Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/112 E. 2023/42 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/112
KARAR NO : 2023/42
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİH İ : 04/02/2022
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca 30/08/2021 tarihinde davalı …’a ait sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araç sürücüsünün kazada asli ve tam kusurlu olduğunun, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı aracın masrafının Almanya’da bulunan motorlu araç bilirkişisi … tarafından düzenlenen 07/09/2021 tarihli rapor ile aracın total pert olduğu kabul edilerek müvekkili nezdinde gerçekleşen gerçek zararın aracın rayiç değerinden hurda değerinin düşülmesi sonucu 9.400,00-EUR olarak belirlendiğini, davalı sigorta tarafından 01/02/2022 tarihinde 43.000,00-TL ödeme yapıldığını, bu bedelin yabancı para kur karşılığının 2.863,40-EUR olduğunu, müvekkilinin bakiye zararının 6.536,60-EUR olduğunu, davalı sigorta şirketinin 16/12/2021 tarihinde temerrüte düştüğünü, sorumlu olduğu 43.000,00-TL’lik teminat limiti bakımından 01/02/2022 tarihinde ödeme yaptığını ancak temerrüt tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen sürece alacağa faiz işlediğini, davalı sigorta şirketinin 434,98-TL tutarındaki bu faizden sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.536,60-EUR maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline, 434,98-TL tutarındaki faiz alacağının davalı sigorta şirketinden tahsiline, müvekkili tarafından bilirkişiye ödenen 595,00-EUR’un davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının huzurdaki davada dava açma hak ve ehliyetine sahip olmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca davaya konu talebin trafik sigortası genel şart teminatı kapsamında olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve bakiye poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu limitin 43.00,00-TL olduğunu, müvekkili tarafından davacıya 01/02/2022 tarihinde 43.000,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin temerrüte düşmediğini belirterek davacının faize ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-… Arabuluculuk Bürosunun 2021/6934 Dosya 2021/130914 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
4-30/08/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-Bilirkişi heyetinin 10/10//2022 havale tarihli raporları,
8-Bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli ek raporları,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 30/08/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı sigorta şirketi tarafından 01/02/2022 tarihinde yapılan 43.000,00-TL ödemenin ödeme tarihindeki kur karşılığı 2.863,40-EUR bedelin temerrüt tarihi 16/12/2021 ile ödeme tarihi 01/02/2022 tarihi arasında geçen 47 gün açısından işleyen 434,98-TL faiz bedelinin ise davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi, davacı tarafından ödenen 595,00-EUR bilirkişi ücretinin ise yargılama giderleri arasında değerlendirilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Noterler Birliğine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketine müzekkere yazılarak, davalı … T.C. kimlik numaralı …’a ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu 30/08/2021 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … T.C. kimlik numaralı … tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesinin, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evraklarının, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyasının ve varsa davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtların eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı … vekilinin yetki ilk itirazının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirlendiği, yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında davalı sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde birden fazla davalının olduğu davalar açısından davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda davalı … Sigorta Anonim Şirketinin … Bölge Müdürlüğünün … İlinde bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 30/08/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, hasar dosyası, ödeme evrakları, dava konusu araca ait yurt dışı tamirat evrakları, dava konusu aracın emsallerine ilişkin ilan suretleri ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 30/08/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar nedeniyle zarar bedelinin, yurt dışı tamirat evraklarının