Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/487 E. 2021/577 K. 17.08.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/487 Esas
KARAR NO : 2021/577

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız))
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/08/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacının dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin elinde bulunan … … Şubesine ait, keşidecisi … Şirketi olan, … numaralı, 22/06/2021 keşide tarihli, 125.000,00-TL meblağlı çekin taşınma esnasında kaybolmak suretiyle zayi olduğunu, söz konusu çekin müvekkilinin uhdesinde bulunduğu sırada kaybolduğunu, tahsilatının mümkün olmadığını, bu durumda müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, söz konusu çekin TTK hükümlerine göre kaybolmak suretiyle zayi olmasından dolayı açıklanan nedenler ile öncelikle tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini, neticeten davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… … Şubesine ait, keşidecisi … Şirketi olan, … numaralı, 22/06/2021 keşide tarihli, 125.000,00-TL meblağlı çek fotokopisi,
2-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, … … Şubesine ait, keşidecisi … Şirketi olan, … numaralı, 22/06/2021 keşide tarihli, 125.000,00-TL meblağlı çekin zayi olması sebebiyle iptali talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Açılan dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757. maddesi uyarınca kıymetli evrakın zayi olması nedeniyle iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 818/1-son. maddesinin atfı ile aynı yasanın 757/1. maddesi uyarınca iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten men edilmesini isteyebilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2012 tarih ve 2012/4860 Esas 2012/6267 Karar sayılı ilamı ile de kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/11-1884 Esas 2015/1059 Karar sayılı ilamında aynen; ”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun iptali düzenleyen “Önleyici önlemler” başlıklı 757. maddesinde;
(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İade davası” başlıklı 763. maddesinde ise;
” (1) Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İptal kararı” başlıklı 764. maddesi uyarınca;
”Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline karar verilir.
Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 651/2 maddesi uyarınca, kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyanın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi senedin iptalini karar verilmesini isteyebilir.” denilmiştir.
Anılan maddeler ve Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca, çekin iptaline ilişkin dava açma hakkı çeki kaybeden hamile aittir. Çekin hamili çekin iptal davasını olumlu şekilde sonuçlandırdıktan sonra çek bedelini çekin keşidecisinden talep edebilir.
Dava konusu çekin keşidecisinin davacı şirket olduğu dikkate alındığında, davacı şirketin iş bu dava açısından aktif husumet ehliyeti bulunmadığı izahtan varestedir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, dava dilekçesine ekli olarak sunulan vekaletnamede, vekaletnamenin davacı şirket yetkilisi tarafından verilen vekaletname mahiyetinde bulunduğu, davacının ise şirket olduğu, bu kapsamda vekaletnamenin davacı şirket adına düzenlenmiş bir vekaletname olması gerektiği görülmekte ise de, tarafların husumet ehliyetine sahip olmalarına ilişkin dava şartı, vekilin usulüne uygun şekilde düzenlenmiş bir vekaletname kapsamında vekillik sıfatının bulunması dava şartından önce geldiği gözetilerek, bu konudaki eksikliğe değinilmekle yetnilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacı tarafından sunulan dava dilekçesi, … … Şubesine ait, keşidecisi … Şirketi olan, … numaralı, 22/06/2021 keşide tarihli, 125.000,00-TL meblağlı çek sureti ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, kıymetli evrakın iptaline ilişkin davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 563/2. maddesi uyarınca zayi edildiği anda kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olan kişi, bir diğer söyleyişle kıymetli evrakın iptali davasının ancak yetkili hamil tarafından açılabilmesinin olanaklı olduğu, davacı … Şirketi’nin dava konusu çekin keşidecisi ve bu çekin ait olduğu çek hesabının sahibi olduğu, bu çerçevede davacı … Şirketinin iş bu dava açısından aktif husumet ehliyet bulunmadığı ve aktif husumet ehliyetinin sonradan ikmali mümkün olan bir dava şartı olmadığı göz önünde bulundurularak, açılan davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın aktif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-e. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin olarak alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.17/08/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır