Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/516 E. 2021/957 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/516
KARAR NO : 2021/957

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2021
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket ile arasında yapmış olduğu anlaşma ile ekte sözleşmesi sunulan iş gereği, İzmir İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel ve yine aynı mahallede bulunan … Ada … Parseldeki taşınmazdaki kaba inşaat yapımı konusunda anlaştıklarını, sözleşme gereği müvekkili şirkete ediminin ifası karşılığında davalı yan 2.050.000,00-TL ve bu bedelin KDV’si tutarı ödeyeceği şeklinde anlaştıklarını, Sözleşmede işveren sıfatında olan davalı şirket ile bu bedelin ödenmesi konusunda ekte sunulu sözleşe içeriğinde de anlaşılacağı üzere; bu ücretin 1.500.000,00-TL’sini 3 adet (her biri 500.000,00-TL) 2+1 ev şeklinde geri kalan 550.000,00-TL ise işin tamamlanma durumuna nakit olacak şeklinde anlaştıklarını, sözleşmenin aynı maddesinde, her biri yine sözleşme gereği 500.000,00-TL tutarında kabul edilecek olan 3 evin de; bir tanesi işin %50’si tamamlandığında geri kalan 2 tanesinin ise müvekkil müteahhit şirketin işi tamamlamasının ardından verileceği imza altına alındığını, müvekkil şirketin işi 18.02.2021 tarihinde tamamladığını, davalı yan faturasını tanzim etmesine rağmen sözleşmede iş bedeli olan 2.050.000,00-TL’den 500.000,00-TL olacak şekilde mahsup edilmesine karar verilen 1 nolu daireye ilişkin faturasını tanzim etmesine rağmen taşınmazı halen müvekkil davacı adına devir ve teslimini yapmadığını belirterek İzmir İli … İlçesi … Mah. … Ada … Parsel … Nolu bağımsız bölüm kaydında bulunan taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle görev yönünden davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, ayrıca taraflar arasında resmi şekilde yapılmış bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmadığını, adi yazılı bir eser sözleşmesi olduğunu ve yapılacak işin bedeli 2.050.000,00-TL + KDV olarak belirlendiğini, davacının sözleşme gereği yapılması gereken imalatları tamamlamadığını ve eksik şekilde teslim edilmek istendiğini ve bazı imalatları müvekkilince yapılmak zorunda kaldığını, bu nedenle eserin 07/05/2021 tarihinde tamamlandığını, eserin teslim tarihinin sözleşmeye göre 01/11/2020 olduğunu, eserin 6 ay 6 gün geç teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Taraflar arasında Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel ve aynı ada … parsel sayılı taşınmazlardaki kaba inşaat yapımına ilişkin olarak imzalanan 01/06/2020 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesi,
2-Davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen fatura suretleri,
3-Çeşme Tapu Müdürlüğü nezdinde İzmir İli, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … numaralı bağımsız bölümde yer alan taşınmaz ait olarak bulunan tapu kayıtları,
4-Davacıya ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davacıya ait vergi sicil kayıtları,
6-Davacıya ait esnaf sicil kayıtları,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel ve aynı ada … parsel sayılı taşınmazlardaki kaba inşaat yapımına ilişkin olarak imzalanan 01/06/2020 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesi kapsamında davacı tarafından yüklenilen işin tamamen yerine getirildiği iddiası ve davalı şirket tarafından geçici kabul işleminin yapılması çerçevesinde sözleşme bedeli olan 2.050.000,00-TL karşılığında sözleşme gereğince 1.500.000,00-TL bedelli iş açısından her biri 500.000,00-TL değerinde belirlenen ve davalı şirket tarafından davacıya devredilmesi kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden 2 tanesinin davalıya devredilmesine ve 550.000,00-TL nakit bedelin davacıya ödenmesine rağmen davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan … numaralı bağımsız bölümün davacıya devredilmemesi sebebiyle, sözleşme gereğince davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel ve aynı ada … parsel sayılı taşınmazlardaki kaba inşaat yapımına ilişkin olarak imzalanan 01/06/2020 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesi kapsamında davacı tarafından yüklenilen işin tamamen yerine getirildiği iddiası ve davalı şirket tarafından geçici kabul işleminin yapılması çerçevesinde sözleşme bedeli olan 2.050.000,00-TL karşılığında sözleşme gereğince 1.500.000,00-TL bedelli iş açısından her biri 500.000,00-TL değerinde belirlenen ve davalı şirket tarafından davacıya devredilmesi kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden 2 tanesinin davalıya devredilmesine ve 550.000,00-TL nakit bedelin davacıya ödenmesine rağmen davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan … numaralı bağımsız bölümün davacıya devredilmemesi sebebiyle, sözleşme gereğince davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesi talebine ilişkin olduğu izahtan varestedir.
Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle rüzgar enerji santrali kulelerinin imalatı kapsamında olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesinde; ”Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” şeklinde düzenlenmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır.
Dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarının celbi amacıyla Çeşme Tapu Müdürlüğü nezdinde İzmir İli, Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … numaralı bağımsız bölümde yer alan taşınmaz ait olarak bulunan tapu kayıtları dosya muhteviyatına kazandırılmış olup, tapu kayıtlarının incelenmesi neticesinde dava konusu taşınmazın … adına kayıtlı olduğu görülmektedir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı (dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen bir terim de bulunmamaktadır.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden (resen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (resen) gözetir.
Az yukarıda değinildiği gibi taraf sıfatı, usul hukukuna değil maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (defi değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hâllerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (resen) gözetilir (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 234- 237).
Tapu iptali tescil davalarında mülkiyet hakkının aktarılmadığı iddiası esastır. Bu hakkı aktarım borcu ise tapu malikine aittir. Davada husumetin davalı sıfatına sahip olan tapu malikine yöneltilmesi gerekir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Az önce yer verilen sebepler ve yasa hükümleri çerçevesinde, davalı şirketin dava konusu taşınmazın maliki olmadığı, davanın dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescili talebine ilişkin olduğu dikkate alındığında, malik olmayan davalı şirketin iş bu dava konusu talep açısından pasif husumet ehliyeti bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasında Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel ve aynı ada … parsel sayılı taşınmazlardaki kaba inşaat yapımına ilişkin olarak imzalanan 01/06/2020 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesi, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen fatura suretleri, Çeşme Tapu Müdürlüğü nezdinde İzmir İli, Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … numaralı bağımsız bölümde yer alan taşınmaz ait olarak bulunan tapu kayıtları, davacıya ait ticaret sicil kayıtları, davacıya ait vergi sicil kayıtları, davacıya ait esnaf sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel ve aynı ada … parsel sayılı taşınmazlardaki kaba inşaat yapımına ilişkin olarak imzalanan 01/06/2020 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesi kapsamında davacı tarafından yüklenilen işin tamamen yerine getirildiği iddiası ve davalı şirket tarafından geçici kabul işleminin yapılması çerçevesinde sözleşme bedeli olan 2.050.000,00-TL karşılığında sözleşme gereğince 1.500.000,00-TL bedelli iş açısından her biri 500.000,00-TL değerinde belirlenen ve davalı şirket tarafından davacıya devredilmesi kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden 2 tanesinin davalıya devredilmesine ve 550.000,00-TL nakit bedelin davacıya ödenmesine rağmen davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 numaralı bağımsız bölümün davacıya devredilmemesi sebebiyle, sözleşme gereğince davalı şirket tarafından davacıya devredileceği kararlaştırılan 3 adet bağımsız bölümden Çeşme ilçesi, … Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesi talebine ilişkin olduğu, Çeşme Tapu Müdürlüğü nezdinde İzmir İli, Çeşme ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … numaralı bağımsız bölümde yer alan taşınmaz ait olarak bulunan tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazın … adına kayıtlı olduğu, davalı şirketin taşınmazın maliki olmadığı, bu kapsamda davalı şirketin tapu iptali ve tescili talebi açısından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın pasif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-e. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın pasif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-e. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 170,78-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.