dava konusu trafik kazası ve hasar ile uyumlu olup olmadığı, araç açısından pert total işlemi uygulanması gerekip gerekmediği, bu kapsamda aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değeri ile sovtaj bedelinin ne kadar olduğu, tamirat bedellerinin ve ekspertiz ücreti bedelinin yabancı ülke piyasa koşullarına göre makul olup olmadığının da değerlendirilmesi suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 10/10/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak; dava konusu kazanın oluşumunda; davalı sürücü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/c ve 52/a-b maddelerini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna tamamen hatası ile etken olduğunu, davacı sürücü …’ın kazanın oluşumunda atfedilecek her hangi bir hatası ve kural ihlali görülmediğini, davaya konu … plakalı 2012 model MERCEDES BENZ E-300 CDI 3.00 Litre, 170 KW aracın onarım masrafının Almanya koşullarında orijinal parça ve işçilik dahil olmak üzere KDV dahil 25.296,47-EUR olduğunu, ancak; davaya konu aracın onarım miktarının 25.296,47-EUR olması, aracın yapılan piyasa araştırması neticesinde rayiç değerinin 17.500,00-EUR olması, aracın yapılan piyasa araştırması neticesinde sovtaj değerinin 8.600.00-EUR olması nedenleriyle, aracın onarım bedelinin, rayiç değerini aşması nedeniyle mevcut Yargıtay kararları doğrultusunda değerlendirildiğinde onarımının ekonomik olmayacağını, bu nedenle pert-total işlemine tabi tutulması gerektiğini, pert-total işlemine tabi tutulduğunda gerçek zararının rayiç değeri (17.500,00-EUR) ile sovtaj değeri (8.600,00-EUR) farkı miktarı 8.900,00-EUR olduğunu, tespit edilen 8.900,00-EUR’dan, davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin 01.02.2022 tarihinde yaptığı 43.000,00-TL ödemenin karşılığı 2.863,40-EUR düşüldüğünde, (8.900,00-EUR-2.863,40-EUR) kalan bakiye zararın 6.036,60-EUR olduğunu, davaya Onarım bedeli dışında, kdv dahil toplam 595,00 EUR bilirkişi rapor ücreti (hasar tespit ekspertiz raporu) olduğu, Almanya koşullarında hasar tespit/ekspertiz/bilirkişi rapor ücretlerinin genel olarak 400,00-EUR ile 1.100,00-EUR arasında olduğunu, davaya konu aracın bilirkişi ekspertiz ücretinin Almanya koşullarında makul bir değer olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin bilirkişi heyetinin 10/10/2022 havale tarihli raporlarına karşı itirazlarının, itiraz dilekçesine konu edilen hususların hukuki değerlendirmeye muhtaç konulara ilişkin olduğu anlaşılmakla, esas hakkındaki hükümle birlikte mahkememizce değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda dosyanın 10/10/2022 havale tarihli raporu tanzim eden bilirkişi heyetine tevdi ile davacı vekili ile davalı … vekilinin itirazları ayrı ayrı ve açık bir şekilde gerekçelendirilmek suretiyle değerlendirilerek düzenlenecek ek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 19/12/2022 havale tarihli ek raporlarında sonuç olarak; taraflarca yapılan itirazların kök raporda hali hazırda ayrıntılı ve örneklemeli açıklanmış konu ve hususlar olduğu, yine de dosyanın yeniden tetkiki, tarafların itirazlarının değerlendirilmesi neticesinde, kök rapordaki görüş kanaat ve tespitlerinde yukarı kısımda ve kök raporda açıklanan sebep ve gerekçelerle bir değişiklik olmadığını mütalaa etmişlerdir.
Davacı vekilinin bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli ek raporlarına karşı beyan ve itirazlarının, dilekçenin somut bir itiraz barındırmadığı anlaşılmakla; davalı … vekilinin bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli ek raporlarına karşı itirazlarının, raporun alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edildiği, davacıya ait aracın yolun ortada bulunup bulunmamasının arkadan çarpma suretiyle gerçekleşen trafik kazası açısından davacı aleyhine kusur atfını gerektirir bir durum olmadığı, … plakalı araç sürücüsünün önünde trafik ışıklarında duraklar vaziyette bulunan … plakalı araca arkadan çarpması neticesiyle gerçekleşen trafik kazasında %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait aracın rayiç değeri ve netice itibariyle hasar onarım bedelinin bilirkişi tarafından Almanya ülkesinde mevcut olan serbest piyasa araştırması yapılarak ve araştırma sonuçlarına raporda somut bir şekilde yer verilmek suretiyle belirlendiği anlaşılmakla; davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli ek raporlarına karşı beyan ve itirazlarının, dilekçenin somut bir itiraz barındırmadığı anlaşılmakla ayrı ayrı reddine karar erilmiştir.
Davalı …’ın dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın maliki ve sürücüsü olduğu gözetildiğinde, bahsi geçen davalının haksız fiil tarihi olan 30/08/2021 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü izahtan varestedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının 30/11/2021 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 13/12/2021 tarihinde vuku bulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa 01/02/2022 tarihinde 43.000,00-TL tutarında ödemede bulunulduğu, temerrüt tarihi ile ödeme tarihi arasında 51 gün olduğu, bu çerçevede mahkememizce yapılan hesaplama neticesinde (43.000,00-TL*9*51/36500) talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin 540,74-TL olduğu gözetilerek, davacı tarafça sigorta şirketi yönünden talep edilen işlemiş faiz talebinin makul ve yerinde olduğu kanaatine varılmış ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde, arabuluculuk vekalet ücretinin hüküm altına alınması talep edilmiş ise de, yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin arabuluculuk taraf vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında davalılardan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, … Arabuluculuk Bürosunun 2021/6934 Dosya 2021/130914 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 30/08/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, bilirkişi heyetinin 10/10//2022 havale tarihli raporları, bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli ek raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 30/08/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı sigorta şirketi tarafından 01/02/2022 tarihinde yapılan 43.000,00-TL ödemenin ödeme tarihindeki kur karşılığı 2.863,40-EUR bedelin temerrüt tarihi 16/12/2021 ile ödeme tarihi 01/02/2022 tarihi arasında geçen 47 gün açısından işleyen 434,98-TL faiz bedelinin ise davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi, davacı tarafından ödenen 595,00-EUR bilirkişi ücretinin ise yargılama giderleri arasında değerlendirilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … yabancı plaka sayılı aracı ile Kütahya-… Devlet yolunu takiben seyir halinde otogar kavşağına gelip istikametine yanan kırmızı ışıkta durduğu esnada, aracının sağ arka kısımlarına, arkasından gelen davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucunda meydana geldiği, kazanın arkadan çarpma şeklinde meydana geldiği gözetildiğinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait … plakalı araçta oluşan hasar meydana geldiği, meydana gelen hasarın onarım bedelinin 25.296,47-EUR olduğu, aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değerinin 17.500,00-EUR olduğu, sovtaj değerinin ise 8.600.00-EUR olduğu, aracın onarım bedelinin, rayiç değerini aşması sebebiyle onarımının ekonomik olmadığı, bu kapsamda hasar bedelinin aracın rayiç değeri ile sovtaj bedeli arasındaki fark olan 8.900,00-EUR olduğu, davalılardan … Sigorta Anonim Şirketi tarafından 01.02.2022 tarihinde yapılan 43.000,00-TL ödemenin karşılığı 2.863,40-EUR mahsup edildiğinde bakiye hasar bedelinin 6.036,60-EUR olduğu, davacı tarafça talep edilen ekspertiz ücret bedelinin makul olduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının 30/11/2021 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 13/12/2021 tarihinde vuku bulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa 01/02/2022 tarihinde 43.000,00-TL tutarında ödemede bulunulduğu, temerrüt tarihi ile ödeme tarihi arasında 51 gün olduğu, bu çerçevede mahkememizce yapılan hesaplama neticesinde (43.000,00-TL*9*51/36500) talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin 540,74-TL olduğu gözetilerek, davacı tarafça sigorta şirketi yönünden talep edilen işlemiş faiz talebinin makul ve yerinde olduğu, davalı …’ın dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın maliki ve sürücüsü olduğu gözetildiğinde, bahsi geçen davalının haksız fiil tarihi olan 30/08/2021 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, açıklanan gerekçeler dahilinde davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Hasar bedeline yönelik maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 6.036,60-EUR maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 30/08/2021 tarihinden itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Türk Lirası karşılığının, davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, 500,00-EUR hasar onarım bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-İşlemiş faiz bedeli talebinin KABULÜNE, 434,98-TL işlemiş faiz bedelinin davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 8.399,78-TL karar ve ilam harcından, 1.721,02-TL peşin harç ile mahsubu ile bakiye 6.678,76-TL karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,00-TL elektronik tebligat, 31,00-TL tebligat, 27,75-TL posta masrafı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 12.120,15-TL (595,00-EUR x 20,37,-TL (26/01/2023 M.B. Efektif Satış)) Almanya bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 13,458,90-TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 19.444,83-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 434,98-TL nispi vekalet ücretinin davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı vekilinin arabuluculuk faaliyetine ilişkin vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinin reddine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2023

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.