Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/671 E. 2022/224 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/671
KARAR NO : 2022/224

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/11/2020müvekkilinin park halinde bulunan … plakalı aracına maliki … ve sürücüsü … olan davalı sigorta şirketine sigortalı olan … plakalı aracın çarptığını, müvekkilinin aracın maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, hasar dosyası açıldığını ve davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, ödeme yapılmaması nedeniyle Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldığını, dava tarihine kadar müvekkili aracında meydana gelen zararın tanzim edilemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili 24/12/2021 tarihli dilekçesinde özetle; aynı tarafın daha önce aynı kaza ilişkin olarak hasar onarım bedeli, değer kaybı bedeli ve ekspertiz ücreti talebi için Sigorta Tahkim Komisyonu …E…. sayılı dosyasından da Komisyona başvurduğunu, …E…. sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, ıslah ile birlikte 12.772,46-TL hasar/zarar tazminatının 30.12.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine, bakiye (değer kaybı ) 50,00-TL’lik talebinin reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, kararın İzmir 16. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ve taraflarında ödendiğini, işbu dava hakkında kesin hüküm itirazında bulunduklarını belirterek kesin hüküm itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 27/02/2019 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı … tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan …numaralı hasar dosyası ve başvuru neticesinde davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
4-27/02/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021-…E…. Başvuru, 02/07/2021-K-…/… Karar sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararı ve dosyası,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 26/11/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’e ait … plakalı araçta meydana gelen hasar ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybının ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 29/09/2020 ile 29/09/2021 tarihleri arasında geçerli olduğu, poliçe teminatının araç başına maddi zarar açısından 41.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde dava değerini 100,00-TL olarak belirttiği dava dilekçesinin netice-i talep kısmında 26/11/2020 tarihinde vuku bulan maddi hasarlı trafik kazası neticesinde hasar gören … plakalı araçta oluşan maddi zararın davalı sigorta şirketinden tahsilinin talep edildiği, dava dilekçesi içeriği, davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya ait dilekçe ve arabuluculuk son anlaşamama tutanağı içeriğinden anlaşıldığı üzere dava dilekçesi kapsamında dava konusu araçta oluşan hasar bedeli ile değer kaybı tazminatı kalemlerinin talep edildiği, ancak her bir alacak kalemi açısından talep edilen tazminat miktarının ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilmediği anlaşılmakla, davacı vekiline dava dilekçesinin netice-i talep kısmında belirttiği alacak kalemleri karşılığında talep edilen tazminat miktarlarını ayrı ayrı ve açık bir şekilde mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş ve verilen kesin süre içerisinde alacak kalemleri karşılığında talep edilen tazminat miktarlarının ayrı ayrı ve açık bir şekilde mahkememize bildirilmemesi durumunda hasar bedeli tazminatı için 50,00-TL ve değer kaybı tazminatı için 50,00-TL talep edildiği kabul edilerek yargılamaya devam olunacağının ihtar edilmiş olup, davacı vekilinin dava dilekçesinin netice-i talep kısmında belirttiği alacak kalemleri karşılığında hasar bedeli tazminatı için 50,00-TL ve değer kaybı tazminatı için 50,00-TL talep edildiğini beyanını içerir dilekçesi doğrultusunda, dava dilekçesinde hasar bedeli tazminatı için 50,00-TL ve değer kaybı tazminatı için 50,00-TL talep edildiği kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonuna müzekkere yazılarak 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve …E….-K-…/… sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararının mahkememize gönderilmesi ve kararın kesinleşip kesinleşmediğinin mahkememize bildirilmesi istenilmiş olup, müzekkere cevabında gönderilen 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve ….E….-K-…/… sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararı dosyasının incelenmesinde, davacı … vekilinin dava konusu ile trafik kazasına ve trafik kazasında oluşan aynı hasar bedeli ve değer kaybı bedeli taleplerinin tahsili amacıyla dosyamız davalısı … Sigorta Anonim Şirketini hasım göstermek suretiyle Sigorta tahkim Komisyonuna başvurduğu, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve ….E….-K-…/… sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda ıslah dilekçesi dikkate alınarak 12.772,46-TL hasar bedelinin sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine, değer kaybı tazminatı talebinin reddine karar verildiği, gerekçeli karar evrakının 12/07/2021 tarihinde başvuran vekiline, 06/07/2021 tarihinde sigorta şirketi vekiline tebliğ edildiği görülmektedir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. maddesinde; ”Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. (Değişik ikinci ve üçüncü cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/6/2012-6327/58 md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize ilişkin usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda da bahsine yer verildiği üzere Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve ….E….-K-…/ … sayılı gerekçeli karar evrakının 12/07/2021 tarihinde başvuran vekiline, 06/07/2021 tarihinde sigorta şirketi vekiline tebliğ edildiği, dosya kapsamında tarafların karara karşı itiraz yasa yoluna başvurduklarına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi tarafların da karara karşı itiraz yasa yoluna başvurduklarına ilişkin herhangi bir iddiaları olmadığı dikkate alındığında, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve 2021.E. …-K-2021/… sayılı dosyasının 23/07/2021 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/04/2021 tarih ve 2020/6020 Esas 2021/3834 Karar sayılı ilamında aynen; ”…..Bölge Adliye Mahkemesince, uyuşmazlığın miktarı 40.000,00 TL’den fazla olmakla dosya kapsamında bahsi geçen Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kararına karşı itiraz edildiği ve itiraz üzerine Yargıtay denetimine başvurulmuş olduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, davacının hakem heyetinin kararının usulünce tebliğ edilmediğini düşünüyorsa, hakem heyeti kararına karşı yasal başvuru yollarını kullanması gerektiği, dava hakemde karara bağlandıktan sonra aynı konuda mahkemede dava açılmasının mümkün olmadığı, dosya kapsamına göre hakem kararına karşı yasal başvuru yollarına başvurulmadığı, kararın şeklen kesinleştiği, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığı gerekçesiyle HMK’ nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir……” denilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 tarih ve 2021/3035 Esas 2021/3377 Karar sayılı ilamında aynen; ”…..Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 15.07.2015 tarihli,2015/4502.55 E. 2015/K-6311 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde itiraz ve temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasu doğru görülerek bozmayı gerektirmiştir……” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23/06/2021 tarih ve 2021/2969 Esas 2021/3503 Karar sayılı ilamında aynen; ”…..Yukarıda bahsi geçen aynı olaya ilişkin yapılan yargılamada verilen karar raporun usule uygun olmayışı nedeni ile verilen usulden ret kararı olmayıp, davacı tarafça yargılama yapılabilmesi amacıyla gerekli raporun verilen süre içerisinde sunulmaması ve bu nedenle ispatlanamayan davanın esastan reddine yönelik bir karardır. İlgili karar kesinleşmiş ise esastan verilen ret kararı İş bu dosya için kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 05.02.2019 tarihli, 2019/İHK-1253 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak kesinleşmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemece, HMK’nın 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken……” ibarelerine yer verilerek, kesinleşen Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen esasa yönelik kararların kesin hüküm teşkil ettiği, aynı dava konusu ve aynı taraflara ait olarak aynı netice-i talebe yönelik açılan davalar açısından Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti kararlarının kesin hüküm teşkil ettiği hususuna dikkate çekilmiştir.
Bu kapsamda iş bu dosya ile aynı konuda aynı davacılar açısından aynı netice-i taleplere yönelik olarak açılmış dava açısından, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve 2021.E….-K-2021/… sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararının kesin hüküm teşkil ettiği, davalı vekilinin bu yöndeki itirazının haklı ve yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i. maddesinde aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması da dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 27/02/2019 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı … tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan …numaralı hasar dosyası ve başvuru neticesinde davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 27/02/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021-2021.E…. Başvuru, 02/07/2021-K-2021/… Karar sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararı ve dosyası ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 26/11/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’e ait … plakalı araçta meydana gelen hasar ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybının ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 29/09/2020 ile 29/09/2021 tarihleri arasında geçerli olduğu, poliçe teminatının araç başına maddi zarar açısından 41.000,00-TL olduğu, aynı trafik kazası neticesinde oluşan aynı hasar bedeli ve aynı değer kaybı bedeline yönelik olarak davacı tarafça ikame edilen Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021-2021.E…. Başvuru, 02/07/2021-K-2021/… Karar sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararının incelenmesinde, davacı tarafından yapılan başvurunun 12.772,46-TL yönünden 30/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verildiği, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve 2021.E….-K-2021/… sayılı gerekçeli karar evrakının 12/07/2021 tarihinde başvuran vekiline, 06/07/2021 tarihinde sigorta şirketi vekiline tebliğ edildiği, dosya kapsamında tarafların karara karşı itiraz yasa yoluna başvurduklarına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi tarafların da karara karşı itiraz yasa yoluna başvurduklarına ilişkin herhangi bir iddiaları olmadığı dikkate alındığında, Sigorta Tahkim Komisyonunun 10/02/2021 Başvuru, 02/07/2021 Karar tarihli ve 2021.E….-K-2021/… sayılı dosyasının 23/07/2021 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu, bu kapsamda iş bu dosya ile aynı konuda aynı davacı açısından aynı netice-i taleplere yönelik olarak açılmış dava açısından, 10/02/2021-2021.E…. Başvuru, 02/07/2021-K-2021/… Karar sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Kararının kesin hüküm teşkil ettiği, davalı vekilinin bu yöndeki itirazının haklı ve yerinde olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i. maddesi yollamasıyla 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kesin hüküm dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile 21,40-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.