Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/639 E. 2021/775 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/573
KARAR NO : 2021/773

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin oğlunun ciddi rahatsızlığı bulunmakta olduğunu, buna ilişkin raporların sunulduğunu, müvekkilinin çocuğunun hastalığı çok ender görülmekte olduğunu, tedavisinin yüksek meblağlar tuttuğunu, bu nedenle müvekkil ekonomik olarak dar boğaza girdiğini, çocuğun yapılması zaruri tedavi giderlerini acil olarak karşılamak zorunda kalması sebebiyle acil nakit arayışına girdiğini, bu nedenle müvekkili … isimli kişinin tavsiyesi üzerine(bu şahıs hakkında da suç duyurusunda bulunulmuştur) davalı … aracılığıyla davalı …’e 60.000 TL tutarında 24.11.2018 vadeli … seri numaralı Ödemiş Vakıfbank şubesine ait çek verdiğini, karşılığında müvekkile 50 bin TL nakit alacağı taahhüt edildiğini, davalı … verilen çekin ticari bir ilişkiden kaynaklanmaması için ve bu hususta fatura kesilmemesi için söz konusu çeke öncelikle müvekkilin sigortalı çalışanı …’ın lehdar olarak verilmesini, daha sonra da söz konusu çekin cirolanarak kendisine verilmesini istediğini, davalı …’te söz konusu çeki cirolayarak aldığını, daha sonra davalı …’e verdiğini, müvekkilin oğlunun çok nadir olarak görülen bir hastalık olan Türkiye’de ilk defa teşhis edilen nörometabolik bir rahatsızlığı bulunması ve tedavi için müvekkilin nakit ihtiyacı olması sebebiyle müvekkil davalı söylediklerini şartlar gereği kabul etmek zorunda kaldığını, ancak davalıların müvekkile nakit olarak ödeme yapmadıkları gibi verdiği çeki iadeye de yanaşmadıklarını, müvekkilinin daha sonra davalı …’le yüz yüze konuştuğunda davalı nakit olarak ödeme yapmayacağını davalı …’ten daha önce aldığı çekin karşılıksız çıkma ihtimali bulunduğu için müvekkilin verdiği söz konusu çeke el koyduğunu 31 ekim 2018’de …’in verdiği çekin ödeme günü olduğu, karşılığı çıkar ise müvekkilin verdiği çeki iade edeceğini söylediğini, ancak çeki iade etmediğini, açıklanan sebepler ile açılan davanın kabulüne, davacının davalıya 60.000,00-TL tutarında borcunun olmadığının tespitine, dava sonuna kadar nizalı Vakıf Bankası Ödemiş Şubesine ait, yukarıda bilgileri verilen çekin ödenmemesi için çek üzerine İİK 72 maddeleri gereğince teminatsız ya teminat karşılığı 3. Kişilerin ibrazı halinde de ihtiyati tedbir konulmasına alacak haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılarak vekalet takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu dava borçlu olunmadığının tespiti istemli açıldığını, borcun konusunu ise 24/11/2018 tarih … seri numaralı çek olduğunun belirtildiğini, bahsi geçen çekin keşidecisi davacı …, alacaklısı ise dava dışı … olduğunu, cirantaların ise … ile … isimli şahıslar olduğunu, bahsi geçen çek ile ilgili olarak davalı müvekkilinin hiçbir ilgi ve alakasının olmadığını, herhangi bir kısmında da ismi geçmediğini, davalı müvekkilin davaya konu edilen çek ve borcun olmadığına yönelik iddia edilen olaylar hakkında da bilgi sahibi olmadığını, bahsi geçen tüm olay ve olgular bilgisi dışında gelişmiş olduğunu, tüm bunlardan dava dilekçesinin kendisine tebliği ile haberdar olduğunu, davalı müvekkilinin çekte alacaklı olmadığı gibi cirantalar arasında da yer almadığını, işbu davaya konu edilen borç ile ilgisi olmaması ve alacaklı sıfatının bulunmaması sebebiyle dosyada davalı sıfatının olmamasının gerektiğini, davalı tarafın, davacı müvekkile yönelttiği talepler açısından hukuki yararının bulunmadığını, öncelikle işbu davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığının …/…, …/…, …/… ve …/… soruşturma sayılı dosyaları,
2-Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Ödemiş Şubesine ait, … seri numaralı 24/11/2018 vade tarihli 60.000,00-TL çeke ilişkin kayıtlar,
3-Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı, …/… Soruşturma sayılı, …/… Soruşturma sayılı, …/… Soruşturma sayılı soruşturma dosyaları,
4-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Ödemiş Şubesine ait, … seri numaralı 24/11/2018 vade tarihli 60.000,00-TL çek nedeniyle davalılar … ve …’e borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın açıldığı ve görüldüğü Ödemiş … Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararını dayanak göstererek Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz hale geldiği gerekçesiyle ve 13/09/2021 tarihli gönderme kararı ile dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmektedir.
Davanın ticari dava olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararında, İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin, İzmir İli mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamında; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından Fikri Sınai Haklar Mahkemelerinin yargı alanının belirlenmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan davalarla ilgili olarak yargılamaya devam edilip edilmeyeceği, dosyaların Fikri Sınai Haklar Mahkemelerine devredilip devredilmeyeceği ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığına, davaların açıldığı ve görülmekte olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
04/04/2019 tarihli ilam, somut olaya da ışık tutacak ve uygulanır niteliktedir. Zira, ilama konu yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin karardaki düzenlemenin ayrı bir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olan yerlerde bu nitelikteki davalara anılan mahkemelerin, olmayan yerlerde ise hangi Asliye Hukuk Mahkemesinin göreceğine ilişkin bir yargı yeri belirlemesi kararı söz konusu olup, somut olaya konu 07/07/2021 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararda da mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri dışında 8 ilde daha Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar verilmiş olup, mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri ile birlikte yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı yerleri bulundukları il, ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden ise kararda gösterilen Ağır Ceza Mahkemelerinin yargı çevresi olarak belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesi ancak kanunla mümkün olup, her iki karar yalnız yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin aynı içerikte kararlardır. İlamda, yargı yerleri belirlenmesine ilişkin kararın göreve ilişkin olmadığı, yalnız yargı yeri belirlenmesi kararı niteliğinde olduğu, karardan önceki davaların, açıldığı mahkemede devam etmesine ilişkin direnme kararı veren ilk derece mahkemesinin gerekçesi doğru bulunmuş, kararda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuk ilkelerine atıf yapılarak oluşturulan gerekçe ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlamın gerekçesinde; mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğu konusunda 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının bulunduğu, gönderme kararının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesine aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup yasal düzenleme ile yeni kurulan veya bir başka mahkeme görevlendirilmediği sürece olayın meydana geldiği zamandaki mevcut mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ”Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi; ”Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Somut olayda davanın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen ve karara dayanak yapılan 07/07/2021 tarihli yargı alanının belirlenmesine ilişkin karardan önce 23/12/2020 tarihinde açıldığı dikkate alındığında gönderme kararının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim Güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesine, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğuna ilişkin 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararına, mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği ilkesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun somut olaya uygulanır nitelikteki 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamına, ilamın somut olaya uygulanır niteliği olmadığı düşünülse bile ilamda belirtilen yasal düzenlemeler, hukuk ilkeleri ile yargı yeri alanlarının belirlenmesi ile görevli kurumun bu alandaki düzenlemeleri sonucu görülmekte olan davalara ilişkin açık bir yargı yeri belirlenmesi kararı olmaması halinde davaların açıldığı mahkemelerce görülmesine devam edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sair kararlarındaki gerekçelerine, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına uygun olmadığı gibi; 07/07/2021 tarihli kararda, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere görülmekte olan davaların, 01/09/2021 tarihinden itibaren görev verilen Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bunun yanında kararın 07/07/2021 tarihli olduğu ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre; farklı uygulama tarihi belirlenmiş olması ve yalnız yeni mahkemeler kurulmuş olmasının farklı karar ve uygulama tarihini gerektirir bir neden olmadığı dikkate alınarak, kararı vermeye yetkili makamın görülmekte olan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir kararının bulunmaması yanında, iradesinin de bu yönde olmadığı anlaşılmakla, gönderme kararı usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Ödemiş … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karar kesin olmak üzere verilmiş olup, kararın niteliği, gönderme kararıdır. Mahkememizce verilecek kararın niteliği itibariyle görevsizlik kararı olması mümkün olmayıp gönderme kararının, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olması nedeniyle mahkemesine iadesini amaçlayan kesin nitelikli gönderme kararı olması zorunludur. Bu durumda her iki mahkeme tarafından verilmiş görevsizlik kararları olmamakla birlikte karşılıklı gönderme kararları ortaya çıkmıştır. Davaya hangi mahkemenin devam edeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekli olup, karşılıklı gönderme kararları nedeniyle bu çözümün ilgili mahkemeler tarafından yerine getirilmesi mümkün değildir. Somut olaydaki gönderme kararlarının mahkemelerin görevi ile ilgili olduğu, göreve ilişkin yargısal kararlarla ilgili uyuşmazlığın ancak bir yargı makamı tarafından çözülebileceği, görevle ilgili uyuşmazlıkların Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli Hukuk Daireleri tarafından çözümlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Gönderme kararına konu, dava dosyasına ilişlin uyuşmazlığı çözme görevinin davanın açıldığı Ödemiş … Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ait olması sebebiyle, dosyanın Ödemiş … Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE,
2-Mahkememiz esasının, gönderme kararı sebebiyle kapatılmasına,
3-Kararın niteliği itibariyle harç alınmasına yer olmadığına,
4-Mahkememizce verilen kesin mahiyetteki iş bu karşı gönderme kararı kapsamında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 22. maddesinin kıyasen gözetilmesi suretiyle, dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
5-Yapılacak yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
6-Gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluklarında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere karar verildi.11/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.