Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/599 E. 2021/1082 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
– GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2021/599
KARAR NO : 2021/1082

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.03.2019 tarihinde saat 12:25 sıralarında …’un maliki bulunduğu, … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile … caddesi sol şerit üzerinden … istikametine seyri esnasında … sokak kavşağına geldiğinde aracın sağ ön kısımları ile sağ şerit üzerinden sola … sokak üzerine dönüş yapmak isteyen sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın sol ön kağı ve sol arka kapı kısımlarına çarpması ve çarpmanın sonunda … plakalı aracı önünde sürükleyerek gidiş yönüne doğru yolun sağ kısmındaki yaya kaldırımında bulunan ağaca çarparak sıkıştırması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, … bu kazada yaralanması nedeniyle hastaneye kaldırılmış ancak tedavi edilememiş ve 21.05.2019 tarihinde hayatını kaybettiğini, İş bu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü … KTK”’nın 53/1-b maddelerini ihlal etmesi nedeniyle asli ve tam kusurlu bulunduğunu, kazaya ilişkin ceza dosyası açılmış olup yargılama devam ettiğini, kazaya karışan … ‘in sevk ve idares … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan … no’lu Trafik (ZMSS) poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketi olup, kendisine yapılan başvuruya davalı tarafından cevap verilmeyerek başvuru reddedildiğini belirterek belirterek müvekkili … için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 07.11.2019 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından 29/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddi gerektiğini, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulü mümkün olmadığını, kabul manasında olmamak üzere tazminat hesaplamasında TRH2010 tablosunun kullanılması ve teknik faizin 1,8 olarak esas alınması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi takdirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, kaza sırasında müteveffanın sigortalı araçta hatır için yolculuk ettiği ve emniyet kemeri kullanmadığı kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, bu nedenle kabul manasında olmamak üzere müteveffanın hatır yolcusu olması ve herhalde zararın artmasında müterafik kusuru bulunduğu gözetilerek hesaplanan tazminattan ayrı ayrı indirim yapılması gerektiğini, davacıların savcılık aşamasında sigortalı araç sürücüsüyle uzlaşıp uzlaşmadığı tespit edilerek, uzlaşmanın tespiti halinde CMK 253/19 Gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak kaydıyla faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, Ankara Adli Tıp Kurulu Raporu, İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, 20/03/2019 tarihinde saat 12:25 sularında davalı …’un maliki olduğu davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya kaldırımında bulunan ağaca çarparak sıkıştırması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, … bu kazada yaralanması nedeniyle hastaneye kaldırıldığını ancak 21/05/2019 tarihinde hayatını kaybettiğini, diğer davalı …’un kazaya karışan … plaka sayılı aracın maliki olduğunu ve davalı … Sigorta A.Ş’nin trafik sigortacısı olduğu belirterek müvekkili … için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 07.11.2019 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş yargılama safahatında destekten yoksun kalma tazminatı bedeline ilişkin talebini 148.882,42 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığından söz konusu davanın reddi gerektiğini, davacının aksi yöndeki iddialarının kabulü mümkün olmadığını ileri sürerek davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce dosya dava konusu trafik kazasında tarafların kusur durumlarının tespitine ilişkin rapor aldırılmak üzere Ankara A.T.K Başkanlığına sevk edilmiş. 02/04/2020 tarihli Adli Tıp Raporunda; sürücü …’ın %75 ( yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in %25 ( yüzde yirmi beş ) oranında kusurlu olduğu mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Aktüerya bilirkişiye tevdi edilmiş ve 28/09/2020 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi raporunda; 20/03/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden …’nin desteğinden yoksun kalan davacılardan …’nin hatır taşıması indirimi yapılmaması halinde 9.458,49 TL ve hatır taşıması indirimi yapılması halinde 43,90 TL bakiye maddi zararının olduğu, hatır taşıması yönünden hukuki değerlendirme ve indirim miktarı konusunda nihai kararın mahkemede olduğu, maddi zarardan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 18/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
10/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi ek raporunda; 20.03.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden …’nin desteğinden yoksun kalan davacılardan …’in, Hatır taşıması indirimi yapılmaması halinde 186.103,02 TL ve hatır taşıması indirimi yapılması halinde 148.882,42 TL bakiye maddi zararının olduğu, hatır taşıması yönünden hukuki değerlendirme ve indirim miktarı konusunda nihai kararın mahkemeye olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53. Maddesinin 3. Bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun olan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir. Bu maddeye göre haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi muhtemel bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Bu ilişki ise fiili bir durumu gerektirmektedir. Yani destek ilişkisinde destek olunanın ihtiyaçlarını sürekli ve düzenli olarak vefat eden destek tarafından karşılanması gerekmektedir. Buradaki düzenli ve sürekli olma hali eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentiyi mümkün kılmayı ifade etmektedir. Başka bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi nedeniyle destekten yararlanan kişilerin uğradıkları zararların peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki maddi ve sosyal durumlarına kavuşturulmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, somut olayda davacının desteği olan eşi … 20/03/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak tedavi gördüğü sağlık kuruluşunda 21/05/2019 tarihinde vefat etmiştir. Söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen rapor, mahkememizce aldırılan raporlar ve tüm dosya kapsamından mahkememizce ulaşılan kanaat dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sigortalısı …’in yüzde yirmi beş oranında kusurlu olduğu, davacının desteğinin hatır taşıması sırasında meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, bu itibarla yerleşik yargıtay uygulamaları gözetilerek davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatında mahkememizce yüzde yirmi oranında indirim yapıldığı, bu şekilde mahkememizce benimsenen bilirkişi raporlarında tespit edilen 148.382,42 TL tutarında davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, söz konusu bu tazminata yukarıda değinilen yasal düzenlemeler kapsamında davalı sigorta şirketinin sorumlu bulunduğu, tazminat tutarının sigorta poliçesi teminat limitleri dahilinde kaldığı ve bu tutardaki destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış ve mahkememizce davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
Davanın KABULÜ ile,
148.382,42 TL destekten yoksun kalma tazminatın 07/11/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 18.046,33 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 10.179,15 TL harç olmak üzere 566,30 TL peşin harç ve ıslah harcının mahsubu ile 9.603,85 TL eksik harç ile 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, (İş bu dosya mahkememizin …/… Esas sayılı dosyasından tefrik edildiği için yargılama giderleri ve arabuluculuk gideri iş bu 2021/599 Esas 2021/1082 Karar sayılı dosya kapsamında değerlendirilmiştir.)
Davacı tarafından yapılan 49,50 TL elektronik tebligat, 325‬,00 TL tebligat, 950‬,00 TL bilirkişi ücreti, 48,50 dosya masrafı, 0,50 TL KEP masrafı, 323,00 TL A.T.K masrafı, 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 507,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplamda 2.322,1‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2021

Katip…
E-İmza

Hakim …
E-İmza