Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/926 E. 2022/352 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/926
KARAR NO : 2022/352

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 27 m Soltis Kumaş sattığını ve şaşırtma tente sistemi yaptığını, taraflar arasında yapılan satışla ilgili 13.07.2021 tarihli 10.000,00-TL bedelli fatura düzenlendiğini, fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında müvekkiline ait taşınmazda balkon/terasın özel bir kumaş türü olan Soltis kumaşı ile şaşırtma tente sitemi olarak kapatılarak tente yapılması hususunda anlaştıklarını, davacı tarafından bu iş nedeniyle 13/07/2021 tarihli GIB … numaralı e arşiv fatura kesildiğini, ancak müvekkilinin iyi niyetli olarak iş başlamadan önce davacı vekili tarafından sunulan banka dekontlarından da anlaşılacağı üzere 09/07/2021 tarihinde 2.000,00-TL ve fatura kesildikten sonra da 14/07/2021 tarihinde 4.000,00-TL ödeme yaptığını, ancak müvekkili tarafından ödemeler yapılmış olmasına rağmen davacı tarafından yapılan tente de eksik işlerin olması nedeniyle bu durumun davacıya bildirildiğini ve davacı tarafından gelip kontrol edildiğinde kumaşların belirtilen şartlarda olmadığını, değiştirilmesi gerektiği söylendiğini ve bunu gidereceklerini beyan ettiklerini, müvekkilinin iyi niyetli olarak davacı tarafından hatalı imalatın düzeltilmesi beklendiğini ancak davacı tarafından hatalı imalat düzeltilmediği gibi müvekkili tarafından bu konuda defaatle aranılmasına rağmen müvekkile cevap dahi vermediklerini, müvekkilinin işlerin tamamlanmasını beklerken davacı kötü niyetli olarak müvekkiline kesilmiş olan faturayı işleme koyarak müvekkili aleyhine icra takibine başladığını, davacı ayıplı ifa yapmasına rağmen bu ayıpları düzeltmeden kötü niyetli olarak icra takibi ve dava açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
5-Taraflar arasında whatsapp uygulaması üzerinden gerçekleştirilen yazılı ve sesli konuşmalara ilişkin ekran görüntüsü suretleri,
6-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan 27 metre Soltis Kumaş ile davacı şirket tarafından davalı şirket için yapılan şaşırtma tente sistemine binaen davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturadan kaynaklanan bakiye alacak bedeli olan 4.000,00-TL tutarındaki alacağın davalı şirketten tahsili tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Güneş Kontrol Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Danışmanlık Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 4.000,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı vekiline, dava dilekçesinde her ne kadar dava konusu faturalara konu iş açısından davalı şirketi tarafından davacı şirkete yöneltilen ayıp ihbarı olmadığı belirtilmiş ise de, yine dava dilekçesinde davalı tarafın ödeme yapmamak için hizmetin ve malın ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ve davalı şirketin yapılan işin ayıplı olduğunu bildirdiğinin belirtildiği dikkate alındığında, dava dilekçesinde hem ayıp ihbarı bulunmadığının hem de davalı tarafça malın ayıplı olduğunun ileri sürüldüğü ve yapılan işin ayıplı olduğunun bildirildiğinin belirtilmesi çelişki oluşturmakta olup, davacı vekiline 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca dava dilekçesinde hem ayıp ihbarı bulunmadığının hem de davalı tarafça malın ayıplı olduğunun ileri sürüldüğü ve yapılan işin ayıplı olduğunun bildirildiğinin belirtilmesi hususlarında meydana giden çelişkiyi gidermek ve bu kapsamda dava konusu icra takibine dayanak faturanın kaynağı olan mal ile verilen hizmet ve yapılan işin ayıplı olduğu hususunda davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan bildirimlerin hangi tarihlerde hangi usuller ile gerçekleştirildiğini ve sair hususlardaki beyanlarını açıklamak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili dava dilekçesinde hem ayıp ihbarı bulunmadığının hem de davalı tarafça malın ayıplı olduğunun ileri sürüldüğü ve yapılan işin ayıplı olduğunun bildirildiğinin belirtilmesi hususlarında meydana giden çelişkiyi giderir ve bu kapsamda dava konusu icra takibine dayanak faturanın kaynağı olan mal ile verilen hizmet ve yapılan işin ayıplı olduğu hususunda davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan bildirimlerin hangi tarihlerde hangi usuller ile gerçekleştirildiğini ve sair hususlardaki beyanlarını açıklar dilekçesini kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmuştur.
Davalı vekiline, dava açılmadan önce dava konusu faturalara konu iş açısından davalı şirket tarafından davacı şirkete yöneltilen ayıp ihbarı bulunup bulunmadığını, var ise ayıp ihbarının hangi tarihlerde hangi usuller ile gerçekleştirildiğini açıklamak ve bahsi geçen hususlara ilişkin yazılı delillerini mahkememize sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davalı vekilinin dava açılmadan önce dava konusu faturalara konu iş açısından davalı şirket tarafından davacı şirkete yöneltilen ayıp ihbarı bulunup bulunmadığını, var ise ayıp ihbarının hangi tarihlerde hangi usuller ile gerçekleştirildiğini açıklar dilekçesini ve bahsi geçen hususlara ilişkin yazılı delillerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmuş olduğu görülmüştür.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
Davacı vekilinin ayıp iddiasına yönelik bildirimin şifahen yapıldığı, 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nunda öngörülen şekil şartlarına uyulmadığı, dava konusu ürünün davacı şirket tarafından 14/07/2021 tarihinde teslim edildiği, davalı şirketin ise 28/07/2021 tarihinde davacı şirket yetkilisini arayarak ürünün ayıplı olduğunu iddia ettiği yönündeki beyanları ile davalı vekilinin ise davacı tarafından imalatın yapılması akabinde 20/08/2021 tarihinde whatsapp uygulaması üzerinden yapılan yazılı ve sesli mesajlaşma yoluyla ayıp ihbarının yapıldığı beyanı dikkate alındığında, davalı şirket tarafından iddia olunan ayıbın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde düzenlenen şekil şartlarına uygun olarak yapılmadığı mahkememizin kabulünde ise de, davacı vekilinin dava ve beyan dilekçelerinde ayıp ihbarının usulsüz olarak yapıldığını beyan ettiği ve bu kapsamda davacı şirketin davalı şirketin ayıp iddiasından usulsüz şekilde de olsa haberdar olduğu dikkate alındığında, davacı vekilinin ayıp ihbarının yapılmamış olduğu iddiasının kabulü mümkün görülmemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesinde ise; ”Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü düzenlenmiş olup, açık ayıplarda ihbar süresinin 2 gün, ayıbın açıkça belli olmadığı durumlarda ise ihbar süresinin teslim tarihinden itibaren 8 gün olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında whatsapp uygulaması üzerinden gerçekleştirilen yazılı ve sesli konuşmalara ilişkin ekran görüntüsü suretleri ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan 27 metre Soltis Kumaş ile davacı şirket tarafından davalı şirket için yapılan şaşırtma tente sistemine binaen davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturadan kaynaklanan bakiye alacak bedeli olan 4.000,00-TL tutarındaki alacağın davalı şirketten tahsili tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 4.000,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı vekilinin dava konusu ürünün davacı şirket tarafından 14/07/2021 tarihinde teslim edildiği, davalı şirketin ise 28/07/2021 tarihinde davacı şirket yetkilisini arayarak ürünün ayıplı olduğunu iddia ettiğini beyan ettiği, davalı vekilinin ise ayıp ihbarının 20/08/2021 tarihinde yapıldığını belirttiği, taraflar arasındaki whatsapp uygulaması üzerinden gerçekleştirilen görüşmelerin her iki tarafın da kabulünde olduğu, whatsapp yazışmaları içeriklerinden dava konusu ürünün telimi akabinde davalı tarafça kumaşın eksik ve arasının açık olduğu iddiası kapsamında ayıp ihbarında bulunulduğu, söz konusu ayıpların açık ayıp mahiyetinde olduğu ve açık ayıplar açısından teslim tarihinden itibaren 2 gün içinde ihbarda bulunulması gerektiği, dava konusu ürünün 14/07/2021 tarihi itibariyle davalı şirkete teslim edildiği, davalı şirket vekili tarafından 20/08/2021 tarihinde ayıp ihbarında bulunulduğu beyan edilmiş ise de davacı vekilinin ayıp ihbarının 28/07/2021 tarihinde yapıldığı beyanı karşısında davacı vekilinin aleyhe olan beyanının esas alınması gerektiği gözetildiğinde bu kapsamda davalı şirketin 28/07/2021 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğunun mahkememiz nezdinde kabul gördüğü, her ne kadar 28/07/2021 tarihinde ayıp ihbarında bulunulmuş ise de açık ayıp mahiyetinde ayıp sebebiyle teslim tarihi olan 14/07/2021 tarihinden itibaren 2 gün içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, ihbar süresinin geçmiş olduğu, davalının dava konusu ürünü mevcut durumuyla kabul ettiği anlaşılmakla, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 10.000,00-TL bedelli faturanın davalı şirket tarafından muhtelif tarihlerde ödenen 6.000,00-TL’sinin mahsubu neticesinde bakiye 4.000,00-TL’sinin davacı şirkete ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Danışmanlık Ticaret Limited Şirketinin İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir 8. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 4.000,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %16,75 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 4.000,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Danışmanlık Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Güneş Kontrol Sistemleri Sanayi Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 273,24-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 213,94-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 17,50-TL elektronik tebligat, 27,20-TL posta masrafı, 59,30-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 163,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.