Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/694 E. 2022/158 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/694
KARAR NO : 2022/158

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.10.2019 tarihinde müvekkilinin idaresindeki …-… …. plakalı araç ile davalılardan … idaresindeki … plakalı araç kavşağa hızlı dikkatsiz ve tedbirsiz girerek geçiş kurallarına riayet etmemesi ile müvekkili aracının sağ ön ve arka kısmına çarpıp çarpmanın etkisiyle müvekkilinin aracı savrularak sol ön kısmıyla aynı kavşakta yolunda seyretmekte olan … idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesi maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücü 2918 sayılı karayolları trafik kanunun 57/C-2 maddesini ihlal ederek müvekkil aracında maddi hasar oluşmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin aracının hasarına sebebiyet veren … plakalı araç davalı sigorta şirketi nezdinde 29.11.2018-2019 tarihleri arasında …sayılı ZMSS trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin oluşan maddi zarardan poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davalı … ise kusurlu araç sürücü olarak zararın tamamından sorumlu olduğunu, dava açılmadan önce sigorta şirketine ilk başvuru yapıldığını ve sonuç alınamaması üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, yapılan başvuruya davalı sigorta şirketinin yabancı plakalı araçların Türkiye de karıştığı kazaların teminat dışı olması nedeniyle talebin teminat kapsamında görülmediğinden reddedildiğini belirtildiği müvekkiline ait Alman trafiğine kayıtlı aracın kaza sonrası tamir masrafı, Almanya da bulunan … Motorlu Araçlar Ekspertiz Bürosu tarafından düzenlenen 12.08.2020 tarihli bilirkişi raporu ile araçtaki hasar KDV dahil 4.659,10 Euro olarak tespit edilmiş olduğunu, ayrıca müvekkilinin zorunlu bilirkişi raporunun tanzimi için 663,40 Euro ödeme yaptığını ve davalı tarafça karşılanması gereken toplam maddi zarar tutarı 5.332,50 Euro olduğunu, davalıların zarar görene gerçek zararının ödemek zorunda olduğundan hasar bedeline yansıyacak KDV miktarını ödemek zorunda olduklarını, müvekkilinin aracındaki zarar Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesini talep ettiklerini, kaza tarihi itibarıyla sigorta teminat limiti 41.000,00-TL olup sigortanın sorumluluğunun iş bu bedelin temerrüt tarihindeki kur karşılığı tutarında zarardan sorumlu olduğunu, buna göre 41,000,00 TL’lik teminat tutarının talebin olumsuz yanıtlandığını, 23.09.2021 tarihindeki karşılığı (1 Euro = 10,1791-TL) 4.027,86-Euro olduğunu, davaya konu trafik kazası 30.11.2020 tarihinde meydana geldiğini, davalı sigorta 22.06.2021 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.669,10-EURO hasar bedeli maddi tazminatı davalı … yönünden kaza tarihi olan 10.10.2019 tarihinden davalı sigorta şirketinden ise (teminat limiti olan teminat limitiyle sınırlı olarak) talebe olumsuz yanıt verdiği 23.09.2021 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kurulu karşılığı olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, ekspertiz bilirkişi ücreti olarak müvekkilinin ödediği 663,40-Euronun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kurulu karşılığı TL olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz İzmir mahkemelerinde açıldığını, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin huzurdaki davada karşılaşacağı zararların dava sonunda karşılanabilmesi için davacı tarafça teminat yatırılması gerektiğini ayrıca davanın müvekkilinin lehine sonuçlanması dahilinde karşı tarafta muhatap bulunamayacağını, davacıya teminat yatırması için kesin süre verilmesini kesin süre içerisinde teminat yatırılmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettikleri, huzurdaki davada müvekkil … ile herhangi bir arabuluculuk görüşmesi gerçekleştirilmemiş olduğundan davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, söz konusu dava 19.10.2021 tarihinde açıldığından 2 yıllık zaman aşımının dolduğunu, davanın zaman aşımına uğramış bir borç eksik borç haline geleceğinden davacının iddia ettiği tazminat miktarının tahsili mümkün olmadığını, somut olay hakkında ceza dosyasının mahkemece araştırılması ve celbiyle dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili …’nun dava konusu kazada herhangi bir kusur ve ihmali bulunmadığını, dava konusu kaza davacının kusurlu hareketi nedeniyle yaşandığını, kaza tespit tutanağında müvekkiline atfedilen kusuru kabul etmediklerini, davacının tazminat talebinin ödeme anındaki kur karşılığından talep edilebilmesi mümkün olmadığını, olağan bir durumdan kaynaklanan trafik kazasının kasko tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle huzurdaki davanın … Sigorta Anonim Şirketine ihbarını talep ettiklerini belirterek açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkili şireti nezdinde … plaka sayılı araç sigortalı …poliçe numarasıyla ZMMS trafik sigortası ile sigortalı olup kazada araç müvekkil sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, maddi hasar ve değer kaybının gerekli kriterlere göre bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı … Sigorta Şirketi nezdinde davalı …’na ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen …numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 10/10/2019 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan … numaralı hasar dosyası,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
4-10/10/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-… ve …-… … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-…-… … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-Bilirkişi heyetinin 02/02/2022 havale tarihli raporları,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 10/10/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’e ait …-… … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalı … yönünden haksız fiil tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı … Sigorta Şirketi nezdinde dava dışı …’na ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 02/11/2018 ile 02/11/2019 tarihleri arasında geçerli olduğu, poliçe limitinin maddi araç başına 41.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Davalı … vekilince davacının teminat göstermesi gerektiğine ilişkin itirazda bulunulduğu anlaşılmakta olup, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 48. maddesinde; ”Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmünün düzenlendiği, Türkiye Cumhuriyeti ile arasında karşılıklılık anlaşması bulunmayan yabancı ülke vatandaşının Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinde dava açarken teminat göstermek zorunda olduğunun hüküm altına alındığı, davacının Almanya ülkesi vatandaşı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya ülkesi arasında karşılıklılık anlaşması bulunduğu, bu kapsamda davacının teminat yatırmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin davacının teminat göstermesi gerektiğine ilişkin itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Her ne kadar davalı … vekili tarafından yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu uyuşmazlığın 10/10/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’e ait …-… … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında davalı sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, davalı sigorta şirketinin İzmir ilinde Bölge Müdürlüğünün bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin yetki ilk itirazının reddi yönünde ara karar tesis edilmiştir.
Yine davalı … vekilinin zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu kapsamda mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda dava konusu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının, ancak, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, dava konusu haksız fiilin 10/10/2019 tarihinde vuku bulduğu, kaldı ki dava şartı mahiyetinde bulunan zorunlu arabuluculuk yolu çerçevesinde geçen süre boyunca zamanaşımı süresinin durduğu, bu kapsamda zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihte ve henüz dolmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekilinin arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi talebinin ise, davalı …’nun gerçek kişi olduğu, davalı … yönünden davalı mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, davalı sigorta şirketinin davalı olarak gösterilmesi ve davanın her iki davalı açısından birlikte yürütülmesinin zaruri olmasından kaynaklı olarak yargılamanın genel mahkemelere göre daha özel yetkili ve görevli olan mahkememiz nezdinde yürütüleceği, davanın yalnızca davalı sigorta şirketi yönünden arabuluculuk dava şartına tabi olduğu anlaşılmakla reddi gerekmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman ve bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 10/10/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, hasar dosyası, tramer kaydı, dava konusu araca ait yurt dışı tamirat evrakları ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 10/10/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü ile …-… …. plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda davacıya ait …-… …. plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar nedeniyle zarar bedelinin, yurt dışı tamirat evraklarının dava konusu trafik kazası ve hasar ile uyumlu olup olmadığı, tamirat bedellerinin yabancı ülke piyasa koşullarına göre makul olup olmadığının da değerlendirilmesi suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 02/02/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, … Plakalı araç sürücüsü …’nun 2918 sayılı Trafik Kanununun sürücü asli kusurlarından 84/h. maddesini ihlal ettiğini, davacı …-… … plakalı araç sürücüsü …’in ise 2918 Sayılı Trafik Kanunun diğer sürücü kusurlarından 47/c. ve 52/a. maddelerini ihlal ettiğini, dava dışı …’ın ise sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile meydana gelen trafik kazasında alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kazaya katkı sağlayacak kurallara aykırı etken davranış faktörünün de görülmediğini, dava konusu araçtaki hasarın onarım bedelinin 4.669,10-EUR olduğu, aracın ikinci el rayiç değerinin ise 2.450,00-EUR olduğu dikkate alındığında …-… … plakalı aracın onarımının ekonomik olmayacağını, araç açısından pert-total işlemi uygulanması gerektiğini, …-… … plaka sayılı aracın sovtaj bedelinin 500,00-EUR olabileceğini, pert total işlemine tabi tutulması gereken araçtaki hasar bedelinin 1.950,00-EUR olduğunu, davacıya ait …-… … plaka sayılı araçta oluşan hasarın belirlenmesi amacıyla düzenlenecek rapor açısından 250,00-EUR ücretin uygun olabileceğini mütalaa etmişlerdir.
Her ne kadar bilirkişi heyetince, dava dilekçesine konu edilen ekspertiz ücreti açısından 250,00-EUR bedelin makul olduğu belirtilmiş ise de, davacı vekili tarafından Alman Sigorta Ekspertizliği Ücret Tarifesi hükümleri çerçevesinde bilirkişi heyetince makul olduğu belirtilen ücretin bir hayli düşük olduğu, tarifede yer alan bedeller gözetildiğinde dava dilekçesi ekinde sunulan faturada yer alan ücretin makul ve kabul edilebilir olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı …’nun … plakalı aracın maliki ve aynı zamanda kaza anındaki sürücüsü olduğu, bu kapsamda davalı … yönünden temerrütün haksız fiil tarihi olan 10/10/2019 tarihi itibariyle vuku bulduğu izahtan varestedir.
Dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, yapılan başvuruya ilişkin evrakın 01/09/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, bu kapsamda sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 14/09/2021 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Sigorta Şirketi nezdinde davalı …’na ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen …numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 10/10/2019 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan … numaralı hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 10/10/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve …-… … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, …-… … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, bilirkişi heyetinin 02/02/2022 havale tarihli raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 10/10/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’e ait …-… … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalı … yönünden haksız fiil tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsünün %75 oranında asli, …-… … plakalı araç sürücüsünün %25 oranında kusuru neticesinde meydana geldiği, meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıya ait …-… … plakalı aracın hasar gördüğü, davacıya ait araçta oluşan hasarın onarım bedelinin 4.669,10-EUR olduğu, aracın ikinci el rayiç değerinin ise 2.450,00-EUR olduğu, bilirkişi heyetinin 02/02/2022 havale tarihli raporlarında kusur oranı belirlenmemesinin yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları ile Adalet Bakanlığı Bilirkişilik Daire Başkanlığı ve İzmir Bilirkişilik Bölge Başkanlığının yönetmelikleri dikkate alındığında yerinde olduğu, rapor ekinde bulunan 2003 ve 2004 model emsal araçlara ilişkin ilanlar ile dava konusu aracın 2002 model olduğu göz önünde bulundurulduğunda bilirkişi tarafından aracın kazadan önceki hasarsız halinin ikinci el değerinin 2.450,00-EUR olarak belirlenmesinin makul olduğu, davacının aracını perte ayırtmak istemeyip kullanmaya devam etmesinin kendi takdirinde olduğu, aracın rayiç değeri ile onarım bedeli dikkate alındığında onarım bedelinin aracın rayiç değerini aşar mahiyette bulunması sebebiyle aracın onarımının ekonomik olmadığı, bakiye hasar bedelinin aracın rayiç değeri ile sovtaj bedeli arasındaki fark esas alınarak belirlenmesinin yerinde olduğu, davacının yabancı ülke vatandaşı olup yurt dışında ikamet ettiği dikkate alındığında aracın tamir iş ve işlemlerinin davacının ikamet ettiği yabancı ülkede gerçekleştirilmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, yurt dışında ikamet eden kişinin aracını ülkemizde tamir ettirmeye zorlanamayacağı, hasar bedeline yönelik hesaplamanın aracın kazadan önceki hasarsız hali ile sovtaj bedelinin belirlenmesi ve aradaki farkın esas alınması suretiyle yapıldığı, trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen trafik kazası tespit tutanağı çerçevesinde hasar ile kaza arasında illiyet bağının bulunduğu, davacı tarafça talep edilebilecek hasar bedeli tazminatının aracın rayiç değeri ile sovtaj bedeli arasındaki fark bedeli olan 1.950,00-EUR olduğu, ancak dava konusu trafik kazasının gerçekleşmesinde davalı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının %75 oranındaki kusuru gözetildiğinde talep edilebilecek tazminat bedelinin (1.950,00-EUR*%75) 1.462,50-EUR olduğu, davacı vekili tarafından Alman Sigorta Ekspertizliği Ücret Tarifesi hükümleri çerçevesinde bilirkişi heyetince makul olduğu belirtilen ücretin bir hayli düşük olduğu, tarifede yer alan bedeller gözetildiğinde dava dilekçesi ekinde sunulan faturada yer alan ücretin makul ve kabul edilebilir olduğu, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, yapılan başvuruya ilişkin evrakın 01/09/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, bu kapsamda sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 14/09/2021 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hasar bedeline yönelik maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 1.462,50-EUR maddi tazminatın, davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 10/10/2019 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarından itibaren 8 iş gününün sona erdiği tarih olan 14/09/2021 tarihinden itibaren, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Türk Lirası karşılığının davalılar … ve davalı … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 3.206,60-EUR maddi tazminat bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.550,50-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 855,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 694,68-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 66,00-TL elektronik tebligat, 19,00-TL tebligat, 2,40-TL (KEP) posta masrafı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 855,82-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.202,52-TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 689,89-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 7.269,64-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin yokluklarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.