Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/861 E. 2022/1001 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/998
KARAR NO : 2022/1049
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/04/2022
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2022

İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/10/2022 tarihli … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi olan davasının yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin dava dışı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile açmış olduğu kamulaştırma bedelinin tespiti davası sonucu verilen karar gereğince kamulaştırma bedeli olarak belirlenen tutarın davacı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından depo edilen tutara devlet bankasına en yüksek mevduat faizi ile yatırılarak intifa hakkı sona erene kadar faiz işletilmesi gerekirken, depo edilen tutarın yatırıldığı davalı banka tarafından iki yıldan fazla süreden beri her hangi bir faiz işletilmediğini bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 75.000,00 TL’nin davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu davanın bankacılık işleminden kaynaklandığı, bu nedenle işbu davaya bakmakla görevli mahkeme ticaret mahkemesi olduğu, sayın mahkemenizde açılmış iş bu davanın müvekkil bankaya yöneltilmesi hukuka aykırı olup, husumet yönünden esasa girilmeden reddi gerektiği, uyuşmazlık konusu vadeli hesap, T.C. Adalet Bakanlığı talimatı ile İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi uhdesinde … no.lu vadeli hesapta İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi adına açıldığı, davacı ile müvekkil banka arasında vadeli hesap açılmasına ilişkin olarak herhangi bir sözleşme bulunmadığı, dolayısı ile söz konusu davayı açmakta aktif dava ehliyeti olmayan davacının müvekkil bankaya karşı böyle bir dava açması usul ve yasaya aykırı olduğu, öncelikle davanın bu nedenle reddi gerektiği, müvekkil Banka İzmir Adliye Şubesi’nde İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasından gönderilen talimat üzerine hesap açıldığı, işlemler mahkeme talimatına göre yapıldığı, müvekkil banka nezdinde açılan hesap davacının üzerinde tasarruf edebileceği bir hesap değil olmadığı, banka aleyhine açılan işbu dava haksız ve hukuka aykırı olup, davanın husumetten reddi, görev yönünden reddi ve esasa girilmesi halinde davanın esastan reddedilmesi gerektiği, bankanın, günlük olarak uygulanacak faiz oranlarını, her sabah piyasa gelişmeleri çerçevesinde bir önceki gün diğer banka fiyatlamaları da dikkate alınarak yeni giriş veya temdit ve vade grupları ve segment bazında belirlemekte olduğu, gün içerisindeki sektör/piyasa koşullarındaki gelişmeler ve/veya banka ihtiyaçları paralelinde bu oranlarda değişikliğe gidilebilmekte ya da işlem bazlı değişiklik yapılabilmekte olup, dinamik bir fiyatlama stratejisi izlediği, öncelikle davaya konu edilen hesabın İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi adına hesap olması ve davacı ile müvekkil banka arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme olmaması nedeni ile davanın husumetten reddine, davanın görev yönünden reddine, mahkemece kabul edilmediği takdirde söz konusu hesaplara müvekkil Bankaca T.C Merkez Bankasına bildirilen Türk Lirası Mevduata uygulanacak cari faiz oranı uygulandığından ve söz konusu işlemin mevzuata uygun olması nedeni ile davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı tarafından dava dışı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhinde kamulaştırma bedelinin tespiti talebi ile ikame edilen davanın İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında yapılan yargılaması neticesinde verilen karar gereğince kamulaştırma bedeli olarak belirlenen ve davacı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından nemalandırılmak üzere … Bankası Türk Anonim Ortaklığı İzmir Adliye Şubesine depo edilen kamulaştırma bedeline vadeli hesapta uygulanması gereken en yüksek faiz oranının uygulanmaması nedeniyle davacının uğradığı zararın davalı bankadan tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Esas Karar sayılı kararında aynen; ”…Davanın tarafları arasında ticari bir alım satım veya sözleşme söz konusu değildir. TTK’nun 4.madde gereğince dava konusu işlem bankacılık uygulamasından kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede dava mutlak ticari dava olup…” ibarelerine yer verilerek, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 2021/5828 Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca;
“Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla;
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. Maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere;
a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı,
b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı,
c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 numaralı,
d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı,
e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı,
f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına,” karar verildiği aşikardır.
Yukarıda yer verilen karar kapsamında, davaya konu icra takibinin dayanağının taraflar arasında tanzim olunan ve imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi olduğu, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığı, İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 2021/5828 Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca talebe konu uyuşmazlık açısından İzmir İlinde İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli kılındığı anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olarak belirlenen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde; ”Mahkemenin görevli olması” hükmüne yer verilmiş olup, davanın görevli mahkemede açılması dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, davacı tarafın iddiaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacı tarafından dava dışı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhinde kamulaştırma bedelinin tespiti talebi ile ikame edilen davanın İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyasında yapılan yargılaması neticesinde verilen karar gereğince kamulaştırma bedeli olarak belirlenen ve davacı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından nemalandırılmak üzere … Bankası Türk Anonim Ortaklığı İzmir Adliye Şubesine depo edilen kamulaştırma bedeline vadeli hesapta uygulanması gereken en yüksek faiz oranının uygulanmaması nedeniyle davacının uğradığı zararın davalı bankadan tahsili talebine ilişkin olduğu, davaya konu tazminat talebinin dayanağının bankacılık işleminden kaynaklandığı, İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 2021/5828 Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca talebe konu uyuşmazlık açısından İzmir İlinde İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli kılındığı anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olarak belirlenen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu, usul ekonomisi ve yargılamanın süratle bitirilmesi ilkeleri nazara alınarak yapılan inceleme neticesinde, açılan davanın görev dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, davaya konu uyuşmazlığın İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 2021/5828 Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca İzmir İli açısından İhtisas Mahkemesinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlendiği anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda dosyanın görevli İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.