Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/723 E. 2022/192 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/723
KARAR NO : 2022/192

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız))
DAVA TARİHİ : 27/10/2021
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı … Buca Şubesi’nin … IBAN numaralı hesabı üzerinden keşide edilen …-… seri numaralı 70.000 TL tutarındaki 19/06/2021 tarihli çekin zilyedi olduğunu, davacının zilyedi olduğu işbu çek son hamilindeyken kaybolduğunu, çekin kaybolduğunun fark edilmesinden sonra davacı tarafından muhatap bankaya gerekli talimat verildiğini, ancak çeki iline geçiren kişinin çek karşılığını bankadan tahsil etmesi veya çeki işletmesi tehlikesi halen söz konusu olduğunu belirterek çekin zayi nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı , keşidecisi olduğu … Buca Şubesine ait … IBAN numaralı, …-… seri numaralı, 19/06/2021 tarihli ve 70.000 TL tutarlı çekin zilyedi olduğunu, çekin son hamilde iken kaybolduğunu ileri sürerek bu çek hakkında zayi nedeniyle iptal kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757. maddesi uyarınca açılan kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 818/1-s.maddesinin atfı ile aynı yasanın 757/1.maddesi uyarınca iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten men edilmesini isteyebilir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 18/04/2012 tarih ve 2012/4860 Esas 2012/6267 Karar sayılı ilamı ile de kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/11-1884 Esas 2015/1059 Karar sayılı ilamında aynen; ”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun iptali düzenleyen “Önleyici önlemler” başlıklı 757. maddesinde;
(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İade davası” başlıklı 763. maddesinde ise;
” (1) Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İptal kararı” başlıklı 764. maddesi uyarınca;
”Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline karar verilir.
Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 651/2 maddesi uyarınca, kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyanın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi senedin iptalini karar verilmesini isteyebilir.” denilmiştir.
Anılan maddeler ve Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca, çekin iptaline ilişkin dava açma hakkı çeki kaybeden hamile aittir. Çekin hamili çekin iptal davasını olumlu şekilde sonuçlandırdıktan sonra çek bedelini çekin keşidecisinden talep edebilir.
Dava dilekçesinde belirtildiği üzere, davacı çeklerin sahibi ve keşidecisi olup davaya konu çekin meşru hamili değildir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/396 Esas 2018/1291 Karar sayılı ilamında da aynen; ”…Dava dışı keşideci tarafından çek iptal davası açılmayacağından, çalışanı davacı çeklerin üzerinde hak sahibiymiş gibi işbu davanın açıldığı, halbuki; davacının çalınan çekler üzerinde yetkili hamil olmadığı, keşideci tarafından saklanmak üzerine çeklerin kendisine verildiği, çeklerin şirket kasasında bulunduğu sırada çalındığı, dosya kapsamından davacının hamil olmadığının açık olduğu, mahkeme kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 2016/8896 Esas, 2017/5853 Karar sayılı ilamına uygun olması karşısında davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin hükmün yerinde olup istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak…” ibarelerine yer verilmiştir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115.maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, davacı tarafından sunulan dava dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, kıymetli evrakın iptaline ilişkin davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 563/2. maddesi uyarınca zayi edildiği anda kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olan kişi, bir diğer söyleyişle kıymetli evrakın iptali davasının ancak yetkili hamil tarafından açılabilmesinin olanaklı olduğu, davacının dava konusu çekin keşidecisi olup davacının çekin meşru hamili olmadığı ve iş bu dava açısından aktif husumet ehliyet bulunmadığı ve aktif husumet ehliyetinin sonradan ikmali mümkün olan bir dava şartı olmadığı, diğer yandan keşideci davacının çek bulunduğu takdirde menfi tespit veya iade davası açmasının hukuken mümkün olması karşısında eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın REDDİNE,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL ret harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair Davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/03/2022

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza