Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/472 E. 2021/844 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/472
KARAR NO : 2021/844

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından işletilen köprü ve otoyoldan davalı şirkete ait … plakalı araç ile gerçekleştirilen ihlalli geçiş nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla davalı aleyhine İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun…/… Dosya …/…Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davacı vekilinin 14/10/2021 havale tarihli beyan dilekçesi,
4-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı araç tarafından davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan ihlalli geçiş yapıldığı iddiası kapsamında ihlalli geçiş nedeniyle doğan ve yasa süresinde ödenmediği belirtilen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan kısmi itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 141,00-TL asıl alacak, 35,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 176,25-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı vekili 14/10/2021 havale tarihli dilekçesi ile davalı tarafın davaya konu İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosya borcunu 10/09/2021 tarihinde haricen müvekkili şirkete ödediğini, davanın konusuz kaldığını, davalı taraftan icra inkar tazminatı talebi olmadığını ancak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olduğuna ilişkin beyanda bulunduğu görülmüştür.
İcra dosyasının incelenmesi neticesinde, alacaklı vekilinin 01/09/2021 tarihli beyan dilekçesi doğrultusunda dosyanın 02/09/2021 tarihinde haricen ödeme sebebiyle infazen kapatıldığı görülmektedir.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hususunda genel açıklama yapılmasında yarar vardır.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun…/… Dosya …/…Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı vekilinin 14/10/2021 havale tarihli beyan dilekçesi, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı araç tarafından davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan ihlalli geçiş yapıldığı iddiası kapsamında ihlalli geçiş nedeniyle doğan ve yasa süresinde ödenmediği belirtilen geçiş tutarı ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan kısmi itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 141,00-TL asıl alacak, 35,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 176,25-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu kısmi itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı vekilinin 14/10/2021 havale tarihli dilekçesi ile davalı tarafın davaya konu İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosya borcunu 01/09/2021 tarihinde haricen müvekkili şirkete ödediğini, davanın konusuz kaldığını, davalı taraftan icra inkar tazminatı talebi olmadığını ancak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olduğuna ilişkin beyanlarını içerir dilekçesini mahkememize sunmuş olduğu, icra dosyasının alacaklı vekilinin 01/09/2021 tarihli beyan dilekçesi doğrultusunda 02/09/2021 tarihinde haricen ödeme sebebiyle infazen kapatıldığı, bu kapsamda davanın konusuz kaldığı, davalının dava açıldıktan sonra icra dosyasına haricen yapmış olduğu ödeme çerçevesinde borcu kabul ettiği, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermesi sebebiyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği göz önünde bulundurularak, açılan davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın konusuz kalması sebebiyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak alındığı anlaşılmakla, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 141,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 11,00-TL elektronik tebligat, 59,30-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 129,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.