Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/584 E. 2021/748 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/584 Esas
KARAR NO : 2021/748

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 17/08/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; genel kurul toplantısına ait davetiyenin tebliğ edilmediğini, yönetim kurulunun, genel kurul toplantı gündemine kooperatif yükümlülüklerini yerine getirmeyen taşınmaz maliki üyelerin değerlendirilmesini divan başkanına bildirilmediğini, müvekkiline davalı yönetim tarafından 2014, 2015, 2016 yıllarına ait borçları Muavin Defteri tarafından genel kurula sadece müvekkilinin borcu olduğu belge olarak dağıtıldığını, müvekkilinin de bu borçları 2017, 2018, 2019 yıllarına ait aidat borçlarını kooperatifin hesabına ödediğini, davalı yönetimin gerçeğe aykırı, yalan beyanlarla müvekkilinin kişisel verilerini hukuka aykırı kullanarak toplantıda Tebligat Kanunu’na uygun yapmadığı tebligatlara rağmen Dikili İcra Hukuk Mahkemesi kararlarına ve İstinaf Mahkemesi kararlarına rağmen genel kurulda ihraç kararı vermesinin suç olup, kararın hukuka, kamu düzenine, Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na aykırı olduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığı halde borçlu gösterilmesinin etik olmadığını, hak, adalet, nesafet ilkesine, vicdana aykırı olduğunu, davalı yönetimin bu tasarrufu için Dikili Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacaklarını bildirmiş, kooperatifin 24.06.2021 tarihinde yapılan 2020 yılı genel kurul toplantısında alınan kararların ve genel kurulun ve ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kooperatif 14/09/2021 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde; davanın, ticari nitelikli dava olması nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğunu, davalının usulüne uygun tebligat ile genel kurula davet edildiğini, genel kurul toplantısının yasalara ve usule uygun olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiğini, üyelere toplantı yer, zaman ve gündeminin yönetimce usulüne uygun olarak duyurulduğunu, toplantının yeterli çoğunluk sağlanarak açıldığını, divan üyelerinin oylanarak seçilip tüm sürecin tutanak altına alındığını, davacıya, 20.05.2021 günü Dikili Postanesinden … gönderi kodu ile iadeli taahhütlü genel kurul davetinin gönderildiğini, söz konusu tebligatın, Tebligat Kanunu hükümlerine göre davacının bilinen adresine yapıldığını, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10.madde kapsamında “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” hükmü gereğince, davacının kooperatif kayıtlarında bulunan adresine söz konusu tebligatın gönderildiğini, davacının adresinde bulunup bulunmamasının, ilgili tebligatı alıp almamasının tamamen davacının sorumluğunda olup bu sebebe dayanarak genel kurul kararının iptalinin istenmesinin gerçeklikten uzak olduğunu, … Kooperatifi’nden, davacının bilinen adresi dışında bir adrese genel kurul davetini göndermesinin beklenemeyeceğini, kooperatifin adres araştırma mekanizması olmadığı gibi, kanunen kendisine tanınan böyle bir imkanının da olmadığını, davacının bir adres değişikliği varsa bu hususu kooperatife bildirmesinin gerektiğini, kooperatifin üyesi iken parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıya, 1163 sayılı Yasanın 27. Maddesi gereği kooperatif üyeliğinin düşeceği hususunu içerir ilk ihtarname ve içeriğine ilişkin eklerin 23.12.2020 tarihinde Dikili Noterliği’nin … yevmiye numarası ile muhataba gönderilip ve söz konusu ihtarnamenin 29.09.2020 de … tarafından teslim alınmış ise de kooperatife herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu durum üzerine yasal süresi içerisinde 01.03.2021 tarihinde ikinci ihtarname ve içeriğine ilişkin eklerin Dikili Noterliği’nin … Yevmiye Numarası ile muhataba gönderildiğini ve söz konusu ihtarnamenin 18.03.2021 tarihinde kapıya haber kağıdı yapıştırılmak ve imzadan imtina eden komşu …’a sözlü haber bırakılmak sureti ile tebliğ edildiğini, ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunu uyarınca; kooperatif üyeleri hakkında ihraç kararı verilebilmesi için, Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve kooperatif anasözleşmesi uyarınca, akçalı edimlerini yerine getirmeyen üyelere ilk olarak birinci ihtar ve bir aylık ikinci ihtarın gönderilmesi ve halen edimin yerine getirilmemesi halinde ihraç kararı verilmesi gerektiğini, ihtarnamelerde de ödenmesi istenen miktarın net olarak belirtilmesi, ödemenin gerekçesi ve uyulmaması halinde yaptırımın ne olduğunun açıkça anlaşılır olması gerektiğini, bu kapsamda kanunda belirtilen şartlara uygun şekilde yapılan ihtarnamelere ragmen üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeyen davacı hakkında ihraç kararı verilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu, yönetim kurulunca 21.04.2021 tarihinde söz konusu ihraç kararı alınıp ve muhataba 26.04.2021 tarihinde Dikili Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile gönderildiğini, güvenlik görevlisi …’in, muhatabın taşındığını bildirip imzadan imtina etmesi sebebi ile tebligatın gerçekleştirilemediğini, bunun üzerine Dikili Noterliğince yeniden Tebligat Kanunu 21/2. Madde kapsamında mavi zarf ile … no ile 20.05.2021 tarihinde tebligat gönderilip ve ihtarnamenin ilgili kanun maddesi kapsamında muhataba tebliğ edilmiş sayıldığını, ilgili üyelikten çıkarma kararının, kanunda belirtilen usul ve esaslara göre alınmış olup, ana sözleşmede belirtilen ve gerekli şartların tamamını taşıdığını, bu kapsamda muhataba gönderilen ihtarnamelerde; ödenmesi istenen miktarın net olarak belirtilip ödemenin gerekçesi ve uyulmaması halinde yaptırımın ne olduğunun açıkça ve anlaşılır şekilde ihtarnamelerde yer aldığını, ayrıca muhatap hakkında verilen ihraç kararı sonrası gönderilen ihtarnamede de; itiraz yolu ve süresinin de gösterildiğini, bu kapsamda açılan davanın haksız ve yersiz olup, reddinin gerektiğini, bu kapsamda davacının beyanları asılsız olduğunu, cevap dilekçesi ekinde sundukları genel kurul gündem maddelerini içerir tutanağın 9. maddesinde kooperatif ihraç bildirimi yapılan ortağın üyelikten çıkarılmasının oylanarak kararının alınması” söz konusu üyelikten çıkarılmaya ilişkin hususun genel kurul gündemine taşınarak üyelere gönderilen gündem maddeleri arasında belirtilip ve kişisel bilgi paylaşılmadığını, genel kurul gündem maddelerini içerir tutanakta ilgilinin üyeliğinin değerlendirilmesine ilişkin hususun 9. maddede yer almasına rağmen; 24.06.2021 tarihli genel kurulda bir madde kaydırılarak 10. madde olarak görüşülüp ve sonrasında oylamaya sunularak 37 kabul 4 ret oyu ile üyelikten çıkarılma kararının alındığını, kararın 06.07.2021 tarihinde Dikili Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile muhataba gönderilip ve tebliğe çıkarıldığını, tebligat parçası üzerine güvenlik görevlisi … tarafından imzadan imtina etmek sureti ile taşındığının bildirilmesi üzerine; talepleri üzerine ilgilinin mernis adresine Dikili Noterliğince tekrar mavi zarf ile … no ile 04.08.2021 tarihinde söz konusu ihtarname gönderildiğini, ilgili tebligat parçası üzerine de komşu … tarafından bildirildiği belirtilen taşınmış ibaresinin yazıldığını, oysa noterlik tarafından çıkarılan ilgili tebligat parçası üzerine zarf üzerindeki adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi şerhi düşülmüş olmasına rağmen tebligatın usulüne uygun olarak yapılmaması sebebi ile tebligat memuru ve ilgili mahalle muhtarı hakkında da ayrıca suç duyurusunda bulunulacağını, suç duyurusunda bulunulmasına müteakip soruşturma numarasının mahkeme dosyasına sunulacağını, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine usulüne uygun olarak ikinci tebliğin Noterlikçe çıkarılıp ve kanuni tebliğ aşamasının tamamlandığını, davacıya gönderilen hem birinci ihtarnamede hem de ikinci ihtarnamede borç dökümlerinin detaylı bir şekilde belirtildiğini, kendisine usulüne uygun olarak gönderilen ihtarnamelere rağmen davacının kooperatife olan borcunu ödemediğini, davacı tarafından 2013-2014-2015-2016 yıllarında borç tahakkuklarına karşılık ödeme yapılmadığını, 2017-2018-2019 yıllarına ait ödemelerin ise bakiye borcundan düşüldüğünü, davacının borçları ve ödemelerinin 2013-2014-2015-2016-2017 yıllarına ait mizanlar ve muavin defterlerde görülmekte olduğunu, davacının geçmiş ve birikmiş borcunun bulunduğunu, ihtarnameler ekinde belirtilen borçlarını ödememesi sebebi ile üyelikten çıkarma kararının verildiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu, reddinin gerektiğini, davacının iyi niyetli olmadığını, aidat yükümlülüğü bulunan kooperatife, adı geçen ortağın uzun süre uğramamasının, aidat borcu bulunup bulunmadığını takip etmemesinin üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiğini, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına geldiğini, böyle bir ortağın açtığı davanın TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının yaptığı son ödemeden, hatta daha da öncesinden itibaren işbu dava tarihine kadar kooperatif ile ilişkisini devam ettirmediğinin açık bir gerçek olması karşısında; davacının son ödeme tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre itibariyle talebinin TMK’nın 2. maddesine aykırı olması sebebi ile davanın bu açıdan dahi reddine karar vermek gerektiğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. maddesinde, ortakların ödev ve sorumlulukları başlığı altında, ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarının ana sözleşmede belirleneceğini, kooperatifin, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini isteyeceğini, ilk isteye uymayan ve ikinci istemeden sonrada bir ay içinde yükümlülerini yerine getirmeyenlerin ortaklığının kendiliğinden düşeceği, ortaklığın düşmesinin alakalının, ana sözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceğinin düzenlendiğini, aynı yasanın 16. maddesinde ise, ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz düzenlenip, yasal düzenlemenin de kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterileceğini, ortakların ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamayacaklarını, ortaklıktan çıkarılma ya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verileceğini, ana sözleşmede çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunda yetkili kılınabilir, çıkarılma kararının gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi ortaklar defterine de yazılacağını, kararın onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere notere tevdi edileceğinin belirtildiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde ise, yönetim kurulu kararı ile ortakların ortaklıktan çıkarılabilecekleri durumların düzenlendiğini, ikinci fıkrada, parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden otuz gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ortaklıktan çıkarılacaklarının düzenlendiğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ilgili maddeleri ile kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca alınan ihraç kararı ve ilgili ihtarnamelerin usulüne uygun şekilde düzenlenmesi ve davacı tarafa tebliğ edilmesi sebepleri ile haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep ettiklerini, genel kurulun toplantılarına karşı iptal davalarının toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde açılması gerektiğini, usulüne uygun davete rağmen genel kurul toplantısına katılamayarak toplantı karar tutanağına muhalefet şerhi koymayan davacının, toplantıya çağrının usulsüz olduğu, gündemin gereği gibi ilan ve tebliğ edilmediği yönünde iddiasının yersiz olduğunu, genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açma hakkının bulunmadığını, ayrıca söz konusu davanın kanunen belirtilen 1 aylık süre içerinde açılmadığını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, HMK 137/1 kapsamında yapılacak ön inceleme duruşmasında işin esasına girilmeden söz konusu itirazları kapsamında davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, delillerin toplanması talebinin reddinin gerektiğini, davacının, olağan genel kurul toplantısının iptali davası ile hiçbir ilgisi bulunmayan evrakları temin etmek sureti ile; bu ve buna benzer davalar açarak, kooperatifin işleyişini engelleyemeye çalıştığını, bu sebeple dosya kapsamı ile ilgisi olmayan celbi istenen tüm evraklara ilişkin taleplerin reddini talep ettiklerini, davacının her ne kadar hakkında verilen ihraç kararının Kişisel Verilerin Korunması Kanuna aykırı olduğu şeklinde soyut iddia da bulunmuş ise de; kooperatifin, üyelerinin kişisel verilerini kullanmadığını ve ilgili kanuna aykırı herhangi bir harekette bulunmadığını, dava dilekçesinin HMK’nun 119.maddesinde bulunan şartları taşımadığını, sadece bu nedenle dahi davanın reddinin gerektiğini, seçimi kaybeden eski yönetimin, davacı ile birlikte hareket ederek kooperatifin işleyişini engellemeye çalıştıklarını bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine, kooperatifin muhtemel zararlarına karşı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi gereğince teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacının ortağı olduğu davalı kooperatifin 24/06/2020 tarihinde yapılan 2020 yılı genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan diğer kararlar ile davacı hakkında alınan ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı ve görüldüğü Dikili …Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararını dayanak göstererek Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsiz hale geldiği gerekçesiyle ve 06/09/2021 tarihli gönderme kararı ile dosyanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davanın mutlak ticari dava olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi İzmir ili mülki idare sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç) olarak belirlenmesine ve kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamında; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin yargı alanının belirlenmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan davalarla ilgili olarak yargılamaya devam edilip edilmeyeceği, dosyaların Fikri Sınai Haklar Mahkemeleri’ne devredilip devredilmeyeceği ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık konusunda yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığına, davaların açıldığı ve görülmekte olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine hükmetmiştir.
04/04/2019 tarihli ilam, somut olaya da ışık tutacak ve uygulanır niteliktedir. Zira, ilama konu yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin karardaki düzenlemenin ayrı bir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olan yerlerde bu nitelikteki davalara anılan mahkemelerin, olmayan yerlerde ise hangi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin göreceğine ilişkin bir yargı yeri belirlemesi kararı söz konusu olup, somut olaya konu 07/07/2021 tarihli yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararda da mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri dışında 8 ilde daha Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmasına karar verilmiş olup, mevcut Asliye Ticaret Mahkemeleri ile birlikte yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yargı yerleri bulundukları il, ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden ise kararda gösterilen Ağır Ceza Mahkemeleri’nin yargı çevresi olarak belirlenmiştir. Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesi ancak kanunla mümkün olup, her iki karar yalnız yargı alanlarının belirlenmesine ilişkin aynı içerikte kararlardır. İlamda, yargı yerleri belirlenmesine ilişkin kararın göreve ilişkin olmadığı, yalnız yargı yeri belirlenmesi kararı niteliğinde olup, karardan önceki davaların açıldığı mahkemede devam etmesine ilişkin direnme kararı veren ilk derece mahkemesinin gerekçesi doğru bulunmuş, kararda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuk ilkelerine atıf yapılarak oluşturulan gerekçe ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlamın gerekçesinde; mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğu konusunda 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi uyarınca gönderme kararının bu güvenceye aykırılık teşkil ettiği, uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olup yasal düzenleme ile yeni kurulan veya bir başka mahkeme görevlendirilmediği sürece olayın meydana geldiği zamandaki mevcut mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda davanın, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen ve karara dayanak yapılan 07/07/2021 tarihli yargı alanının belirlenmesine ilişkin karardan önce 17/08/2021 tarihinde açıldığı dikkate alınarak gönderme kararı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni Hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesine, kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görevin genel mahkemelere ait olduğuna ilişkin 05/12/1977 tarihli, 1977/4 Esas ve 1977/4 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararına, mahkemelerin görevinin kıyas ya da yorum ile genişletilemeyeceği ya da değiştirilemeyeceği ilkesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun somut olaya uygulanır nitelikteki 04/04/2019 tarih, 2017/11-10 Esas ve 2019/401 Karar sayılı ilamına, ilamın somut olaya uygulanır niteliği olmadığı düşünülse bile ilamda belirtilen yasal düzenlemeler, hukuk ilkeleri ile yargı yeri alanlarının belirlenmesi ile görevli kurumun bu alandaki düzenlemeleri sonucu görülmekte olan davalara ilişkin açık bir yargı yeri belirlenmesi kararı olmaması halinde davaların açıldığı mahkemelerce görülmesine devam edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gerekçelerine, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararına uygun olmadığı gibi; 07/07/2021 tarihli kararda, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere görülmekte olan davaların, 01/09/2021 tarihinden itibaren görev verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bunun yanında kararın 07/07/2021 tarihli olup, 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olmasına göre; farklı uygulama tarihi belirlenmiş olması ve yalnız yeni mahkemeler kurulmuş olmasının farklı karar ve uygulama tarihini gerektirir bir neden olmadığı dikkate alınarak kararı vermeye yetkili makamın, görülmekte olan davaların Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir kararının bulunmaması yanında, iradesinin de bu yönde olmadığı anlaşılmakla, gönderme kararı usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karar kesin olmak üzere verilmiş olup, kararın niteliği, gönderme kararıdır. Mahkememizce verilecek kararın niteliği itibariyle görevsizlik kararı olması mümkün olmayıp gönderme kararının, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olması nedeniyle mahkemesine iadesini amaçlayan kesin nitelikli gönderme kararı olması zorunludur. Bu durumda her iki mahkeme tarafından verilmiş görevsizlik kararları olmamakla birlikte karşılıklı gönderme kararları ortaya çıkmıştır. Davaya hangi mahkemenin devam edeceğine ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekli olup, karşılıklı gönderme kararları nedeniyle bu çözümün ilgili mahkemeler tarafından yerine getirilmesi mümkün değildir. Somut olaydaki gönderme kararlarının mahkemelerin görevi ile ilgili olduğu, göreve ilişkin yargısal kararlarla ilgili uyuşmazlığın ancak bir yargı makamı tarafından çözülebileceği, görevle ilgili uyuşmazlıkların Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli Hukuk Daireleri tarafından çözümlendiği birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle;
1-Gönderme kararına konu, dava dosyasına ilişkin uyuşmazlığı çözme görevinin davanın görüldüğü Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) ait olması nedeniyle dosyanın Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine,
2-Esasın, gönderme kararı nedeniyle kapatılmasına,
3-Kararın niteliği itibariyle harç alınmasına yer olmadığına,
4-Yapılacak yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından dikkate alınmasına,
5-Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi ve mahkememizce verilen karşılıklı gönderme kararları nedeniyle ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
6-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)