Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/905 E. 2021/1188 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/905
KARAR NO : 2021/1188

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 27/12/2021

Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik(gönderme) kararı sonrasında Mahkememize tevzi edilen dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 1991 yılında faaliyetine başlayan davalı kooperatifin amacının ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olduğunu, bu amaçla 1993 yılında dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … mevkiindeki … ada, … parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, ilerleyen yıllarda taşınmazın II. Derece Doğal Sit alanı olarak ilan edilmesi nedeniyle kooperatifin amacını gerçekleştirme olasılığının kalmadığını, aynı imar adası içerisindeki … ada … ve … nolu parsel sahiplerinin kooperatife katılıp beklentisini yitiren pay sahiplerinden paylarını devralarak kooperatif yönetiminde hakimiyet kurma çabaları baş gösterdiğini, gelinen son durumda, yeni üyelerin son Genel Kurul’da kanuna ve hukuka aykırı olarak, muvazaalı şekilde, taşınmazı bedelinden hayli düşük bedelle sattıklarını, bu ihtilafın başlangıcı olan 10 Nisan 2019 tarihli Genel Kurul ile kooperatifin hukuka aykırı olarak tasfiyeye sokulduğunu, ana sözleşmeye ve hukuka aykırı olarak hem tasfiye kurulu hem de denetim kurulunun taraflı ve bağımlı kişilerden oluştuğunu, denetim kurulunun hukuka kanuna aykırı olarak kurulmuş olup; kooperatifte hukuka ve kanuna aykırı olarak karar alınmasına sebep olan kişilerin ve organların denetlenmediğini, hileli-muvazaalı satışın gerçekleştirildiğini, kaldı ki tasfiye kurulunun da … ve … no.lu parsellerin ortağı, ve … no.lu parsel olan dava konusu arsanın hileyle düşük bedelle satışını yapan … a.ş.’nin bağlı çalışan ve kişilerinden oluştuğunu, 10 nisan 2019 tarihli olağan genel kurulun kanuni sürede tescil ve ilan edilmemesi nedeniyle alınan tasfiye kararının geçersiz olduğunu, kooperatifin 10 nisan-31 temmuz arasında organsız faaliyet gösterdiğini, kooperatifin genel kurul ile kanuna karşı hile yaptığını, genel kurul kararının kanuna ve hukuka aykırı olarak 15 günlük süreden sonra tescil edilip bir yıl sonra ilan edildiğini, 10 nisan 2019 tarihli olağan genel kurulu ile 2018 hesap dönemi onaylanmadan; 11 mart 2020 tarihinde 2019 yılı olağan genel kurulu yapılarak 2019 yılı hesap döneminin onaylandığını ve dava konusu olan … no.lu parseldeki arsanın satışı için hukuka aykırı olarak geçerli olmayan bir yetki verildiğini, satışın verilen bu yetki ile muvazaalı ve hileli olarak yapıldığını, arsanın piyasa bedelinin çok altında, 8.5 Milyon TL’nin altında olmamak koşulu ile satışına ilişkin gündem eklenerek ve görüşülmesinin hile ve muvazaanın kanıtı olduğunu, satış yetkisi verilen arsanın tam ve açık adresi yazılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, 2015 yılında İzmir … Asliye Mahkemesi,
…/… esas nolu dosyasında bu rakamın belirlenmesine rağmen 26 Ekim 2020 tarihinde SPK Lisanslı Gayrimenkul Değerleme Uzmanlarına yaptırılan tespitte arsanın değerinin 15.400.000-TL olarak belirlendiğini, salgının etkili olduğu dönemde ihale şartnamesinde teklif için çok kısa bir zaman tanınarak olağan şartların çok üzerinde bir
bedelle teminat istenmesi neticesinde gerekli rekabet ortamının yaratılmasına engel olunup, adrese teslim bir ihale ortamı yaratıldığını, böylesi yüksek bedelli bir satışın bu kadar kısa günde yapılmasının şaibelidir ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, teminat mektubunun teslim edileceği yerin kooperatifin adresi olmadığını, bu koşullarda yapılan ihaleye yalnız davalı kooperatifin ortağı olan ve denetim kurulu ve tasfiye kurulunda bünyesine bağlı çalışanları olan … A.Ş’nin teklif verdiğini ve taşınmazın hile ve muvazaa ile satıldığını, … A.Ş.’nin tapuda tescil ve devir yapılmadan evvel arsa bedelini davalı kooperatif banka hesabına yatırıp henüz tapu devri yapılmadığı halde kooperatifin her bir ortağına 308.895,41-TL’lik ödemeleri 11 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleştirdiğini, bu sözleşme ile … A.Ş.’nin aslında çok düşük bedelle ve hileli şekilde … nolu parselin kanuna karşı hile yaparak maliki olmak çabasına giriştiğini, bu sözleşmede kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde davalı kooperatifin varlığını sürdüreceği hususlarını göz önüne alındığında kararın kendi içinde çelişik olduğunun açık olduğunu, arsa üzerinde herhangi bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılamayacağının ve konut inşa edilemeyeceğini sit kararı sebebiyle kesin olması nedeniyle bu sözleşmenin varlığının dahi … A.Ş. ile davalı kooperatifin iyiniyet kurallarına aykırı davrandığının açık ispatı olduğunu, buna bağlı olarak … A.Ş.’nin kazanımının batıl olup iptalinin gerektiğini, satış sonrası davalı kooperatifin hukuken geçersiz olarak aldığı bu kararı hukuka uygun hale getirmek için 28 eylül 2020 tarihinde yeniden bir genel kurul yaptığını, en başta seçilen tasfiye kurulu ve denetim kurulu’nun hukuka aykırı olup son iki genel kurulun yapılmadığını, tescilin usulsüz ve hukuka aykırı olduğunu, bunun yanında genel kurulun davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 28. maddesinde belirlenen ilan sürelerine, 29. maddesinde belirlenen toplantı hazırda bulunan sayısı ve 43. maddesinde belirlenen seçilme şartlarına aykırı yapıldığını, toplantı esnasında davacının bilgi edinme hakkının engellendiğini, … A.Ş.’nin … Şirketi ile 17.10.2017 tarihinde imzaladığı düzenleme şeklinde taşınmaz arsa payı satış vaadi ve arsa payı karşılığında inşaat yapım sözleşmesinin 25. özel maddesinde … A.Ş.’nin kooperatife ait arsa üzerindeki emelinin açıkça ifade edildiğini, bu durumun kararın iyi niyet kurallarına aykırı olarak alındığını gösterdiğini, değişen piyasa koşulları, döviz kurunun sürekli değişiyor olması ve bilumum nedenlerle taşınmazın 15.400.000,00 TL olarak belirlenen değerinin davacı lehine olacak şekilde değiştiğini bildirmiş, davalı kooperatifin 28 Eylül 2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararının kanuna ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olması sebebiyle iptaline, kooperatifin … parsel sayılı taşınmazının satışı için kooperatife verilen satış yetkisinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, dava açmakta hukuki ve meşru ,doğrudan ve kişisel, doğmuş ve güncel bir hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, 28.09.2020 tarihli olağanüstü genel kurulunda taşınmazın değeri ile ilgili bir karar alınmadığını, taşınmazın düşük bedelli satıldığı iddiasının iptal davasına konu edilemeyeceğini, davacının ihale gereği ortaklık payına düşen 309.000,00 TL’yi hiç bir çekince ileri sürmeden alıp kullandığını, davanın kabul edilmesi halinde, ortakların aleyhinde bir sonuç doğacağının ortada olduğunu, davanın haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, davacının, şahsi kavgasını kooperatife mal etmek istediğini, kooperatifin önceki genel kurullarının hukuka uygun olarak toplandığını, tasfiye kurulunun ve denetleme kurulunun yasaya ve usule uygun olarak seçtiğini, davacının bütün genel kurullarda hazır bulunduğunu, tasfiye kurulu ve denetleme kurulu seçimlerinin iptali için davacı dahil hiç kimsenin dava açmadığını, Bu nedenle, genel kurul kararlarının kesinleştiğini ve bu davanın konusu olmadığını, 28.09.2020 tarihli genel kurulda ise hiç bir seçim yapılmadığını, davacının, bu dava ile taşınmazı ihale ile alan ihale alıcısının temsilcisi olan kişi ile oluşan husumeti nedeniyle, hem ihale alıcısı olan şirketi hem de kooperatifi süründürmeyi ve kooperatifin tasfiyesini geciktirmeyi amaçladığını, davacının kötü niyetli olarak kooperatifin öyküsünü önceki genel kurulları gerçekleri çarpıtarak anlattığını sık sık muvazaa ve hile nitelemelerine başvurup haksız bir izlenim oluşturmaya çalıştığını, dava ile ilgisi olmayan birçok konu ve olay hakkında asılsız ithamlarda bulunduğunu, kooperatifin tasfiyesine karar verilen 10.04.2019 tarihli ve ardından yapılan 31.07.2019 tarihli genel kurulda tasfiye konusunda olumlu oy kullandığını,11 Mart 2020 tarihli genel kurula katılıp alınan kararlara karşı şerhi düşmediğini ve iptali için dava açmadığını, 10.04.2019 tarihli ve 31.07.2019 tarihli genel kurul toplantılarında, kooperatifin tasfiye girmesine denetleme kurulu ve tasfiye kurulunun oluşturulmasına ilişkin kararların oybirliği ile kabul edildiğini, davacının da bu toplantılarda olumlu oy kullandığını, 28.09.2020 tarihli genel kurul kararının daha önce yapılan 11.03.2020 tarihli genel kurul kararı ile verilen taşınmaz satışındaki eksiklikleri gidermeye yönelik olduğunu, hem kooperatifin hem de ihale alıcısının hem görünüşte hem de gerçekte, iradelerinin satış işlemi olduğunun açık olup, muvazaadan bahsedilemeyeceğini, kooperatif genel kurulunun yapılmasını takip eden 15 günlük süre içerisinde, genel kurul kararlarının tescil ve ilan edilmemiş olmasının ilgili genel kurul kararının geçersizliğini gerektirmeyeceğini, salgın nedeniyle tasfiye kurulunun rekabet ortamının sağlanması amacıyla, ihalenin tarihini ertelediğini, yeni normal düzene geçilmesinden sonra yeniden başlandığını, ihale ilamının tirajı en yüksek gazetede ve internet sayfasında 30 gün süreyle ilan edildiğini, ihalenin usulüne uygun yapıldığını, 6 firmanın şartnameyi satın alıp 2 firmanın kapalı zarf ile teklif verdiğini, satış koşullarının tamamını karşılayan ve en yüksek teklifi sunan … A.Ş.’nin ihaleyi kazandığını, gösterilen adresin katılımın arttırılmasını sağlamaya yönelik olduğunu, satış kararının ortakların oyu ile genel kurula alındığını, davaya konu 28.09.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında kararların yasaya uygun olarak alındığını, gündem ile bağlı kalındığını, davacıya genel kurul toplantısının tebliğ edildiğini, bu nedenle ilan süresine ilişkin itirazlarının nazara alınamayacağını, davacının bilgi edinme hakkının kısıtlanmadığını, genel kurulda kat karşılığı inşaat sözleşmesinin gündem konusu olmaması nedeniyle davada delil olma durumunun bulunmadığını, taşınmazın ihalesine ilişkin kararın kesinleşmiş olması nedeniyle bu davanın konusu olmadığını, bu nedenle düşük bedelle satılıp satılmadığının belirlenmesinin bu dava yönünden hukuken bir önemi olmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatifin 28/09/2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararın kanun ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddiası ile iptali ve bu karar kapsamında kooperatife ait taşınmazın satışı için verilen satış yetkisinin iptali istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı Çeşme Asliye Hukuk(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi tarafından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararını dayanak göstererek Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsiz hale geldiği gerekçesiyle ve 27/10/2021 tarihli görevsizlik kararı verilerek dosyanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, kararın kesinleşmesinden sonra dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davanın, üyesi olduğu davacı tarafından davalı kooperatifin genel kurul kararının iptali amacına yönelik olarak açıldığı göz önünde tutulduğunda, Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi hükmü nedeniyle mutlak ticari dava olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi İzmir ili mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlenmesine ve kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 esas ve 2019/401 karar sayılı ilamında; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin yargı alanının belirlenmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan davalarla ilgili olarak yargılamaya devam edilip edilmeyeceği, dosyaların Fikri Sınai Haklar Mahkemeleri’ne devredilip devredilmeyeceği ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığına, davaların açıldığı ve görülmekte olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmetmiştir.
04/04/2019 tarihli ilam, somut olaya da ışık tutacak ve uygulanır niteliktedir. Zira, ilama konu yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin karardaki düzenlemenin ayrı bir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olan yerlerde bu nitelikteki davalara anılan mahkemelerin, olmayan yerlerde ise hangi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin göreceğine ilişkin bir yargı yeri belirlemesi kararı söz konusu olup, somut olaya konu 07/07/2021 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararda da mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri dışında 8 ilde daha Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar verilmiş olup, mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri ile birlikte yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı yerleri bulundukları il, ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden ise kararda gösterilen Ağır Ceza Mahkemeleri’nin yargı çevresi olarak belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesi ancak kanunla mümkün olup, her iki karar yalnız yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin aynı içerikte kararlardır. İlamda, yargı yerleri belirlenmesine ilişkin kararın göreve ilişkin olmadığı, yalnız yargı yeri belirlenmesi kararı niteliğinde olup, karardan önceki davaların açıldığı mahkemede devam etmesine ilişkin direnme kararı veren ilk derece mahkemesinin gerekçesi doğru bulunmuş, kararda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuk ilkelerine atıf yapılarak oluşturulan gerekçe ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlamın gerekçesinde; mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğu konusunda 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi uyarınca gönderme kararının bu güvenceye aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup yasal düzenleme ile yeni kurulan veya bir başka mahkeme görevlendirilmediği sürece olayın meydana geldiği zamandaki mevcut mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 22/11/2021 tarih 2021/1939 esas ve 2021/1732 karar ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 tarih 2021/2115 esas ve 2021/1979 karar sayılı ilamlarında da 01/09/2021 tarihinden önce görülen davalarda Hakimler Savcılar Kurulu’nun ilgili kararı uyarınca dosyanın bu tarihten sonra görev verilen mahkemelere gönderilemeyeceğine karar verilmiştir.
Somut olayda davanın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen ve karara dayanak yapılan 07/07/2021 tarihli yargı alanının belirlenmesine ilişkin karardan önce 27/10/2021 tarihinde açıldığı dikkate alınarak gönderme kararı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesine, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğuna ilişkin 05/12/1977 tarihli, 1977/4 esas ve 1977/4 karar sayılı içtihadı birleştirme kararına, mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği ilkesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun somut olaya uygulanır nitelikteki 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamına, ilamın somut olaya uygulanır niteliği olmadığı düşünülse bile ilamda belirtilen yasal düzenlemeler, hukuk ilkeleri ile yargı yeri alanlarının belirlenmesi ile görevli kurumun bu alandaki düzenlemeleri sonucu görülmekte olan davalara ilişkin açık bir yargı yeri belirlenmesi kararı olmaması halinde davaların açıldığı mahkemelerce görülmesine devam edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gerekçelerine, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararına uygun olmadığı gibi; 07/07/2021 tarihli kararda, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere görülmekte olan davaların, 01/09/2021 tarihinden itibaren görev verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bunun yanında kararın 07/07/2021 tarihli olup, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre; farklı uygulama tarihi belirlenmiş olması ve yalnız yeni mahkemeler kurulmuş olmasının farklı karar ve uygulama tarihini gerektirir bir neden olmadığı dikkate alınarak kararı vermeye yetkili makamın, görülmekte olan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir kararının bulunmaması yanında, iradesinin de bu yönde olmadığı anlaşılmakla, gönderme kararı usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından her ne kadar görevsizlik kararı verilmiş, karar taraflara tebliğ edilerek kesinleştirilmiş ise de; kararın niteliği, gerçekte gönderme kararıdır. Zira Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yetki alanlarını belirleyen kararı yalnız ticari nitelikteki davaların yetki alanlarını belirleyen bir karar niteliğinde olup, mahkemelerin görevinin belirlenmesine ilişkin bir karar niteliğinde bulunmadığı, mahkemelerin görevinin ancak kanun ile düzenlenebileceği, davanın Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinde Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görüldüğü, eldeki davalar için ilgili mahkemenin davalar sonuçlanıncaya kadar bu sıfatının devam edeceği birlikte değerlendirildiğinde karar öncesi açılan davalar için Çeşme Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi’nin görevsiz hale gelmesinin mümkün olmadığı ve buna bağlı olarak verilen kararın görevsizlik kararı olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Dosyanın usul ve yasaya aykırı gönderme kararına bağlı olarak mahkemesine iadesi için mahkememizin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle ve davanın mutlak ticari dava olduğu göz önünde tutulduğunda mahkememizce verilecek kararın niteliği itibariyle görevsizlik kararı olması mümkün olmayıp gönderme kararı verilebilmesi mümkündür.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olması nedeniyle ve gönderme kararı niteliğinde bulunduğu, mahkememizce dosyanın kendi mahkemesine iadesini sağlayacak kararın da ancak gönderme kararı olabileceği, bu durumda her iki mahkeme tarafından verilmiş görevsizlik kararları bulunmamakla birlikte karşılıklı gönderme kararları ortaya çıkmıştır. Davaya hangi mahkemenin devam edeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekli olup, karşılıklı gönderme kararları nedeniyle bu çözümün ilgili mahkemeler tarafından yerine getirilmesi mümkün değildir. Somut olaydaki gönderme kararlarının mahkemelerin görevi ile ilgili olduğu, göreve ilişkin yargısal kararlarla ilgili uyuşmazlığın ancak bir yargı makamı tarafından çözülebileceği, görevle ilgili uyuşmazlıkların Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli Hukuk Daireleri tarafından çözümlendiği birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle;
1-Gönderme kararına konu, dava dosyasına ilişkin uyuşmazlığı çözme görevinin davanın görüldüğü Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) ait olması nedeniyle dosyanın Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine,
2-Esasın, gönderme kararı nedeniyle kapatılmasına,
3-Kararın niteliği itibariyle harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yapılacak yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından dikkate alınmasına,
5-Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi ve mahkememizce verilen karşılıklı gönderme kararları nedeniyle ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
6-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/12/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)