Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/478 E. 2022/264 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2021/478
KARAR NO : 2022/264

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/10/2020 tarihinde müvekkilinin karşıya karşıya geçmekte iken davalı … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketleri tarafından sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın müvekkiline çarptığını, davalı …’ın kazada tam ve asli kusurlu olduğunu, meydana gelen trafik kazası nedeniyle 1000 TL maddi tazminat, 50.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek reskont faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta A.Ş vekili 31/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihinde … numaralı Ticari Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile teminat altına alınmış olduğunu, işbu poliçe ile 500.000,00 TL limitle sınırlanmış olmak üzere manevi tazminat dahil İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı verildiğini, müvekkil şirketin trafik sigortası limitini aşan miktardan sorumlu olduğunu, trafik sigortası genel şartları gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını , geçici işgöremezlik ödemesinin teminat dışı olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili 25/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karışan … plakalı, … adına kayıtlı araç … poliçe numarası ile 05.03.2020-05.03.2021 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçe teminat limitinin bedeni zararlarda azami 410.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, işbu hasar dosyası kapsamında, 10/02/2021 tarihinde 59.292,38 TL hasar ödemesi gerçekleştirildiğini, geçici işgöremezlik ödemesinin teminat dışı olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, SGK döküm bilgileri, araç tescil bilgileri, İzmir Bozyaka Hastanesi tedavi evrakları, İzmir Özel Gazi Hastanesi tedavi evrakları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, 16/10/2020 tarihinde müvekkilinin yaya olarak karşıdan karşıya geçerken davalı … sevk ve idaresindeki diğer davalı …’ın maliki olduğu … plaka sayılı araç ile müvekkiline çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin bu kaza neticesinde ağır yaralandığını, çok acı ve ağrılan çektiğini, tedavi sürecinin çok uzun sürdüğünü, halen daha yürüyememekte ve ayakta duramamakta olduğunu, müvekkilinin bakıma muhtaç olduğunu, bu durum haliyle ağır psikolojik bunalıma sebep olduğunu, davalıya ait aracın diğer davalılar … Sigorta ve … Sigorta A.Ş tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu iddia ederek 1000 TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılar … Sigorta A.Ş ve … Sigorta A.Ş hariç olmak üzere … ve …’dan tazmini ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde … plakalı aracın … numaralı Ticari Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile teminat altına alınmış olduğunu, kaza tarihi itibari(16/10/2020) ile ölüm ve sakatlanma teminat limiti 500.000,00 TL olduğunu, bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı, Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda olduğunu, müvekkili sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, … plakalı aracın … poliçe numarası ile 05.03.2020-05.03.2021 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçe teminat limitinin azami 410.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı, Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda olduğunu, müvekkili sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasına bağlı geçici ve daimi maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 11/02/2022 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; şahsın sürekli sakatlık oranının %3 ( yüzde üç) olarak bulunduğu ve tıbbi iyileşme süresinin kaza tarihinden 9 ( dokuz ) ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan raporlar mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda hakim tarafından olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Somut olayda yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, 16/10/2020 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken davacının yaya olarak karşıdan karşıya geçtiği esnada çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve yüzde üç oranında daimi maluliyeti ile 9 ay süre ile geçici maluliyetinin oluştuğu, kazanın oluşumunda davacıya atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığı, davalı …’ın asli ve tam kusurunun neden olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Yargılama safahatında davacı tarafça maddi tazminat taleplerinden feragat edilmiş, yargılamaya davalılar …, … ve … … A.Ş yönünden ve manevi tazminat talebi açısından devam edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, tarafların kusur durumları, maluliyet hususları yukarıda anlatıldığı şekliyle mahkememizce kabul edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının bedensel bütünlüğü davalı tarafın asli kusurlu davranışı neticesinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle zedelenmiştir. Davacı 9 ay süre ile tedavi görmüş ve yüzde üç oranında daimi maluliyete maruz kalmıştır. Bu durum davacı için manevi zararlara neden olabilecek ve onun acı ve ızdırap yaşamasına, daimi maluliyetinin ömrü boyunca devam etmesinden dolayı elem ve kaygı duymasına neden olacaktır. Diğer yandan tazminat bir zenginleşme aracı da değildir. Zarar görenin acılarını bir nebze olsun dindirmek ve bir teselli oluşturabilmek adına manevi tazminata hükmedilmelidir. Bu kapsamda mahkememizce tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana gelmesine neden olan kusur oranları, davacının daimi ve geçici maluliyet oranları ve süreleri, paranın satın alma gücü ve somut olayın özellikleri hak ve nesafet ilkeleri gözetilerek değerlendirilmiş ve davacı yararına bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Maddi tazminat talebine ilişkin davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Davalı … … A.Ş taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 1000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … … A.Ş’ye verilmesine,
Davalı … Sigorta A.Ş yönünden, talep bulunmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin, (davanın niteliği gereği davalılar … ve … yönünden arabuluculuk görüşmesinin bir dava şartı olmadığı, davalı sigorta şirketi yönünden ise davacı tarafça davadan feragat edildiği, arabuluculuk görüşmelerinin davalı sigorta şirketi yönünden ve maddi taleplere ilişkin dava şartı olduğu değerlendirilerek,) davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Harçlar kanununun 22.maddesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu ilam harcının 2/3 i olan 53,80-TL harcın, davanın açılışı sırasında yatırılan 174,20 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 120,40‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-manevi tazminat talebine ilişkin davanın KISMEN KABULÜNE,
20.000 TL manevi tazminatın davalı … … A.Ş yönünden 04/10/2021 temerrüt tarihinden, davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 16/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 5100 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … … A.Ş taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 5100 TL (manevi tazminat davasının reddedilen kısmı için hükmedilecek vekalet ücreti kabul edilen kısım yönünden hükmedilecek vekalet ücretini geçemeyeceğinden) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … … A.Ş’ye verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 174,20 TL harcın mahsubu bakiye 508,90 -TL karar ve ilam harcının davalı …, … ve … … A.Ş’den tahsili ile Hazineye irad kaydına
Davacı tarafından yapılan 24 TL e-tebligat, 190 TL tebligat, 217 TL posta masrafı, 485 TL Ege Üniversitesi A.T.K Rapor ücreti, 59,30-TL başvurma harcı, 174,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 1149,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 450,71- TL kısmının davalılar …, …’ ve … Sigorta A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı … Sigorta A.Ş yönünden talep bulunmadığından bu hususta bir hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza