Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/68 E. 2022/94 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/68
KARAR NO : 2022/94

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkil şirketin www….com.tr Haber Portalına … Alım Sözleşmesi imzalandığı, müvekkil şirketin sözleşme kapsamında reklam yayınlanmasını üstlendiği, müvekkilin sözleşme gereği edimlerini yerine getirerek davalı tarafa faturalandırdığı, faturaların davalıya gönderildiği, davalı tarafın fatura ve muhteviyatına süresinde ve usulüne uygun itirazının bulunmadığını, faturaların kabul edilmiş sayıldığını, davalı tarafın fatura bedellerini ödemediğini, davalı aleyhine alacağın tahsili amacıyla İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borçluya tebliğ edildiğini, borçlunun borca ve ferilerine yapmış olduğu itiraz sonucunda takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalının, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-… Anonim Şirketi tarafından … Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına kesilen 21/11/2018 tarihli …sıra numaralı ve 03/12/2018 tarihli … sıra numaralı faturalar,
4-… Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile … Anonim Şirketi arasında imzalanan 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesi,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 26/10/2021 havale tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesi uyarınca davalı şirketin ürettiği ürünlerin reklamının davacı şirkete ait TV kanalında yayınlanması çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine toplam 11.871,10-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
03/06/2021 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verildiği, davacı vekilinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirdiği görülmüştür.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında imzalanan 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesi ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesine dair olarak bulunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 26/10/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı tarafın dava konusu döneme ait 2018-2019-2020 hesap yılı defterlerinin e-defter olarak usulüne uygun, faturaları ile uyumlu tutulduğunu, envanter defterinin noter açılış onayının yapıldığını, beratlarının tamamının alındığını, davacı tarafın takip ve dava konusu faturası ve muhteviyatının davalı tarafa teslim ve tebliğ edildiğinin faturalar üzerinden tespil edilemediğini, davacının bu yönde açıklamasına muhtaç olduğunu, ancak davalı tarafın itirazının, faturalara değil borca olduğu, davacı tarafın Bs formlarını süresinde vergi dairelerine verdiğini, takip ve dava konusu faturaların davacı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olduğunu, fatura ve muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığını, borcun kapatıldığına dair davalı tarafın herhangi bir beyanının bulunmadığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 23/3. maddesine göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayıldığını, davalı tarafça dava dosyasına bu yönde bir belge sunulmadığını, davacı şirketin incelenen defter ve belgelerine göre, takip tarihi itibari ile (18.06.2019) davalı taraftan 11.871,10-TL alacaklı olduğunu, davalı tarafça davacı tarafa yapılmış herhangi bir başka ödeme belgesinin dosyada mevcut bulunmadığını, taraflar arasında 01.11.2018 tarihli sözleşmenin mevcut olduğunu, davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş herhangi bir borç ihbarnamesi olmadığını, davacının takip talebinde işlemiş faiz talebinin bulunmadığını, temerrüdün takip tarihi itibariyle (18.06.2019) oluşacağını mütalaa etmiştir.
Sahibi lehine delil vasfı taşıyan davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi suretiyle tanzim olunan bilirkişi raporu çerçevesinde, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 11.871,10-TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmış ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Dava konusu icra takibine dayanak alacağın faturalardan kaynaklandığı ve faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği dikkate alındığında, alacak bedeli likit mahiyette olup, icra inkar tazminatı açısından yasal şartların vuku bulduğu değerlendirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, … Anonim Şirketi tarafından … Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına kesilen 21/11/2018 tarihli …sıra numaralı ve 03/12/2018 tarihli … sıra numaralı faturalar, … Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile … Anonim Şirketi arasında imzalanan 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesi, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 26/10/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan 01/11/2018 tarihli Haber Portalına Reklam Alımı Sözleşmesi uyarınca davalı şirketin ürettiği ürünlerin reklamının davacı şirkete ait TV kanalında yayınlanması çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine toplam 11.871,10-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 26/10/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak davacı şirketin incelenen defter ve belgelerine göre, takip tarihi itibariyle (18.06.2019) davalı taraftan 11.871,10-TL alacaklı olduğunu mütala ettiği, sahibi lehine delil vasfı taşıyan davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi suretiyle tanzim olunan bilirkişi raporu çerçevesinde, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 11.871,10-TL tutarında alacaklı olduğu, davacı tarafın iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, ayrıca dava konusu icra takibine dayanak alacağın faturalardan kaynaklandığı ve faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği dikkate alındığında, alacak bedeli likit mahiyette olup, icra inkar tazminatı açısından yasal şartların vuku bulduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 5.900,00-TL asıl alacak ve 5.971,10-TL asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 11.871,10-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 18/06/2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %10,50 oranında ve değişen oranlarda temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 11.871,10-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 810,91-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 202,89-TL harcın mahsubu ile bakiye 608,02-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 11,00-TL elektronik tebligat, 127,00-TL tebligat, 51,33-TL posta masrafı, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 202,89-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 951,52-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/01/2022

Katip …
[E-İMZA]

Hakim …
[E-İMZA]

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.