Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/149 E. 2022/385 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/149
KARAR NO : 2022/385

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 18/02/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; davalı şirketin 10 ortaklı bir aile şirketi olup … yılında … tarafından kurulduğunu, 02/02/2020 tarihinde murisleri …’in vefat etmesinden sonra davacıların 14/12/2020 tarihinde şirketin hissedarları olduğunu, şirket adına çok sayıda kayıtlı taşınmaz olup, murislerin …’ten kalan bu taşınmazlardaki hisseleri dışında başkaca bir geçim kaynağı olmayan müvekkillerinin, diğer maliklerle anlaşamamaları neticesinde söz konusu taşınmazlarla ilgili 01/11/2021 tarihinde İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı ve İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyaları ile görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davalarını açtıklarını, dava konusu taşınmazlar arasında … Pastanesi’nin de bulunduğu taşınmazın yer aldığını, diğer hissedarların İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, şirketin sevk ve idaresinin … tarafından yapıldığını, …’in müvekkillerini yönetimin dışına attığını, murislerinin vefatından sonra müvekkillerine karşı sistematik kötü davranışların devam ettiğini, basiretli bir tüccar gibi davranma geleneğinin, ticari örf ve adetlerin, teamüllerin, ticari ahlak yok sayılmak suretiyle ayaklar altına alındığını, şirketler hukukuna hakim olan eşit işlem ilkesine göre şirket yapılanmasının ortaklar bakımından eşit haklar içerecek şekilde yapılanması gerektiğini, genel kurul toplantısında alınan kararların ticari örf ve adetler, teamüller ve ticari ahlak ile bağdaşmadığını, yapılmak istenenin müvekkilinin bir kısım haklarını yok etmek olduğunu, TBK’nun 19 ve 20. maddeleri hükümleri gereğince de kararların geçersiz olduğunun tespitinin elzem bulunduğunu, çoğunluğu elinde bulunduran ortakların, haklarını kötüye kullanarak azınlığı ve tek tek ortakların çıkarlarını ihlal edecek nitelikte olması halinde dürüstlük kuralına aykırı alınan kararların iptal edilmesi gerektiğini, TTK’nun 245. maddesinde haklı sebebin sınırlarının çizmeye çalışıldığını, genel kurulda söz alan ortakların iddialarının tamamen soyut ve mesnetsiz olduğunu, müvekkillerinin ortaklığın giderilmesi davalarını kötü niyetli olarak değil diğer ortaklarla maddi konularda anlaşamamaları nedeniyle açtıklarını, bu durumun tabi hakları olması yanında haklı sebep olarak Kanunda sayılmadığını, müvekkillerinin herhangi bir şahsa veya emlakçıya … Pastanesinin satılacağını kesinlikle söylemediği, bu konuda bir ilan vermediklerini bildirmiş, davalı şirketin 13/02/2022 tarihli olağan genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; iptal davası için dava açan ortağın ilgili karara red oyu vermesi ile muhalefet şerhinin toplantı tutanağına geçirmesinin dava şartı olduğunu, alınan kararlardan sonra kanuna uygun şekilde davacı tarafça muhalefet şerhinin bildirilmemesi nedeniyle iptal davası açma haklarının bulunmadığını, bunun yanında davacıların evet oyu verdiği ve çekimser kaldığı kararların olmasına rağmen hangi kararı dava ettiklerinin anlaşılamadığını, dava dilekçesinden genel kurul tutanağının 8.maddesinde alınan kararın dava edildiğinin anlaşıldığını, alınan kararın dava için verilen yetki kararı olup, dava açılması halinde, davayı görecek mahkemenin değerlendirip karar verecek olması nedeniyle bu aşamada dava açmanın yersiz ve hukuken mümkün olmadığını, genel kurul toplantısının kanuna uygun yapıldığını, dava dilekçesindeki, senaryo oynanmak istenen son perde, davacılara karşı sistematik kötü davranışlar, tek erkek olmanın sağladığı avantaj ve ticari ahlakın yok sayılmak suretiyle ayaklar altına alındığı şeklindeki asılsız ve hakaretamiz iddiaların gerçek dışı ve samimiyetsiz