Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/931 E. 2022/761 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/931
KARAR NO : 2022/761

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 10/02/2021 tarihinde park halindeki aracına binmek üzereyken plakası tespit edilemeyen beyaz bir kamyonetin çarpması sonucu kamyonet ve park halindeki aracının arasında sıkışmak suretiyle ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğünü, kaza ile ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapıldığını, kazaya sebebiyet veren araç tespit edilemediğinden husumeti güvence hesabına yönelttiklerini, müvekkilinin maluliyet oranının tespiti ile, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili lehine 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, dava şartı arabuluculuk aşamasında davacıyı temsil ettiklerinden tarafları lehine arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davaya yönelik ek tazminat talebine yönelik başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine, usul yönünden yapmış oldukları itirazların kabul görmemesi durumunda haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzeride bırakılmasına karar verilmesini talep edmiştir.
DELİLLER:
1-İstanbul Arabuluculuk Bürosunun … dosya … başvuru dosya numaralı Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı,
2-Güvence Hesabı nezdinde 10/02/2021 tarihinde meydana geldiği iddia olunan trafik kazası kapsamında davacı … TC Kimlik numaralı 17/08/2021 tarihinde … tarafından yapılan başvuruya ilişkin başvuru evrakları ile başvuru neticesinde açılan ……. numaralı hasar dosyası,
3-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,
4-İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu … TC Kimlik numaralı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli,
5-İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde dava konusu 10/02/2021 tarihli yaralamalı trafik kazasından dolayı … TC Kimlik numaralı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
6-Türkiye Noterler Birliği nezdinde bulunan … palakalı aracın devir ve malik bilgilerini gösterir tablo,
7-Trafik alanında uzman bilirkişinin 11/08/2022 havale tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 10/02/2021 tarihinde meydana geldiği iddia olunan yaralamalı trafik kazası neticesinde park halindeki … plakalı araca binmek üzere yaya konumunda iken plakası tespit edilemeyen kamyonet ile aracı arasında kalmak suretiyle yaralandığı belirtilen …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı ve geçici iş göremezlik (iyileşme) sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin davalı Güvence Hesabından tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı Güvence Hesabı kurumuna müzekkere yazılarak, 10/02/2021 tarihinde meydana geldiği iddia olunan trafik kazası kapsamında davacı … TC Kimlik numaralı 17/08/2021 tarihinde … tarafından yapılan başvuruya ilişkin başvuru evrakları ile ………. numaralı hasar dosyası kayıtlarının mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dava konusu trafik kazasının oluşumundaki kusur durumunun tespiti amacıyla dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 10/02/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ………. Soruşturma sayılı dosyası ve varsa içeriğinde yer alan trafik alanında uzman bilirkişinin kusur raporu ile sair deliller göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazasına karışan plakası tespit edilemeyen araç sürücüsü ile yaya konumunda bulunan …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu olan ve 10/02/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi 11/08/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, yaya … ve ……….’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 68/c maddesindeki “c) yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır.” kuralını ihlal ettikleri, plakası tespit edilemeyen kamyonet sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/b maddesindeki “Sürücüler; b)Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.” kuralını ihlal ettiği kanaatinin oluştuğunu mütalaa etmiştir.
17/02/2022 tarihli duruşmanın 8 numaralı ara kararında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek … T.C. Kimlik numaralı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait olarak dava konusu trafik kazasında yaralanması neticesinde İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 10/02/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması sebebiyle davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan ”Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, masrafların davacı tarafça yatırılan/yatırılacak avanstan karşılanmasına, yazılacak müzekkere açısından davacı vekiline elden takip yetkisi verilmesine karar verilmiş olup, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkereye davacının belirlenen muayene gününde hazır bulunmaması sebebiyle gerekli muayenelerinin yapılamamasından dolayı raporun tanzim edilemediğinden bahisle bila ikmalen cevap verildiği görülmüştür.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkereye davacının belirlenen muayene gününde hazır bulunmaması sebebiyle gerekli muayenelerinin yapılamamasından dolayı raporun tanzim edilemediğinden bahisle bila ikmalen cevap verilmesi üzerine 17/05/2022 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek … T.C. Kimlik numaralı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait olarak dava konusu trafik kazasında yaralanması neticesinde İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 10/02/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması sebebiyle davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan ”Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, masrafların davacı tarafça yatırılan/yatırılacak avanstan karşılanmasına, yazılacak müzekkere açısından davacı vekiline elden takip yetkisi verilmesine, 3 numaralı ara kararda ise davacı …’ın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkere kapsamında belirlenecek muayene gününde belirlenen yerde hazır edilmemesi durumunda ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve dosyanın mevcut durumuyla değerlendirileceğinin ihtarına karar verilmiş, ihtar davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim suretiyle yapılmıştır.
Gelinen bu noktada “kesin süre” kavramı üzerinde de kısaca durulmalıdır.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken, bir kısım sürelerin tespiti ise işin özelliğine ve tarafların durumuna göre hâkime bırakılmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90. maddesine göre, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeple artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler”.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesi ise; “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” hükmünü içermektedir.
O hâlde, kanunun tayin ettiği süreler hâkim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, hâkimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hâkim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi hâlinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.
Bu şekilde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hâkim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İstanbul Arabuluculuk Bürosunun … dosya … başvuru dosya numaralı Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Güvence Hesabı nezdinde 10/02/2021 tarihinde meydana geldiği iddia olunan trafik kazası kapsamında davacı … TC Kimlik numaralı 17/08/2021 tarihinde … tarafından yapılan başvuruya ilişkin başvuru evrakları ile başvuru neticesinde açılan ….. numaralı hasar dosyası, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası, İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu … TC Kimlik numaralı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde dava konusu 10/02/2021 tarihli yaralamalı trafik kazasından dolayı … TC Kimlik numaralı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, Türkiye Noterler Birliği nezdinde bulunan … palakalı aracın devir ve malik bilgilerini gösterir tablo, trafik alanında uzman bilirkişinin 11/08/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 10/02/2021 tarihinde meydana geldiği iddia olunan yaralamalı trafik kazası neticesinde park halindeki … plakalı araca binmek üzere yaya konumunda iken plakası tespit edilemeyen kamyonet ile aracı arasında kalmak suretiyle yaralandığı belirtilen …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı ve geçici iş göremezlik (iyileşme) sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin davalı Güvence Hesabından tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının davacının … plakalı aracının şoför koltuğuna binmek istediği sırada plakasını bilmediği beyaz renkli hurdacı arabası gibi bir kamyonetin çarpması suretiyle iki araç arasında sıkışması neticesinde meydana geldiği, davacının kaza neticesinde yaralandığını iddia ettiği, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak kusur raporu alındığı, trafik alanında uzman bilirkişinin 11/08/2022 havale tarihli raporunda yaya … ve ……….’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 68/c. maddesi kuralını ihlal ettiklerini, plakası tespit edilemeyen kamyonet sürücüsünün ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/b. maddesi kuralını ihlal ettiğini mütalaa ettiği, ancak davacının sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin tespiti amacıyla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkereye davacının belirlenen muayene gününde hazır bulunmaması sebebiyle gerekli muayenelerinin yapılamamasından dolayı raporun tanzim edilemediğinden bahisle bila ikmalen cevap verildiği, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkereye davacının belirlenen muayene gününde hazır bulunmaması sebebiyle gerekli muayenelerinin yapılamamasından dolayı raporun tanzim edilemediğinden bahisle bila ikmalen cevap verilmesi üzerine 17/05/2022 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararında sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin tespiti amacıyla davacının Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevki amacıyla yeniden müzekkere yazıldığı, 3 numaralı ara kararında ise davacı …’ın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkere kapsamında belirlenecek muayene gününde belirlenen yerde hazır edilmemesi durumunda ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve dosyanın mevcut durumuyla değerlendirileceğinin ihtarına karar verildiği, ihtarın davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim suretiyle yapıldığı, ancak davacı vekilinin 08/09/2022 tarihli duruşmada muayene tarihinde müvekkiline ulaşım sağlayamadıklarından dolayı muayenesinin yapılamadığı beyanı ve müvekkilinin yeniden Ege Üniversitesine sevki talebinin, davacı vekiline verilen kesin süre çerçevesinde davacının Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkere kapsamında muayene olmaya gitmemesi ve bu durumun üç celsenin taliki ile yargılamanın uzamasına sebebiyet vermesi dikkate alınarak, ayrıca yukarıda açıklanan kesin süre kavramı gözetilerek mahkememizce kabul görmediği, açıklanan gerekçeler dahilinde davacı tarafın maluliyet iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı kanaatine varılarak, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/10/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
e-imza