerine ek aidat ödeme yükümlülüğü yükleyen genel kurul kararının sosyal tesisin inşa edilmesine veya inşa edilmesi için gerekli işlemlere başlanılması gibi bir şarta da bağlanmamış olduğu, bu kapsamda anılan genel kurul kararının kooperatifin tüm üyelerini bağlar nitelikte olduğu ve üyelerin genel kurul toplantısında kararlaştırıldığı üzere ek aidat ödeme yükümlülüklerini yerine getirmekle mükellef oldukları, belirtilen gerekçeler dahilinde davalı tarafından icra takibinde yer alan ödeme emrine yönelik olarak yapılan itirazların haksız olduğu, genel kurul toplantısında aidat ödemelerinin hangi tarihte gerçekleştirileceğinin gün değer itibariyle açık bir şekilde belirtilmediği, bu sebeple aidat ödeme yükümlülüğünün ilgili ayın son günü itibariyle yerine getirilebileceği, davalının Ekim ve Kasım aylarına ait ek aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu ve bu bedellerin icra takibine konu edildiği, 2019 yılı Ekim ayı ek aidat bedeli olan 500,00-TL açısından işlemiş faiz bedelinin davalının 01/11/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü kabul edildiğinde davalının temerrüte düştüğü 01/11/2019 tarihi ile icra takip tarihi 08/07/20211 tarihi arasındaki 616 gün için (500,00-TL*18*616/36500) 151,89-TL olduğu, 2019 yılı Kasım ayı ek aidat bedeli olan 500,00-TL açısından işlemiş faiz bedelinin davalının 01/12/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü kabul edildiğinde davalının temerrüte düştüğü 01/12/2019 tarihi ile icra takip tarihi 08/07/20211 tarihi arasındaki 586 gün için (500,00-TL*18*586/36500) 151,89-TL olduğu 144,49-TL olduğu, icra takibinde yer alan ödeme emrinde mahkememizce resen hesaplanan işlemiş faiz bedellerinden daha düşük bedellerin talep edildiği, bu kapsamda icra takibinde yer alan ödeme emrine konu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz bedellerinin usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …’ün Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, Çeşme İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 500,00-TL asıl alacak, 500,00-TL asıl alacak, 143,75-TL işlemiş faiz, 151,15-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 1.294,90-TL üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %18 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 1.294,90-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı … Yapı Kooperatifine verilmesine,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/1. maddesi gereğince davacı … Yapı Kooperatifinin vekiline ödemekle yükümlü olduğu 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamaması sebebiyle REDDİNE,
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/2. maddesi gereğince 5.000,00-TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamaması sebebiyle REDDİNE,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 88,45-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,15-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 24,00-TL elektronik tebligat, 26,00-TL posta masrafı, 59,30-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 168,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.294,90-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
22/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.