olduğunu, genel kurulda alınmış olan ortaklıktan çıkarma davası açılması hususunda müdürlere yetki verilmesine ilişkin kararın, ne denli haklı olarak alınmış bir karar olduğunu teyit ettiğini, davacıların murisi …’ten kaynaklanan olumsuz gelişmelerin müvekkili şirkete, şirket ortaklarına ve şirketin marka değerine olağanüstü zarar verdiğini, davacılar dışındaki diğer ortakların şirketin ayakta kalmasını temin ettiklerini, davacıların gelişmeleri bilmelerine rağmen, aralarında imalathane nitelikli dükkanların da bulunduğu taşınmazların satışı için ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, anlaşma tekliflerine kayıtsız kaldıklarını, davacıların amacının hak aramak değil, müvekkili şirkete ve ortaklara/aile bireylerine zarar vermek kasdı ile yapılmış olan girişimler olduğunu, her kararın şirketin ve şirket ortaklarının menfaatlerinin korunması amacıyla alınmış hukuka uygun kararlar olduğunu bildirmiş, davanın usulden ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacıların ortağı olduğu davalı şirketin 13/02/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısı gündeminin sekizinci maddesi ile alınan kararın iptali istemine ilişkindir.
Davalı tarafça, dava konusu karar için, davacıların muhalefet şerhlerini tutanağa yazdırmamaları nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi talep edilmiş ise de; dava konusu karar için, davacıların temsilcileri tarafından karara karşı red oyu kullanılmakla birlikte oylamanın ardından muhalefet şerhi yazdırılmamış ise de; kararın, haklı sebepler nedeniyle davacıların ayrılma paylarının ödenerek şirketten çıkarılmaları için dava açılması konusunda şirket müdürlerine yetki verilmesine ilişkin olduğu, kararın bu niteliği ile davacı ortakların bizzat şahsi menfaatlerine ilişkin bulunması nedeniyle toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşmelerinin gerekmediği ve bu yöndeki özel dava şartının aranmayacağı anlaşılmakla; davalı vekilinin aksi yöndeki iddiası haklı görülmemiştir.
Dava, yasal süre içerisinde açılmıştır.
13/02/2022 tarihinde yapılan 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018, 2019, 2020, 2021 mali yılları olağan genel kurul toplantısına ilişkin tutanağının 8. maddesinde; gündemin 8.maddesi gereği davacıların haklı sebepler dolayısıyla hisse karşılıklarının ödenerek şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması konusunda müdürlere yetki verilmesi konusu görüşülmüş, ortaklardan bir bölümünün ve davacıların temsilcilerinin beyanlarından sonra yapılan oylamada, davacıların red oyuna karşılık katılan diğer bütün ortakların kabul oyu ile kararın oy çokluğu ile kabulüne karar verilmiştir.
TTK’nun 621(1/h) maddesinde; bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması konusunda alınacak genel kurul kararlarının temsil edilen oyların en az 2/3’ünün ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği düzenlenmiştir.
Davalı şirkete ait ana sözleşmede; ortakların haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin bir düzenleme ve özel bir nisap öngörülmemiş, ana sözleşmenin kanun hükümler başlıklı 18.maddesinde; ana sözleşmede bulunmayan hususlar hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kararlaştırılmıştır.
Davalı şirketin ortaklık yapısı ve ortakların pay oranları ile genel kurul tutanak örneği dikkate alındığında; genel kurulda bütün ortakların temsil edildiği, davaya konu kararın TTK’nun 621. maddesinde aranan oy oranına uygun olarak alındığı, taraflarca da tartışmasız olup, karar nisabının sağlanması konusunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı taraf, kararın, kanunla ana sözleşmeye değil dürüstlük kuralına ve eşitlik ilkesine aykırı olarak alındığı iddiasındadır.
Genel kurul kararlarının kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olması halinde geçersizliği veya iptali mümkündür.
Davaya konu kararın, kanun ve ana sözleşmeye aykırı alınmaması karşısında objektif dürüstlük kurallarına aykırı olarak alınıp alınmadığı üzerinde tartışılması gerekmektedir.
Kararın, objektif dürüstlük kurallarına aykırı olarak alınıp alınmadığı yönünden yapılacak incelemenin, mahkememizdeki davanın genel kurul kararının iptali istemli olup, ortaklıktan çıkarılma talepli dava niteliğinde bulunmadığı, bu nedenle ortaklar tarafından dile getirilen iddiaların doğruluğunun araştırılmasının bu davanın konusu olmadığı gibi iddiaların doğru olup olmadığı ve haklı sebep niteliğinde bulunup bulunmadığı konusunda da bir değerlendirme yapılmasının ancak açılacak ortaklıktan çıkarma davasında mümkün olabileceği, bu dava kapsamında yalnız açıkça haksız, eşitlik ilkesine aykırı, objektif iyi niyet kurallarına uygun olmayan sebeplerle veya gerekçesiz, nedensiz ve kötü niyetli olarak karar alınıp alınmadığı çerçevesi içinde değerlendirilmesi ile sınırlı olmalıdır. Bu nedenle taraflarca, karşılıklı olarak, karar alınmasına gerekçe olan ortaklıktan çıkarma haklı sebepleri konusunda tanık deliline dayanılmış ise de karşılıklı iddiaların ortaklıktan çıkarma hükümleri açısından haklı sebep niteliğinde olup olmadığı ve gerçekliğinin bulunup bulunmadığının, ancak bu nitelikteki bir davada değerlendirilmesinin mümkün olması karşısında ileri sürülen iddiaların esasının, kararın iptali davasında incelenmesinin mümkün bulunmadığı göz önünde tutularak taraflarca bildirilen tanıkların dinlenmesine ve bu çerçevede başkaca delillerin toplanmasına gerek görülmemiştir.
Taraflarca sunulan ve bildirilip mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin tüm ortaklarının, ortak murisi … tarafından kurulup miras yolu ile mevcut ortaklara geçtiği, aile şirketi niteliğinde olduğu, ortak muris tarafından edinilen çok sayıda taşınmazın miras payları oranında tüm ortaklara ait olduğu, bütün mirasçılar yönünden ortaklık ilişkisi devam etmesine rağmen davacıların İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açtıkları, buna karşın ortak … tarafından İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında davacılara karşı tapu iptal ve tescil davasının açıldığı, bu davalar derdest iken davaya konu genel kurul toplantısının yapıldığı, tutanakta davaya konu kararla ilgili söz alan ortakların, davacıların şirketin zor zamanlar yaşadığı bir dönemde şirketin faaliyetinin olduğu pastanenin ve üretimin yapıldığı dükkanların bulundukları taşınmazların satışını isteyerek ve dile getirdikleri diğer nedenlerle şirkete zarar verdikleri düşüncesinde bulunduklarını beyan ettikleri ve davacılar dışındaki bütün ortakların davacıların ortaklıktan çıkarılması için şirket müdürüne yetki verilmesi konusunda kabul oyu kullandıkları, alınan kararın açıkça haksız, eşitlik ilkesine aykırı, objektif iyi niyet kurallarına uygun olmayan sebeplerle veya gerekçesiz, nedensiz ve kötü niyetli olarak alındığına dair dosyada bir delil toplanmaması nedeniyle objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, davacılar dışındaki diğer bütün ortakların, davacıların şirketin zararına davranışlarda bulunduğu düşüncesinde ve iddiasında olarak karar aldıkları göz önünde tutularak; davaya konu kararın, TTK’nun 621.maddesi ile şirket ana sözleşmesinin 18.maddesi hükümlerine uygun olduğu gibi objektif iyi niyet kurallarına aykırı olarak alınmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harcın peşin alınması nedeniyle başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı taraf yararına AAÜT’nin 2. kısım 2. bölümü uyarınca takdir edilen 5.100,00TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve davalı tarafça başkaca yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak; bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza