Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/600 E. 2021/958 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/600
KARAR NO : 2021/958

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Caddesi … İzmir Şubesi ile davalı …arasında Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve şirkete krediler tahsis edildiğini ve davalı …’un anılan sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine Torbalı … Noterliğinin 12/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin çekildiğini, borcun yine ödenmemesi üzerine İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların borca itirazları neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkete borcu bulunmadığını, şantiyeyi 24/05/2019 tarihinde yapı kullanım iznini alarak kat maliklerine teslim ettiğini, söz konusu apartmanda aboneliğinin bulunmadığını, buna ilişkin davalı kurum tarafından verilen yazıyı ekte sunduğunu, taşınmazın kat maliklerine teslim edilmesi sonrasında kat malikleri tarafından yeni abonelikler açıldığını, davaya konu alacağa ilişkin kullanım …’a ait 149/A 13 nolu dükkanın abonelik sayacının davacı kurum tarafından hatalı olarak 149/B 14 nolu sayaca bağlanmasından kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davalı …ile davacı … … Caddesi-… Şubesi arasında imzalanan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi ve hesap özetleri ve ekstreler,
4-Torbalı … Noterliği nezdinde bulunan 12/09/2019 tarihli … yevmiye numaralı evrak ile evrakın ilgililere tebliğine ilişkin belgeler,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davalı …ile davacı … … Caddesi-… Şubesi arasında imzalanan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesine istinaden davalı …Limited Şirketine kullandırılan krediden kaynaklanan alacağın davalı borçlu davalı …Limited Şirketinden ve kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalı …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafından süresinde yapılan itirazların iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçluların davalılar …ile … olduğu, davacı vekilinin borçlular aleyhinde 385.676,43-TL asıl alacak, 21.822,09-TL işlemiş faiz ve 1.091,10-TL BSMV olmak üzere toplam 408.589,62-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçlular vekili tarafından İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalıların yerleşim yerlerinin Torbalı ilçesinde bulunması sebebiyle Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davalılar vekili ödeme emrine itiraz dilekçesinde, takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, müvekkillerinin ikametgahlarının Torbalı ilçesinde olduğunu, dolayısıyla takibin Torbalı İcra Dairesinde açılması gerektiğini belirterek icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğu görülmektedir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesinin koşulları; hukuki yarar bulunması, kesin hüküm bulunmaması, geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, usulüne uygun bir itirazın bulunması, davanın borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde açılması ve icra mahkemesince itirazın kaldırılmamış olması şeklinde belirtilmiştir.
Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması yönünden ise, öncelikle geçerli bir icra takibi yapılması ve yapılan icra takibine itiraz edilmesi dava şartıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; ”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde ise; ”Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” ibaresine yer verilmiştir.
Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinde; ”Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
İtirazın iptali davaları açısından icra takiplerinin yetkili icra dairesinde açılması hususunun dava ön şartı olduğu, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın dava ön şartı olarak ön inceleme aşamasına geçilmeden önce incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği izahtan vareste olup, borçlular vekili tarafından İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalıların yerleşim yerlerinin Torbalı ilçesinde bulunması sebebiyle Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, her ne kadar davacı vekilince Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin 86. maddesinde bulunan yetki sözleşmesi kapsamında İzmir mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığı ve bu sebeple yetki itirazının yerinde olmadığı iddia olunmuş ise de, mahkememizce davacı … … Caddesi-… Şubesine yazılan müzekkere cevabında yer alan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinden anlaşılacağı üzere sözleşmede 86. madde bulunmadığı gibi, sözleşmenin matbu olarak düzenlendiği anlaşılan 13.4. maddesinde yer alan yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirlenmesine yönelik kısımda yer alan yetkili mahkeme ve icra daireleri kısmının boş bırakıldığı, bu çerçevede taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunduğundan bahsetmenin mümkün olmadığı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun, 7. maddesinde davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğinin, ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, az önce yer verilen yasa hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda davalıların yerleşim yeri adreslerinin Torbalı ilçesinde bulunduğu, ayrıca sözleşmenin imzalandığı banka şubesinin … Anonim Şirketinin … Caddesi-… Şubesi olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yerin de Torbalı ilçesi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, takibe ve davaya konu alacak açısından takibe yetkili icra dairesinin Torbalı İcra Dairesi olduğu, belirtilen sebeplerle borçlular aleyhinde başlatılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde ikame edildiği, iş bu dava açısından geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davalı …ile davacı … … Caddesi-… Şubesi arasında imzalanan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi ve hesap ekstreleri ile sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığındavalı …ile davacı … … Caddesi-… Şubesi arasında imzalanan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesine istinaden davalı …Limited Şirketine kullandırılan krediden kaynaklanan alacağın davalı borçlu davalı …Limited Şirketinden ve kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalı …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafından süresinde yapılan itirazların iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi talebine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlular aleyhinde 385.676,43-TL asıl alacak, 21.822,09-TL işlemiş faiz ve 1.091,10-TL BSMV olmak üzere toplam 408.589,62-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçlular vekili tarafından İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalıların yerleşim yerlerinin Torbalı ilçesinde bulunması sebebiyle Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, iİtirazın iptali davaları açısından icra takiplerinin yetkili icra dairesinde açılması hususunun dava ön şartı olduğu, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın dava ön şartı olarak ön inceleme aşamasına geçilmeden önce incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği izahtan vareste olup, borçlular vekili tarafından İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalıların yerleşim yerlerinin Torbalı ilçesinde bulunması sebebiyle Torbalı İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, her ne kadar davacı vekilince Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin 86. maddesinde bulunan yetki sözleşmesi kapsamında İzmir mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığı ve bu sebeple yetki itirazının yerinde olmadığı iddia olunmuş ise de, mahkememizce davacı … … Caddesi-… Şubesine yazılan müzekkere cevabında yer alan Genel Nakdi Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinden anlaşılacağı üzere sözleşmede 86. madde bulunmadığı gibi, sözleşmenin matbu olarak düzenlendiği anlaşılan 13.4. maddesinde yer alan yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirlenmesine yönelik kısımda yer alan yetkili mahkeme ve icra daireleri kısmının boş bırakıldığı, bu çerçevede taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi bulunduğundan bahsetmenin mümkün olmadığı,davalıların yerleşim yeri adreslerinin Torbalı ilçesinde bulunduğu, ayrıca sözleşmenin imzalandığı banka şubesinin … Anonim Şirketinin … Caddesi-… Şubesi olduğu, sözleşmenin ifa edileceği yerin de Torbalı ilçesi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, takibe ve davaya konu alacak açısından takibe yetkili icra dairesinin Torbalı İcra Dairesi olduğu, belirtilen sebeplerle borçlular aleyhinde başlatılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde ikame edildiği, yetkisiz icra dairesinde başlatılan icra takibinin geçerli bir icra takibi olmadığı anlaşılmakla, açılan davanın 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/1. maddesi atfıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesi atfıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 4.728,68-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.669,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalıların kendisilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalının yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.04/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.