Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/841 E. 2022/1004 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/841 Esas
KARAR NO : 2022/1004
DAVA : TTK’nun 630(2) Maddesi Uyarınca Haklı Sebep İddiası İle Limited Şirket Yöneticisinin Temsil Yetkisinin Kaldırılması İstemli
DAVA TARİHİ : 03/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan TTK’nun 630(2) Maddesi Uyarınca Haklı Sebep İddiası İle Limited Şirket Yöneticisinin Temsil Yetkisinin Kaldırılması İstemli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Biyoteknoloji San. Tic. Ltd. Şti’nin %50 hissesinin sahibi olup, diğer %50 hissenin sahibinin ise S.S. … Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi olduğunu, müvekkilinin uzmanlık alanı esas alınarak şirketin fidan ve bitki üretimi amacı ile kurulduğunu, müvekkiline ve diğer ortak kooperatifin seçtiği davalıya şirketi birlikte temsil yetkisinin verildiğini, buna rağmen müvekkilinin hiçbir zaman şirketin idari ve mali yönetimi hakkında söz sahibi olmasına izin verilmediğini, şirketin kuruluşundan itibaren diğer ortak, idari ve mali tüm konularda tek söz sahibi olup kararları diğer ortağın iradesine uygun olarak ve çoğu zaman kooperatifin yönetim kurulunda alındığını, müvekkilinin ise prosedürel olarak kararlara imza atan bir ortak ve yönetici olarak kaldığını, son dönemde müvekkilinin tamamen şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, ortak kooperatife şirketten kazanç aktarımı yapması, şirket zararına faaliyette bulunması, şirketi hukuka aykırı şekilde borçlandırması nedeniyle 17 Ağustos 2021 tarihli ihtarname ile ihtarda bulunulmasına rağmen kooperatifin şirket aleyhine elde ettiği kazanımları ödemediğini, tazmin yoluna gitmediğini, hukuka aykırı zararlandırıcı işlemlere ve bağlı tüzel kişilik yönetimine son vermediğini, arabuluculuk görüşmeleri sırasında kooperatifin haksız ve hukuka aykırı olarak şirketten elde ettiği kazanımlar, verdiği zararlar ve şirket payının devrine karşılık ayrılma akçesi olarak 8.000.000 TL talep edildiğini, randevu beklenirken kooperatif tarafından şirket hakkında icra takibi yapıldığını ve ödeme emrinin davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının müvekkiline haber vermediğinin, kısa yoldan takibi kesinleştirmeyi hedeflendiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin kooperatife karşı dava açmak için arabuluculuğa başvurduktan sonra davalının anlaşmalı olarak işlem yapıp tamamen gerçek dışı belgeler ile cari hesap üzerinden şirketi kooperatife borçlu hale getirerek Ödemiş İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile 24.11.2021 tarihinde icra takibi başlattığını, kooperatifin şirket aleyhine hukuka aykırı olarak elde ettiği kazanç ve şirkete verdiği zararları ödemesinden kaçınmak için mali kayıtlarda oynanarak karşılıksız bir borç oluşturulduğunu, takipten haberi olan müvekkilinin, müşterek imza ile temsil yetkisinden dolayı davalıya whatsapp ve telefon üzerinden ulaşarak hukuka aykırı takibe itiraz edilmesi için birlikte icra dairesine gitmeleri veya hukuki sürecin takibi için bir avukata vekaletname verilmesini talep ettiğini, ancak davalının cevap vermediğini, 02.12.2021 tarihinde davalının telefonla verdiği cevapta “borca itiraz etmeyeceğini, itiraz edilmesi için avukata vekaletname vermeyeceğini” belirttiğini, aynı gün yeniden talepte bulunulmasına rağmen davalının cevap vermediğini, TTK’nun 626.maddesi hükmüne aykırı olarak davalının kooperatif kooperatif lehine şirket aleyhine işlemlerde bulunduğunu, görevini şirket menfaatini gözeterek özenli ve dürüstlük kurallarına uygun olarak yerine getirmediğini, aksine açık ve net bir şekilde şirket zararına, dürüstlük kurallarına aykırı ve kötüniyetli hareket ettiğini, şirketi karşılıksız borçlandırıp yapılan takibe itiraz etmediğini, böylece kooperatif lehinde var olmayan bir alacağın kesinleşmesini hedeflediğini, kasıtlı, kötü niyetli dürüstlük kurallarına aykırı ve şirket aleyhine hareket ettiğini, ayrıca şirket yönetimini, kooperatifin talimatları ve kooperatifin faydasına olacak şekilde yürüttüğünü, şirketin menfaatlerine, dürüstlük kurallarına ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, şirkete vermiş olduğu zararlara ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, görevini özenle ve dürüstlük kurallarına uygun yerine getirmemesi nedeniyle müdürlük görevinden azlini talep ettiklerini, kooperatifin, şirketin ürettiği ürünleri dilediği fiyattan alıp, dilediği zaman, dilediği şekilde bedellerini ödediğini, kooperatifin kar ederken şirketin zarar ettiğini, kooperatif tarafından atanan temsilcilerin şirket menfaatlerini gözetmek yerine, kooperatifin menfaatlerini esas alarak hareket ettiklerini bildirmiş, davalının haklı nedenle şirket müdürlüğünden azli ile … Şirketine yönetim kayyımı atanmasına, yargılama süresince tedbiren şirkete kayyım atanmasına ve Ödemiş İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına takibe itiraz edilmesi ve bu konuda vekil tayin edilmesi için davacının tedbiren yetkili kılınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 02/05/2018 tarihili genel kurul kararı ile davacı ile birlikte beş yıl süre ile … Şirketini temsil etmek üzere görev yapmaya başladığını, şirketin %50 payının … Kooperatifine ait olup müvekkilinin aynı zamanda … Kooperatifinin çalışanı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline yönetilen iddiaların muhatabının kooperatif olması gerektiğini, müvekkilinin pasif husumeti bulunmadığını, davanın bu nedenle reddini talep ettiklerini, şirketin kurulu olduğu laboratuvar binası, laboratuvar araç gereçleri, içinde bulunduğu arazi ve seraların kooperatife ait olup, şirketin kooperatifin kiracısı olduğunu, şirketin kuruluş amacının kooperatif ortaklarının fidan ve bitki anacı ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu, bu doğrultuda şirketin doku kültürü yöntemi ile fidan ve bitki anacı üretimi yaptığını, şirket ve kooperatif arasında imzalanan özel sözleşmede kararlaştırılan şekilde belirlenecek bedel karşılığında anaçların fiyatı belirlenerek kooperatifin şirkete pazarlama faturası kestiğini, müvekkilinin davacıyı şirketten uzaklaştırma, şirket ile bağını koparma çabası ve tutumunun asla olmadığını, davacının alınan tüm kararlarda imzasının bulunduğunu, sekiz yıl boyunca davacı tarafından şirket yönetimi ile ilgili bir rahatsızlığın iletilmediğini ve şirket genel kurulunda bu durumu gündeme getirmediğini, davacının sekiz yıl boyunca iddia ettiği olaylara karşı sessiz kalmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının üretme faaliyetini hakkıyla ifa etmemesi, çoğu zaman işyerinde bulunmaması, yeterli sayı ve nitelikte ürün yetiştiremesi ve şirketi iyi yönetememesinden kaynaklı olarak üretimin şirketin giderlerine dahi yetmediğini, bunun sonucunda şirketin borçlandığını, kooperatifin, şirketin devamlılığını sağlayabilmesi için öz kaynaklarını, iddia edilenin aksi bir şekilde şirkete aktardığını, şirketin mevcut borcunun kısa sürede meydana gelen bir borç olmayıp yıllar içinde birikmiş borç olduğunu, kooperatifin şirketten alacağının altı buçuk milyon TL’yi aşmış durumda olduğunu, alacaklarını tahsil etme amacı ile şirketi karşı 24.11.2021 tarihinde Ödemiş İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının, şirketin, kooperatife olan borcunu bildiğini, itiraz edilmesi halinde açılacak itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin şirkete yüklenecek olması nedeniyle takibe itiraz etmeyerek TTK’nun 626.maddesi hükmüne uygun hareket ettiğini, davacının şirketin borcu olduğunu bildiği halde basiretli bir tacir gibi davranmayarak ve kötüniyetle borca itiraz ettiğini, davacının şirket kayıtlarının değiştirilerek karşılıksız borç oluşturulduğu ve bu sebebe dayanarak icra takibi yapıldığına yönelik iddialarının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin, şirketin yeterli nitelikte üretim yapamadığını, davacı ve bazı çalışanların basiretsizliği ve hatta kötü niyetli olmalarından kaynaklı bir çok ürünün zayi olduğunu ve şirketin karlı çalıştırılamadığını ancak … Kooperatifinden borçlanarak faaliyetlerine devam ettiğini bildiğini, davacının, müvekkilinin şirketteki yönetim yetkisinin ve karar alma insiyatifinin fiilen kooperatif yetkililerine devredildiğine ilişkin iddiasının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin tek başına karar almadığını, müşterek yetki nedeniyle her kararda davacının imzasının bulunduğunu, davacının, şirketin mali ve finansal kayıtlarının davalı tarafından kooperatifin muhasebe bölümüne devrediliği iddiasının hukuken mümkün olmadığını, şirketin muhasebesinin ayrı tutulduğunu, müvekkilinin alınacak kararlardan önce doğal olarak kooperatif yetkililerine bilgi vermek durumunda olduğunu, bu durumun görev tanımına uygun olduğunu, kaldı ki davacının bu kararların hiçbirine itiraz etmediği gibi şirketin her tasarrufunda söz ve imza sahibi olduğunu, Kooperatifler Kanununun ek 3.maddesi uyarınca kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin ortağı olduğu şirketlerin yönetiminde görev alamamaları nedeniyle davalının yetkili olarak davacının da imzasının bulunduğu genel kurul kararı ile atandığını, davacının kısa süre önce hiçbir dayanağı olmadığı halde sekiz milyon TL ödeme talebinde bulunduğunu, bu talebe itibar edilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine kooperatifi zor durumda bırakmak ve ödemeye zorlamak için bu davayı açtığını, şirkete kayyum atanmasını gerektirecek esaslı hiçbir husus olmadığını, davalının görevini eksiksiz yaptığını, özen ve bağlılık yükümlülüğü başta olmak üzere şirket sözleşmesinden ve kanundan doğan yükümlülüklerini asla ihlal etmediğini ve şirketin iyi yönetimi için gerekli tüm işlemleri yerine getirdiğini, davacının çeşitli bahaneler ileri sürüp şirkete gelmediği, şirketin olanakları ile başka işler yapıp kendine haksız menfaatler sağladığı, şirketin işleyişi ile hiç ilgilenmediği halde görevini eksiksiz yapan müvekkilinin azli ve şirkete kayyum atanması talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu bildirmiş, davanın husumet ve esas yönünden reddine, şirket ortağı kooperatife davanın ihbarına karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil kooperatif vekili cevap dilekçesinde; müşterek imza yetkisi nedeniyle davacının alınan tüm kararlarda imzasının bulunduğunu, şirket müdürlerinin genel kurul tarafından seçildiğini, tüm kararların davacının iradesi çerçevesinde alındığını, hiçbir kararda ihtirazi kayıt, itiraz ve çekincesinin bulunmadığını, davalının alınacak kararlardan önce temsil ettiği kooperatife ve yetkililerine bilgi vermesinin yasa gereği olduğunu, kooperatif tarafından şirket hakkında yapılan icra takibinin, kooperatifin şirkete yapmış olduğu ödemeler ve şirket ile kooperatifin fatura kayıtları ve cari hesap dökümleri esas alınarak başlatıldığını, şirket kayıtlarının değiştirilmesinin asla söz konusu olmadığı gibi buna imkan da bulunmadığını, davalının icra takibine itiraz etmemesinin, borcun belgeleriyle birlikte ispatlanabilir nitelikte olmasından ve olası bir itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı ile yargılama giderleri sebebiyle şirketin zarara uğramasına sebebiyet verilmemesinden kaynaklandığını, davalının tedbirli bir yönetici özeniyle davranarak sorumlusu olduğu şirketin zarara uğramaması adına itiraz etmediğini, davacının ise ortada gerçek bir borç olmasına ve bunu bilmesine rağmen şirketi zarara uğratmak pahasına itiraz edip icra takibini durdurduğunu, şirketin menfaatlerini düşünmeyen ve şirketi zarara uğratmakta hiçbir beis görmeyenin bizatihi davacının kendisi olduğunu, şirket işleriyle ilgilenmek yerine kendi özel işleriyle ilgilenen, şirkete ait sarf malzemelerini bu uğurda kullanmaktan imtina etmeyen, şirket çalışanlarına kendi özel işlerini yaptıran ve gereğinden fazla işçi çalıştırarak üretim maliyetlerinin fahiş miktarlarda artmasına neden olarak şirketin büyük zararlara uğramasına yol açan davacının bizzat kendisi iken bu tarz iddialarda bulunmasının her bakımdan tutarsız ve çelişkili olduğunu, davacının kooperatifin tanınırlığını ve iyi ilişkilerini kullanarak ziyarete gelen yabancı kişilerle yakınlık kurup özel anlaşmalar yaptığını ve nihayetinde şirket ile olan bağını 11/08/2020 yılında fiili olarak kopararak Azerbaycan’da anlaştığı bir laboratuvarda üretim yapmaya/yaptırmaya başladığını, sık sık Azerbaycan’a gittiğini, hatta sürekli Azerbeycan’da yaşama amacıyla Türkiye’den ayrılmak üzere olduğunu, davacının bu anlaşmalardan sonra sebepsiz bahaneler üreterek şirket içinde huzursuzluk çıkardığını ve 11/08/2020 tarihinden itibaren şirkete hiçbir şekilde gelmediğini, bunlarla birlikte sekiz milyon TL tazminat talep eden davacının, şirketi fiili olarak hakimiyeti altına alma amacında olduğunu, kooperatifin alacağını geciktirmek, bu dava ile davalıyı şirket yönetiminden uzaklaştırmak suretiyle şirketi tasfiye etmeyi amaçlayan davacının iddialarının hakkın suistimali niteliğinde olduğunu, davalının kooperatifi temsilen görevini yürütmesi nedeniyle davayı kazanmasında müvekkili kooperatifin hukuki yararı bulunması nedeniyle HMK’nun 66.maddesi uyarınca müvekkili kooperatifin davaya fer’i müdahil olarak kabul edilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nun 630(2) maddesi uyarınca, dava dışı … Limited Şirketinin, davacı ile birlikte müştereken temsil ve ilzama yetkilisi olan davalının, şirket müdürlüğünden haklı sebepler bulunduğu iddiası ile azli ve şirketi temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı taraf, dava dilekçesi ile birlikte ihtiyati tedbir kararı verilerek yargılama süresince şirkete yönetim kayyımı atanması, davacının feri müdahil kooperatif tarafından şirket hakkında yapılan icra takibine itiraz etmesi ve bu konuda vekil tayin etmesi için yetki verilmesini talep etmiş ise de, gerekçeleri ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere her iki talep yönünden iddiaların yargılamayı gerektirip, şirkette bir organsızlık halinin ve yönetim boşluğunun olmaması, taleplerin kabulünü gerektirecek, kanaati oluşturacak yeter ve nitelikte delillerin dosyada toplanmaması nedenleri ile HMK’nun 389 ve devamı maddelerinde aranan yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davacı tarafın her iki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Tarafların müştereken yetkilisi oldukları dava dışı şirketin yarı paylı ortağı olan … Kooperatifi, davalı yanında feri müdahil olarak davada yer almak talebinde bulunmuş, davalının, şirketin ortağı kooperatifin çalışanı olduğu, kooperatif tarafından davalının önerilerek şirket müdürü seçildiği, kooperatifin, şirketin yarı paylı ortağı olduğu birlikte değerlendirildiğinde HMK’nun 66(1) maddesi uyarınca kooperatifin, davalının davayı kazanmasında hukuki yararı bulunduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bulunan feri müdahale talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde; davalının, şirketin ortağı olan kooperatifin talimatları doğrultusunda ve kooperatifin yararını düşünerek hareket ettiği, şirket menfaatine aykırı davrandığı, davacıyı şirket yönetiminden uzaklaştırdığı, şirketten kooperatife kazanç aktarımı yaptığı, şirket zararına faaliyette bulunduğu, şirketi hukuka aykırı şekilde borçlandırdığı, görevini şirket zararına, dürüstlük kurallarına aykırı ve kötü niyetli hareket ederek, şirket menfaatine aykırı olarak yerine getirdiği, şirketi kooperatif lehine karşılıksız borçlandırıp yapılan takibe itiraz etmediğine ilişkin iddialar haklı sebepler olarak ileri sürülmüş, davalının, kooperatif tarafından şirket hakkında yapılan icra takibine şirketin borcunun bulunmadığını bilmesine rağmen icra takibine itiraz etmediği iddiası dışında kalan ve haklı sebepler olduğu ileri sürülen diğer iddiaların zaman, yer, konu, eylem, işlem ve kararlar itibariyle somutlaştırılmamış olması nedeniyle HMK’nun 194. ve 119.maddeleri uyarınca tensip tutanağı ile birlikte somutlaştırılması konusunda davacı tarafa ihtarlı süre verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 22/12/2021 tarihli dilekçede, dava dilekçesinde dile getirilen iddialar tekrarlanmasına rağmen HMK’nun 119. maddesinin birinci fıkrasının e ve f bentleri ile 194.maddesine uygun şekilde haklı sebepleri oluşturan maddi vakıalar somutlaştırılmamış ve ayrıntıları bildirilmemiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde dile getirdiği iddialarını sicil kayıtları, ihtarname, whatsapp yazışmaları, icra takibi, yemin ve şirket kayıtları ile kanıtlayacağını bildirmiş, tanık deliline dayanarak tanık listesi sunmuş ise de; davanın basit yargılama usulüne tabi olup, tanık deliline dayanılabilmesi için dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayanıldığının bildirilmesinin zorunlu olduğu dikkate alınarak davacı tarafça, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmaması ve davalı tarafın muvafakatının bulunmadığını bildirmesi nedeniyle davacı tarafın tanık dinlenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı şirket iki ortaklı olup, ortakları %50 oranındaki eşit paylarla davacı ile feri müdahil … Kooperatifidir. 02/05/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararla davacı ile davalı beş yıl süre ile müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili olarak seçilmiştir.
TTK’nun 630. maddesinin ikinci fıkrasında her ortağın haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin, yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, üçüncü fıkrasında ise yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir.
Davanın niteliği, uyuşmazlık konuları, dava dilekçesinde şirketin ortağı olan kooperatifin, tarafların yöneticisi olduğu şirket hakkında yaptığı icra takibinin dayanaksız olması nedeniyle davalının bu durumu bilerek icra takibine itiraz etmemesi nedeniyle kooperatif yararına ve şirket zararına hareket etmek suretiyle şirkete bağlılık ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiası dışındaki diğer haklı sebep olarak ileri sürülen iddiaların somutlaştırılmaksızın iddia edilmesi karşısında dosyada toplanan tüm deliller ile şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Bilirkişi 05/09/2022 tarihli raporunda; dava dilekçesinde dile getirilen tüm haklı sebep iddiaları yanında özellikle somut olarak ileri sürülen icra takibine ilişkin inceleme ve değerlendirmelerde bulunmuş, yaptığı incelemeler sonucunda tarafların yöneticisi olduğu şirket ile şirketin ortağı olan kooperatif arasında 07/02/2013 tarihli sözleşme ile süregelen bir ticari ilişki bulunduğu, sözleşmenin 6. maddesinde ürün birim fiyatının belirlenmesine ilişkin hükmün taraflarca kararlaştırıldığı, 2017 ve 2021 yılları arasında şirketin kooperatife 32.640.925,34 TL tutarında ürün satışı yaparak 1.553.058,88 TL brüt satış karı elde ettiği, elde edilen karın 1.856.639,49 TL olan şirketin pazarlama ve satış giderlerini dahi karşılayamadığı, 31.12.2021 tarihi itibariyle toplam 9.071.279,37 TL lık aktif büyüklüğe ulaşan şirketin ödenmiş sermayesinin sadece 20.000,00 TL’den ibaret olduğu, şirketin ortağı olan kooperatif tarafından finanse edildiği, şirkete ait kararların kooperatif genel kurulunda alınarak kooperatifin çalışanı olan davalı tarafından uygulandığına ilişkin bilgi ve belgelere rastlanmadığı, 7.996.299,68 TL tutarındaki icra takibine konu alacağın kooperatif tarafından şirketin finanse edilmesinden kaynaklandığı, şirket ile kooperatif arasındaki ticari alışverişlerde mali kayıtlarda gerçeğe aykırı işlemler yapıldığı ve kooperatif lehine karşılıksız borç oluşturulduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, şirketin düşük karlılıkla ve yetersiz öz kaynak ile faaliyet göstermesinin 31.12.2021 tarihi itibariyle öz varlığının (-)2.996.494,47 TL’ye gerilemesinde etken olduğu ve öz varlığını yitirerek borca batık hale geldiği, TTK’nun 376. ve diğer ilgili hükümleri uyarınca genel kurulunun toplantıya çağrılmasının zorunlu bulunmasına rağmen şirketin 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının yapılmamış olduğu bildirilmiş, yapılan itirazlar üzerine alınan ek raporda; kök rapordaki tüm verilerin tarafların yöneticisi olduğu şirket ile feri müdahil kooperatiften alınan verilere dayandığı, şirket tarafından kooperatife satılan ürünlere ilişkin tekliflerin yazılı belgelerinin bulunmaması nedeniyle geriye doğru inceleme yapılarak ürün fiyatının sözleşme hükümlerine uygun belirlenip belirlenmediğinin tespitinin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili, ek rapora yaptığı itirazlarında; bilirkişinin, davalının özen yükümlülüğü, eşit işlem koşulu, menfaat ilkesine aykırı davranışları, güven ilişkisinin zedelenmesi, yönetim yetkisinin devri konularında tüm delilleri değerlendirerek yeterli nitelikte rapor sunmadığı, feri müdahil kooperatif vekili ise; bilirkişinin anaç üretim programlarını incelemediği, 2015 yılında başlayan inşaat faaliyeti ile ilgili olarak anaçların sezon beklenmeden kooperatife satılmış olması nedeniyle davacının bilgisi ve imzası dahilinde düşük bedelle satıldığı, 2016 yılındaki satış miktarının daha da arttığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde taahhüt edilen üretim miktarına göre üretim kapasitesinin gerektiği biçimde kullanılmadığı, bu durumun davacının üzerine düşen sorumlulukları gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklandığı, fiyat belirleme usulünün yazılı olarak yapılacağının sözleşmede belirlenmediği gibi şirket ve kooperatif arasındaki ticari alışverişin detaylarına yönelik itirazlarda bulunmuşlar ise de her iki tarafın itirazları konusuna bilirkişinin dosyada toplanan deliller ile şirket ve kooperatife ait kayıtlar üzerinde yaptığı inceleme ve tespitler dışında uyuşmazlığın niteliği gereği başkaca ve daha fazla ayrıntıyı içerir tespit ve değerlendirmeler yapmasının gerekmediği, davacı tarafın somut azil nedeni olarak iddia ettiği haklı neden açısından bilirkişinin raporundaki tespit ve değerlendirmelerin denetime ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, soyut olarak dile getirilen iddialar konusunda resen bir tespit yapmanın mümkün bulunmadığı, iddiaların soyut olarak dile getirilmesi nedeniyle genel olarak yapılan tespit ve değerlendirmenin iddiaya göre yeterli olduğu, davanın kooperatif ve şirket arasındaki sözleşmeden kaynaklanan bir alacak davası niteliğinde bulunmaması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmedeki belirsiz noktaların, ürünün satılması gereken fiyatla satın alınıp alınmadığı gibi konuların mahkememizdeki uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, davacı vekili ile feri müdahil kooperatif vekilinin itirazlarında haklılık bulunmadığı dikkate alınarak başkaca bir delil toplanmasına ve rapor ya da ek rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller, ticaret sicil kayıt örnekleri, dava ve somutlaştırma dilekçesinde dile getirilen iddialar ile cevap dilekçesinde dile getirilen savunmalar, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli, hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporu ile; tarafların dava dışı müştereken temsile yetkili oldukları …. Limited Şirketinin 26/02/2013 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, ortaklarının yarı paylarla davacı ile feri müdahil … Kooperatifi olduğu, şirketin kuruluşundan itibaren biri davacı diğeri kooperatif tarafından seçilen yetkili olmak üzere müştereken iki müdür tarafından temsil ve ilzam edildiği, bu çerçevede davalının 02/05/2018 tarihli genel kurul kararı ile davacı ile birlikte beş yıl süre ile ve müştereken imza yetkisi ile şirket yetkilisi olarak atandığı, davalının şirket ortağı kooperatifin çalışanı olduğu, şirketin kuruluşundan itibaren bu durumun davacı tarafından bilindiği ve kabul edildiği, şirket ile şirket ortağı kooperatif arasında düzenlenen 07/02/2013 tarihli sözleşme ile şirket tarafından üretilen ürünlerin feri müdahil ortak kooperatife satışının yapılması suretiyle sürekliliği olan bir ticari ilişkinin kurulduğu, şirketin düşük karlılıkla ve yetersiz öz kaynak ile faaliyet göstermesinin 31.12.2021 tarihi itibariyle öz varlığının (-)2.996.494,47 TL’ye gerilemesinde etken olduğu ve öz varlığını yitirerek borca batık hale gelmesine rağmen TTK’nun 376. maddesi hükmü gereği genel kurulunun toplantıya çağrılmadığı gibi 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının dahi yapılmamış olduğu, davacının, şirket ortağı kooperatife keşide ettiği ihtarname ile şirket üzerinden kooperatife örtülü kazanç aktarımı yapıldığı, şirketin kooperatife bağımlı hale getirildiği iddia edilerek ihtarnamede talep ettiği ayrılma akçesi karşılığında ortaklık payını kooperatife devretmeyi teklif ettiği, teklifin kooperatif tarafından kabul edilmediği, şirket ortağı kooperatifin şirket ile olan ticari ilişkisinden kaynaklandığını iddia ettiği alacağının tahsili için Ödemiş İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yaptığı, davacının müşterek imza yetkisi nedeniyle davalıya telefon üzerinden gönderdiği whatsapp yazışmalarında icra takibine itiraz etmek ve bu konuda avukata vekaletname vermek üzere işlem yapmayı ihtar ettiği, davalının bu teklife uymadığı, icra dosyasına şirket adına borca itiraz dilekçesinin yalnız davacı tarafından sunulduğu, icra müdürlüğü tarafından 07/12/2021 tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekilinin bu karara itiraz ettiği, 08/12/2021 tarihli kararla itirazın reddine karar verildiği, dava dilekçesinde davalının, kooperatif tarafından yapılan bu icra takibine kooperatif çalışanı olması nedeniyle icra takibine konu alacağın varlığının bulunmadığını bildiği halde kötü niyetli davranıp, şirkete özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı olarak kooperatif menfaatine ve şirket zararına olarak itiraz etmediği haklı sebep olarak ileri sürülmüş ise de; dosyada toplanan tüm deliller ve bilirkişi raporunda yapılan tespit, değerlendirme ve hesaplamalar ile şirketle ortağı kooperatif arasında şirketin kuruluşundan itibaren aralıksız ve süregelen ticari ilişkinin bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde fatura ve benzeri belgelerin düzenlenerek şirket ve kooperatif defterlerine kaydının yapıldığı, şirkete ait alınan bütün kararlarda davalı ile birlikte davacının da imzasının bulunduğu, yalnız davalının karar almasının ve işlemler yapmasının mümkün bulunmadığı, davacı tarafın müştereken temsil yetkisine rağmen davalının şirket tarafından üretilen ve kooperatife satılan ürünleri düşük fiyatla sattığı, dayanaksız fatura düzenlendiği, şirket zararına ve kooperatif lehine işlemler yapmak suretiyle örtülü, haksız ve hukuka aykırı aktarımlar yaptığına ilişkin iddiaları konusunda bilirkişi tarafından şirket ve kooperatif defter ve kayıtlarında hiçbir işlem ve karara rastlanmadığı gibi bu konularda davacı tarafça davadan önce hiçbir dava açılmadığı veya faturalara itiraz edilmesi, iade edilmesi gibi başkaca yasal yollara başvurulmadığı, bu nedenlerle ve bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre feri müdahil kooperatifin icra takibine konu alacak miktarı kadar şirketi finanse etmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için kooperatif tarafından şirket hakkında yapılan icra takibinin dayanaksız olmayıp borç miktarının, özellikle satılan ürünlerin birim değeri yönünden daha az veya daha fazla olabileceğinin iddia edilebileceği, bu durumun ancak davacının itirazı nedeniyle duran icra takibinin devamı için açılan itirazın iptali veya davacı tarafça açılacak menfi tespit davasının konusu olabileceği, bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelere göre ürünlerin hangi değerle kooperatif tarafından satın alınacağı konusunda somut bir belirleme olmadığından ve şirket tarafından geçmişte ticari ilişki çerçevesinde bu konuda kooperatif aleyhinde açılmış bir dava da bulunmadığı, şirketin 9.071.279,37 TL’ye ulaşan aktif büyüklüğünün icra takibine konu alacak miktarı olan 7.996.299,68 TL’lik bölümünün kooperatif tarafından finanse edildiği ve davalı şirket yetkilisinin aynı zamanda kooperatif çalışanı olması nedeniyle şirket ve kooperatif arasındaki ticari ilişki ve alacaktan haberdar olması nedeniyle itiraz edilmesi halinde şirketin açılacak itirazın iptali davası nedeniyle icra inkar tazminatı, yargılama giderleri, vekalet ücreti gibi alacak kalemleri nedeniyle daha fazla zarara uğrayacağı düşüncesiyle icra takibine itiraz etmemesinde davacı tarafça iddia edildiği gibi kötü niyetle hareket ederek kooperatif lehine ve şirket zararına olacak şekilde şirkete özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı olarak hareket etmediği, bunun yanında dava dilekçesinde haklı sebep olduğu ileri sürülen ve soyut olarak iddia edilen; davalının, şirketin ortağı olan kooperatifin talimatları doğrultusunda ve kooperatifin yararını düşünerek hareket ettiği, şirket menfaatine aykırı davrandığı, davacıyı şirket yönetiminden uzaklaştırdığı, şirketten kooperatife kazanç aktarımı yaptığı, şirket zararına faaliyette bulunduğu, şirketi hukuka aykırı şekilde borçlandırdığı, görevini özen ve bağlılık yükümlüğüne, dürüstlük kurallarına aykırı ve kötü niyetli hareket ederek, şirket menfaatine aykırı ve kooperatif yararına hareket etmek suretiyle yerine getirdiği, şirketi kooperatif lehine karşılıksız borçlandırdığı iddialarına ilişkin tarih, zaman, yer, konu ve davalı tarafından yapılan iş ve işlemler ile alınan kararlarla ilgili somut hiçbir maddi vakıanın ileri sürülmemesi yanında bu iddiaları kanıtlar hiçbir delilin de davacı tarafça sunulmadığı gibi dosyada da toplanmadığı, bilirkişi raporunda davalının, şirket ile kooperatif arasında mali kayıtlarda gerçeğe aykırı işlemler yaptığı, kooperatif lehine karşılıksız borç oluşturduğu konularında şirket ve kooperatife ait defterlerde herhangi bir kayda rastlanmadığının tespit edildiği, davacı tarafça ileri sürülen bu iddialara ilişkin olarak davadan önce açılmış hiçbir davanın bulunmadığı veya başkaca yasal yollara başvurulmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/05/2021 tarih 2017/9-1781 esas 2021/610 karar sayılı ilamında, somutlaştırma yükünün bu konuda oluşturulacak ara kararına rağmen yerine getirilmemesi halinde vakıanın ispata elverişli kabul edilmemesi ve bunun sonucu olarak belirsizlik rizikosuna katlanma şeklinde gerçekleşecek yaptırımın ispat yükünün yerine getirilememesi nedeniyle davanın veya talebin reddi sonucunu doğuracağının belirtilmesi karşısında, davacı tarafça soyut olarak dile getirilen ve haklı sebep olarak iddia edilen sebeplerin somutlaştırılmaması ve bilirkişi tarafından inceleme ile dosyada toplanan deliller çerçevesinde soyut iddiaları destekleyecek hiçbir delilin toplanmaması karşısında davacı tarafın soyut nitelikte dile getirdiği iddialarının da ispatlanamadığı, davalı şirketin borca batık hale gelmesine rağmen TTK’nun 376.maddesi hükmü gereği olağanüstü genel kurul toplantısı ile 2018 yılından beri olağan genel kurul toplantılarının yapılmamış olmasında davacının da müşterek yetkisi göz önünde tutulduğunda davacının da en az davalı kadar kusurlu olup, şirketin kooperatif tarafından finanse edilerek ayakta tutulmaya çalışıldığı da birlikte değerlendirildiğinde bu durumun davalının azli nedeni olarak ileri sürülmemesi yanında haklı sebep sayılabilecek nitelikte olmadığı birlikte değerlendirildiğinde davalının, şirket müdürlüğünden azlini gerektirecek haklı sebeplerin varlığının bulunmadığı, davacı tarafın aksi iddialarında haklılık olmadığı gibi iddialarını kanıtlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yararına takdir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan, alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça, yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL nispi harç, 52,00 TL iki adet tebligat ücreti, 123,50 TL on yedi adet elektronik tebligat ücreti, 1,20 TL kep ücreti ve 1.350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.645,3‬0 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve bunun dışında da davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artacak yargılama giderinin HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı ve davalı vekili ile feri müdahil vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza