Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/631 E. 2022/980 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/631 Esas
KARAR NO : 2022/980
DAVA : Haklı Sebep Nedeniyle Limited Şirket Ortaklığından Çıkma Talepli (TTK’nun 638(2)maddesinden kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Haklı Sebep Nedeniyle Limited Şirket Ortaklığından Çıkma Talepli (TTK’nun 638(2)maddesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, 02/02/2007 tarihinden bu yana davalı şirketin ortağı olarak göründüğünü, 04/02/2008 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hissesini …’a devretmesine rağmen, davalı tarafından müvekkilinin ortaklıktan ayrılması konusunda bir işlem yapılmadığını, bu sebeple SGK pirim borçları ve benzeri sorumluluklarının devam etmesine bağlı olarak hissesi oranında bu borçların müvekkili tarafından ödendiğini, hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğu kabul edilse bile müvekkilinin, şirket müdürü olan diğer ortağa ulaşamadığını ve ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığını, şirket bilançolarının müvekkiline gösterilmediğini, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve sürekli güvensizlik ortamının oluştuğunu, yetkili ortağın şirketi iyi idare edemediğini, diğer ortağın kusurundan kaynaklı şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiğini, kar dağıtımının yapılmadığını, şirketin faaliyetinin tamamen durduğunu, ortaklık mevcudunun kalmadığını, şirketin sicilde kayıtlı gösterilen adreste faaliyette olmadığının tespit edildiğini, bu nedenlerle müvekkilinin haklı sebepler nedeniyle şirket ortaklığından ayrılmak istediğini bildirmiş, davacının haklı sebeplerle davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı taraf, cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, TTK’ nun 638(2) maddesi uyarınca haklı sebep iddiasıyla ortaklıktan çıkma istemine ilişkindir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı limited şirket nitelikli davalı şirket 07/10/2002 tarihinde Ticaret Siciline kaydedilmekle birlikte halen sicil kaydı faal olup, davacı ve dava dışı ortağın 02/02/2007 tarihli hisse devir sözleşmeleri ile şirket ortağı olmuşlardır. Dava tarihi itibariyle şirket ortakları %30 payla davacı, %70 payla dava dışı ortak …’dır. 02/02/2007 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile dava dışı ortak … 10 yıl süre ile şirketi münferiden yetkili olarak seçilmiş ve görev ve yetki süresi 02/02/2017 tarihinde sona ermesine rağmen davalı şirkete yönetici atanmaması nedeniyle şirket temsilcisiz kalmıştır. Davacı 04/02/2008 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki %30 payından %10’unu …’a devir etmiş ise de, bu hisse devri ile ilgili şirket tarafından bir işlem yapılmamıştır. Bu nedenle, dava tarihi itibariyle davalı şirketin yasal olarak iki ortaklı limited şirket olarak varlığı devam etmektedir.
Dosyada toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile, şirketin vergi borcu bulunduğu, ancak dava dışı ortak tarafından 7326 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, bir bölümünün yapılandırma nedeniyle ödendiği, davalı şirketin 05/05/2010 tarihinde vergi dairesi tarafından yapılan yerinde yoklamada 5 sene önce adresini terk ettiğinin tespit edilmesi üzerine vergi mükellefiyetinin 31/08/2009 tarihi itibariyle kapatıldığı ve gayri faal hale geldiği, kuruluşundan itibaren hiçbir genel kurul toplantısının yapılmadığı, şirketin vergi ve sgk borçları nedeniyle öz varlığını yitirdiği ve 70.536,02-TL tutarında borca batık durumda olduğu belirlenmiştir.
TTK’nun 623 ve devamı maddelerinde limited şirket müdürlerine ve limited şirketin yönetimine ilişkin düzenlemeler yapılmış olup, şirketin yönetimi ve temsilinin müdür sıfatını taşıyan birden fazla ortağa veya tüm ortaklara yada üçüncü kişilere şirket sözleşmesi ile verilebileceği düzenlenmiştir. Davalı şirket ana sözleşmesinin 8.maddesinde şirketin işleri ve işlemlerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek müdür tarafından yürütüleceği, 9.maddesinde ise şirketin müdürler tarafından temsil edileceği, buna ilişkin kararın tescil ve ilan olunacağı, 10.maddesinde ise müdürlerin şirketin ödenmiş esas sermayesinin yarısından fazlasını temsil eden ortaklar kararı ile değiştirilebileceği, TTK’nun 161,162 ve543.maddelerinin saklı olduğu kararlaştırılmıştır.
Limited şirketler yönünden yönetim kurulunun veya şirketi temsile yetkilinin görev süresinin sona ermesi halinde yeni yönetim oluşuncaya kadar her konuda görevinin aynı yetki ve şekilde devam edeceğine ilişkin bir yasal düzenleme mevcut değildir. Şirket yetkilisi veya yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona ermesi halinde şirketi temsil yetkileri kanunda düzenlenen sınırlı haller dışında ve ancak yeni yöneticiler seçilinceye kadar sona ermiştir. Kanun hükümleri gereği yöneticilerin temsil yetkilerinin sona ermesi halinde seçim yapılması ve yöneticilerin belirlenmesi zorunludur.
Belirli bir süre için atanan limited ve anonim şirket müdürlerinin görev sürelerinin sona ermesi halinde çok sınırlı nitelikteki olağanüstü ve ivedi işler ile genel kurulun toplantıya çağrılması gibi bizzat yasal düzenlemeye konu edilmiş iş ve işlemler dışında yeni müdür veya yönetim kurulu seçilinceye kadar görevlerinin devam edeceğine ilişkin yasal bir düzenleme yoktur. Yönetim kurulu veya müdürlerin, görev süreleri sona erdikten sonra olağanüstü ve ivedi işler konusundaki yetkilerinin devamlılığı, görev sürelerinin uzadığı veya yenilendiği anlamına gelmeyeceği Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2009/12668 esas ve 2011/10598 karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/871 esas ve 2021/1558 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43.Hukuk Dairesinin 2012/436 esas ve 2021/613 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 2021/974 esas ve 2021/906 karar sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.
TMK’nun 427(4).maddesinde bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması halinde tüzel kişiye yönetim kayyımı atanacağı TMK’nun 426(3).maddesinde ise yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunması halinde temsil kayyımı atanması gerektiği düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava dışı ortak …’ın şirketi münferiden temsil yetkisinin dava tarihinden önce 02/02/2017 tarihinde sona erdiği, bu tarihten sonra şirkete temsile yetkili bir müdür atanmadığı, bu nedenle şirketin yönetimsiz kaldığı sicil kayıtları ile belirgindir. Bir başka deyişle dava tarihi itibariyle olağanüstü ve ivedi nitelikli işlerden sayılmayacak şirket hakkındaki somut dava nedeniyle davalı şirketi temsil edecek bir yetkili bulunmamaktadır. Bu durumda HMK’nun 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkı ile HMK’nun 114.maddesinde düzenlenen ve dava şartı niteliğindeki kanuni temsilin varlığı yönünden dava tarihi itibariyle temsilcisiz bulunan davalı şirkete TMK’nun 426 ve 427.maddeleri uyarınca temsil kayyımı atanması ve atanacak temsil kayyımı tarafından davalı şirketin somut davada temsil edilerek uyuşmazlığın çözülmesinin usul ve yasa gereği olduğu dikkate alınarak; davacı vekiline davalı şirkete temsil kayyımı atanması konusunda dava açmak üzere ihtarlı bir ay kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde dava açmadığı taktirde sonuçları anlatılarak ihtar edilmiş, ihtarlı kesin süreye rağmen davacı tarafça, temsil kayyımı atanması konusunda dava açılmamış, davacı vekili duruşmadaki anlatımında, temsil kayyımı atanmasına ilişkin ara kararının müvekkiline ekstra bir külfet oluşturduğunu ve arama özgürlüğünü engellediğini, davalı şirkete 2017 tarihinden beri temsilci atanmamasının davadaki haklılığı ispatladığını bildirmiş ve ara kararından dönülmesini talep etmiş, davacı vekilinin bildirdiği sebebe göre isteminin reddine karar verilmiş, davacı tarafça, temsil kayyımı atanmasına ilişkin dava açılmamasına bağlı olarak temsilcisiz ve organsız bulunan şirket hakkında yargılamaya devam edilerek hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı, HMK’nun 114(1/d) maddesi hükmü gereği kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin bulunmasının dava şartı olup, bu konudaki eksikliğin giderilmesi konusunda davacı tarafa verilen ihtarlı kesin süreye aykırı davranılması karşısında davalı şirketin, yasal temsilcisinin yokluğunun giderilememesine bağlı olarak taraf sıfatındaki eksiklik nedeniyle, davanın HMK’nun 114(1/d)maddesinin yollaması ile HMK’nun 115 (2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın, davalı taraf sıfatının yokluğu nedeniyle HMK’nun 114(1/d) maddesinin yollaması ile HMK’nun 115(2) maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 59,30-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza