Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/45 E. 2022/348 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/45 Esas
KARAR NO : 2022/348

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu edilen 2 Adet 2.000 TL değerli 10.06.2013 tanzim tarihli 30.03.2014 ödeme tarihli 750 TL değerli 31.07.2013 tanzim tarihli 05.10.2014 ödeme tarihli senetlerin davalıya keşide edildiği, davalı yanın tarafıma vereceği diş malzemelerine ilişkin ilgili malzemelerin teslim edilmediği, tespite ilişkin tarafıma verilecek olan malzemeler verilmediği gibi faturalarda teslim edilmediği, senetlerden de anlaşılacağı üzere ilgili senetler tacir olan…isimli iş yerinin sahibi davalı … adına verildiği, davalı ise bu senetlerin arkasına kaşesini basarak keşide ettiği ve kullandığı, ilgili mal ve faturalar teslim edilmediği için senetler ödenmediği, malen verilip de karşılığında mal ve fatura tesliminin yapılmamış olduğu ve takibe konu edilen senetlerin ve takibin iptalini isteme zorunluluğu doğduğu, gerek tanık anlatımları gerekse mahkemenizin talebi neticesinde elde edilecek belgeler ışığında davalı ile davacı arasında bir borç ilişkisi doğmadığından dolayı ilgili takibin ve tüm ferilerinin iptaline dair hüküm kurulmasına, kötü niyetli davalının yargılama sürecinde tespit edilecek sair sebepler neticesinde %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına dair hüküm kurulmasına, iş bu dava karara bağlanana kadar kötü niyetli davalının açmış olduğu İzmir 9.İcra Müdürlüğü … E.numaralı dosyasının teminatsız veya %15 teminat ile tedbiren durdurulmasına tensiben karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının senetlerin tanzim tarihleri itibariyle Torbalı Ticaret Siciline … numara ile kayıtlı ve eşi olan …’nun ortağı bulunduğu … Özel Sağlık Hizmetleri ve Medikal Ticaret Ltd. Şirketi’nde şirket müdürü olarak görev yaptığı, müvekkilinin de…Medical-… ticaret ünvanı ile her türlü diş hekimliği malzemeleri satışı yaptığı, davacı, müdürü olduğu eşine ait şirket için müvekkilden her türlü diş hekimliği malzemeleri aldığı ve karşılığında da takip konusu senetleri düzenleyerek müvekkiline verdiği, bu sebeple … Özel Sağlık Hizmetleri ve Medikal Ticaret Ltd. Şirketi’ne ait ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, davacının iş bu davayı açmakta tamamen kötü niyetli olduğu, “malın verildiğini kabul etmekte ancak mal ve fatura teslimi yapılmamış olduğundan senetlerin ve takibin iptalini istemek gerektiğini ” açıkça ifade ettiği, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davanın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak verilen senetler karşılığında teslimat yapılmadığından bedelsizlik iddiasıyla menfi tespiti borçlu olunmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 9.İcra Müdürlüğü … takip sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilerek incelenmiştir.
Mahkememizin 16/04/2021 tarihli oturumunda verilen ara karar ile, davacı vekilinin, İzmir 9.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Bono bir kambiyo senedidir. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Bu noktada, konuyla ilgisi bakımından “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190.maddesi; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. İspat yükünün belirlenebilmesi için önce ilgili maddî hukuk kuralındaki koşul vakıaların doğru bir şekilde tespit edilmiş olması ve buna uygun somut vakıaların ortaya konulmuş olması gerekir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur. Senede karşı ispat kuralı gereği iddia ancak yazılı delil ile ispat edilebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa davanın, ikrar (HMK.md.188)yemin (HMK.md227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.
Davacının iddialarına göre davalı ile arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında davalıya senetler verildiği ancak; söz konusu ödemeye dayalı diş malzemeleri ve faturaların teslim edilmediği, davalıya şahıs olarak borçlu olunmadığı, davalının ise senetleri kaşeleyerek cirolayıp kullandığı, teslim olgusunu veya diğer hususları varsa ispat etmek zorunda olduğu; davalı vekilinin savunmasına göre ise, davacının limited şirket müdürü olduğu şirket için aldığı malların kendilerine teslim edildiği ve bunun tanıklarla ve bilirkişi incelemesi ile de ispatlanacağı, zamanında açılan icra dosyalarına itiraz etmediği ve dava da açmadığının ileri sürüldüğü, taraflar arasındaki ihtilafın davacının sorumluluğu, senetlerin bedelsiz kalıp kalmadığı ve teslimi hususlarına dayandığı görülerek maddi vakıaya ilişkin aradaki teslim olgusu hususunda mahkememizin 13/01/2022 tarihli oturumunda dinlenen davalı tanığı …, kendisinin…firmasının mali müşaviri olduğunu, yaklaşık 20 yıldır

… beyle çalıştıklarını, kendi iş yerinin de … beyle adres olarak yakın oldukları için firmaya çok sık gittiğini, ön muhasebe sistemini de denetlediğini, …’nu şahsen birkaç kez görmüşlüğü olduğunu ayrıca ön muhasebe denetimi yaparken bu tür satışların baki olduğunu bildiğini, mal iş yerine teslim edilir, buna karşılık olarak senet vs düzenlendiği, hangi siparişin teslim edilip edilmediğini bilmediğini malın teslimi sırasında iş yerinden aldığı, o şekilde ticaret gerçekleştiği, kendisinin denk geldiği dönemlerin birkaç kez şahit olduğunu, …’na teslim edildiği, yanlış hatırlamadıysa eşinin de bir şirketi olduğunu, limited şirketi olduğunu, 24/03/2022 tarihli oturumunda dinlenin davalı tanığı … da Sağlık Ürünleri üzerine tıbbi malzemeci olarak çalıştığı, … beyin yeri … mal alındığı, o anda da karşılığı senet yada nakit her nasılsa ödendiği, işi böyle işlediği ama davacının ne aldığı ne bittiği hususunda bilgisinin olmadığı şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 11.Bası, s.237 vd.). Bononun seçimlik unsurlarından biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik ihtiyari olan “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Bononun bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Senedin üzerinde yazılan kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, bu savunmasını ispat yükümlülüğü altına girer. Alacaklı borçlu lehtar elinde “malen” bedel kaydı bulunan senedin temel hukuki ilişkiden bağımsızlığı ilkesinden faydalanamaz. Bu aşamadan sonra alacaklı lehtar elinde bulunan senedin kendi beyanı ile kabul ettiği temel ilişkiye dayalı olarak verildiğini ispat külfeti altına girecektir (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997,s 1007 vd, HGK’nın 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilâmı, Hukuk Genel Kurulu 14.05.2014 Tarih 2013/19-1155 Esas, 2014/660 Karar).
Yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde; Davalı tarafça dinletilen tanıklar aradaki alım satıma ilişkin olarak teslim olgusunu ispata yarar herhangi bir açıklama getirememişler, fatura, irsaliye gibi bir yazılı belge de dosya kapsamında sunulmadığından beyanlara itibar edilmeyerek, taraf vekillerince ticari defter tutma yükümlülüklerinin ve ticari defterlerinin de bulunmadığı yönünde beyanda bulundukları görülmekle dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ispat yükünün yer değiştirdiği, mal teslimine ilişkin bir delil de sunulmadığı senette talile giden davalının ispat yükü altında olduğu ve bunu yerine getiremediği, neticede davacının iddiasını ispat ettiği, davaya konu senetler nedeniyle borçlu olunmadığına kanaat getirilerek davanın kabulü ile, davacının İzmir 9.İcra Müdürlüğü … takip sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibi nedeniyle davacı tarafça uğranılan zarar/lar tespit edilemediği ya da davacı vekilince delilleriyle ortaya konmadığından %20 kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacının İzmir 9.İcra Müdürlüğü … takip sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
%20 kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davacı tarafından alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dava tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir edilen 2.750,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 187,85-TL peşin harç, 2 KEP gideri 1,20-TL, 7 tebligat gideri 106,50-TL olmak üzere toplam 295,55-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. Maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 19/04/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)