Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/791 E. 2022/487 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/791
KARAR NO : 2022/487

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu şirketin, müvekkili şirketten çeşitli defalar mal almış olduğunu, almış olduğu mallara karşılık kendisine fatura tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, faturaların davalı tarafça teslim alınmadığını, davalı/borçlunun, davacı/alacaklı müvekkilinden satın almış olduğu mallara ilişkin kesilen 18.04.2017 tarihli 20.323,87 TL. tutarlı, 04.05.2017 tarihli 18.786,78 TL. tutarlı, 04.05.2017 tarihli 1.708,71 TL. tutarlı, 30.06.2017 tarihli 4.732,04 TL. tutarlı, 30.06.2017 tarihli 41.168,71 TL., 03.07.2017 tarihli 1.778,77 TL. tutarlı faturaları aldığını, davalı şirket yetkililerinin fatura içeriklerine yasal 8 günlük süre içerisinde itiraz etmedikleri gibi herhangi bir ödemede de bulunmadıklarını, davalı-borçlu şirket ile yapılan şifai görüşmelerde ödemelerin yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen müvekkili şirketi oyalayıcı tavırlarına devam ettiklerini, müvekkili şirket tarafından, davalı-borçlu ödemede bulunmadığı için alacağını tahsil amacıyla İstanbul Anadolu 13.İcra Müdürlüğünün …/… Es. Sayılı dosyasıyla toplam fatura bedelleri olan 88.498,88 TL. üzerinden yasal takip başlatıldığını, ancak davalı – borçlu şirket yetkililerinin dosyaya haksız ve kötü niyetli olarak “BORCA VE YETKİYE” itiraz etitklerini, bunun üzerine taraflarınca yetki itirazı kabul edilip dosyanın İzmir İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, İzmir 4.İcra Müdürlüğü’nün …/… Es. sayılı dosyasıyla işlemlere devam edildiğini, davalı/borçlunun kendisine tebliğ edilen ödeme emrine haksız bir şekilde yine itiraz ettiğini, itiraz neticesinde taraflarınca dava açmadan önce arabuluculuğa başvuruda bulunulmuş ise de davalı/borçlu tarafın bu görüşmelere katılmadığını, bu nedenle arabuluculuk işlemlerinden de sonuç alınmadığını, bu nedenlerle davalı/borçlu şirketin haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, davalı/borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçlu üzerinde bırakılmasnıa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafın davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davacı şirkete ait vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları,
6-Davalı şirkete ait vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları,
7-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 22/03/2022 tarihli raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Polimer Plastik Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Plastik Enjeksiyon Kalıp Kimya Sanayi Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine 88.498,88-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
20/01/2022 tarihli duruşma tutanağının 5 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
26/10/2021 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında ise duruşmada hazır bulunmayan davalı … Plastik Enjeksiyon Kalıp Kimya Sanayi Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi adına davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş olup, usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen davalı şirket tarafından kendisine ait ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmadığı, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin de verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmediği anlaşılmıştır.
Davalı şirket tarafından usulüne uygun şekilde yapılan tebliğe rağmen ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmediği anlaşılmakla, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde, İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, BA/BS formları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, cari hesap ekstresi ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 22/03/2022 tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin yasal ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunun görüldüğü, davalı ve davacı şirketin Ba-Bs beyannamelerinde, davacı şirketin 2017 yılında toplam 12 adet fatura ile davalı şirkete KDV hariç 117.430,00-TL’lik satış beyanında bulunduğu, davalı şirketin ise 2017 yılında davacı şirketten toplam 11 adet fatura ile KDV hariç 116.122,00-TL’lik alım yaptığına ilişkin bildirimde bulunduğu, tarafların beyanları arasında 1.308,00-TL’lik fark bulunduğu, davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen 88.498,88-TL fatura alacağı için faizsiz takip başlatıldığı, davacı şirket kayıtlarında yer alan davalı şirketin cari hesap ekstresinin incelenmesinde davacı şirketin 29.12.2017 tarihi itibari ile davalı şirketten 77.542,07-TL tutarında alacağının bulunduğu mütalaa etmiştir.
Dava konusu icra takibine konu alacak bedelinin faturadan kaynaklandığı gözetilerek, likit mahiyette bulunan alacak bedelinin mahkememizce kabul gören kısmına ilişkin icra inkar tazminatı talebi haklı bulunarak, bu doğrultuda hüküm tesis edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davacı şirkete ait vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları, davalı şirkete ait vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 22/03/2022 tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari alım satım ilişkisi kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine 88.498,88-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı şirket tarafından usulüne uygun şekilde yapılan tebliğe rağmen ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmediği anlaşılmakla, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde tanzim ettiği ve mahkememize sunmuş olduğu 22/03/2022 tarihli raporunda davacı şirketin 29.12.2017 tarihi itibari ile davalı şirketten 77.542,07-TL tutarında alacağının bulunduğu mütalaa ettiği, taraflar arasında bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamındaki davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturaların her iki şirket tarafından da vergi beyannameleri çerçevesinde bağlı bulundukları vergi dairelerine bildirildiği, bu kapsamda aradaki ticari ilişkinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davacı şirketi kendisine ait defter ve kayıtlar dahilinde takip tarihi itibariyle davalı şirketten 77.542,07-TL tutarında alacaklı olduğu, dava konusu icra takibine konu alacak bedelinin faturadan kaynaklandığı, likit mahiyette bulunan alacak bedelinin mahkememizce kabul gören kısmına ilişkin icra inkar tazminatı talebi haklı olduğu, davalı şirket tarafından icra takibinde yer alan ödeme emrindeki 77.542,07-TL bedele yönelik itirazın haksız olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … Plastik Enjeksiyon Kalıp Kimya Sanayi Pazarlama Ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 77.542,07-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 77.542,07-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %19,50 oranında avans uygulanmak suretiyle devamına, 10.956,81-TL asıl alacağa yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 77.542,07-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Plastik Enjeksiyon Kalıp Kimya Sanayi Pazarlama Ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Polimer Plastik Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.296,90-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1.068,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.228,05-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 18,50-TL elektronik tebligat, 109,00-TL normal tebligat, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 69,60-TL dosya gidiş dönüş posta ücreti, 1,20-TL müzekkere (KEP) posta ücreti, 1.068,85-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.926,45-TL yargılama gideri üzerinden kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 1.687,94-TL nispi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca kabul miktarı üzerinden hesap ve takdir olunan 9.580,47-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip …
E-İMZALIDIR

Hakim …
E-İMZALIDIR

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.