Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/802 E. 2021/1078 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/340
KARAR NO : 2021/1077

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2019
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/12/2020 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı görevsizlik kararı doğrultusunda mahkememize tevzi edilen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet ilişkisi gereğince müvekkilin şirket aleyhine Kemalpaşa icra Müdürlüğü’nün …/…, …/…, …/… ve …/… Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından icra takiplerine itirazda bulunduğunu, daha sonra taraflar arasında yapılan görüşmelerin sulh ile sonuçlandığını, sulh sonucu müvekkilinin davalıya ana para, faizleri, icra ve mahkeme dosya masrafları, tahsil ve cezaevi harçları, icra vekalet ücretleri de dahil olmak üzere 220.000 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin davalıya hiçbir borcunun kalmadığını, daha sonra dava dışı Av. … tarafından sulh ve ibra protokolü imzalanırken davalının vekili olduğunu, icra dosyalarından icra vekalet ücreti alacağı olduğunu iddia ederek Kemalpaşa … ASHM’nin …/… esas sayılı dosyası ile yasal icra vekalet ücretinin davalıdan ve müvekkili şirketten talep ettiğini, 18.600 TL avukatlık ücretini davalıdan ve müvekkili şirketten müştereken ve müteselsilen almaya hak kazandığını, dava sırasında davalı ile müvekkili şirketin borca karşılık yeterli menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati haciz uygulanmasına karar verildiğini, dava dışı …’nin iş bu ara kararı aynı gün Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün
…/… Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkili şirketin … Bankası nezdindeki banka hesabına 21/10/2015 tarihinde haciz uygulandığını, … lehine hükmedilen 18.600 TL vekalet ücretinin ödendiğini, yine Kemalpaşa … ASHM’nin söz konusu dosyası ile … lehine ortaya çıkan nispi vekalet ücreti, yargılama giderleri ve Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasından kalan bakiye borç miktarının da dava dışı … tarafından İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, bunun üzerine 10.283,80 TL müvekkili şirket tarafından ödeme yapıldığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından aynı takip dosyasında bakiye borç kaldığı gerekçesiyle 520 TL daha ödeme yapıldığını, müvekkilinin …’ye toplam 29.403,80 TL ödeme yaptığını, yine dava dışı … tarafından taraflar arasında imzalanan sulh ve ibra protokolü gereğince 22.000 TL vekalet ücreti alacağı olduğundan bahisle Kemalpaşa … ASHM’nin …/… Esas sayılı dosyası ile alacak davası ikame ettiğini, dava sonucunda davalı ile müvekkili şirketin 22.000 TL akdi vekalet ücreti ödemekle yükümlü tutulmasına karar verildiği, … tarafından İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile borcun tamamına karşılık müvekkili şirket tarafından 37.292,30 TL ödeme yapıldığını, bu nedenlerle davalının Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan dava dilekçesi ekinde 19/05/2015 tanzim tarihli Sulh ve İbra protokolünün fotokopisini ibraz etmekle müvekkilinin böyle bir sözleşme akdettiğini hatırlamadığını, bir an için böyle bir sözleşmenin varlığı kabul olunsa dahi müvekkilinin zaten alacaklı olduğu icra dosyalarında ve de kendi avukatının, hem sözleşmesel hem de karşı yan vekalet ücretini ödemeyi kabul etmeyeceği açık olup gabin hükümleri gereği böyle bir sözleşme müvekkili bağlamayacağını, eğer ki davacı yanın iddia ettiği üzere taraflar arasında böyle bir protokol akdedildi ise de müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edilen icra dosyalarında yargılamanın (itirazın iptali) zaman alacağından korkarak bir an evvel alacağına kavuşmak amacı ile eldeki protokolü imzaladığını, aksi takdirde bir kişinin, zaten alacaklı olduğu icra dosyalarında hem icra masraflarını, hem de kendi avukatının sözleşmesel ve karşı yan vekalet ücretini ödemeyi üstlenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, protokolün açıkça ve aşırı olarak davacı yan yararına olduğunu, bu nedenle gabin hükümleri çerçevesinde müvekkil bu sözleşme ile bağlı olmadığını, müvekkilinin koşula dayalı kabul ve tek taraflı ibra beyanı geçerli olmadığını, doğmamış bir borç için ibra sözleşmesi düzenlemeyeceğini, davacının davasına dayanak gösterdiği sulh ve ibra protokolünde Av. …’nin sözleşmesel vekalet ücretine ilişkin hüküm bulunmadığını, işbu nedenle müvekkilin protokolü imzaladığı kabul olunsa dahi müvekkilin Av. …’nin sözleşmesel vekalet ücretinden sorumluluğu olamayacağını, müvekkilinin mahkeme ilamı ile hükmedilen vekalet ücretleri dışında Av. …’nin açtığı davalar ve icra takibi nedeni ile davacı yanın ödediği icra ve dava masrafları ile ilkam vekalet ücreti ve icra vekalet ücreti gibi giderlerden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
2-Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
3-Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
4-Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-Davacı şirkete ilişkin ticaret sicil kayıtları,
6-Dava dışı … Anonim Şirketine ait ticaret sicil kayıtları,
7-Davacıya ilişkin SGK kayıtları,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında akdedilen 18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolü gereğince davacı şirketin Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas, …/… Esas, …/… Esas ve …/… Esas sayılı dosyalarının ana para, faiz, icra ve mahkeme dosya masrafları, tahsil ve cezaevi harçları ve icra vekalet ücretleri olmak üzere toplamda 220.000,00-TL tutarındaki borcunun davacı şirket tarafından davalıya ödenmesi karşılığında, davalının davacı şirketi,… isimli iş yerini ve …-… Anonim Şirketini gayrikabili rücu ibra ettiği kararlaştırılmasına rağmen, 18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolünün imzalanması sırasında davalının avukatı olan dava dışı …’nin tarafları hasım göstererek açmış olduğu davalar ve icra takipleri, almış olduğu ihtiyati haciz kararları kapsamında davacı şirket tarafından ödenen vekalet ücretlerinin, bedellerin davalı ile dava dışı … arasındaki iç ilişkide Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması gerekirken davacı şirket tarafından ödenmesi sebebiyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası doğrultusunda davacı şirket tarafından ödenen bedellerin davalıdan rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 67.780,07-TL alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolü ile dosyamızın tarafı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketi ise de, davaya konu itirazın vuku bulduğu Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının alacaklısının dava dışı
… Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi olduğu aşikardır.
Her ne kadar davacı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketi ile dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketinin yetkilileri aynı ise de, şirketlere ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde her iki şirketin birbirinden bağımsız olarak tüzel kişilikleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında takibin sehven dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi alacaklı olarak gösterilmek suretiyle başlatıldığının farkına varılması ile dosyamız davacısı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketinin alacaklı olarak gösterilmesi neticesinde düzenlenecek ödeme emrinin borçluya yenide tebliği talep edilmesine rağmen talebin icra dairesince reddedildiği, icra memurunun işlemine karşı herhangi bir yasa yoluna başvurulmadığı görülmektedir.
Açıklanan gerekçeler dahilinde, dosyamız davacısı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketinin, dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi alacaklı olarak gösterilmesi ile başlatılan icra takibinde alacaklı olarak dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketinin yer aldığı ödeme emrine karşı davalının süresinde yapmış olduğu itirazın iptali talebi açısından davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ilişkin ticaret sicil kayıtları, dava dışı … Anonim Şirketine ait ticaret sicil kayıtları, davacıya ilişkin SGK kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen 18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolü gereğince davacı şirketin Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas, …/… Esas, …/… Esas ve …/… Esas sayılı dosyalarının ana para, faiz, icra ve mahkeme dosya masrafları, tahsil ve cezaevi harçları ve icra vekalet ücretleri olmak üzere toplamda 220.000,00-TL tutarındaki borcunun davacı şirket tarafından davalıya ödenmesi karşılığında, davalının davacı şirketi, … isimli iş yerini ve …-… Anonim Şirketini gayrikabili rücu ibra ettiği kararlaştırılmasına rağmen, 18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolünün imzalanması sırasında davalının avukatı olan dava dışı …’nin tarafları hasım göstererek açmış olduğu davalar ve icra takipleri, almış olduğu ihtiyati haciz kararları kapsamında davacı şirket tarafından ödenen vekalet ücretlerinin, bedellerin davalı ile dava dışı … arasındaki iç ilişkide Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması gerekirken davacı şirket tarafından ödenmesi sebebiyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası doğrultusunda davacı şirket tarafından ödenen bedellerin davalıdan rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında alacaklının … Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 67.780,07-TL alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, 18/05/2015 tarihli Sulh ve İbra Protokolü ile dosyamızın tarafı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketi ise de, davaya konu itirazın vuku bulduğu Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının alacaklısının dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi olduğu, her ne kadar davacı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketi ile dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketinin yetkilileri aynı ise de, şirketlere ait ticaret sicil kayıtları incelendiğinde her iki şirketin birbirinden bağımsız olarak tüzel kişilikleri bulunduğu, Kemalpaşa İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında takibin sehven dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi alacaklı olarak gösterilmek suretiyle başlatıldığının farkına varılması ile dosyamız davacısı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketinin alacaklı olarak gösterilmesi neticesinde düzenlenecek ödeme emrinin borçluya yenide tebliği talep edilmesine rağmen talebin icra dairesince reddedildiği, icra memurunun işlemine karşı herhangi bir yasa yoluna başvurulmadığıdosyamız davacısı … Vergi Kimlik numaralı … Limited Şirketinin, dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketi alacaklı olarak gösterilmesi ile başlatılan icra takibinde alacaklı olarak dava dışı … Vergi Kimlik numaralı … Anonim Şirketinin yer aldığı ödeme emrine karşı davalının süresinde yapmış olduğu itirazın iptali talebi açısından davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, aktif husumet ehliyetinin sonradan ikmali mümkün olan bir dava şartı olmadığı, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu göz önünde bulundurularak, açılan davanın aktif husumet ehliyeti dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın aktif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-e. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 906,57-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 847,27-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.