Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/453 E. 2022/682 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/223 Esas
KARAR NO : 2022/679

DAVA : İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Ödemenin Rücuen Tahsili İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 14/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Ödemenin Rücuen Tahsili İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının akidi olduğu ve dava dışı sürücü …….’in, sevk ve idaresindeki müvekkili şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan ….. plakalı araçla, 02/03/2019 tarihinde, ……. ve ……. plakalı araçlara çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada yaralanan ………’nın ……….. esas sayılı, ……….’nın …. esas sayılı ve …….’nın …….. esas sayılı dosyalarında Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurulara ilişkin alınan raporlar kapsamında yapılan görüşmeler sonucunda yaralanmalarına bağlı olarak oluşan zararları ile yargılama giderleri, avukatlık ücretleri ve işlemiş faizler olmak üzere ……’ya 12/02/2021 tarihinde 163.433,00TL, ……..’ya 30/04/2021 tarihinde 46.310,00 TL ve ….’ya 15/12/2021 tarihinde 468.124,00 TL ödendiğini, müvekkili şirketin bu ödemeler nedeniyle ve dava dışı sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olarak araç kullanmasına bağlı olarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlan 4/c maddesi hükmü gereğince sigorta akidi aleyhine rücu hakkına sahip olduğunu, her bir ödeme için üç ayrı icra dosyasında alacakların tahsili için davaya konu icra takiplerinin yapıldığını, davalının borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmesinden sonuç alınamadığını, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan ZMSS Genel Şartları B.4.c fıkrası ile KTK md. 48(1) maddesindeki düzenlemeler nedeniyle müvekkilinin rücu hakkının bulunduğunu, sigortalı araç sürücüsü …….’in 1,66 promil alkollü araç kullanırken sebebiyet verdiği dava konusu kaza nedeni ile müvekkili şirketin dava konusu taleplerinin haklı, hukuka ve mevzuat hükümlerine uygun olup, davalının itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, itirazların haksız olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiş davalının, davaya konu her üç icra dosyasına yaptığı itirazların iptali ile takiplerin devamına, her bir icra dosyası yönünden alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkiline ait olduğu, trafik poliçesinde davacı tarafından sigortalandığı, sürücüsünün ……. olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, anlaşmazlığın davacı tarafın ödemiş olduğu hasar bedelini davalı müvekkiline rücu edip edemeyeceği noktasında toplandığını, davacının dayandığı trafik sigortası genel şartlarının B.4.c maddesine dayalı rücu hakkının doğduğuna ilişkin iddiasının hukuken kabul etme olanağının bulunmadığını, rücu hakkının oluşabilmesi için kazanın salt alkolün etkisiyle meydana gelmesi ve dolayısıyla kazada %100 asli ve tam kusurun müvekkiline ait aracın sürücüsünde olması gerektiğini, kusurun bölünmesi halinde kazanın salt alkolün etkisiyle meydana geldiğinden söz etmenin mümkün olmadığını, davaya konu kazanın, salt alkolün etkisiyle meydana gelmediği gibi müvekkiline ait aracın sürücüsünün asli ve tam kusurlu olmadığını, ayrıca davacı tarafça aynı kaza nedeniyle müvekkili aleyhine açılan İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. esas sayılı dosyası ile aynı kaza nedeniyle Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …….. esas sayılı dosyasında görülen ceza davasında alınan raporlarda müvekkiline ait araç sürücüsüne tali kusur verildiğini, asli kusurun kazaya karışan …………. plaka sayılı araç sürücüsünde olduğunun tespit edildiğini, bu raporların yok sayılarak, görmezden gelinerek davacı tarafça fahiş, gerçeğe aykırı, hatalı ve fazladan tazminat ödemeleri yapıldığının anlaşılmakta olduğunu, fahiş ödemelerin muhatabının müvekkili olamayacağını, kaza ile ilgili belgeler ve raporlar karşısında davanın reddinin gerektiğini, Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere alkolün tek başına sigortalıya rücu için yeterli bir neden olmadığını, kazanın sebebinin diğer aracın sürücüsünün kusuru olduğunu, ayrıca kusurlu sürücünün aracında 4 yolcu yerine 8 kişinin bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumun zarar miktarını bir o kadar arttırdığını ve ödeme yapılan şahısların da müterafik kusurlarının bulunduğunu, bu durumun göz önünde tutulması ile takdiri indirim nedeni olarak değerlendirilmesi gerektiğini, yapılan ödemelerdeki yargılama gideri, vekalet ücreti ve işlemiş faiz gibi alacakların dosyaların karara çıkmadan ödenmesi nedeniyle istenilmesinin mümkün olmadığını, maluliyetleri oluşanların maluliyetlerinin varlığı ve oranları ile çalışabilme durumlarının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinden temerrüdünden söz edilemeyeceğinden işlemiş faiz talep edilmesinin mümkün olmadığı gibi aracın, ticari nitelikli bir araç olmaması nedeniyle avans faizi talep edilmesinin de kabulünün mümkün olmadığını bildirmiş, her bir icra dosyası yönünden davanın reddine ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı tarafın tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu mali mesuliyet sigortası ile davacı tarafından sigortalanan, davalının maliki olduğu aracın karıştığı trafik kazasında, davalıya ait aracın sürücüsünün yasal sınırın üzerinde alkollü araç kullandığı iddiası ile ZMMS Genel Şartları B.4.c maddesi hükmü uyarınca üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davalıya ait araç, hususi ve yolcu nakli nitelikli olarak trafik sicilinde kayıtlı olup, davaya konu kazanın davacı şirket tarafından düzenlenen ZMMS sigorta poliçesi döneminde gerçekleştiği, davalıya ait araçla, dava dışı sürücünün karıştığı davaya konu trafik kazası nedeniyle poliçe hükümleri uyarınca davacı şirket tarafından zarar görenlere davaya konu icra dosyalarında takip konusu yapılan alacakların ödendiği, davacı tarafça, davalı hakkında kaza nedeniyle zarar gören kişilere yaptığı ödemenin tahsili için davaya konu her üç icra dosyasında ilamsız takip yolu ile takip yapıldığı, davalının borca ve ferilerine itirazları nedeniyle icra takiplerinin durduğu dosyada toplanan belge örnekleri ile anlaşılmaktadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, 2918 sayılı KTK’nun 91. ve 101. maddeleri arasında düzenlenmiş olup motorlu bir aracın kara yolunda işletilmesi sırasında kişilerin veya bir şeyin zarara uğraması halinde aracın işleteninin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar tazminini amaçlayan ve kanun tarafından yapılması zorunlu sorumluluk sigortası türüdür.
14/05/2015 tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4/1-c maddesinde sigorta şirketinin sigortalıya rücu edebilmesine ilişkin koşullar düzenlenmiştir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1. maddesinin “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” ve 2. maddesinin “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.
” hükümlerini içermesi yanında 3(1) maddesinin “k” bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”, “ı” bendinde kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “sağlayıcı”, “l” bendinde ise mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Adı geçen Kanunun 73(1) maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83(2) maddesinde ise; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davanın; davalının işleteni olduğu aracın, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen davacı şirketin, sigortalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatın genel şartlar B.4/1-c maddesinde düzenlenen yasal koşulların rücu için oluştuğu iddiasıyla yaptığı icra takibinde, davalının itirazının iptali istemine ilişkin olup, dosyadaki bilgi ve belge örnekleri ile davacının gerçek kişi olduğu, işleteni olduğu kazaya karışan aracın hususi nitelikli araç olup ticari nitelikli olmadığı, buna göre taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1. ve 3.maddeleri gereği davalının, davacı karşısında sıfatının ‘tüketici’ olduğu, her ne kadar sigorta hukuku ve sözleşmeleri Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olmasına bağlı olarak sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların mutlak ticari dava niteliği nedeniyle asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerekse de, sözleşmenin tarafının tüketici olması halinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun83(2) maddesi uyarınca uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde çözümlenmesinin zorunlu olması karşısında mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin HMK’nun 114(1)/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden HMK’nun 115(2) maddesi uyarınca usulden reddine, dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın ve/veya karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvuru ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2022

Başkan …..
e-imza
Üye ……
e-imza
Üye ….
e-imza
Katip ….
e-imza