Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/175 E. 2022/321 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/175
KARAR NO : 2022/321

DAVA : Alacak (Satılan Malın Ayıp Nedeniyle Geri Alınması ve Bedelin İadesi)
DAVA TARİHİ : 25/02/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 18/05/2021 tarihinde taksitli satış ile satın aldığı elektrikli motosikletini 3 ay kullandıktan sonra aniden akülerinin bitip şişmesi ve şarj tutmaması nedeniyle ilgili servise müracaat ettiğini, servis tarafından ve satıcı kurum tarafından olumsuz cevap verilip bu konuların garanti kapsamı dışında olduğu bu nedenle akülerin kullanılır hale gelmesi ve kırılan pedalların değiştirilmesi için 1.500,00-TL masraf gerektiğinin bildirildiği bu masrafın tarafınca karşılanmasının istenildiği, 10/02/2022 tarihinde hakem heyetine başvurduğunu, Menemen İlçe Tüketici Hakem Heyeti tarafından yapılan inceleme ve tahkikat sonucunda görevsizlik kararı verildiği ve bu konuda mahkemeye itiraz hak ve yetkisi verildiğinden işbu itirazını yaptığını, davanın kabulü ile Tüketici Hakem Heyetinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, işbu satıştan cayma ve vazgeçme hakkının kabulüne ve satışa konu olan elektrikli bisikletin geri alınarak tarafınca ödenen bedeli olan 6.500,00-TL’nin tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Menemen İlçe Tüketici Hakem Heyeti dosyasının bir sureti celbedilerek incelenmiştir. Menemen İlçe Tüketici Hakem Heyeti’nin 10/02/2022 tarih, … karar no’lu kararında, söz konusu uyuşmazlığın Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiği, Tüketici Hakem Heyeti’nin görev alanına girmediği belirtilerek görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davanın, davalıdan satın alınan elektrikli motosikletin arızalanmasından kaynaklı ayıp nedeniyle motosikletin geri alınarak bedelinin iadesine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5. maddesinde de ticari davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanun’da düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar. (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı-İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
6102 sayılı TTK’nun 12.maddesinde “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret sicile tescil ettirilerek durumu ilan etmiş olan kimse fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Kanunun 15.maddesinde “ister gezici olsun, ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan sanat veya ticaret ile uğraşan esnaftır.”
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Davaya konu elektrikli motosiklete ait garanti belgesinin incelenmesinde, kullanım tipinin “şahıs” olarak gözüktüğü davacının gerçek kişi olduğu ve işletmesi bulunup bulunmadığının, işletmesinin ticari işletme vasfında olup olmadığının ve bu itibarla davalının tacir sayılıp sayılamayacağının tespitine yönelik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için ilgili kurumlara yazılan İzmir Esnaf Sanatkarlar Odası Birliği’nden gelen 23/03/2022 tarihli müzekkere cevabında, davacının seyyar manav meslek grubunda ve 27/06/1984 kayıt, 12/11/1993 terk, 29/05/2003 kayıt, 04/12/2007 terk tarihlerinin bildirildiği, Bergama Vergi Dairesi’nden gelen 17/03/2022 tarihli müzekkere cevabında, davacının ticari faaliyetini 31/12/2005 tarihinde terk ettiği ve basit usul mükellef olarak vergilendirildiği, yazıları tarihi itibariyle herhangi bir vergi kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Davacının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin ve ticari işletmesinin bulunmadığının belirlendiği, Mülga 6762 sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre Bakanlar Kurulunca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağına dair Ticari işletme ile esnaf işletmesinin arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği, bu bakımdan davacının tacir sayılmadığı, davacının tüketici olması, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi kapsamında kalması ve bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemesinde bakılacağı, taraflar arasındaki işin davalının ticari işletmesini de ilgilendirmediği, davalının tacir olmasının da tek başına uyuşmazlığı ticari bir dava niteliğine getirmeyeceği, davanın ticari dava türlerine girmemesi nedeniyle davaya bakma görevi mahkememize ait olmayıp, görev dava şartlarından HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği gözönünde tutularak, davalı aleyhine açılan davada; Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan davanın “görev” dava şartı yokluğundan HMK.1,2 114/(c)- 115, 6102 sy. TTK’nın 4. maddeleri gereğince usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve iki haftalık sürede başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın HMK 114/2, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi.13/04/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)