Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/507 E. 2022/377 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/507
KARAR NO : 2022/377

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 24/08/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin … no’lu kasko poliçesi ile sigortaladığı … plakalı araç sürücüsü ile, davalılar murisi …’ın maliki ve işleteni olduğu, davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını (ZMSS) temin ettiği … … … plakalı araç sürücüsü, 03.03.2020 tarihinde, çarpmak suretiyle hasara sebebiyet verdiğini, sigortalı araçta meydana gelen hasarın bağımsız eksper tarafından incelendiğini ve toplam 1.133,39-TL bedelinde zararın meydana geldiğinin tespit edildiğini, işbu tutarın aracın yedek parçasını tedarik eden ve tamirini gerçekleştiren servise (sigortalı adına) ödendiğini, davalı sigorta şirketine öncelikle müracaat edilerek, hasar bedelinden ZMSS sigorta limiti dahilinde ödenmesi talep edilmişse de, sigortalı aracın sürücüsünün firar etmesinden (olay yerini terk etmesi sebebiyle) ifadesinin bulunmadığından taleplerinin reddedildiğini, bu defa, davalı sigorta şirketi ve … … … plakalı aracın maliki-işleteni aleyhine, işbu ödenen hasar bedelinin ödenmesi için, İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini fakat borçlular-davalılar tarafından borcun tamamına itiraz edildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları mahfuz kaydı ile davanın kabulü ile haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete başvuru şartının gerçekleşmediğini, şirket tarafından kusur durumuna ilişkin bilgi belge istenilmiş olmasına rağmen davacı şirketin sunmamış olduğunu, dolayısıyla dosyanın sürümcemede bırakıldığını, başvuru şartının davacı yan sebebiyle gerçekleşmediğinin sabit olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine, aleyhe karar verilmesi halinde kusur incelemesi için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir 27. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalılar … TC Kimlik numaralı …, … TC kimlik numaralı …’a ait … … … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Trafik Sigortası Poliçesi, 03/03/2020 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle dava dışı … plakalı araç sürücüsü tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve başvuru neticesinde yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
4-Davacı … Sigorta Türk Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Genişletilmiş Artı Kasko Sigorta Poliçesi, 03/03/2020 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle dava dışı … plakalı araç sürücüsü tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve başvuru neticesinde yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
5-… plakalı ve … … … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-… Sigorta Anonim Şirketi tarafından … … … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası,
8-Bilirkişi heyetinin 21/01/2022 havale tarihli bilirkişi heyet raporu,
9-Tanık beyanları,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 03/03/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören … plakalı aracın dava dışı malikinin başvurusu üzerine davacı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından … plakalı araç lehine tanzim edilen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında 06/04/2020 tarihinde 1.133,39-TL ödenmesi sonucunda, ödenen tazminatı bedelinin 03/03/2020 tarihli trafik kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan sürücüsü belli olmayan … … … plakalı aracın maliki müteveffa …’ın mirasçıları olan … ile … ve … … … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafıdan süresinde yapılan itirazların iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 27. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Sigorta Anonim Şirketi, borçluların ise davalı … Sigorta Anonim Şirketi ile … olduğu, alacaklı davacı vekilinin borçlular aleyhinde 1.133,39-TL asıl alacak ve 89,66-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 1.223,05-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçluların süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak … plakalı araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalılar … TC Kimlik numaralı …, … TC kimlik numaralı …’a ait … … … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Trafik Sigortası Poliçesinin incelenmesi neticesinde, poliçenin 07/05/2019 ile 07/05/2020 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalı aracın otomobil vasfında olduğu, teminat bedelinin maddi tazminat yönünden araç başına 36.000,00-TL, kaza başına 72.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Davacı … Sigorta Türk Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Genişletilmiş Artı Kasko Sigorta Poliçesinin ve hasar dosyasının incelenmesinde, poliçenin 28/12/2019 ile 28/12/2020 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalı aracın otomobil vasfında olduğu, teminat bedelinin rayiç bedel olduğu, dava konusu trafik kazası neticesinde dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru neticesinde davacı sigorta şirketi tarafından 1.133,39-TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Öncelikle, rücu ve halefiyet kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Rücu hakkı; başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen, tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Alacaklıyı tatmin eden kişi, alacaklının hakkından bağımsız kendi şahsında doğan bir hak elde etmektedir. Bu alacak hakkı, alacaklı ile asıl borçlu arasındaki asıl borç ilişkisindeki alacak hakkından bağımsız, rücu eden ile edilen arasındaki ilişkiden doğan yeni bir haktır. Başkasına ait borcu ifa ederek, mal varlığında kayba uğrayan kişiye mal varlığındaki söz konusu eksilmeyi talep edebilmek için hukuk düzeni rücu hakkını tanımıştır. Bunun sonucu olarak da rücu hakkı bu hakka sahip olan kişinin şahsında doğduğu anda muaccel olur. Bu nedenle, rücu hakkı için hakkın doğduğu andan itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başlamaktadır.
Halefiyette ise; halef olan kişi alacaklıyı tatmin ettiği anda yeni bir hak elde etmemekte, alacaklıya ait olan hakkı kanundan dolayı olduğu gibi devralmaktadır. Bu nedenle, böyle bir alacak için de daha önce zamanaşımı işlemeye başlamış ise, alacak halef olan kişiye intikal etmesine rağmen işlemeye devam eder. Zira, daha önceden muaccel olmuş alacağın yeniden muaccel olması ve yeni bir zamanaşımının işlemeye başlaması mümkün değildir. Salt halefiyet hâlleri ile yasanın rücu hakkı verdiği hâller arasındaki en önemli fark, birincisinde alacaklıya ait bir hakkın intikal etmesi, ikinci hâlde ise, rücu hakkı sahibinin şahsında yeni bir hakkın doğmasıdır. Halefiyetin temelde bir rücu hakkına dayanmadığı durumlarda, alacak hakkı daha önce işlemeye başlayan zamanaşımı ile birlikte intikal eder. İkinci hâlde ise, rücu hakkı sahibi lehine, alacaklının hakkından bağımsız yeni bir hak meydana geldiğinden, bu andan itibaren yeni bir zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Her ne kadar davalı vekilince yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu uyuşmazlığın, 03/03/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören … plakalı aracın dava dışı malikinin başvurusu üzerine davacı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından … plakalı araç lehine tanzim edilen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında 06/04/2020 tarihinde 1.133,39-TL ödenmesi sonucunda, ödenen tazminatı bedelinin 03/03/2020 tarihli trafik kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan sürücüsü belli olmayan … … … plakalı aracın maliki müteveffa …’ın mirasçıları olan … İle … ve … … … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafıdan süresinde yapılan itirazların iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi talebine ilişkin olduğu, bilindiği gibi ilke olarak bir davada, davalı sayısı birden fazla ise, davanın bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirlendiği, bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda davacı sigorta şirketinin sigortalısına halef sıfatıyla iş bu davayı ikame ettiği, dava konusu 03/03/2020 tarihli trafik kazasının İzmir İli, Konak ilçesinde meydana geldiği, davalı … Sigorta Anonim Şirketinin İzmir ilinde şubesinin bulunduğunun ticaret sicil kayıtları ile tespit edildiği göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bilirkişi ve bir otomotiv alanında uzman bilirkişi bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir 27. İcra Dairesinin
…/… Esas sayılı dosyası, 03/03/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Şube Müdürlüğü nezdinde bulunan dava konusu 03/03/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazasının gerçekleştiği İzmir Sosyal Bilimler Üniversitesi Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünü gösteren MOBESE kameralarının 13:30-14:00 saatleri arasındaki kayıtlar, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait tescil kayıtları, sigorta poliçeleri, hasar dosyaları, ödeme evrakları ile sair deliller göz önünde bulundurularak, … … … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle 03/03/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri, dava konusu trafik kazası neticesinde dava dışı araç malikine ait … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve bedelinin ne kadar olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı araç malikine ödenen tazminat bedelinin hasar ve piyasa koşullarına göre uygun olup olmadığının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 21/01/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, sürücüsü tespit edilemeyen … … … plaka aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun S7/1-B maddesini ihlal ettiğini, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in atfi kabil kusurunun olmadığını, dava konusu … plakalı 2006 model Kia Picanto 1.1 EX Comfort otomobilin hasarlı olduğu anlaşılan parçalarının, dava konusu 03.03.2020 tarihli maddi hasarlı trafik kazası ile uyumlu olduğunu, dava konusu … plakalı 2006 model Kia Picanto 1.1 EX Comfort otomobilde 03.03.2020 tarihli kaza nedeniyle meydana gelen hasarın giderim bedelinin 1.133,39-TL (KDV dahil) olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde; ”Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Dava konusu trafik kazasının oluşumunda trafik kazası tespit tutanağında yer verilen kusur atfı açısından trafik kazası tespit tutanağı içeriği mahkememizce yeterli görülmemiş, tutanak mümzilerinin dinlenilmesine karar verilmiştir.
26/04/2022 tarihli duruşmada beyanı alınan Tutanak Mümzi Harun Günen; ”Dava konusu trafik kazasını tam olarak hatırlayamıyorum, bana okumuş olduğunuz 03/03/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağını da tam olarak hatırlayamıyorum, üzerinden uzunca bir zaman geçti, ancak biz hiçbir zaman sürücü beyanı ile yetinmek suretiyle kusur dağılımı yapmıyoruz, kusur dağılımı yapılmış ise ortada somut bir delil bulunması gerekmektedir, biz de bu somut delile dayanarak kusur dağılımı yapmışızdır.” demiştir.
26/04/2022 tarihli duruşmada dinlenilen Tutanak … ise; ”Ben dava konusu trafik kazasını tam olarak hatırlayamasam da kısmen hatırlıyorum, … plakalı araç sürücüsü yaşlıca bir şahıstı, biz kaza gerçekleştikten sonra olay yerine intikal ettik, olay yerine gittiğimizde sadece … plakalı araç olay yerindeydi, … plakalı araç sürücüsü karşı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini beyan etti, taraflar kazanın gerçekleşmesi akabinde kaza noktasını ve araçların durumunu fotoğraflamışlar, … plakalı araç sürücüsü kaza noktası ile kazaya karışan araçların kaza anındaki konumlarını gösterir fotoğrafları bana gösterdi, tutanağı olay yerindeki fren izleri, araçların çarpışması akabinde kırılan ve yere dökülen araç parçaları ile … plakalı araç sürücüsünün bana göstermiş olduğu fotoğraflar çerçevesinde tuttum, adıma çıkartılan tebligatı tebliğ almamdan sonra yaklaşık on gün kadar önce fotoğrafları istemek üzere sonraki bir tarihte … plakalı araç sürücüsünü aradım ancak telefonunu değiştirdiğini ve fotoğrafların bulunmadığını bana söyledi, az önce de belirttiğim gibi tutanağı somut deliller kapsamında tuttum, sürücü beyanı ile yetinerek kesinlikle kusur dağılımı yapmıyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak bilirkişi raporuna göre kazanın … … … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde meydana geldiği, kazanın vuku bulması akabinde … … … plakalı araç sürücüsünün olay yerini “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden biri bulunmaksızın terk ettiği, … … … plakalı araç sürücüsünün olay yerini herhangi bir haklı sebep olmaksızın terk ettiği, belirtilen gerekçeler dahilinde davacı sigorta şirketi yönünden rücu şartlarının vuku bulduğu mahkememizce kabul görmüştür.
Davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısınca yapılan başvuru neticesinde sigortalısına ait … plakalı araçta oluşan hasarın onarım bedeli olan 1.133,39-TL’nin 06/04/2020 tarihinde ödendiği, davacı sigorta şirketinin yaptığı ödeme bedelini ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan rücuen talep edebileceği, ödeme tarihi olan 06/04/2020 tarihi ile icra takibinin başlatıldığı 02/11/2020 tarihleri arasında 211 gün olduğu, bu kapsamda davacı sigorta şirketi tarafından 211 günlük süre açısından talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin yıllık %13,75 temerrüt faizi oranı üzerinden (1.133,39-TL*211*13,75/36500) 90,09-TL olduğu, icra takibinde ise işlemiş faiz bedeli yönünden 89,66-TL tutarında talepte bulunulduğu, davacı tarafça takip talebinde yer verilen işlemiş faiz bedelinin usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, İzmir 27. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, … ve … … … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, … Sigorta Anonim Şirketi tarafından … … … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası, bilirkişi heyetinin 21/01/2022 havale tarihli bilirkişi heyet raporu, Tanık beyanları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın 03/03/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar gören … plakalı aracın dava dışı malikinin başvurusu üzerine davacı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından … plakalı araç lehine tanzim edilen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında 06/04/2020 tarihinde 1.133,39-TL ödenmesi sonucunda, ödenen tazminatı bedelinin 03/03/2020 tarihli trafik kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan sürücüsü belli olmayan … … … plakalı aracın maliki müteveffa …’ın mirasçıları olan … ile … ve … … … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafıdan süresinde yapılan itirazların iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davalılara ait aracın belirlenemeyen sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ait … plakalı aracın hasar gördüğü, davacı … Sigorta Türk Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Genişletilmiş Artı Kasko Sigorta Poliçesinin 28/12/2019 ile 28/12/2020 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalı aracın otomobil vasfında olduğu, teminat bedelinin rayiç bedel olduğu, dava konusu trafik kazası neticesinde dava dışı sigortalı tarafından yapılan başvuru neticesinde davacı sigorta şirketi tarafından 1.133,39-TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin olay yeri terk sebebine dayanılarak davalılardan rücuen tahsili amacıyla iş bu davanın ikame edildiği, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalılar … TC Kimlik numaralı …, … TC kimlik numaralı …’a ait … … … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Trafik Sigortası Poliçesinin 07/05/2019 ile 07/05/2020 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalı aracın otomobil vasfında olduğu, teminat bedelinin maddi tazminat yönünden araç başına 36.000,00-TL, kaza başına 72.000,00-TL olduğu, kazanın vuku bulması akabinde … … … plakalı araç sürücüsünün olay yerini “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden biri bulunmaksızın terk ettiği, … … … plakalı araç sürücüsünün olay yerini herhangi bir haklı sebep olmaksızın terk ettiği, belirtilen gerekçeler dahilinde davacı sigorta şirketi yönünden rücu şartlarının vuku bulduğu, davacı tarafın davasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, davalıların icra dosyasında alınan ödeme emrine yönelik itirazlarının haksız olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısınca yapılan başvuru neticesinde sigortalısına ait … plakalı araçta oluşan hasarın onarım bedeli olan 1.133,39-TL’nin 06/04/2020 tarihinde ödendiği, davacı sigorta şirketinin yaptığı ödeme bedelini ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan rücuen talep edebileceği, ödeme tarihi olan 06/04/2020 tarihi ile icra takibinin başlatıldığı 02/11/2020 tarihleri arasında 211 gün olduğu, bu kapsamda davacı sigorta şirketi tarafından 211 günlük süre açısından talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin yıllık %13,75 temerrüt faizi oranı üzerinden (1.133,39-TL*211*13,75/36500) 90,09-TL olduğu, icra takibinde ise işlemiş faiz bedeli yönünden 89,66-TL tutarında talepte bulunulduğu, davacı tarafça takip talebinde yer verilen işlemiş faiz bedelinin usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalılar …, … ve … Sigorta Anonim Şirketinin İzmir 27. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZLARININ İPTALİNE, İzmir 27. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 1.133,39-TL asıl alacak ve 89,66-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 1.223,05-TL üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %13,75 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit mahiyette bulunmadığından mütevellit icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 27,50-TL elektronik tebligat, 135,00-TL tebligat, 1,80-TL kep posta masrafı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 50,00-TL tanık ücreti, 59,30-TL peşin harç, 59,30-TL başvurma harcı ve 17,00-TL vekalet harcı olmak üzere toplamda 1.549,90-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.223,05-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluklarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.