Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/93 E. 2022/390 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/93
KARAR NO : 2022/390

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait araç ile dava dışı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait ve dava dışı ….’ın sevk ve idaresinde olan aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, davalının sigortalısı olduğu aracın %100 kusurlu olduğunu, işbu kaza nedeniyle müvekkilinin aracında değişim, onarım ve boya yapılmış parçalar olduğunu, tüm bu hususlar nedeniyle aracın değerinin düştüğünü, müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybı ve hasar tazminat zararının karşılanması amacıyla 05.11.2020 tarihinde sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava konusu taleplerin sağlanabilmesi için eksper raporu alındığını ve faturalandırıldığını, iş bu bedelin yargılama gideri olarak davalıdan tahsili gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00-TL değer kaybı ve 50,00-TL hasar tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, 289,10-TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın HMK 120. maddesine göre dava ile ilgili delilleri müvekkili şirkete tebliğ etmesi gerektiğini, davacı tarafın değer kaybı talebinin yeni trafik sigortası genel şartları uyarınca teminat dışı olduğunu, yeni genel şartlar uyarınca değer kaybı hesaplama yönteminin değiştiğini, müvekkili şirket sorumluluğunun bakiye poliçe teminat ile sınırlı olduğunu, davacı taraf araçta hasar meydana gelmediğini, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini belirterek yetki itirazının kabul edilerek dosyanın reddini, aleyhe haksız olarak açılan davanın reddini, davacının davasını ispat halinde müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmamasını, olmaz ise asıl alacak, yargılama gideri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı bakiye poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizim en erken dava tarihinden itibaren başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Şirketi nezdinde …. plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi,
3-Hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-22/08/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
6-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
7-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
8-Bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli raporları,
9-Bilirkişi heyetinin14/09/2021 havale tarihli ek raporları,
10-Otomotiv alanında uzman bilirkişinin 13/12/2021 havale tarihli raporu,
11-Davacı vekilinin 15/02/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi,
12-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 22/08/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (…, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; … Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (….’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü ile Edirne İl Emniyet Müdürlüğü Trafik tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
… Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 19/02/2020 ile 19/02/2021 tarihleri arasında geçerli olduğu, poliçe teminatının maddi hasar rizikosu açısından araç başına 41.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Davalı vekilinin yetki ilk itirazında bulunması üzerine mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, davaya konu uyuşmazlığın, 22/08/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda dava konusu 22/08/2020 tarihli trafik kazasının İzmir İli,…. ilçesinde meydana geldiği, bununla beraber zarar gören sıfatını haiz davacı …’ın yerleşim yeri adresinin İzmir İli, … ilçesi olduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 22/08/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı sigorta şirketi nezdinde bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ve poliçe kapsamında açılmış bulunan hasar dosyası,… plakalı araca ait tramer kaydı, dava konusu trafik kazasına karşılan araçlara ait tescil kayıtları ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile …. plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle 22/08/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda davacıya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar oluşumunun ve dava konusu araca ait tamirat evraklarının birbiri ile uyumlu olup olmadığının, hasar miktarı ve hasar nedeniyle araçta oluşan değer kaybı bedelinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda aracın kazadan önceki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el piyasa değeri arasındaki fark esas alınmak suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyetin 27/04/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davalı sigorta şirketi nezdinde poliçeli araç sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/b ve 56/c maddelerini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna tamamen hatası ile etken olduğunu, davacı taraf sürücü …’un kazanın oluşumunda atfedilecek herhangi bir hatası ve kural ihlali görülmediğini, kaza nedeniyle araçtaki hasarın giderilebilmesi için yedek parça ve işçilikler toplamının KDV dahil 2.283,30-TL olduğunu, her ne kadar aracın hasarsız olduğu beyan edilmiş ise de Sigorta Bilgi ve Gözetim kayıtlarına geçen bu hasar hariç 4 adet hasarı mevcut olduğunu, aracın 1993 model olduğunu, kaza öncesi ve onarılmış haldeki değeri ile daha önceki hasarları dikkate alınarak araçta ayrıca değer kaybı olmayacağını mütalaa etmişlerdir.
Davalı vekilinin bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli raporlarına karşı itirazlarının, kusur oranı yönünden yapılan değerlendirmenin kazaya karışan tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları Trafik Kazası Tespit Tutanağında yer alan anlatımlara, kaza mahalli ve kaza tarihindeki durum ve şartların ve de dava konusu araçta oluşan hasar durumunun göz önünde bulundurulmasıyla usulüne uygun olarak belirlendiği, keza kazaya karışan araçların sigorta poliçelerini düzenleyen şirketlerin kusur durumunu bilirkişi raporunda tespit edilen kusur oranları ile aynı doğrultuda olacak şekilde kabul ettikleri anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Dava konusu trafik kazasının 22/08/2020 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli raporları göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusuru sonucunda meydana geldiği kabul olunarak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekilinin itirazları ise yerinde görülerek dosyanın 27/04/2021 havale tarihli raporu tanzim eden bilirkişi heyetine tevdi ile hasar bedeli yönünden taraf vekillerinin itirazları değerlendirilmek suretiyle, değer kaybı bedeli yönünden ise dava konusu aracın daha önce geçirmiş olduğu belirtilen trafik kazalarında almış olduğu hasarların dava konusu trafik kazasında almış olduğu hasar ile aynı bölge ve parçalara ilişkin olması durumunda değer kaybı oluşmayacağı yönündeki yerleşik Yargıtay içtihatları göz önünde bulundurularak yapılacak değerlendirme sonucunda düzenlenecek ek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 14/09/2021 havale tarihli ek raporlarında sonuç olarak, her ne kadar aracın hasarsız olduğu beyan edilmiş ise de Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarına geçen bu hasall hariç 4 adet hasarı mevcut olduğunu, aracın 1993 model olduğunu, kazaya karışan araçlardan her hangi birinin sigortaya müracaatı halinde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarına kazaya karışan tüm araçlar için hasar kaydı işlendiğini, Zorunlu Mali Sorumluk Mesuliyet sigortasına kazada kusursuz olan tarafça müracaat edildiğini veya kasko sigortasına müracaat edildiğini, dava konusu aracın sadece 20.06.2019 tarihli kazada 1.935,00-TL bir hasar bedeli tahsil edildiğini, daha önceki hasarların niteliğinin tespitinin mümkün olmadığını, dava konusu araçta kaza öncesi ve onarılmış haldeki değeri, modeli ile daha önceki hasarları dikkate alınarak değer kaybı olmayacağını mütalaa etmişlerdir.
Taraf vekillerinin itirazları ve dava dilekçesine ekli ekspertiz raporu ile bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli kök raporları ve 14/09/2021 havale tarihli ek raporları arasında çelişki bulunduğu göz önünde bulundurularak, dosyanın otomotiv alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 22/08/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı sigorta şirketi nezdinde bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ve poliçe kapsamında açılmış bulunan hasar dosyası, … plakalı araca ait tramer kaydı, dava konusu trafik kazasına karşılan araçlara ait tescil kayıtları, bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli kök raporları ve 14/09/2021 havale tarihli ek raporları ile sair hususlar göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazası sonucunda davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar oluşumunun ve dava konusu araca ait tamirat evraklarının birbiri ile uyumlu olup olmadığının, hasar miktarı ve hasar nedeniyle araçta oluşan değer kaybı bedelinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda aracın kazadan önceki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el piyasa değeri arasındaki fark esas alınmak suretiyle belirlenerek, ekspertiz raporu ile bilirkişi heyetinin raporları arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, otomotiv alanında uzman bilirkişi 13/12/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, dava konusu …. plakalı 1993 model Tofaş Fiat 131 Kartal 5 Vites otomobille ilgili olarak 22.08.2020 tarihli kaza neticesinde yukarıda yapılan ayrıntılı değerlendirmeler çerçevesinde otomobilin onarımı için gereken bedelin 3.587,20-TL ( KDV dahil) olduğunu, kaza yeri krokisi, araçların çarpışma konumları dikkate alındığında dava dosyasına sunulu dava konusu …. plakalı aracın vaki kaza nedeniyle arka kısımlarından aldığı darbe neticesinde arka kısımlarında yer alan bır takım yedek parçaların hasarlandığı, dosyada yer alan kaza sonrası çekilen fotoğraflardaki hasarın şekli ve niteliği itibariyle 22/08/2020 tarihli kaza ile uyumlu olduğunu, dava konusu …. plakalı 1993 model Tofaş Fiat 131 Kartal 5 Vites otomobille ilgili olarak 2. el araç alım satımı yapan aracı firmalar, yetkili bayiler nezdinde yapılan araştırmada, 22.08.2020 tarihli kaza öncesi hasar kayıtları ve araç özellikleri dikkate alınarak muadili aracın 2. el rayiç bedelinin 15.000,00-TL ile 30.000,00-TL civarında olduğunu, hasarın giderilmesi için gereken onarım bedelinin 3.587,20-TL (KDV dahil) olduğu göz önüne alındığında dava konusu aracın onarımının ekonomik olacağını, dava konusu aracın 2. el satışında vaki kaza nedeniyle daha düşük bir bedelle satılmasını gerektirecek değerinde azalma oluşmayacağını, dava konusu araçta değer kaybı meydana gelmediğini mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 15/02/2022 tarihli ıslah dilekçesinde, hasar onarım bedeli yönünden dava dilekçesinde 50,00-TL olarak gösterdikleri dava değerini 3.587,20-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen bedel üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı görülmektedir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde bildirildiği üzere dava açılmadan davacı tarafça önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı sigorta şirketine 05/11/2020 tarihi itibariyle tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 18/11/2020 tarihinde temerrüte düştüğü kanaatine varılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın 1.080,00-TL maktu ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Şirketi nezdinde …. plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 22/08/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve …. plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, bilirkişi heyetinin 27/04/2021 havale tarihli raporları, bilirkişi heyetinin14/09/2021 havale tarihli ek raporları, otomotiv alanında uzman bilirkişinin 13/12/2021 havale tarihli raporu, davacı vekilinin 15/02/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 22/08/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkin olduğu, … Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin 19/02/2020 ile 19/02/2021 tarihleri arasında geçerli olduğu, poliçe teminatının maddi hasar rizikosu açısından araç başına 41.000,00-TL olduğu, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde 03/02/2021 tarihinde meydana geldiği, trafik kazasında davacıya ait … plakalı aracın hasar gördüğü, dava konusu araçtaki hasarın onarım bedelinin KDV dahil olmak üzere 3.587,20-TL olduğu, … plakalı aracın dava konusu trafik kazasında oluşan hasar hariç 4 adet hasar kaydının mevcut olduğu, ayrıca aracın 1993 model olduğu, kaza öncesi ve onarılmış haldeki değeri ile daha önceki hasarları dikkate alındığında davacıya ait araçta ayrıca değer kaybı olmayacağı, davacı vekilinin 15/02/2022 tarihli ıslah dilekçesinde, hasar onarım bedeli yönünden dava dilekçesinde 50,00-TL olarak gösterdikleri dava değerini 3.587,20-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen bedel üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde bildirildiği üzere dava açılmadan davacı tarafça önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı sigorta şirketine 05/11/2020 tarihi itibariyle tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 18/11/2020 tarihinde temerrüte düştüğü, davacı tarafın hasar bedeline yönelik iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-a)Hasar bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 3.587,20-TL maddi tazminatın rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
b)Değer kaybı tazminatı talebinin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 245,04-TL karar ve ilam harcından, 59,30-TL peşin harç ve 60,42-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 125,32-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 50,50-TL elektronik tebligat, 38,00-TL tebligat, 21,60-TL posta masrafı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 289,10-TL ekspertiz ücreti 59,30-TL peşin harç, 59,30-TL başvurma harcı ve 60,42-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.078,22-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 2.049,65-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.587,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 50,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.