Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/588 E. 2022/676 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/588 Esas
KARAR NO : 2022/676

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile müvekkili arasında 10/02/2017 tarihli, 760.000,00 TL tutarında kefalet taahhütnamesinin imzalandığını, diğer davalıların taahhütnameye müteselsil kefil sıfatıyla imza attıklarını, davalı şirketin 14/12/2017 tarihinde dava dışı üçüncü şahıs QNB… Şirketine karşı kredi sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmemesi üzerine bankanın 16/01/2018 tarihli talebi ile 12/01/2018 tarihinde müvekkili tarafından bankaya 760.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalıların ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine taahhütnamenin 6.maddesine rağmen 19/01/2018 tarihli ihtarnamenin düzenlenerek davalılara tebliğ edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine ihtiyati haciz kararı alınarak davaya konu icra dosyasında işleme konulup davalılar hakkında dava konusu icra takibinin başlatıldığını, taahhütnamenin 11.maddesinde her türlü anlaşmazlıklarda davacının defter, kayıt ve belgelerinin geçerli olacağının kararlaştırıldığını, zorunlu arabuluculuk görüşmesinden sonuç alınamadığını, itirazın haksız ve kötü niyetli yapıldığını bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yasal mesnetten yoksun olup, müvekkillerinin itirazının haklı nedenlere dayandığını, müvekkillerinin yerleşim yerinin Karşıyaka olması nedeniyle HMK’nun 7. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin Karşıyaka Mahkemeleri olduğunu, davanın İİK’nun 67(1) maddesinde düzenlenen sürede açılmaması nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın dayandığı deliller ile hangi iddiasını ispatlayacağının açıklanmaması nedeniyle dava dilekçesinin usule uygun olmadığını, yasal şartların oluşmaması nedeniyle faiz istenemeyeceğini, ihtarnamelerin süresinde, usulüne uygun şekilde gönderilmemesi nedeniyle müvekkillerinin temerrüte düştüğünün kabul edilemeyeceğini, talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin borçlu, davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, varlığı ve içeriği uyuşmazlık konusu olmayan, taraflar arasında düzenlenmiş, kefalet taahhütnamesi çerçevesinde davalıların, dava dışı Finansbank… Şirketinden kullandığı genel kredi sözleşmesinden doğan borçlarını ödemedikleri iddiası ile davacı tarafça taahhütname kapsamında yapılan ödemenin, tahsili için davalılar hakkında davaya konu icra dosyasında yapılan icra takibinde; davalıların, borca ve ferilerine itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı, davalılar hakkında, davaya konu kefalet taahhütnamesinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin davalı …’a tebliğinden sonra yasal süre içinde tüm davalılar adına vekilleri tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
Her ne kadar davalı şirket ile davalı …’ya ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de ödeme emri tebliğ edilen davalı …’un itiraz dilekçesi ile birlikte diğer davalıların da borca ve ferilerine itiraz ettikleri, davacı tarafta takibe devam iradesinin bulunup, itirazın iptali davasının açıldığı birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket ile davalı …’nın yasal süre içerisinde itiraz ettikleri, bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek yargılama yapılmıştır.
Cevap dilekçesinde, davalıların adreslerinin Karşıyaka olması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkisiz olup Karşıyaka Mahkemelerinin yetkili olduğu itirazında bulunulmuş ise de; “Kefalet Taahhütnamesi” başlıklı sözleşmenin yetkili mahkemeler başlıklı 17.maddesinde; davacı şirketin merkez ve şubelerinin bulunduğu yer mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olup teminatların durumuna göre davacı şirketin yetkili icra daireleri ve mahkemelerini belirleme hak ve yetkisinin bulunduğunun kararlaştırıldığı, davacı şirketin merkez adresinin Ankara olup davalı tarafın yetkili mahkemeyi doğru şekilde göstermesinin usulüne uygun yetki itirazı açısından bir koşul olduğu göz önünde tutulduğunda yetkili mahkeme olarak gösterilen Karşıyaka Mahkemeleri yönünden yalnız davalı …’nın yerleşim yerinin Karşıyaka ilçesi olup, davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresi ile davalı …’nun dava dilekçesinde gösterilen ve tebligat yapılan adresinin mahkememizin yargı alanı içindeki yerler olduğu, İİK’nun 50.maddesi uyarınca HMK hükümleri ve TBK’nun 89.maddesi hükmü gereği, davacı tarafın yerleşim yeri adresinin yetkili olması yanında HMK’nun 6.maddesi uyarınca davalılara ait yerleşim yerinin de genel yetkili mahkeme olduğu ve HMK’nun 7 (1)maddesi uyarınca birden fazla davalı bulunması halinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde davanın açılabileceği, davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinin İzmir olması nedeniyle aynı sözleşmede taraf olan her üç davalı hakkında İzmir Mahkemelerinde icra takibinin yapılmış olması ve davalılar tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi karşısında İzmir Mahkemelerinde davanın açılmış olmasında HMK’nun 7(2) maddesindeki durumun varlığının söz konusu olmayıp usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla yetkisizlik itirazında haklılık görülmemiştir.
Cevap dilekçesinde, davacı tarafın, 2018 yılında satış talep ederek itirazı öğrendiği, bu nedenle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı iddia edilmiş ise de; İİK’nun 67(1) maddesinde öngörülen sürenin tebliğ ile başlayacağı, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, öğrenmenin hak düşürücü süreye esas alınamayacağı göz önünde tutularak, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmakla, aksi yöndeki davalı iddiası haklı görülmemiştir.
Cevap dilekçesinde, davacı tarafın, dayandığı delillerle hangi iddiasını ispatlayacağının açıklanmadığı iddia edilmiş ise de; bu konuda, dava dilekçesinde davanın niteliğine göre bir eksiklik görülmediği gibi bu durumun, HMK’nun 119.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallerden bulunmaması nedeniyle ilgili madde çerçevesinde bir ara kararı oluşturulmasına gerek görülmemiştir.
Cevap dilekçesinde, ihtarnamelerin süresinde, usulüne uygun şekilde gönderilmediği, davalıların temerrüde düşürülmediği, yasal şartların oluşmaması nedeniyle faiz istenemeyeceği gibi talep olunan faiz miktarının da fahiş olduğu, bu nedenlerle davanın reddinin gerektiği iddia edilmiş ise de; ileri sürülen red nedenleri, davanın reddini gerektiren nedenler olmadığı gibi davaya konu sözleşmenin kefalet taahhütnamesi niteliğinde olup, toplanan tüm deliller, belge örnekleri, bilirkişi raporu ve özellikle kefalet taahhütnamesinin ‘borcumuzun muaccel hale gelmesi’ başlıklı 4. maddesi ile ‘temerrüt faizi’ başlıklı 5. maddesi hükümleri çerçevesinde; bankalar ile akdedilen kredi sözleşmelerinden doğan borcun tamamının veya bir kısmının, davacı tarafından karşılanması halinde, borcun muaccel olacağı, bu durumda davacının hiçbir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın bankadan talep edilen tutarın kendiliğinden muaccel hale geleceği ve bu tutara ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek %25 temerrüt faizi uygulanacağına ilişkin sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayıcı nitelikte bulunduğu belirgin olmakla, davalı tarafın aksi yöndeki tüm iddialarında haklılık görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan delil ve belge örnekleri, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun, hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile; davalı şirketin borçlu, davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları 10/02/2017 tarihli kefalet taahhütnamesinin taraflar arasında düzenlenip, varlığı ve içeriğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, taahhütname ile davalı şirketin bankalardan kullanacağı ticari kredilerin 760.000,00 TL’lik limitle sınırlı olmak üzere davacı tarafından garanti altına alınıp, kullanılacak kredilerin ödenmemesi halinde davacı tarafça yapılacak ödemenin davalılar tarafından ödeneceğinin garanti altına alındığı, davalı şirketin dava dışı Finansbank.. Şirketinden 2.000.000,00 TL limitli kredi sözleşmesi ile kredi kullandığı ve bu sözleşmede yine davalı gerçek kişilerin müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıkları, davalıların kredi borçlarını genel kredi sözleşmesinde belirlenen vadelerde ödememeleri nedeniyle ilgili bankanın hesabı kat ettiği ve ihtarname ile verilen ödeme süresi içinde ve sonrasında davalılarca ödeme yapılmaması üzerine, dava dışı bankanın, talebi ile davacının, dava dışı bankaya, 760.000,00 TL’lik ödemeyi 12/01/2018 tarihli dekontla yaptığı, ödeme nedeniyle kefalet tutarının tazmin edilerek nakde dönüştüğü, davalı tarafça kat ihtarının davalılara tebliğ edilmediği, bu nedenle davalıların temerrüdünün oluşmadığı iddia edilmiş ise de; bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davalıların Finansbank’tan kullanılan kredinin 13/08/2017 ve izleyen vadeli taksitleri ödemedikleri, buna göre 13/08/2017 tarihli süresinde ödenmeyen kredi alacağının bu tarihte muacceliyet kazandığı, bu nedenle Finansbank’ın 15/12/2017 tarihli ihtarname ile davalıların kredi borcu olan 2.097.248,17 TL ‘nin bir gün içinde ödenmesi talebinde bulunduğu, tebligatın, davalıların adresine 19/12/2017 tarihinde ulaşmışsa da taşınmaları nedeniyle tebliğ edilemediği, kat ihtarnamesinin tebliğ edilmemesinin mahkememizdeki bu dava yönünden zorunlu olmadığı, hesabın kat edilmesinin yeterli olup davalıların kredi borcunu öngörülen sürede ödememelerine bağlı olarak hesabın kat edilmiş olması nedeniyle davacının yükümlülükleri gereği dava dışı bankaya garanti ettiği tutarı ödeme zorunluluğunun doğduğu, bu zorunluluğa bağlı olarak yaptığı ödemeyi davalılardan davaya konu kefalet taahhütnamesi hükümleri çerçevesinde herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın talep edebileceği, taahhütname hükümleri gereği, davacı tarafın yaptığı ödemenin, ödeme tarihi itibariyle muaccel hale geldiği, ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın davacının sözleşmede kararlaştırılan ödeme tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunabileceği, bu amaçla yaptığı icra takibinde asıl alacağın yapılan ödemeye uygun olarak talep edilmesine rağmen bilirkişi raporunda ayrıntıları açıklandığı üzere diğer alacak kalemlerinin hatalı ve fazla olarak talep edildiği, işlemiş faizin hesaplanmasında 1 yıl, 365 gün olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmesine rağmen davacı tarafça 360 gün üzerinden faiz hesabı yapılmasının usul ve yasaya uygun olmadığı, bu nedenle bilirkişi tarafından 365 gün üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınmasının gerektiği birlikte değerlendirildiğinde; davanın kısmen kabulü ile davalıların, itirazlarının kısmen iptali ile, takibin 760.000,00 TL tazmin (asıl alacak), 768,26 TL masraf, 37.479,45 TL işlemiş faiz, 8.849,32 TL akdi faiz tutarı (12/01/2018 – 29/01/2018 arası), 440,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 88,45 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 807.625,48 TL toplam alacak ile, takibe konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 25 oranında, 768,26 TL masraf alacağına takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz üzerinden devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin 534,19 TL işlemiş faiz ve 122,90 TL akdi faiz tutarı (12/01/2018 – 29/01/2018 arası) olmak üzere toplam 657,09 TL alacak ile işleyecek faiz yönünden fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, alacağın likit olması ve kabul edilen alacak yönünden davalıların itirazının haksız olması nedeniyle 807.625,48 TL toplam alacağın %20 ‘si oranındaki 161.525,10 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalıların, davaya konu İzmir…… İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı dosyasında yaptıkları itirazın kısmen iptali ile, takibin;
760.000,00 TL tazmin (asıl alacak), 768,26 TL masraf, 37.479,45 TL işlemiş faiz, 8.849,32 TL akdi faiz tutarı( 12/01/2018 – 29/01/2018 arası), 440,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 88,45 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 807.625,48 TL toplam alacak ile,
Takibe konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 25 oranında, 768,26 TL masraf alacağına takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile ;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 534,19 TL işlemiş faiz ve 122,90 TL akdi faiz tutarı (12/01/2018 – 29/01/2018 arası) olmak üzere toplam 657,09 TL alacak ile işleyecek faiz yönünden fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3-807.625,48 TL toplam alacağın %20’si oranındaki 161.525,10 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 55.168,90 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 9.356,21 TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 45.812,69‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
b)Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 9.356,21 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 106.838,80 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen alacak bölümü için davalılar yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1-2) mad. uyarınca takdir edilen 657,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A(14) maddesi uyarınca 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 122/123’ünün karşılığı olan 1.348,94 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 1/123’ünün karşığı olan 11,06 TL’sinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 75,00 TL üç adet tebligat gideri, 76,50 TL on üç adet elektronik tebligat gideri, 84,00 TL müzekkere gidiş-dönüş ücreti, 2,70 TL kep reddiyatı ile 850,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.147,5‬0 TL yargılama giderinden 122/123’ünün karşılığı olan 1.138,17 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 1/123’ünün karşılığı olan 9,33 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2022

Başkan ……
e-imza
Üye ………
e-imza
Üye ……..
e-imza
Katip …….
e-imza