Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/54 E. 2021/1193 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/54
KARAR NO : 2021/1193

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan – Borçlu Olmadığının Tespiti Talepli)
DAVA TARİHİ : 27/01/2021
KARAR TARİHİ : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan – Borçlu Olmadığının Tespiti Talepli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili davacının, eşi …’in 08.06.2020 tarihinde vefat ettiğini, mirasının dört çocuğu ve davacı eşine kaldığını, çocukların mirası reddettiklerini, müvekkilinin kendisine bağlanan dul aylığının kesilme korkusu ile mirası reddetmediğini ve tek mirasçı olarak kaldığını, davaya konu senedin murisin bıraktığı tek borç olduğunu, müvekkili ve müteveffa eşinin 25 sene boyunca evli kaldıklarını, 2015 yılı Kasım ayında müteveffa eşin, evden ayrılıp ve birkaç sene evden uzakta yaşadığını, bu süreçte sık sık çocuklarını ve müvekkilini görmeye eve geldiğini, bu nedenle müvekkilinin boşanmadığını, ayrılık dönemi içinde müteveffanın davalı ile bir birliktelik yaşadığını, davalının bir miktar parasının olması ve bu parayı değerlendirmek istemesi sebebi ile müteveffa eşten yardım talep etmesi üzerine müteveffanın aracılığı ile davalının birlikte iş yapacakları …’a senet karşılığı borç para verdiğini, senede ilişkin adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, …’ın kuracağı iş için davalı tarafından 25.000-TL verildiğini, bunun karşılığında …’ın boş senedi imzalayıp davalıya verdiğini söylediğini, müteveffa eşin yalnızca ikisini bir araya getiren kişi konumunda olup davalı ile müteveffa eş arasında herhangi bir borç ilişkisi olmamasına rağmen davalı ile müteveffanın aralarındaki duygusal paylaşımların olması ve karşılıklı güven sınırları içerisinde alışveriş sırasında müteveffanın, davalıya tamamen iyiniyetli bir şekilde bu sonuçları öngörmeyerek boş senet imzalayıp verdiğini, bu durumun ceza dosyası içindeki fotoğraflardan da anlaşılır olduğunu, …’ın tüm borcunu ödemesine rağmen davalının İzmir … İcra Dairesinin …/… sayılı dosyasında … hakkında icra takibi başlattığını, miras bırakanın ağır kanser hastalığına yakalanıp evine, çocuklarına geri döndüğünü, müvekkili ve çocuklarının eskide olan tüm süreci bir kenara bırakarak tüm hastalığı boyunca mirasbırakana destek olup bakım yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, bu süreçte davalının, miras bırakanı ve ailesini senedi doldurma ile ilgili sürekli tehdit ettiğini, bu durumun davalı tarafından mirasbırakana gönderilen Whatsapp mesajlarında da sabit olduğunu, bu tehditlerinden sonra davalının, senedin düzenleme tarihini 18.08.2016, miktar kısmını 400.000-TL olacak şekilde doldurarak takip konusu yaptığını, davalı tarafça davaya konu icra takibinin kesinleşmesinden sonra suç duyurusunda bulunulduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonunda açılan davanın İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında devam ettiğini, bir süre sonra miras bırakanın vefat ettiğini, ancak takibin mirasçılar hakkında yürütüldüğünü, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile yaptıkları takibe itiraz davasında çocuklar yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesine rağmen müvekkili yönünden tedbir talebinin reddedildiğini, davalının senedi haksız ve kötüniyetli olarak kendi lehine olacak şekilde doldurduğunu, bu durumun davalı tarafça ceza yargılamasında ikrar edildiğini, alınan uzman raporlarında senetteki yazıların davalıya ait olduğunun tespit edildiğini, bu durumun iddianamede de ifade edildiğini, 03.07.2019 tarihli davalı tarafından müteveffala gönderilen whatsapp mesajında “ikinizin de açık senedi var bende bunları düşünmedin mi, donuna kadar alacağım.” şeklindeki sözlerinden sonra senedi 10.08.2016 düzenleme ve 18.08.2016 vade tarihli olarak düzenlemesinin davalının yalnız öç alma saiki ile hareket ettiğini gösterip, senedin bono vasfından söz etmenin mümkün olmadığını; bononun, bono vasfına haiz olabilmesi için belli bir paranın borçlu tarafından belli bir süre sonra ödeneceğinin tahhüt edilerek doldurulması gerektiğini, bunun yanında TTK’nın 688.maddesi uyarınca bonoda; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresinin, keşide yeri ve tarihinin, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadinin, vade tarihinin, ödeme yerinin, lehtarın, keşidecinin imzasının bulunmasının zorunlu olup, zorunlu şartlardan birinin eksik olması halinde senedin bono niteliğinin kaybolduğunu, davaya konu senedin miktar kısmının ve vadesinin, miras bırakanın bilgisi dışında davalı tarafından sırf karşı tarafa zarar verme maksadı ile doldurulduğunu, bu amacın whatsapp mesajlarında belli olduğunu, her ne kadar HMK’da, ispat külfeti açısından yazılı delile karşı yazılı delille ispat kuralı getirilmişse de, bu kuralı istisnalarının kanunun 202. maddesinde sayılıp, yazılı delil başlangıcı bulunması halinde tanıkla ispatın mümkün olduğunu, davalının soruşturma sürecindeki ikrara yönelik beyanı ile alınan uzman raporunun yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, hatta yazılı delil niteliğinde olduklarını bildirmiş, davacının adli yardıma muhtaç olması nedeniyle adli yardımdan yararlandırılmasına, takibin teminatsız olarak durdurulmasına, davanın kabulü ile icra takibinin iptaline, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı, cevap dilekçesinde; davanın niteliğinin açık ve net olarak belirtilmediğini, muğlak oluşu ve yeterli açıklamanın verilmiş olan kesin süre içerisinde yapılmamış olması nedeniyle dava şartları ve hukuki yarar yönünden davanın reddinin gerektiğini, uyuşmazlığın çözümünde senet ile ispat kuralı hükümlerinin uygulanmasının gerekmekte olup davacı tarafın tanık dinletme talebini ve karşı ispata yarar hiçbir talebini kabul etmediğini, davacı tarafça yazılı delil başlangıcı olduğunu iddia edilen bulguların hiç birinin yasal olarak yazılı delil başlangıcı şartlarına haiz bulunduğunu, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu, davacı tarafça aynı kuvvetteki delillerle ispatının gerektiğini, vefat edenin kendisinden para almadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müteveffa ile iş arkadaşı olup yıllarca aynı iş yerinde çalıştıklarını, 2016 yılında emekli olduğunu ve eşinden boşandığını, emekli maaşı ve birikmiş ziynet eşyaları olduğunu bilen müteveffanın kendisine yardım etme bahanesiyle yaklaştığını ve bu paraları değerlendirebileceğini söylediğini, önerisini kabul edip müteveffaya verdiği paraya karşılık müteveffadan senet aldığını, … ile bir ilgisinin bulunmadığını, müteveffanın kendisini aldığı para ile bir restorana ortak edeceğini, bu şekilde para kazanacağını söylediğini, adi ortaklık sözleşmesinin imzaladığı gün restorana ortak olmak için notere götürdüğünü, … ile kendisini hiç muhatap etmediğini, bu kişiyi sadece imza aşamasında şahsı gördüğünü, bu olaydan sonra kızı … ve babası …’in de evde olduğu sırada müteveffaya ticaret yapmak için 400.000 TL verdiğini ve bunun için kendisinden teminat istediğini söylediğini, müteveffanın da “senin paranı ben vereceğim” diyerek yanında bulunan boş senedi çıkarıp doldurmasını istediğini, müteveffaya ticari bilgisi olmadığını söylediğini, bunun üzerine müteveffanın adını soyadını yazıp senedi imzaladığını ve …’dan almış olduğu senedi çıkararak ve boş yerleri alacaklının doldurması gerektiğini söyleyerek müteveffanın söyleyip kendisinin de senedi yazdığını, iki ay sonra arabasını müteveffanın isteği ile kendisine verdiğini, müteveffanın yaptığı kaza ile arabanın pert olduğunu, bununla ilgili zararlarını da ödemediğini, müteveffayı birkaç kez telefonla aramasına rağmen dönmeyince icra takibi yaptığını, müteveffayı tehdit etmediğini, tehdit içerikli mesajlar atmadığını, yalnızca telefonla aradığını, davacı tarafın kendilerine zarar verme kastıyla senedi doldurduğu ile yazılı delil başlangıcı konusundaki iddialarını kabul etmediğini, senedin aksinin ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini ve ispat yükünün davacı tarafa düştüğünü, senedin müteveffa ile anlaşma sonucu ve müteveffanın bilgisi dahilinde vermiş olduğu emekli parası ve ziynet eşyalarına karşılık doldurduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinin dayanağını oluşturan davaya konu kambiyo senedi niteliğindeki bono nedeniyle keşideci müteveffanın tek mirasçısı davacının, bononun lehtarı davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, adli yardıma muhtaç olduğu iddiası ile adli yardım talebinde bulunmuş HMK’nun 335 (1)/ a,b ve c bentlerinde sayılan hallerle sınırlı olarak adli yardımdan yararlandırılmasına karar verilmiştir.
Davaya konu, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davalı, 28/06/2019 tarihinde, senedin keşidecisi müteveffa … hakkında takibe konu bono nedeniyle kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi yapmış, müteveffanın ölümünden sonra takip mirasçılarına yöneltilerek ödeme emirleri çıkarılmış, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında davacı küçük … yönünden, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında … ve … yönünden ve İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında davacı … yönünden davaya konu icra takibinin müteveffanın mirasçıları tarafından mirasın reddedilmesi sebebiyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Muris …’in 16/02/2020 tarihli mirasçılık belgesi örneğine göre; mirasçıları, davacı eşi … ile çocukları …, …, … … ve … olup, mirasçı çocukların tamamı yönünden İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… esas ve …/… karar sayılı dosyada, 05/11/2020 tarihli kararla muris …’in mirasının kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verilmiştir.
İcra takibine ve davaya konu; 10/08/2016 tanzim ve 18/08/2016 ödeme tarihli ve 400.000,00 TL bedelli bono niteliğindeki senedin, keşidecisi müteveffa … olup, lehtarı davalıdır.
18/05/2016 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde; taraflar davalı ile dava dışı … olup, sözleşmede gösterilen adreste bulunan ve birahane olarak işletilecek olan işyerinin işletmesi ile ilgili bir yıl süreli olarak adi ortaklığın 5.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, 3.000,00 TL’sinin …, 2.000,00 TL’sinin davalı tarafından karşılandığı, elde edilecek karın sermayeleri oranında paylaşılacağı, ortaklığı idare ve temsile …’ın yetkili olduğu kararlaştırılmıştır.
İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasında davalı, dava dışı … hakkında 10/08/2016 tanzim ve 18/08/2016 ödeme tarihli, 40.000,00 TL bedelli keşidecisi …, lehtarı davalı olan bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile 28/06/2019 tarihinde icra takibi yapmıştır.
Müteveffanın, davalı hakkında davaya konu bonodaki açığa imzanın kötüye kullanıldığı iddiası ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı şikayet sonrasında, İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında iddianame düzenlenerek kamu davası açılmış, yapılan yargılama sonunda 18/05/2021 tarih ve …/… karar sayılı kararla davalının üzerine atılı açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan; suçun işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatına ilişkin verilen karar, istinaf edilmeksizin 26/05/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalı 10/12/2019 tarihli kolluktaki beyanında müteveffanın kendisinden parasını, altınlarını ve arabasını aldığını, buna karşılık senet verdiğini, müteveffanın arabası ile kaza yaparak perte çıkmasına neden olduğunu 3 yıl birlikte imam nikahı ile yaşadıklarını, davaya konu senedi imzalayıp kendisine 400.000,00 TL yaz dediğini ve senedi bu şekilde doldurduğunu bildirmiş kovuşturma aşamasındaki ifadesinde de benzer beyanlarını tekrarla müteveffanın ayrıca kızının düğünü için kendisine kredi çektirdiğini, …’a ait 40.000,00 TL lik senet ile gelmesi üzerine 400.000,00 TL den fazla para verdiğini söylemesi üzerine yanındaki senedi çıkarıp doldurmasını istediğini, müteveffanın imzaladıktan sonra senedi yanında doldurduğunu bildirmiştir.
Davacı taraf dosyaya örneklerini sunduğu 03/07/2019 tarihli whatsapp mesajlarının davalı tarafından müteveffaya gönderildiğini iddia etmiş, davalı whatsapp konuşmalarının telefonda kayıtlı olmadığını, ancak müteveffa ile yazıştığını, içeriğini hatırlamadığını, kayıtların kendisinde bulunmadığını bildirmiştir.
Davaya konu bonodaki imzanın müteveffaya ait olup imza dışındaki yazı ve rakamların davalı tarafından doldurulduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmayıp, davacı taraf, bononun kıymetli evrak niteliğinde bulunmadığı, müteveffanın senedi boş olarak imzalayıp davalıya verdiği, senedin davalının müteveffa aracılığı ile yaptığı adi ortaklık sözleşmesi nedeniyle verildiği, müteveffa ile davalı arasında hiç bir alacak verecek ilişkisi bulunmamasına ve senedin bedelsiz olmasına rağmen davalı tarafından imza dışındaki bölümlerinin gerçeğe aykırı olarak doldurulduğu, ceza dosyasında alınan uzman raporunun ve cep telefonundan müteveffaya gönderilen whatsapp mesajlarının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olması nedeniyle tanık dinlenmesinin mümkün bulunduğu iddiasında olup, davalı senede karşı ancak senet ile iddianın ispat edilebileceğini, tanık dinlenmesine muvafakatının bulunmadığını, davaya konu bonoyu müteveffanın imzalayıp bedeli birlikte belirleyerek kendisinin doldurduğunu, emeklilik parasından oluşan birikimlerini ve ziynet eşyalarını müteveffaya verdiğini, bunlar karşılığında teminat istemesi üzerine senedi aldığını, müteveffanın yanında 400.000,00 TL bedeli yazdığını bildirmiştir.
Uyuşmazlık, davaya ve takibe konu bononun kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığı, bedelsiz ve gerçeğe olarak doldurulup doldurulmadığı, bononun kambiyo senedi niteliğinde bulunması nedeniyle senede karşı senet ile ispat kuralı gereği davalı tarafın iddiasını yazılı deliller ile kanıtlamasının gerekip gerekmediği, bu çerçevede yazılı delili bulunmayan davacının iddia ettiği ceza yargılamasında alınan uzman raporu ile dosyaya sunulan whatsapp mesajlarının yazılı delil başlangıcı olarak kabul ediliği edilmeyeceği ve kabulü halinde buna bağlı olarak tanık dinlenmesinin ve davacının iddiasının her türlü delille kanıtlanıp kanıtlamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde davaya konu bononun kıymetli evrak vasfında olmadığı iddia edilmiş ise de; davaya konu bononun TTK’da düzenlenen hükümler çerçevesinde kıymetli evrak vasfını yitirmesine neden olacak bir eksikliğinin bulunmadığı görülmekle davacı tarafın bu yöndeki iddiası haklı görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça asliye ceza mahkemesinde alınan uzman raporunun yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu iddia edilmiş ise de, bir kambiyo senedinde imza dışındaki yazıların keşidecinin eli ürünü olmasının zorunlu olmadığı, lehtarı veya üçüncü bir kişi tarafından doldurulmasının mümkün bulunduğu göz önünde tutulduğunda bu durumun ve bu hali belgeleyen bilirkişi raporunun yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Whatsapp mesajlarının, davacı tarafın iddialarını ikrar edici nitelikte içeriğinin bulunması yanında her iki tarafın telefonu üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile kayıtların birbirini doğrulaması halinde yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkündür. Davalının whatsapp mesajlarının içeriğini hatırlamadığını ve telefonunda kayıtlı bulunmadığını bildirmesi karşısında, belirtilen nitelikte bilirkişi incelemesi yapılması mümkün olmadığı gibi açıkça davalı tarafça mesajların içeriğinin kabul edilmemesi nedeniyle yazılı delil başlangıcına konu olamayacağı, bunun yanında mesajlarda içerik itibariyle bir ikrar beyanının bulunmadığı, senedin sebebi, bedeli veya bedelsizliği hakkında yazışmaların yer almadığı, buna göre yazılı delil başlangıcına konu oluşturacak içeriklerin yazılı olmadığı göz önünde tutularak, whatsapp mesajları yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmemiştir.
Bononun kıymetli evrak niteliğinde bulunduğu ve davalının müteveffa ile birlikte bedeli anlaşarak doldurduklarına dair beyanı karşısında; bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun, ancak yazılı delille kanıtlanmasının zorunlu bulunduğu dikkate alınarak, davacı tarafça bu nitelikte bir yazılı delil sunulmadığından, davacı tarafın bu konudaki iddiaları kanıtlanamamıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraflarca sunulan ve toplanan deliller, davaya konu ve dava ile ilgili icra dosyaları, Asliye Ceza Mahkemesine ait kesinleşmiş karar örneği, İcra Hukuk Mahkemesi karar örnekleri ile; davacının müteveffa eşi … ile bir süre birlikte yaşayan davalının lehtarı olduğu davaya ve takibe konu bononun boş olarak müteveffa tarafından imzalanıp davalıya verildiği, bononun davalı tarafından doldurulduğu, müteveffanın aracılığı ile davalının dava dışı … ile adi ortaklık kurduğu, …’ın adi ortaklığa ilişkin olarak bir boş senet imzalayıp müteveffaya verdiği, müteveffanın boş senedi davalıya verdikten ve müteveffa ile davalının birlikteliklerinin sona ermesinden sonra davalının her iki senet hakkında ayrı ayrı icra takibi yaptığı, … hakkındaki takibin ve bu takibe dayanak bononun hukuki ilişkisinin davalı iddiasına ve dosyada toplanan delillere göre müteveffa ile davalı arasındaki hukuki ilişkiden farklı olduğu, bu nedenle davacı tarafın davaya konu bononun … ile yapılan adi ortaklığa ilişkin olarak verildiğine ilişkin iddiasının kanıtlanamadığı gibi dosya kapsamına da uygun bulunmadığı, davalının müteveffaya emekli maaşını, birikmiş parasını, ziynet eşyalarını ve arabasını vermesi karşılığında ve müteveffa ile anlaşarak bonoyu düzenledikleri ve bonodaki bedeli yazdığını iddia etmesi karşısında, davacı tarafın senedin bedelsiz olmasına ve müteveffanın davalıya borçlu olmamasına karşın düzenlendiği iddiasında bulunduğu, senede karşı senetle ispat kuralı gereği davacı tarafın iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerektiği, davacı tarafça bu konuda yazılı bir delil sunulamadığı, davacı tarafça, ceza mahkemesinde alınan uzman raporunun ve whatsapp mesajlarının yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de yukarıda gerekçeleri ayrıntılı olarak açıklandığı üzere her ikisinin de yazılı delil başlangıcı niteliğinin bulunmadığı, buna bağlı olarak davacı tarafın iddiasının yazılı delil dışında tanıkla ve diğer deliller ile kanıtlanmasının da mümkün bulunmaması nedeniyle davacı tarafın iddialarını kanıtlayamadığı dikkate alınarak davanın ve bu bağlı olarak kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının adli yardımdan yararlanmasına rağmen ölen eşi nedeniyle düzenli maaş gelirinin bulunduğu ve hükmedilen harç ve yargılama giderlerinin paranın satın alma gücüne göre düşük miktarda olduğu dikkate alınarak HMK’nun 339 (2) maddesinde düzenlenen devletçe ödenen ve muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin davacının mağduriyetine neden olmayacağının açıkça anlaşılması karşısında HMK’nun 339 (1) maddesi uyarınca davada haksız çıkan davacıdan taksit yapılmaksızın tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Davacının adli yardımdan yararlanmış olması nedeniyle HMK’nun 339 (1) maddesi uyarınca Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30-TL başvurma harcı ile 80,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Adli yardımdan karşılanan ve 16,50-TL 3 elektronik tebligat ücreti ve 96,00-TL beş tebligat ücreti olmak üzere toplam 112,50-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Adli yardım masasından gönderilen 300,00 TL’den geriye kalan 187,50-TL’nin Hazineye iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalının yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/12/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip…
E-imza