Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1038 E. 2022/1059 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1038 Esas
KARAR NO : 2022/1059
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin mal tedarik etmiş olduğu firmalar ile bankacılık sektöründe DBS denilen doğrudan borçlandırma sistemi ile çalıştığını, bu sistemin yaygın bayi ve satış teşkilatına sahip firmaların, mal ve hizmet satışı gerçekleştirdikleri bayi ve distribütörlerden olan alacaklarının, bayi lehine tahsis edilen kredi limiti kadar garanti kapsamına alınması ve otomatik olarak bayi hesaplarından ana firma hesabına transfer edilmesini sağlayan otomatik tahsilat sistemi olduğunu, bu sistemde davalı banka şubesi nezdinde müvekkili şirket lehine 4.000.000,00 TL kadar bir kredi limiti tahsis edilip, müvekkili şirketin bu krediyi 4-5 tedarikçi firmaya tanımladığını, ayrıca, müvekkili şirkete 500.000,00 TL limitli bir ticari kredi kartının da verildiğini, süreç içerisinde davalı bankanın, davalı şube müdürü ile davalı banka çalışanının müvekkili şirket yetkilileri ile 2018 yılı başlarında yaptıkları görüşmede müvekkili şirket lehine doğrudan borçlandırma sistemi kapsamında tahsis edilen krediden dolayı bankanın zarar ettiğini, doğrudan borçlandırma sisteminden yapılan ödemelerin müvekkili şirket tarafından günü gününe geri ödendiğini, bu nedenle doğrudan borçlandırma sitemi adı altında banka tarafından yapılan ödemelere faiz işlenmesine olanak verilmediğini, bu yüzden bankanın zarara uğradığını ve bankanın bu zararına karşılık olmak üzere o yıl için 10.000,00 TL ödenmesi talebinde bulunduklarını, müvekkili şirket yetkililerinin ödemenin belgelendirilmesi halinde bu konudaki talebi karşılayabileceklerini belirttiklerini, ancak davalı banka yetkilileri olan gerçek kişi davalıların ödemeye karşılık herhangi bir belge veremeyeceklerini beyan edince, davalı banka yetkililerinin bünyelerindeki müvekkili şirket lehine doğrudan borçlandırma kapsamında tahsis etmiş oldukları kredinin kapatılmasını istediklerini, davalıların bu isteği karşısında şirket yetkililerinin iki üç gün içerisinde gerekli tüm ödemeleri yaparak bu krediyi kapattıklarını ve kredi kartını iptal ederek davalı bankanın POS cihazlarını da iade ettiklerini, müvekkili şirketin banka nezdinde bulunan kredi, kredi kartı ve diğer tüm hesaplarını kapatmasından sonra davalı bankanın Nakit Yönetim Operasyon biriminden … tarafından, müvekkili şirketin bünyelerinde doğrudan borçlandırma sistemi kapsamında limit tanımladığı tedarikçi şirketlere “Bankamız kredi prensipleri doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda alınan karar gereği, … nolu bayinin limiti İPTAL edilmiştir.” şeklinde e-mail atıldığını, tedarikçi şirketlerin kaygıya kapılarak banka nezdindeki limitlerinin neden iptal edildiğini sorduklarını ve müvekkili şirketin finansal bir sorun ve sıkıntı yaşayıp yaşamadığı noktasında şüpheye kapıldıklarını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkililerinin, davalı gerçek kişiler ile görüşerek bu bilgilendirmenin yanlış olduğunu, bilgilendirmeye bakıldığında finansal sorunlar yaşayan bir firma anlaşıldığını, tedarikçi firmalar nezdinde zor duruma düştüklerini ve bu durumun düzeltilmesini talep ettiklerini, görüşme sonrasında ilk maili atan kişinin tedarikçi firmalara göndermiş olduğu “İptal işlemi, müşterinin finansal yapısındaki bir problemden kaynaklı olarak değil, şubesiyle bankamız kredi koşullarında anlaşmaya varılamadığı için yapılmıştır.” şeklindeki yeni bir e-mail ile bu durumu düzeltme yoluna gittiğini, davalı bankanın en son 03.04.2019 tarihinde müvekkili şirket ile ticari ilişki içerisinde olduğu tedarikçi firmalar tarafından … Nakit Yönetim Ürünleri biriminden kendilerine gönderilen 03/04/2019 tarihli e-maili müvekkili şirket yetkilileri ile paylaşıp alacaklarını alabilme konusunda endişe yaşadıklarını, bunun üzerine, müvekkili şirket yetkililerinin davalı … ile görüştüklerini, davalı …’in görüşmede bünyelerindeki müvekkili şirkete ait tüm limitlerin kapalı olduğunu, bir yılı aşkın bir süredir müvekkili şirketin kendileri ile çalışmadığını teyit ettiğini, ancak tedarikçi firmalara gönderilen e-mailin müvekkili şirketin bünyelerinde “Yakın İzleme”de olması nedeniyle gönderildiğini ifade ettiğini ve herhangi bir düzeltme yapamayacaklarını belirterek müvekkili şirketin istediği her yere başvurmakta serbest olduğunu ifade ettiğini, müvekkili şirketin 2018 yılı mart ayından sonra davalı banka ile aktif bir çalışması kalmadığı gibi, davalı bankanın, müvekkili şirketten kaynaklı herhangi bir riski de bulunmadığını, buna rağmen, davalı bankanın tüm bankacılık kurallarını bir kenara atmak suretiyle müvekkili şirketi yakın izlemeye alarak başka bankalar nezdinde DBS kapsamında kullanılan krediden kaynaklı banka şubelerinin kendi yanlış ve ihmallerinden kaynaklanan bir iki günlük 1.000,00 TL ve 6.000,00 TL’lık faiz ödemesi gecikmesi nedeniyle yukarıda belirtildiği şekilde tedarikçi firmalara e-mail atmasının 30-35 yıllık ve çok büyük ticaret hacmine ve çok büyük büyüme potansiyeline sahip müvekkili firmayı her anlamda zora düşürdüğünü, davacının kredibilitesi ve itibarı ile oynandığını, davalı bankanın, müvekkili şirketi tedarikçi firmalara finansal sorunlar yaşayan bir firmaymışçasına bildirimde bulunmasının, Bankacılık Kanununa muhalefet etmek, görevi ihmal etmek, görevi kötüye kullanmak suretiyle müvekkili firmanın ticari sırlarını ifşa ettğini, müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini ve müvekkil şirkete kasten zarar vermek ve adeta davalı banka şubesinin müdürü ve personeli davalı gerçek kişilerin kendileriyle çalışmayan müvekkili şirketi cezalandırmak ve gözdağı vermek istediklerini, yaptıkları suç duyurusu üzerine, davalı gerçek kişiler hakkında “Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi veya Belgeleri Açıklamak” suçundan cezalandırılmaları amacıyla İzmir 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … e. sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkili şirketin davalıların yazışmalarından sonra mal tedarikinde güçlükler yaşadığını, alacaklarını almak konusunda endişe yaşayan tedarikçi firmaların müvekkili şirkete mal vermekte sorun çıkardıklarını ve müvekkili şirketin mal alım limitini hatırı sayılır düzeyde düşürdüklerini, tüm bu yaşananların müvekkili şirketin çok ciddi bir şekilde itibarını sarstığını ve maddi ve manevi kayıplar yaşamasına sebebiyet verdiğini bildirmiş, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500.000,00 TL manevi tazminat ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın 03.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirket ile davalı banka arasında düzenlenen DBS denilen doğrudan borçlandırma sistemi ve kredi kartı sözleşmelerinden kaynaklanan hesapların kapatılmasından sonra bu hesaplarla ilgili davalı banka ve davalı çalışanları tarafından yapılan işlem ve yazışmalar nedeni ile davacının ticari itibarının zarar gördüğü iddiası ile oluştuğu iddia edilen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nun (4-1/a-f) maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle dava, mutlak ticari dava niteliğindedir.
Dava, uyap sistemi üzerinden açılmış, dava dilekçesi “İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi Sayın Hakimliğine” hitaben düzenlenmiş, dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
30/11/2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 15/12/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararında TTK’nun 4.maddesinin (1) fıkrasının (f) bendinden kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere altı veya daha fazla ve on mahkemeden az asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde altı numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesine ve bu nitelikteki davaların belirlenen altı numaralı mahkeme tarafından görülmesine karar verilmiştir.
Davanın, TTK’nun 4.maddesinin (1) fıkrasının (f) bendinden kaynaklanan DBS nitelikli kredi sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesine bağlı olarak davalı banka ve çalışanları tarafından yapıldığı iddia edilen yazışma ve eylemler nedeni ile doğan maddi ve manevi zararın tazmini istemli olduğu, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile Hakimler ve Savcılar Kurulu kararı nedeniyle ve davanın açıldığı tarih itibariyle mahkememizin bu nitelikteki davada görevsiz olup görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olan İzmir 6 Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, yasal düzenlemenin Resmi Gazete’de yayınlanıp duyurulması nedeniyle davacı tarafın bu düzenlemeye uygun olarak dava dilekçesini İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben düzenlenmesi gerekmesine rağmen yalnız Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığına hitaben düzenlediği İhtisas Mahkemesi olarak seçilen mahkemeler ile İhtisas Mahkemesi olmayan mahkemeler arasındaki iş bölümünün göreve ilişkin olup mahkememizce verilecek kararın görevsizlik kararı niteliğinde olduğu dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, dosyanın uyuşmazlığa ilişkin yargılamayı yapmakla görevli İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Görevli mahkemenin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza