Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/850 E. 2022/769 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/850 Esas
KARAR NO : 2022/769

DAVA : Çekişmeli Alacağın Tespiti Ve Tahsili İstemli (İİK’nun 308/b Maddesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Çekişmeli Alacağın Tespiti ve Tahsili İstemli (İİK’nun 308/b Maddesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalı arasında düzenlenen 11.09.2015 tarihli 2.000.000-TL, yine aynı tarihli 750.000 euro ve 750.000 usd bedelli KÇS’ler çerçevesinde davalıya kredi kullandırıldığını, davalı tarafından vadesinde ödeme yapılmaması üzerine hesabın kat edilerek ihtarname ve hesap özetinin keşide edildiğini, buna rağmen davalının borcunu ödemeyerek temerrüte düştüğünü, davalının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunduğunu, 28.02.2019 tarihinde kesin mühlet kararı verildiğini, kesin mühlet tarihi itibari ile müvekkilinin alacağının 1.781.751,44-TL nakit ve 94.000-TL gayrinakit olmak üzere toplam 1.875.751,44-TL olarak bildirildiğini, ancak davalı tarafından alacağın 1.516.969,60-TL kısmının kabul edildiğini, mahkemenin konkordato projesinde de bu miktarı esas alarak, alacağın 358.781,84-TL kısmının çekişmeli alacak olarak tespitine karar verdiğini, tasdik kararının 16.07.2020 tarihinde Basın İlan Kurumu ilan portalında yayımlandığını, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, İİK’nun 308/b maddesi uyarınca; çekişmeli alacak için bu davanın açıldığını, projeye dahil edilen alacağın, yalnızca hesap kat tarihindeki kredi bakiyeleri toplamını verdiğini, İİK.’nun 294/3 maddesi hükmü uyarınca kesin mühlet tarihine kadar adî alacaklara faiz işletilmesi gerekmesine rağmen, konkordato projesinde yalnızca ihtarnamedeki hesap kat tutarının esas alınmasının, kesin mühlet tarihine kadar faiz işletilmemiş olmasının açıkça hatalı olduğunu, dava konusu kredi çerçeve sözleşmelerinin 4.maddesi ile, müşterinin borçlar tamamen ödeninceye kadar yükümlülükleri ve temerrüt hükümleri başlıklı maddedeki hükümler gereği sözleşmede yazılı hükümler ile kararlaştırma, temerrüt faiz oranı üzerinden alacak hesabının yapılarak bildirimde bulunulduğunu, dava konusunun, davalı tarafından kabul edilmeyen ve işbu davaya konu edilen alacak, hesap kat tutarına kesin mühlet verilen tarihe kadar işlemiş akdî faiz ve temerrüt faizi ile banka çek sorumluluk bedellerinden kaynaklı risk tutarı olup, TCMB ‘ye bildirilen faiz oranlarına göre %57 oranında temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiğini, 1.516.696,60-TL, hesap kat tutarındaki alacağa, temerrüt tarihine kadar %38 oranında akdî faiz hesaplanarak, temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak rakamının tespit edilmesi ve bu rakama %57 oranında temerrüt faizi işletilmesi gerekirken, kesin mühlet tarihi itibariyle müvekkilinin alacağının yalnızca hesap kat tarihindeki kredi bakiyeleri olarak esas alınmasının yasal hükümler ve Yargıtay içtihadına aykırı olduğu gibi, kesin mühlet tarihi itibariyle banka çek sorumluluk bedellerinden kaynaklı 94.000-TL tutarındaki gayrinakit riskin sözleşmelerin üç, on ve on birinci maddeleri uyarınca hesaba katılması gerekirken katılmadığını, gayrinakit riski oluşturan çeklerden bir kısmının banka sorumluluk bedelleri tazmin edilmiş olup, söz konusu gayrinakit risklerin nakde dönüşmüş olması sebebiyle, tazmin olunan banka çek sorumluluk tutarlarının da asıl alacağa eklenmesi ve buna göre kesin mühlet tarihi itibariyle müvekkilinin alacağının tespit edilmesi gerektiğini, hesap kat’ı sonrasında tazmin edilen her biri 1.600-TL tutarında olan 8 adet çek sorumluluk bedeli konkordato projesinde hesaba katılmadığını, konkordato projesine esas tutulan müvekkilinin alacağı bu yönüyle de eksik ve hatalı olduğunu, sözleşmelerin 5.1.maddesinde davacıya ait defter ve kayıtların kesin delil olacağının kabul edildiğini bildirmiş, davacının konkordato projesine dahil edilmeyen ve Mahkeme’ce çekişmeli olarak tespit edilen 358.781,84-TL kısmının, davalıdan tahsiline veya tasdik edilen konkordato projesine göre oluşturulan ödeme planına dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın konkordato projesine bağlı olarak açıldığı, konkordato davasında vekil olarak davalıyı temsil etmeleri nedeni ile, davalı asile tebligat yapılmasının Tebligat Kanunu`nun 11., Avukatlık Kanunu`nun 41. ve HMK.`nun 73. maddelerine aykırı olduğunu, davanın açılmamış sayılması kararının Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından kaldırılmasının HMK ve İİK’na açıkca aykırı olduğunu, müvekkili şirketin 27.11.2018 tarihinde İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile konkordato başvurusunda bulunduğunu, 06.12.2018 tarihinde geçici mühlet, 28.02.2019 tarihinde bir yıl süre ile kesin mühlet ve 02.07.2020 tarihinde ise konkordatonun tasdiki kararı verildiğini, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi tarafından kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesine karar verildiğini, dosyanın bu kez …/… esas numarasını aldığını, yapılan yargılama sonunda, 11.03.2021 tarihinde, konkordato’nun tasdikine karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu karara ilişkin istinaf istemini esastan reddettiğini, kararın temyiz incelemesinde bulunduğunu, davacının tasdik kararını istinaf etmemesi nedeniyle davacı yönünden tasdik kararının kesinleştiğini, davacının bildirdiği alacağın 358.781,84-TL’sinin çekişmeli alacak olarak kabul edildiğini, davacının dava açtığına dair bir derkenar sunmadığını, kayyım tarafından davacı adına hesap açılarak, çekişmeli alacak davasına ilişkin ödemelerin, konkordato ödeme planı dahilinde açılan hesaba yatırılmaya başlandığını, taraflar arasındaki sözleşmeye konu alacak nedeniyle üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerinde teminat ipoteği tesis edildiğini, davacının İzmir 9.İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığını, takibe İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde itiraz ettiklerini, bu davaya ilişkin kararın kesinleşmediğini, taşınmaz sahibinin ipotek bedelini ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, davacının borcun taksitler halinde ödenmesini kabul edip, ipotek dosyası haricen tahsil edildiğinin beyan edilerek kapatıldığını, ödenen ipotek bedeli de dikkate alınarak davacının, davalıdan konkordato projesine göre kalan alacağı 88.000,00-TL olduğunu, müvekkilinin istemine uygun olarak konkordato projesinin faizsiz vade konkordatosu olarak hükmedildiğini, gayrinakit alacak nakit borç olmadığından, ayrıca faizsiz vade konkordatosunda temerrüt faizi ödenmeyeceğinden, davacı bankanın iddiasının haklı olmadığını, imtiyazlı alacaklıların seçimlik tercihi dışında faiz ile ilgili bir karar bulunmadığını, hiçbir alacaklıya faiz vs. isim altında ödeme yapılmadığından, davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin projeye uygun olarak ödemelerini aksatmadığını ve Aralık 2021 tarihinde alacaklılara 9.taksit ödemesi yaptığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; İ.İ.K’nun 308(b) maddesi hükmü uyarınca çekişmeli alacağın tespiti ve konkordato hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
İİK’nun 308(b) maddesinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklıların, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilecekleri düzenlenmiş, dava yasal süre içinde açılmıştır.
Cevap dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın HMK ve İ.İ.K hükümlerine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, mahkememizin Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği kararla bağlı olup, kararı tartışarak hüküm konusu yapması mümkün bulunmadığından karar doğrultusunda duruşma açılarak yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuştur.
Cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmeye konu alacak nedeniyle üçüncü kişiye ait taşınmaz üzerinde teminat ipoteği tesis edildiği, davacının İzmir 9.İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığı, takibe İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde itiraz edildiği, bu davaya ilişkin kararın kesinleşmediği, taşınmaz sahibinin ipotek bedelini ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep ettiği, davacının borcun taksitler halinde ödenmesini kabul edip, ipotek dosyasının borcun haricen tahsil edildiği beyan edilerek kapatıldığı, ödenen ipotek bedeli de dikkate alınarak davacının, davalıdan konkordato projesine göre kalan alacağının 88.000,00-TL olduğu iddiasında bulunulmuş ise de, davalı tarafın iddialarına ilişkin hiç bir belge ve delili dosyaya sunmadığı gibi, davalı iddialarının kanıtlanmasını sağlayacak bir delilin de toplanmadığı, ipoteğe dayalı takibin davacının konkordato projesine kabul edilen ve bir bölümünün kabul edilmeyerek çekişmeli alacak olarak dava konusu edilen alacaktan bağımsız olduğu, ancak dava konusu borcun ilgili takip dosyasında bütünüyle ödenmiş olması halinde ödemenin kredi alacağından mahsup edilmesinin mümkün bulunduğu, davalı tarafın mahsubu gerektirecek ödeme yapıldığı iddiasını belgelerle kanıtlayamadığı gibi çekişmeli alacak dışındaki davacı alacağını dahi taksitler halinde konkordato projesi çerçevesinde ödemeye devam ettiği dikkate alınarak, davalı tarafın aksi yöndeki iddiasında bir haklılık görülmemiştir.
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında, davalı şirket, konkordato başvurusunda bulunmuş, 06.12.2018 tarihinde geçici mühlet, 28.02.2019 tarihinde bir yıl süre ile kesin mühlet ve 02.07.2020 tarihinde ise konkordatonun tasdiki kararı verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi tarafından kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine iadesine karar verildikten sonra, dosya …/… esas numarasını almış, yapılan yargılama sonunda, 11.03.2021 tarihli kararla konkordato’nun tasdikine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından bu kez istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesinden sonra Yargıtay 6.Hukuk Dairesi tarafından 08.06.2022 tarihli ilam ile onanmasına karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde, dava dilekçesi ve eklerinin vekil sıfatıyla kendisine tebliğinin gerektiğini iddia etmiş ise de, bu davanın konkordato davasından bağımsız olup, dava dilekçesi ve eklerinin davalı asile tebliğe çıkarılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmaması nedeniyle, aksi yöndeki iddia haklı görülmediği gibi davalı tarafça, yasal süre içerisinde cevap dilekçesinin sunulduğu, hukuki dinlenme hakkı çerçevesinde davalı tarafın, bir mağduriyetinin bulunmadığı dikkate alınarak dava dilekçesinin tebliğinin ekleri konusunda bir başka işlem yapılması da gerekli görülmemiştir.
Taraflar arasında, davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın 1.516.969,60-TL olarak konkordato projesine dahil edildiği, ödeme projesi çerçevesinde kabul edilen alacak bölümü yönünden ödemelerin projede öngörülen taksitlerle yapılmaya başlandığı, 358.781,84-TL tutarındaki davacının, alacak talebinin çekişmeli alacak olarak kabul edildiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık çekişmeli alacağın varlığı ve talep edilebilirliği, özellikle geçici mühlet kararı ile kesin mühlet kararı arasında faiz işletilip işletilemeyeceği konusunda toplanmaktadır.358.781,84-TL tutarındaki toplam alacağın 12.800-TL’lik bölümünü, gayri nakit alacak oluşturmaktadır.
Davanın niteliği, tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca sunulan ve bildirilip mahkememizce toplanan tüm deliller, davaya konu kredi sözleşmesi ve eklerine ilişkin belge örnekleri, davacı bankaya ait defter ve kayıt örnekleri ile konkordato dosyasına ilişkin belge örnekleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Bilirkişi raporunda; taraflar arasında, davaya konu 11.09.2015 tarihli 750.000 euro ve 2.000.000,00-TL limitli kredi sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşmenin 4.2 maddesinde muacceliyet tarihinden ihtar süresinin bitimine kadar geçen sürede TCMB ‘ye bildirilen en yüksek cari faiz oranının %100 fazlasının temerrüt faizi olarak kararlaştırıldığını, davacı tarafça, davalıya verilen 52 adet çekten 36 adetini kat tarihinden sonra iptal edildiğini, 9 adetinin karşılıksız çıkmasına rağmen davacı tarafça, zorunlu yasal tutarın ödenmediğini, 7 adetinin henüz ibraz edilmediğini, buna göre 16 adet çek için davacının riskinin bulunduğunu, hesabın kat edilerek 03.12.2018 tarihli ihtarname ile bir gün ödeme süresi verilmesine rağmen, davalıya 07.12.2018 tarihinde kat ihtarnamesinin tebliğ edilmesinden sonra verilen sürede ödeme yapılmaması nedeni ile davalının, 09.12.2018 tarihinde temerrüte düştüğünü, davacı bankanın, temerrüt tarihinde %33 oranında fiilen kredi kullandırmış olması nedeniyle sözleşme hükmü gereği %66 oranında temerrüt faizi talep edebilecek iken, daha az oranda ve %57 oranında temerrüt faizi talebinde bulunduğunu, taraflar arasında %38 oranında akdi faiz oranının kararlaştırıldığını, İKK’nun 294.maddesi uyarınca geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğurması nedeniyle, faiz işlemesinin duracağını, geçici mühletten sonra 24.01.2019 tarihine kadar 8 adet çek riski tutarı olan 12.800-TL’nin nakde dönüştüğünü, geçici mühlet tarihi olan 05.12.2018 tarihi itibari ile davacı tarafın, asıl alacağının 1.516.696,60-TL işlemiş akdi faizin 9.148,08-TL, BSMV’nin 457-TL ve ihtarname masrafının 1.320,96-TL olmak üzere toplam alacağının 1.527.614,64-TL olup, nakde dönüşen gayri nakdi risk tutarı olan 12.800-TL ile birlikte kesin mühlet tarihi itibari ile toplam alacağın 1.540.414,64-TL olduğunu, konkordato projesinde 1.516.969,60-TL alacağının kabul edilmesi nedeniyle davacının, davalıdan 23.445,04-TL daha alacaklı olduğunu, bu miktarın konkordato projesindeki şartlara göre ödemeye dahil edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… (…/…) esas sayılı dosyası,
mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına, denetime ve hükme elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile; taraflar arasında, davaya konu 11.09.2015 tarihli 2.000.000,00-TL ve 750.000 euro limitli kredi sözleşmesinin düzenlendiği, kredi sözleşmenin varlığı ve içeriği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterildiği üzere, sözleşme çerçevesinde davacı tarafça, davalıya birden çok kredi hesabı ile kredilerin kullandırıldığı, sözleşmenin 4.2 maddesinde temerrüt faizi olarak davacı banka tarafından, TCMB’ye bildirilen en yüksek cari akdi faiz oranının değişen oranlar da dikkate alınmak suretiyle %100 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanacağının kabul edildiği, sözleşmenin 4.1.1 ve 4.1.3 maddelerinde alacağın muacceliyet hallerinin ayrıntılı olarak belirlendiği, davacı banka tarafından, hesabın 29.11.2018 tarihinde kat edilerek, davalıya 03.12.2018 tarihli ihtarnamenin 07.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının verilen sürede ödeme yapmaması nedeni ile 09.12.2018 tarihinde temerrüt’ünün oluştuğu, davacı tarafça temerrüt tarihinde fiilen uygulanan en yüksek akdi faiz oranının %33 olup, sözleşme hükmü uyarınca %100 fazlası olan %66 oranında temerrüt faizi talep etme imkanı var iken, davacının %57 oranında temerrüt faizi talebinde bulunması nedeniyle, taleple bağlılık ilkesi gereği bilirkişinin, hesaplamada bu oranı dikkate almasının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, her ne kadar davacı tarafça, aksi iddia edilmiş ise de, İKK’nun 288(1)maddesinde, geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına dair amir hüküm ile İKK’nun 294(3)maddesinde, tasdik edilen konkordato projesinin aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağına ilişkin amir hüküm birlikte değerlendirildiğinde ve somut olay açısından konkordato projesinde aksine bir hüküm bulunmadığı göz önünde tutularak, geçici mühlet kararı ile birlikte faiz işletilmesinin mümkün bulunmadığı, buna göre bilirkişinin 05.12.2018 tarihindeki geçici mühlet kararı itibariyle ve bu tarihe kadar faiz hesaplayıp bu tarihten sonrası için faiz hesabı yapmamasının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi geçici mühlet kararından sonra kesin mühlete kadar 8 adet çek yönünden davacı bankanın yasal sorumluluk tutarı olan 12.800-TL’yi ödemesi nedeniyle, gayri nakdi alacak niteliğinde bulunan bu tutarın, nakdi alacağa dönüşmesi nedeniyle çekişmeli alacağa ilavesinin gerektiği, bilirkişinin bu tespitlere uygun şekilde yaptığı ve raporda ayrıntıları gösterilen hesaplamaya göre, kesin mühlet tarihi olan 20.02.2019 tarihi itibari ile, davacının toplam alacağının 1.540.414,64-TL olup, konkordato projesinde 1.516.969,60-TL alacağın kabul edilmesi nedeniyle davacının, davalıdan 23.445,04-TL daha alacaklı olduğu, bu miktarın konkordato projesindeki şartlara göre ödemeye dahil edilmesi gerektiği göz önünde tutularak; davanın kısmen kabulü ile, konkordato projesine dahil edilen davacı alacağı dışında 358.781,84-TL olarak talep edilen çekişmeli alacağın 23.445,04-TL olduğunun tespiti ile konkordato projesine dahil edilerek, 16.411,53-TL’lik bölümünün 2019 yılı Aralık ayı ile 2022 yılı Aralık ayı tarihlerinde üçer aylık devrelerle on üç eşit taksitte ve 7.033,51-TL’lik bölümünün 2023 yılı Mart ve Haziran ayı ile 2023 yılı Eylül ve Aralık ayı ödeme dönemlerinde dört eşit taksitte ödenmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar uygulamada İKK’nun 308(b)maddesi uyarınca açılan çekişmeli alacak davalarında zaman zaman ve bazı kararlarda maktu harç ve maktu vekalet ücretine hükmedildiğine ilişkin kararlara rastlamak mümkün ise de, davanın niteliği itibari ile çekişmeli alacak miktarının tespiti ile kabul edilen alacağın konkordato projesi kapsamında ödenmesine ilişkin hüküm kurulmasına bağlı olarak nispi harca tabi olup, dava dilekçesinde çekişmeli alacak miktarının harca esas değer gösterilip davacı tarafça, nispi harç ödenerek davanın açıldığı ve aynı yönde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi’nin 16.12.2021 tarihli 2021/1699 esas ve 2021/1562 karar sayılı ilamında da davanın ve istinaf başvurusunun nispi harca tabi olduğuna ilişkin kararı dikkate alınarak, taraflar nispi harç ve davanın reddedilen ve kabul edilen bölümü yönünden nispi vekalet ücreti ile sorumlu tutulmuştur.
Her ne kadar uygulamada İKK’nun 308(b)maddesinden kaynaklanan çekişmeli alacak davalarında, davanın zorunlu arabuluculuk koşuluna tabi olup olmadığı konusunda Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından farklı kararların verildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi’nin 2022/460 esas Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi’nin 2021/1860 esas sayılı dosyalarında davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığına karar verilmesine rağmen, mahkememiz dosyalarını istinaf yoluyla incelemekle görevli İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi’nin 2021/1837 esas sayılı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi’nin 2021/1490 esas sayılı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin 2022/578 esas sayılı dosyalarında verilen kararlar gibi davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğuna karar verilmiş olması nedeniyle, mahkememizin istinaf incelemesi yönünden bağlı bulunduğu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri’nin görüşü doğrultusunda ve davacı tarafın zorunlu arabuluculuk yoluna gitmiş olması dikkate alınarak, zorunlu arabulucu ücretinin davanın kısmen kabulü nedeniyle kabul ve ret edilen oranlarda taraflardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın kısmen kabulü ile; davacının, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile konkordato projesine dahil edilen davacı alacağı dışında 358.781,84-TL çekişmeli alacak olarak tespit edilen ve konkordato projesine dahil edilmesi gereken alacağının, 23.445,04-TL olduğunun tespiti ile konkordato projesine dahil edilerek;
16.411,53-TL’lik bölümünün 2019 yılı Aralık ayı ile 2022 yılı Aralık ayı tarihlerinde üçer aylık devrelerle on üç eşit taksitte ve,
7.033,51-TL’lik bölümünün 2023 yılı Mart ve Haziran ayı ile 2023 yılı Eylül ve Aralık ayı ödeme dönemlerinde dört eşit taksitte ödenmesine,
2-Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.601.53-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.127,10-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 4.525,57‬-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça, peşin olarak yatırılan 1.601,53-TL harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 9.200-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen bölümü için davalı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 49.947,15-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 14/15’inin karşılığı olan 1.232‬,00 TL’sinin davalıdan, 1/15’inin karşığı olan 88,00-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça, yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 1,20-TL iki adet kep gideri, 92,00-TL on altı adet elektronik tebligat gideri ve 850,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 997,6‬0-TL’nin 14/15’ünün karşılığı olan 931,09‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/15’inün karşılığı olan 66,51‬‬-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça, peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza