Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/144 E. 2022/350 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2022/144
KARAR NO : 2022/350

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2022
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İzmir ili içerisinde gıda ve gıda ürünleri ticareti işi ile iştigal ettiğini, davalının müvekkilden gıda ürünleri almış olup, bu alımdan kaynaklı olan bir kısım fatura bedellerini müvekkile ödemediğini, borca konu fatura borçluya tebliğ edildikten sonra alıcı tarafça yasal sekiz günlük süre içerisinde itiraz edilmeyen faturanın içeriğinin alıcı tarafından kabul edilmiş sayılacağı, davalı borçlunun gerek icra takibine itiraz, gerekse eldeki davaya cevap dilekçesinde fatura münderecatına yasal sürede itiraz ettikleri yönünde bir savunma getirmediği gibi faturanın davacının yaptığı işin karşılığı olmadığına ilişkin bir itirazda da bulunmadığını, işin karşılığının götürü olarak belirlendiğini, itiraz etmediğinden münderecatını kabul etmiş sayılacağını belirterek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL alacağın müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetki itirazı bulunduğunu, İzmir Ticaret Mahkemelerinin yetkisiz olup, yetkili mahkemenin Balıkesir Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafça kötü niyetli ve haksız bir şekilde İzmir … İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhine 103.723,12 TL alacağa ilişkin olarak takip başlatıldığını, müvekkili tarafından takibe itiraz edilerek takibin durduğunu, müvekkilinin davacı şirketten almış olduğu malların bedelini belli aralıklarla davacı şirketin banka hesabına eft yoluyla ödediğini, bir kısmını da elden ödediğini, bu durumun şahitlerle ve banka dekontlarıyla da sabit olduğunu belirterek davanın öncelikle usule ilişkin yetki itirazları doğrultusunda reddine, aksi takdirde esastan reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür. Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107. maddesinde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesinde davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Sayılı yasal düzenlemeler karşısında davanın açıldığı tarih itibariyle alacak miktarının tartışmasız veya açıkça tam ve kesin olarak belirlenebildiği ya da belirlenebilmesi için gereken verilerin mevcut olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılmasında alacaklının hukuki yararı bulunmayacağı, basiretli tacir gibi davranma yükümü bulunan davacının kestiği faturaların miktarını bildiği, defter ve kayıtlarından kesin tespit edebildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/ 1377 E-2019/7982 K. sayılı ve 2019/ 1155 E-2019/ 7914 K. sayılı ilamlarında ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde belirsiz alacak olarak açılamayacak davaların kısmi dava olarak da açılamayacağı kabul edilmiş olup, eldeki davaya konu alacak da belirsiz bir alacak olmadığı halde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak alacağın tahsili talep edildiği, bu durumun tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde de bulunmadığı, davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. 1-h. Fıkrası gereği davayı belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararının bulunmadığı değerlendirildiğinde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin olarak alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 2.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır