Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/182 E. 2022/200 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/182
KARAR NO : 2022/200

DAVA : İtirazın İptali (Gemi ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi tarafından … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, dava dışı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından Rusya’da yerleşik … firmasına mandalina ürünü satışı yapıldığını, satışı yapılan ürünlerin Türkiye’den Rusya’ya olan denizyolu nakliye taşıması için davalı firmanın görevlendirildiğini, ürünlerin davalının sorumluluğunda taşındığını ve Rusya’ya ulaştığını, taşıma esnasında dorse sıcaklığının konşimentoda belirtilen sıcaklığın üzerinde tutulması sebebiyle ürünlerin bozularak hasarlandığını ve alıcıya bozulmuş şekilde ulaştığını, sigortalı tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde fiili ekspertiz incelemesi yaptırıldığını ve eksper marifetiyle yapılan inceleme neticesinde müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına 5.160,90-USD hasar ödemesi yapıldığını, müvekkilinin ödemiş olduğu hasar bedelini ürünleri taşıyan davalı şirkete rücu hakkı bulunduğunu, davalıya rücu ihtarı gönderildiğini ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla İzmir 12. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 12. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
3-Davacı sigorta şirketi nezdinde dava dışı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi, hasar dosyası,
4-Dava dilekçesine ekli olarak sunulan ekspertiz raporu, konişmento, e-fatura, ödeme dekontu sureti,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı sigorta şirketi tarafından … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi çerçevesinde, dava dışı sigortalı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından dava dışı … isimli firmaya satılan mandalina ürünü satımı neticesinde, satılan ürünlerin davalı … Denizcilik ve Nakliyat Anonim Şirketi tarafından taşınması sırasında dorse içerisindeki sıcaklığın konşimentoda belirtilen değerin üzerinde tutulması sebebiyle bozulması neticesinde fiili inceleme akabinde eksper tarafından düzenlenen ekspertiz raporu doğrultusunda dava dışı sigortalı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ödenen 5.160,90-USD tutarındaki ödemenin, taşıyan davalı … Denizcilik ve Nakliyat Anonim Şirketinden rücuen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda, 22/03/1944 tarih ve 1944/37 Esas 1944/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında aynen; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında; “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” rücu davaları açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde esas alınması gereken kıstaslara dikkat çekilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/2. maddesi gereğince; Türk Ticaret Kanunu ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalara 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Beşinci Kitabında düzenlenen Deniz Ticaretine ilişkin hükümlerin uygulanmasının gerektiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından İzmir İli, il mülki sınırları yargı çevresinde yetkili olmak üzere İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi görevlendirilmiştir.
Dava konusu olan icra takibine dayanak alacağın sebebi olan rücuen tazminat talebinin, davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile davalı arasında imzalanan taşımacılık sözleşmesi çerçevesinde davalının taşıma işlemini üstlendiği ürünlerin hasarlanmasından kaynaklanan tazminat bedeline ilişkin olduğu, sigortalıya ait olan ve hasar gören ürünlerin deniz taşımacılığı esnasında hasar gördüğü, davacı sigorta şirketi ile dava dışı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen sigorta poliçesinin Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi olduğu, riziko bilgileri kısmında ambalaj cinsinin kasa, emtea açıklamasının mandalina, sefer başlangıcının Mersin, sefer bitişinin Novorossıysk, gemi adının …, abone poliçe numarasının … ve tarife tarihinin 06/11/2020 olduğu, sigorta bedelinin 11.000,00-USD olduğu görülmektedir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde; ”Mahkemenin görevli olması” hükmüne yer verilmiş olup, davanın görevli mahkemede açılması dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 12. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, davacı sigorta şirketi nezdinde dava dışı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi, hasar dosyası, dava dilekçesine ekli olarak sunulan ekspertiz raporu, konişmento, e-fatura, ödeme dekontu sureti ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacı sigorta şirketi tarafından … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi çerçevesinde, dava dışı sigortalı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından dava dışı … isimli firmaya satılan mandalina ürünü satımı neticesinde, satılan ürünlerin davalı … Denizcilik ve Nakliyat Anonim Şirketi tarafından taşınması sırasında dorse içerisindeki sıcaklığın konşimentoda belirtilen değerin üzerinde tutulması sebebiyle bozulması neticesinde fiili inceleme akabinde eksper tarafından düzenlenen ekspertiz raporu doğrultusunda dava dışı sigortalı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ödenen 5.160,90-USD tutarındaki ödemenin, taşıyan davalı … Denizcilik ve Nakliyat Anonim Şirketinden rücuen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesi talebine ilişkin olduğu, sigortalıya ait olan ve hasar gören ürünlerin deniz taşımacılığı esnasında hasar gördüğü, davacı sigorta şirketi ile dava dışı … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen sigorta poliçesinin Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi olduğu, riziko bilgileri kısmında ambalaj cinsinin kasa, emtea açıklamasının mandalina, sefer başlangıcının Mersin, sefer bitişinin Novorossıysk, gemi adının …, abone poliçe numarasının … ve tarife tarihinin 06/11/2020 olduğu, sigorta bedelinin 11.000,00-USD olduğu, deniz taşımacılığından kaynaklanan uyuşmazlıklarda İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin Deniz Ticareti İhtisas Mahkemesi sıfatıyla görevli olduğu, mahkememizin iş bu davaya bakmaya görevli bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, davaya konu uyuşmazlığın Deniz Ticareti İhtisas Mahkemesinin görev alanında girdiği ve Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından İzmir İli açısından deniz ticaretine veya deniz sigortalarına ilişkin davalara münhasıran bakmakla görevli Deniz Ticareti İhtisas Mahkemesinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlendiği anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda dosyanın görevli İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE (DENİZ TİCARETİ İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA) GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.