Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/170 E. 2022/183 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/170
KARAR NO : 2022/183

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/11/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; bahsi geçen işyerinde, 23.12.2017 tarihinde saat 10:00 sıralarında, personel mağazada iken, işyerinin giriş kapısı üst kısmında bulunan ve 22.03.2013 tarihinde satın alınan … marka klimadan önce yoğun duman gelmiş, akabinde alev şeklinde yanma hadisesi ortaya çıktığını, alevler daha sonra klima üst tarafındaki ahşap pencereye sıçramış ve klimanın plastik aksamının yanması sebebiyle işyerinin içerisini yoğun duman ve is kapladığını, işyeri personeli yangın hadisesine hemen müdahale etmiş, elektrik şalteri kapatılmış yangın tüpü ile de yangın söndürüldüğünü, yangının sönmesinden on dakika sonra itfaiye ekibi gelmiş ve inceleme yaparak yangın raporu tuttuğunu, ayrıca yangın söndürücüden çıkan kimyasalların ısı ile karşılaşması sonucu işyeri beyaz toz ile kaplanmış, klimadan çıkan is ve yangının neden olduğu yoğun duman sebebiyle sigortalı işyeri ve işyeri içerisinde yer alan ürünler de hasarlandığını, dava dışı iş yerinde meydana gelen hasarın giderilmesi için müvekkil şirket nezdinde sigortalı olan … Ltd. Şti.’ye 93.242,29-TL hasar tazminat bedeli ödendiğini, T.T.K 1472.maddesi uyarınca müvekkil şirket dava dışı sigortalının haklarına halef olduğunu, bu nedenle müvekkil şirket tarafından ödenen hasar tazminat bedelinin sorumlulardan rücuen tahsili amacıyla, davalılar aleyhine Çeşme İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası üzerinden İcra takibi başlatıldığını, ancak davalı-borçlular tarafından gönderilen ödeme emrine itiraz edilmiş ve İcra Müdürlüğünce itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, söz konusu icra takip dosyasına davalı-borçlular tarafından yapılmış olan itirazların iptali amacıyla dava şartı olan arabuluculuk yoluna tarafımızca başvurulmuşsa da anlaşmaya varılamadığını, davalıların takip dosyasına yapmış olduğu tüm itirazların haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılacağını, bu nedenle davalıların takip dosyasına vaki borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalının 820 den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; açılan hukuksuz ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/12/2021 tarih, …/… E. …/… K.sayılı kararı ile, dava dilekçesinin Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazıldığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edildiği, dosyaya bakma görevinin Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı sonucu İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’nca dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davanın açıldığı ve görüldüğü Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararını dayanak göstererek Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsiz hale geldiği gerekçesiyle ve 08/12/2021 tarihli gönderme kararı ile dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmektedir.
Davanın ticari dava olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararında, İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin, İzmir İli mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamında; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından Fikri Sınai Haklar Mahkemelerinin yargı alanının belirlenmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan davalarla ilgili olarak yargılamaya devam edilip edilmeyeceği, dosyaların Fikri Sınai Haklar Mahkemelerine devredilip devredilmeyeceği ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığına, davaların açıldığı ve görülmekte olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
04/04/2019 tarihli ilam, somut olaya da ışık tutacak ve uygulanır niteliktedir. Zira, ilama konu yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin karardaki düzenlemenin ayrı bir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olan yerlerde bu nitelikteki davalara anılan mahkemelerin, olmayan yerlerde ise hangi Asliye Hukuk Mahkemesinin göreceğine ilişkin bir yargı yeri belirlemesi kararı söz konusu olup, somut olaya konu 07/07/2021 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararda da mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri dışında 8 ilde daha Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar verilmiş olup, mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri ile birlikte yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı yerleri bulundukları il, ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden ise kararda gösterilen Ağır Ceza Mahkemelerinin yargı çevresi olarak belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesi ancak kanunla mümkün olup, her iki karar yalnız yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin aynı içerikte kararlardır. İlamda, yargı yerleri belirlenmesine ilişkin kararın göreve ilişkin olmadığı, yalnız yargı yeri belirlenmesi kararı niteliğinde olduğu, karardan önceki davaların, açıldığı mahkemede devam etmesine ilişkin direnme kararı veren ilk derece mahkemesinin gerekçesi doğru bulunmuş, kararda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuk ilkelerine atıf yapılarak oluşturulan gerekçe ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlamın gerekçesinde; mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğu konusunda 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının bulunduğu, gönderme kararının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesine aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup yasal düzenleme ile yeni kurulan veya bir başka mahkeme görevlendirilmediği sürece olayın meydana geldiği zamandaki mevcut mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ”Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi; ”Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Somut olayda davanın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen ve karara dayanak yapılan 07/07/2021 tarihli yargı alanının belirlenmesine ilişkin karardan önce 25/11/2019 tarihinde açıldığı dikkate alındığında gönderme kararının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesine, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğuna ilişkin 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararına, mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği ilkesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun somut olaya uygulanır nitelikteki 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamına, ilamın somut olaya uygulanır niteliği olmadığı düşünülse bile ilamda belirtilen yasal düzenlemeler, hukuk ilkeleri ile yargı yeri alanlarının belirlenmesi ile görevli kurumun bu alandaki düzenlemeleri sonucu görülmekte olan davalara ilişkin açık bir yargı yeri belirlenmesi kararı olmaması halinde davaların açıldığı mahkemelerce görülmesine devam edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sair kararlarındaki gerekçelerine, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına uygun olmadığı gibi; 07/07/2021 tarihli kararda, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere görülmekte olan davaların, 01/09/2021 tarihinden itibaren görev verilen Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bunun yanında kararın 07/07/2021 tarihli olduğu ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre; farklı uygulama tarihi belirlenmiş olması ve yalnız yeni mahkemeler kurulmuş olmasının farklı karar ve uygulama tarihini gerektirir bir neden olmadığı dikkate alınarak, kararı vermeye yetkili makamın görülmekte olan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir kararının bulunmaması yanında, iradesinin de bu yönde olmadığı anlaşılmakla, gönderme kararı usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karar verilmiş olup, kararın niteliği, gönderme kararıdır. Mahkememizce verilecek kararın niteliği itibariyle görevsizlik kararı olması mümkün olmayıp gönderme kararının, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olması nedeniyle mahkemesine iadesini amaçlayan kesin nitelikli gönderme kararı olması zorunludur. Bu durumda her iki mahkeme tarafından verilmiş görevsizlik kararları olmamakla birlikte karşılıklı gönderme kararları ortaya çıkmıştır. Davaya hangi mahkemenin devam edeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekli olup, karşılıklı gönderme kararları nedeniyle bu çözümün ilgili mahkemeler tarafından yerine getirilmesi mümkün değildir. Somut olaydaki gönderme kararlarının mahkemelerin görevi ile ilgili olduğu, göreve ilişkin yargısal kararlarla ilgili uyuşmazlığın ancak bir yargı makamı tarafından çözülebileceği, görevle ilgili uyuşmazlıkların Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli Hukuk Daireleri tarafından çözümlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
İş bu dosyanın Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşıldığından, Mahkememizce verilen iş bu karşı görevsizlik kararının istinaf yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi durumunda, dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 22. maddesi gereğince görevli Mahkemenin belirlenmesi amacıyla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Gerekçeli kararın re’sen taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden 2 Hafta Süre içerisinde İstinaf Yolu açık olmak üzere karar vermek gerekmiştir. 25/02/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza