Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/934 E. 2022/666 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/934
KARAR NO : 2022/666

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 08/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmaya ait … plakalı araç ile malikinin davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi olan sürücüsü davalı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğunu, müvekkiline ait araçta hasar meydana geldiğini ve araçta değer kaybı meydana geldiğini, değer kaybı zararının karşılanması amacıyla sigorta şirketine başvurulduğunu ancak sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, ayrıca müvekkilinin aracın tamir süresi boyunca araçsız kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00-TL değer kaybının tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile 10,00-TL ikame araç bedelinin sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini, ayrıca 1.080,00-TL arabuluculuk taraf vekalet ücretinin yargılama gideri olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı …’un cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı… Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava konusu hasar ilişkin olarak davacı tarafından yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını ve davacıya 13/07/2021 tarihinde hasar bedeli olan 3.166,08-TL ve 569,89-TL ödeme yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki olduğu … plakalı aracı 29/12/2020 tarihinde dava dışı … Ticaret Limited Şirketine uzun süreli olarak kiralandığını, kazanın bu süreçte meydana geldiğinden kiracının “işleten” olarak sorumlu olduğunu, davanın dava dışı … Ticaret Limited Şirketine ihbarını talep ettiklerini, taraflarına yöneltilmesini kabul etmemek kaydıyla müvekkili şirkete ait aracın sürücüsün dava konusu kazada kusurlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’un davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı …’a ait vukuatlı nüfus aile kayıt örneği,
3-Davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalı… Sigorta Şirketine nezdinde davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 24/05/2021 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
5-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
6-27/01/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
7-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
8-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
9-Davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında tanzim olunan 29/12/2020 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi,
10-Trafik alanında uzman bilirkişi ve otomotiv alanında uzman bilirkişi heyetinin 26/04/2022 havale tarihli raporu,
11-Otomotiv alanında uzman bilirkişinin 29/06/2022 havale tarihli ek raporu,
12-Davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli ıslah dilekçesi,
13-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 24/05/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan değer kaybının, aracın makul tamirat süresinin ve tamirat süresince edinilebilecek ikame araç bedelinin ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan değer kaybı bedeli ve ikame araç bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek değer kaybı bedelinin davalılar …, … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen, ikame araç bedelinin ise davalılar … ve … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı… Sigorta Şirketi vekilinin yetki ilk itirazının, davaya konu uyuşmazlığın, 24/05/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan değer kaybının, aracın makul tamirat süresinin ve tamirat süresince edinilebilecek ikame araç bedelinin ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan değer kaybı bedeli ve ikame araç bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek değer kaybı bedelinin davalılar …, … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen, ikame araç bedelinin ise davalılar … ve … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tazmini ile davacıya verilmesi talebine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceğinin düzenlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda dava konusu 24/05/2021 tarihli trafik kazasının İzmir İli, Buca ilçesinde meydana geldiği, bununla beraber zarar gören sıfatını haiz davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yerleşim yerinin İzmir İli, Gaziemir ilçesinde olduğu, ayrıca davalı sigorta şirketinin Ege Bölge Müdürlüğünün İzmir İlinde bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalı… Sigorta Şirketi vekilinin zamanaşımı itirazının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının, ancak, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, dava konusu haksız fiilin 24/05/2021 tarihinde vuku bulduğu, davanın ise 30/12/2021 tarihinde ikame edildiği göz önünde bulundurulduğunda zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihte ve henüz dolmadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 24/05/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı sigorta şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, … plakalı araca ait tramer kaydı, ekspertiz raporu, dava dilekçesine ekli fotoğraflar, tamirat evrakları, ve sair deliller göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücülerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu olan ve 24/05/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda … plakalı araçta meydana gelen hasar kapsamında aracın makul tamirat süresinin ne kadar olacağının, aracın tamiratı süresince edinilecek ikame araç bedelinin ne kadar olduğunun, araçta oluşan değer kaybı bedelinin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda aracın dava konusu kazadan önceki hasarsız ikinci el bedeli ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el bedeli arasındaki fark esas alınmak suretiyle ve güncel Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ekinde yer alan değer kaybı hesaplama cetveline göre ayrı ayrı belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 26/04/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı araç sürücüsü …’un 2918 Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/1-B ve 56/1-C maddelerini ihlal ettiğini, davacının maliki olduğu … plakalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığını, … plakalı araçta piyasada geçerli gerçek koşullara göre oluşan ekonomik, reel değer kaybının 4.800,00-TL olacağını, aracın tekrar eski haline getirilebilmesi için 7 iş günü sürenin yeterli olacağını, ikame araç bedelinin 750,00-TL olacağını mütalaa etmişlerdir.
Davalı… Sigorta Şirketi vekilinin bilirkişi heyetinin 26/04/2022 havale tarihli raporlarına karşı kusur oranı yönünden itirazlarının, kazanın davalı … sevk ve idaresindeki ve davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı aracın davacıya ait araca arkadan çarpması neticesinde meydana geldiği, arkadan çarpma hallerinde takip mesafesini ayarlayamayarak önünde seyreden araca çarpan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu kabul edildiği, raporda kusur oranı açısından yapılan tespit ve atıflarda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Taraf vekillerinin değer kaybı ve ikame araç bedeli miktarlarına itirazları dikkate alınarak dosyanın 26/04/2022 raporu tanzim eden bilirkişi heyetinde yer alan otomotiv alanında uzman bilirkişiye tevdi ile değer kaybı bedelinin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda kaza tarihi itibariyle aracın dava konusu kazadan önceki hasarsız ikinci el bedeli ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el bedeli arasındaki fark esas alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği, aracın hasar gören parçaları çerçevesinde yüzdelik indirim yapmak suretiyle değer kaybı belirlenmesine yönelik herhangi bir hesap yönteminin hukuk yargılamasında kabul görmediği dikkate alınarak, dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle kazadan önceki hasarsız halinin ikinci el değeri ile kazadan sonraki hasarlı halinin ikinci el değerinin ayrı ayrı belirtilmesi ve araç satışına yönelik internet siteleri, dava konusu aracın markasına göre yetkili satış ve servis bayileri nezdinde yapılacak araştırmalar neticesinde ulaşılacak somut verilere raporda yer verilmesi suretiyle taraflar, mahkememiz, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın denetimine elverişli ve gerekçeli şekilde belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, otomotiv alanında uzman bilirkişi 29/06/2022 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak, davacı şirkete ait … plakalı araçta meydana gelen hasar tutarının KDV dahil 3.735,97-TL olduğunu, dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız ikinci el piyasa bedelinin 120.000,00-TL olduğunu, meydana gelen hasar miktarı ve hasar boyutları irdelendiğinde belirtilen emsal özellikteki hasarlı araçlarla mukayesesi neticesinde kaza tarihli rayice uyarlanarak 4.800,00-TL reel değer kaybı olacağını, aracın yedek parça temini be yedek parçaların montaj işlemleri, boya ve onarım için gerekli sürenin 7 iş günü olduğunu, yapılan araştırmalarda kiralık emsal özellikteki araçların kaza tarihli günlük kiralama bedelinin 150,00-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı bedeli talebini 4.800,00-TL ve ikame araç bedelini 1.050,00-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen bedel üzerinden eksik harç bedelini mahkememiz veznesine yatırdığı görülmüştür.
Davalı… Sigorta Şirketi vekilinin ıslah dilekçesine karşı itirazlarının, dava konusu trafik kazasının 24/05/2021 tarihinde vuku bulduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının, ancak, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, bu kapsamda hali hazırda iki yıllık zamanaşımı süresinin sona ermediği anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi heyetinin 26/04/2022 havale tarihli raporları ile otomotiv alanında uzman bilirkişi 29/06/2022 havale tarihli ek raporunun yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda mahkememiz ara kararlarına uygun olarak, değer kaybı ve ikame araç bedeli yönünden piyasa araştırması yapılarak ve yapılan araştırmalara raporda somut bir şekilde yer verilerek tanzim edildiği, raporun taraflar ve mahkememizin denetimine uygun ve elverişli olduğu gözetilerek, kök ve ek raporun hükme esas alınabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Davalı …’un … plakalı aracın sürücüsü olduğu dikkate alındığında, bu davalı yönünden temerrütün haksız fiil tarihi itibariyle vuku bulduğu izahtan varestedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının 06/12/2021 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 19/08/2021 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı (dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen bir terim de bulunmamaktadır.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden (resen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (resen) gözetir.
Az yukarıda değinildiği gibi taraf sıfatı, usul hukukuna değil maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (defi değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hâllerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (resen) gözetilir (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 234- 237).
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde ”Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi ise ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şartı aranmakta ise de sözleşmenin noter aracılığıyla yapılması şartı aranmamaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu olan araç sürücüsü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi tarafından 29/12/2020 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi tahtında … Ticaret Limited Şirketine kiralandığı, sözleşmenin ve kira ücretine ilişkin faturaların mahkememize sunulduğu, her ne kadar kira sözleşmesi 29/12/2020-28/01/2021 tarihleri arasını kapsar şekilde tanzim edilmiş ise de, kira bedeli faturalarının 10/11/2021 tarihine kadar düzenlenmiş olduğu, keza davanın 24/05/2021 tarihinde vuku bulduğu, bu kapsamda kiralama sözleşmesinin uzun dönem kiralama sözleşmesi mahiyetinde olduğu, belirtilen gerekçeler çerçevesinde uzun dönem araç kiralama sözleşmesi tahtında davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinin … plakalı araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile yararlanma iradesinin sözleşme süresi boyunca ortadan kalkmış olduğu ve dava konusu trafik kazasında oluşan hasar sebebiyle davaya konu edilen değer kaybı bedeli ile ikame araç bedeli talepleri açısından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde, arabuluculuk vekalet ücretinin hüküm altına alınması talep edilmiş ise de, yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin arabuluculuk taraf vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında davalılardan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davalı …’a ait vukuatlı nüfus aile kayıt örneği, davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait ticaret sicil kayıtları, davalı… Sigorta Şirketine nezdinde davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 24/05/2021 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 27/01/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında tanzim olunan 29/12/2020 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi, trafik alanında uzman bilirkişi ve otomotiv alanında uzman bilirkişi heyetinin 26/04/2022 havale tarihli raporu, otomotiv alanında uzman bilirkişinin 29/06/2022 havale tarihli ek raporu, davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli ıslah dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 24/05/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan değer kaybının, aracın makul tamirat süresinin ve tamirat süresince edinilebilecek ikame araç bedelinin ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan değer kaybı bedeli ve ikame araç bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek değer kaybı bedelinin davalılar …, … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen, ikame araç bedelinin ise davalılar … ve … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, kazanın davalı … sevk ve idaresindeki ve davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı aracın davacıya ait araca arkadan çarpması neticesinde meydana geldiği, arkadan çarpma hallerinde takip mesafesini ayarlayamayarak önünde seyreden araca çarpan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu kabul edildiği, kaza neticesinde davacı şirkete ait … plakalı araçta hasar oluştuğu, oluşan hasar sebebiyle dava konusu araçta meydana gelen değer kaybı bedelinin 4.800,00-TL olduğu, dava konusu aracın tamirat süresinin 7 gün olduğu, aracın emsallerinin günlük kira bedellerinin 150,00-TL olduğu, bu kapsamda ikame araç bedelinin ise (150,00-TL*7) 1.050,00-TL olduğu, davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybı bedeli talebini 4.800,00-TL ve ikame araç bedelini 1.050,00-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen bedel üzerinden eksik harç bedelini mahkememiz veznesine yatırdığı, davalı …’un kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu araç sürücüsü, davalı… Sigorta Şirketinin ise davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden sigorta şirketi olması sebebiyle değer kaybı bedelinden müştereken ve müteselsilen, yine davalı …’un kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu araç sürücüsü olması sebebiyle ikame araç bedelinden sorumlu oldukları, davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinin ise … plakalı araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile yararlanma iradesinin sözleşme süresi boyunca ortadan kalkmış olduğu ve dava konusu trafik kazasında oluşan hasar sebebiyle davaya konu edilen değer kaybı bedeli ile ikame araç bedeli talepleri açısından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi yönünden açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı… Sigorta Şirketi yönünden açılan davanın KABULÜNE,
a)Değer kaybı bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 4.800,00-TL maddi tazminatın davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 24/05/2021 tarihinden, davalı… Sigorta Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 19/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
b)İkame araç bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 1.050,00-TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 24/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı … Gıda Tekstil Sağlık Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 399,61-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harç ile 100,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 240,31-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen (davalı… Sigorta Şirketinin 197,18-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 112,00-TL elektronik tebligat, 114,00-TL tebligat, 2,40-TL (KEP) posta masrafı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 59,30-TL peşin harç, 59,30-TL başvurma harcı ve 100,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.647,00-TL yargılama giderinin davalılar … ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen (davalı… Sigorta Şirketinin 1.351,38-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.850,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen (davalı… Sigorta Şirketinin 4.799,98-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinin kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılar … ve… Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen (davalı… Sigorta Şirketinin 1.083,07-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … ve ihbar olunan vekili ile davalı … Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi vekilinin yüzlerine karşı, davalı… Sigorta Şirketi vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/09/2022

Katip ..
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