Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/86 E. 2023/113 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/86 Esas
KARAR NO : 2023/113

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/02/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;29.07.2018 tarihinde, davacı müvekkili …’nın Mordoğan Mahallesi Yalı Caddesi üzerinde yaya olarak bulunduğu esnada, dava dışı sürücü Hakan … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yalı caddesi üzerinde seyir halinde iken aracın sağ ön kısımlarıyla davacı müvekkiline çarpması ve ardından geri geri gelerek müvekkilinin sol ayağının üzerinden geçmesi neticesinde tek taraflı, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, işbu kazada davacı müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, sürekli işgöremezliğe maruz kaldığını, aynı zamanda bakıcı ihtiyacının da doğduğunu, davacı müvekkilin konu trafik kazası akabinde ambulans ile hastaneye sevk edildiğini dava dışı … plakalı araç sürücüsü … ‘in olay yerini terk etmesi neticesinde kaza tespit tutanağının tanzim edilemediğini Karaburun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından …. Sor. sayılı dosyası kapsamında tahkikat yürütülmeye başlandığını, işbu soruşturma dosyası kapsamında iddianamenin kabulü ile sanık sürücü Hakan … hakkında kasten yaralama suçu kapsamında cezalandırılması için Karaburun Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyası kapsamında kovuşturma aşamasına geçildiğini, işbu dosyanın halen derdest olduğunu, … plaka sayılı araç sürücüsü Hakan …’in mezkur kazaya sebebiyet verdiğini, kaza mahallinde yaya olarak bulunan müvekkil …’nın kazanın meydana gelişince hiçbir kusuru ve etkisinin bulunmadığını, yargılama konusu trafik kazası sonucunda ağır şekilde yaralanan müvekkilinin kalıcı iş göremezlik bedeli olarak şimdilik, 9.800,-TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak şimdilik, 100,-TL, bakıcı gideri tazminatı olarak şimdilik, 100,-TL Olmak üzere toplam 10.000-TL bakiye maddi tazminatın kaza tarihi olan 29.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı Sigorta Şirketinden (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine, her türlü yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle;” Uyuşmazlığın müvekkili olduğu şirket nezdinde … sayılı ve 20/08/2017-2018 vade tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigorta teminatı altına alınan … plakalı aracın karışmış olduğu iddia edilen trafik kazası sonucu davacıların yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminat talebinden kaynaklandığını, dava öncesi dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, somut olayda, başvuru konusu kazanın 29/07/2018 tarihinde meydana geldiğini, uzatılmış ceza zamanaşımının uygulanması da söz konusu değilken 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere, kusur oranlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan raporun yönetmeliğe uygun olmadığını, raporun özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükten kaldırıldığı için erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun olması gerektiğini, 25.02.2011 tarihinden itibaren geçerli olan mevzuat değişikliği sebebi ile müvekkil şirketin tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerine ilişkin sorumluluğu ortadan kalktığını, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Açılan davada, 29.07.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanıp yaralanmadığı, kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş gücü kaybı bulunup bulunmadığı, bakıcı ve tedavi gideri talep edip edemeyeceği, kazadaki kusur durumları, davalının sorumluluk türü ve oranı ile trafik kazası nedeniyle davacı yararına maddi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK’nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Kaza nedeni ile davacıya ait tedavi evrakları, maluliyet raporu, kusur raporu, poliçe, SGK kayıtları dosya içerisine alınmıştır.
19/01/2022 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca davacının maluliyetine ilişkin raporda, Engellilik Ölçütü Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğin ilgili bölümleri kapsamında kişinin engellilik oranının %7 olduğu, geçici iş göremezlik (iyileşme süresi) süresinin 9 ay olduğu, şahsın yaralanması nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığı, geçici olarak bakıcıya muhtaç olunan süre ile ilgili olarak yönetmelikte bir değerlendirme olmamakla birlikte olaya bağlı kırığı nedeniyle yardıma ihtiyaç duyacağı sürenin 1 (bir) ay olarak kabulünün uygun olacağı kanaatine varıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların kusur durumlarının belirlenmesine yönelik alınan bilirkişi raporunda sürücü Hakan …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla gece vakti, meskun mahal İzmir İli, Karaburun İlçesi, Mordoğan Mahallesi, Yalı Caddesinde seyir halinde iken dikkatini gereği gibi yola ve seyir yönüne vermediği, trafik düzeni ve güvenliği açısından aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uyarlamadığı, görüş alanını yeterince kontrol altında tutmadığı,mevcut seyir hızıyla fren tedbirine başvurmadan aracının sağ ön kısımları ile; Yalı Caddesi üzerinde yaya olarak yürümekte olan …’ya çarptığı ve daha sonra geri geri gelerek …’nın sol ayağının üzerinden geçmesi ile sevk ve idare hatasıyla dikkatsiz, tedbirsiz, kurallara aykırı hatalı tutum ve davranışıyla sebebiyet verdiği kazada 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 52 – 1-b) “Sürücüler hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” kural ihlali nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü Hakan …’in kazanın oluşumunda etken olduğu yaya …’nın; etken olmadığı belirtilmiştir.
Aktüerya hesap bilirkişisinden tazminat miktarının belirlenmesine yönelik 28/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminat alacağının 43.339,64 TL ( 76.117,92- TL sigorta ödemesi mahsup edildikten sonra), geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 16.124,82-TL olduğu, bakıcı giderinin 1.603,12 -TL olduğu bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, Karaburun Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları, maluliyet raporu, usul ve yasa hükümleri ile yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına uygun olarak, taraflar, mahkememiz, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın denetimine uygun ve elverişli şekilde düzenlenen aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisi raporuna dayanılarak davacının dava konusu trafik kazasında yaralanması sebebiyle talep edebileceği 43.339,64 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminat alacağı, 16.124,82-TL geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağı, 1.603,12 -TL bakıcı gideri talebinin kabulü ile 12/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile,
2-1.603,12 -TL bakıcı giderinin, 16.124,82-TL geçici iş göremezlik tazminatının, 43.339,64-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 12/11/2019 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketinden poliçe limiti dahilinde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 4171,52- TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30- TL Peşin harç, 289,TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.823, 22-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 27,00- TL elektronik tebligat, 57, 00- TL normal tebligat, 178,63- TL posta ücreti, 1.500- TL bilirkişi ücreti, 59,30- TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 289,00- TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.217,23- TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 1.728,55- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.770,81-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın ret oranı dikkate alınarak 9.200,00- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinden 1029,07-TL’sinden davalının, 290,92-TL’sinden davacının sorumlu tutulmak kaydı ile davacı ve davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2023
Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza

¸